• Sonuç bulunamadı

Bahârî, Hz Muhammed’ e karşı yapılan hizmetin Allâh’ karşı yapılan eksiksiz bir ibâdet olduğunu belirtiyor.

Sâye-i feyżinde oldım naʻt-gû şâʻirin

Ḫizmetiñ Allâh’a ekmel bir ʻibâdetdir seniñ (K 2/33)

2.1. Namaz

İslâmın beş şartından biri olan namaz ve namazla ilgili kavramlar birçok şiirde göze çarpmaktadır. Bir hadîs-i şerifte217 geçen Hz. Muhammed’in namazı iki rekat eksik kıldırıp, sâhabenin de bunun nedenini sorma hâdisesi şiir şeklinde anlatılmaktadır:

Bir günüñ ögle namâzında Nebî O Resûl-i Ḳureyşü’l-ʻArabî Oldı eṣḥâb-ı güzînine imâm Burc-i İslâma güneş doġdu tamâm İki rekʻat ḳılaraḳ verdi selâm O şeref-râz-ı Nebî ḫayrü’l-enâm

Bir ṣaḥâbe dedi ki ey şâhım Göñül ufkundaki sönmez mâhım Bize dört rekʻatı taḳṣîr m’etdin Yoḳsa nisyân ile mi eksiltdin Nefḥa-i bû-yi Ḫudâ esti hemân Açdı gül aġzını zîrâ cânân Dedi kim belki bu bir nisyândır Yañılır yañlışı var insândır Beşerim bende de var sizdeki ḥâl Ancaḳ Allâh münezzeh müteʻâl Bî-ḫud oldum da unutdum yapdım Bunda yoḳ yoḳsa benim bir ḳaṣdım Ne zamân böyle edersem taḳṣîr

Buna derḥâl ediñiz siz teẕkîr (M6/1-10)

Hz. Muhammed’in namazla ilgili bir başka hadîsi de manzûm şekilde anlatılmaktadır:

Bu üç şeyi severim ben onuñla mefṭûrum

Güzel ḳoḳu ve ḳadınlar namâz da göz nûrum (M 5/7)

Bahârî, namazdaki sırrın anlaşılması için Dîvân-ı Kebîr’deki şiirlerin anlaşılması gerektiğini ifade etmektedir:

İstiyorsan bu namâzıñ sırrın

Mihrâb-ı Aşk’ta namazın secde bölümü şiirlerde çok görülmektedir: Görürüm ḥüsnüñü ḥużûruñda

Gelirim vecde eylerim secde (G 35/8)

Bahȃrȋ, Allâh’ın varlığı ve büyüklüğü neticesinde secdeye kapanıp Allâh’ı tehlil218 etmektedir:

Ben neyim hepsi seniñ varlıġıñ Allâh derim

Ḳapanır secdeye Yâ Rab seni tehlîl ederim (MS 2/1)

Hz. Muhammed’in kızı Hz. Fatma, Allâh’ın yeryüzünde secde edilen Âdem’i olarak görüldüğü için melekler ona secde ederler:

Hep secde ederlerdi ḥużûruñda melekler

Zîrâ sen idin Âdem-i mescûdı Ḫudâ’nıñ (K 7/7)

Bahârî, huşû içinde edâ edilen namazı Sidre-i Müntehâ’ya219 ulaşma olarak görerek, namaz ile manevî mirâca ulaşıldığını belirmektedir:

Sürdüm yüzümü duʻâya durdum Ben sidre-i müntehâya durdum Hem secdeye hem rukûʻa vardım

Bî-hûş olaraḳ ḫuşûʻa vardım (M 16/9-10)

Bahârî, şiirlerinin ehl-i aşk tarafından övülmesinden dolayı şükür secdesi220 yapması gerektiğini söylemektedir:

218Lâ ilâhe illallah demek anlamında, Arapça bir kelime. Bkz; Cebecioğlu, a.g.e., s. 645.

219 Sidre-i müntehâ yaratıklar âleminin son noktasıdır. Cennetin de sonu olan sidretü’l- müntehânın ötesi Allâh’ın gayb âlemidir; içyüzünü akılların kavrayamayacağı âlem. Hasan Akay, İslâmî Terimler Sözlüğü, İşaret Yay., İstanbul, 2005, s. 424. Sidretü’l-Münteha için bkz; Kur’ân-ı Kerîm Necm /11-18. 220 Şükür secdesi bir nimetin kazanılmasından veya bir felâket ve musibetin atlatılmasından dolayı kıbleye dönerek tekbir alıp secdeye varmak, secdede iken Allâh’a hamd ve şükür ettikten sonra yine tekbir alarak ayağa kalkmaktır. İlmihal I, İman ve İbadetler, Heyet, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2004, s. 354.

Durma Bahârî hemân secde-i şükr eyle kim Şiʻriñi taḳdîr eder ḥażret-i aḥbâb-ı ʻaşḳ (G 14/7)

Bahârî, Sâniʻ olan Allâh’ın varlığına karşı rükûʻ edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır:

Ṣâniʻiñ varlıġına ḳarşı egil

Seni insân yapan Allâh’ını bil (M 7/58)

2.2. Oruç

Oruç, Mihrâb-ı Aşk’ın el yazma nüshasında “Ramazan Ayına” başlıklı bir şiirde sıkça işlenmiştir. Şâirimiz bu şiirde, ramazan ayı ve oruç ibadeti için methedici ifadeler kullanmıştır:

Mâh-ı ṣiyâm-ı kenz-i ġüfrân Ey bâʻis̱-i feyż-ı ehl-i îmân Sen cilve-geh-i kelâm-ı Ḥaḳ’sıñ Pek muhterem ây desem eḥaḳksıñ Ḳur’ân-ı ʻaẓîm sende inmiş Âġûşuna Muḥammedî sinmiş Ḳur´ân ile süslenince nûruñ Bayrâm ile artıyor sürûruñ Tavṣîfiñe bizde ḳudret olmaz ʻUlviyyetiñe nihâyet olmaz Tenzîl-i kelâm-ı ẕü’l-Celâliñ

3. Âyet ve Hadisler 3.1. Âyet

Âyetler, Mihrâb-ı Aşk’ta üç şekilde karşımıza çıkmaktadır: İçerisinde “âyet” kavramının geçtiği beyitler (M 3/1), “sûre” isimlerinin geçtiği beyitler (TH 1/1), âyetlerin bir kısmının ya da tamamının iktibas edildiği beyitlerdir (M 9/16).

Ârif isen Allâh’ın yeryüzündeki tecellîsini bilmen gerekir. Kur’ân-ı Kerîm’in her âyeti bu tecellînin göstergesidir:

Bil ʻârif iseñ sırr-ı tecellî-i Ḫudâ’yı

Her âyet-i Ḳur´ân saña eṭvâr-ı tecellî (G 47/4)

Hz. Muhammed Mekkeli müşriklere Kur’ân âyetlerini okuyunca, müşrikler tarafından şâir diye nitelendirilmiştir. Bahârî, âyetlerin şiir, Hz. Muhammed’in şâir olarak görülmesi hȃdisesini yermiştir:

Âyetleri yâḳût dudaḳlarda görünce Ḥayretlere düşmüş onu almışdı düşünce Baḳmış o güzel sözlere baḳmış da şaşırmış İdrâkini hiç bilmedigini daġdan aşırmış Şaşḳın ḳalaraḳ ʻacz ile erbâb-ı cehâlet

Peyġambere şâʻir diyebilmişdi nihâyet (M 3/1-3)221

Hz. Muhammed’in methedilmesinde âyetler çok kullanılmıştır. Hz. Muhammed’i Kur’ân metheder. Onun aşkının güzelliği âyetlerin esrârıdır:

Medḥeder ey nâzenîn-i Ḥaḳ seni Ḳur´ân daḫi

Ḥüsn ü ‘aşḳıñ añladım esrâr-ı âyetdir seniñ (K 2/19)

221 Saffât/36 (“Biz hiç deli bir şâir için ilahlarımızı bırakır mıyız?” diyorlardı.) Bazı şiirlerde ȃyetin tamamı değil de bir kısmı iktibas edilmiştir. Bütünlük arz etmesi amacıyla dipnotta, ȃyetin meȃli tam olarak verilmiş olup ȃyetin iktibas edilen kısmının meȃli bold yazı şekli ile gösterilmiştir.

Bahârî, Hz. Muhammed’i methederken âyetin bir kısmını iktibas etmiştir. Hz. Muhammed’in güzelliğini kim görse, “O’nun(Allâh’ın) benzeri gibi hiçbir şey

yoktur.” meâlindeki âyet-i söyler:

Kim görse seniñ ḥüsnüñü der leyse kemislih222 Olmaz onuñ aylar da güneşler de mis̱âli (K 5/7)

Bahârî, Sevgili Peygamberimizin Kanadı başlıklı şiirini (M/4) Hicr Suresinin 88. Âyetinin(Kanadını mü’minler üzerine ger) tefsiri olarak nitelendirir. Şiirin ikinci beytinde Hz. Muhammed’in büyük bir müjdeci olduğunu, Sebe sûresinin 28. âyetinin “li’n-nâsi beşîr(insanlar için müjdeleyici)” ifadesi ile belirtmektedir:

Mü´miniñe ḳanadıñ ger saña Allâh dedi Yâ Nebî sen bize bir raḥmet-i Ḥaḳ’sıñ ebedî Rabbimiñ müjdesidir lüṭf ile etdin tebşîr

İşte Ḳur´ân-ı mübîn âyet-i li’n-nâsi beşîr (M 4/1-2)223

Bahârî, Hz. Muhammed’in mübarek hareminin meşalesi olarak gördüğü Hz.Fâtma’yı Nûr ve Duhâ sûresinin âyeti olarak görür.

Ey meşʻal-i lâhût-ı ḥarem-gâh-ı Muḥammed Sen âyetisiñ sûre-i Nûr’uñ ve Ḍuḥâ’nıñ (K 7/15)

Mihrâb-ı Aşk’taEhl-i Beyt ile ilgili birçok şiir mevcuttur. Bu şiirlerden bir tanesi de, Hz.Hasan ve Hz. Hüseyin için yazılmış şiirdir.224 Aşağıdaki beyitte Necm sûresinin 9. âyetinde geçen Kâbe kavseyni ev ednâ ifadesi kullanılmıştır. Şâirimiz, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in Peygamberimizin soyuna mensub olduğu için,Kâbe

kavseyni ev ednâ makamının225nûruna onların mazhar olduğunu belirtmektedir:

222 Şûra/11 (O’nun benzeri hiçbir şey yoktur.)

223 Sebe/28 (Biz, seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarakgönderdik.) 224 Midhat Bahârî Beytur, Mihrâb-ı Aşk, s. 36.

225 Peygamberimizin Miʻrâcta ve Sidre-i Müntaha’nın bir yerinde, Rabbi ile buluşup görüştüğü, ondan vasıtasız emirler ve hediyeler aldığı, onun müstesna ve münezzeh huzuruna kabul edildiği ve iki yay

âbe ḳavseyni ev ednâ226 maẓharı Her biri Ḥaḳḳ’ıñ sevimli dil-beri

Bahârî için Mevlevîlik Ḳul hüva’llâhü aḥad227 âyetidir; yani tevhîddir. Ârif

olan Mevlevîlik’in özünde tevhîdi görür: Eyliyor erbâb-ı ʻaşḳı cezbe-dâr Nâle-i dil-sûz-ı nây-i Mevlevî Ḳul hüva’llâhü aḥaddırʻârife

Âh-ı maʻnâ-yı ṣadâ-yı Mevlevî (KT/24)

Mevlânâ, Duhâ Sûresi’ndeki nûra mazhar olup Hz. Ali’nin aşkının esintisidir: Hem maẓhar-ı nûr-ı Ve’ḍ-Ḍuḥâ’sıñ228

Hem nefḥa-i ‘aşḳ-ı Murtaẓâ’sıñ (M 15/3)

Bahârî, kendisini Duhâ Sûresi’nin nûruna batmış; Allah’ın tecellîsiyle mest olmuş olarak tasvir etmektedir:

Müstaġraḳ-ı nûr-ı Ve’ḍ-Ḍuḥâ’yım229 Sermest-i tecellî-i Ḫudâ’yım

Göñlümde yanar çerâġ-ı vaḥdet Pervâne-i ẕât-ı Kibriyayım (B 5/2)

Mihrâb-ı Aşk’ta, içerisinde âyetlerin yer aldığı diğer şiirler şunlardır: ʻAşıḳlara Ṭur’dur her yer

Allâh’ı bulur ehl-i dil cânında

arası kadar ona yakın olduğu bu makama Kâbe kavseyni makamı denilmiştir. İmam Suyûtî, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri (Ter. Ömer Temizel), Uysal Kitabevi Yay., Konya, s. 310-311.

226 Necm/9 [(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.] 227 İhlâs/1. (De ki: “O Allâh’tır, bir tektir.”)

228Duhâ/1 (Kuşluk vaktine andolsun.) 229Duhâ/1 (Kuşluk vaktine andolsun.)

Cennetler içinde ḳalb-i pâki Güller açılır onuñ ḳanında

ûbâ lehüm ve ḥüsnü me´âb der Ḥaḳ230 Eshâb-ı ḥaḳîḳatıñ şânında (B 6/2)

Şerḥdir nâleleri nükte-i kerremnâye231 Üflemişdir ezelî ʻaşḳını Mevlâ nâye (KT/23) Gelmeseydiñ dehri ṭutmuştu ṣedâ-yı len terân232 Lüṭf-ı teşrîfiñ beşâret-sâz-ı rü’yetdir seniñ (K 2/8) Pây-ı menḥûṣunu ṣoḳamaz Alman çekme elem Erişip lüṭf-i nebî Ḥaḳ’dan melekler me’mûr Şehr-i İslâm olan İstanbul’u ṣaḳlar Allâh

Beldetün ṭayyibetün233 çünki diyen Rabb-ı Ġafûr (KT/ 78)

Ḥüsnüñ gibi bî-nihâye bir nûr

ʻÂriflere remz-gûy-i Ve’ṭ-Ṭûr (M 29/20)234

Bize söyler bu vaʻzıñız hay hay

Ve mine’l-mâi külle şey´in ḥay(M 22/45)235

Midḥat eġer insan iseñ Allâh’ıña Yalvar yaḳar ʻömrüñ seniñ olmaz telef Peyġamber’iñ Ḳur´ân’da baḳ tebliġ eder

İn yentehû yuġfer lehüm mâ ḳad selef(KT/12)236

230 Râʻd/29 (İnanan ve salih amel işleyenler için, mutluluk ve güzel bir dönüş yeri vardır.) 231 İsrâ/70 (Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık.)

232 Aʻrâf/143 (Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. -Hz.Mûsâ’ya Allâh’ın cevabı-) Âyet Kur’ân’da “len terânî” şeklindedir.

233 Sebe/15 (Ne güzel ne hoş bir belde ve bağışlayan bir Rab! 234 Tûr/1 (Andolsun o Tûr’a).

235 Enbiyâ/30 (İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi

sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi?)

236 Enfâl/38 [Ey Muhammed! İnkâr edenlere söyle: Eğer (iman edip, düşmanlık ve savaştan)

Nedir o hûr o mükevkeb semâ-yı Rabbânî

Nedir o ʻâlem-i nûr-ı Ḫudâ-yı lem yûled(K 11/11)237

3.2. Hadis

Kelime olarak yeni ve haber vermek anlamına gelen hadis kelimesi ıstılâhî olarak, söz, fiil takrir, yaratılış ve huyla ilgili sıfat olarak Hz. Peygamber’e (veya sahâbe ve tâbiûna) izafe edilen her şeydir.238 Hadîs-i Şerîf, Mihrâb-ı Aşk’ta dört yerde karşımıza çıkmaktadır. Hz. Muhammed’in “Bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadınlar ve gözümün nûru namaz.”239 hadîsi manzum biçimde işlenmiştir:

Hadîs̱-i pâk-i şerîfinde böyle basṭ ediyor Bu üç baña biliñiz ki o sevdirildi diyor Bu üç şeyi severim ben onuñla mefṭûrum

Güzel ḳoḳu ve ḳadınlar namâz da göz nûrum (M 5/6-7)

Bahârî, Hz. Muhammed’in namazı eksik kıldırmasıyla ilgili hadîsi240 manzum şekilde anlatmıştır:

Bir günüñ ögle namâzında Nebî O Resûl-i Ḳureyşü’l-ʻArabî Oldı eṣḥâb-ı güzînine imâm Burc-i İslâma güneş doġdu tamâm İki rekʻat ḳılaraḳ verdi selâm O şeref-râz-ı Nebî ḫayrü’l-enâm Bir ṣaḥâbe dedi ki ey şâhım Göñül ufkundaki sönmez mâhım

237 İhlâs/3 [O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin

çocuğu değildir)]

238 Lütfi Çakan, Anahatlarıyla Hadis, Ensar Yay., İstanbul, 2011, s. 18. 239Nesâî, Sünen-i Nesâî, Beyrut, 1930, C.7, s. 61.

240 Müslim, Sahîh-i Müslim(Mesâcid, 89), (Sahîh-i Müslim Tercümesi ve Şerhi, Ter. Ahmed Davudoğlu), Ahmet Said Matbaası, İstanbul, 1975, C. 3, s. 1652.

Bize dört rekʻatı taḳṣîr m’etdin Yoḳsa nisyân ile mi eksiltdin Nefḥa-i bû-yi Ḫudâ esti hemân Açdı gül aġzını zîrâ cânân Dedi kim belki bu bir nisyândır Yañılır yañlışı var insândır Beşerim bende de var sizdeki ḥâl Ancaḳ Allâh münezzeh müteʻâl Bî-ḫud oldım da unutdum yapdım Bunda yoḳ yoḳsa benim bir ḳaṣdım Ne zamân böyle edersem taḳṣîr Buna derḥâl ediñiz siz teẕkîr Dedi Peyġamber-i güzîde-ṣıfât

O kerem-kâr-ı nûr baḫş-ı ḥayât (M 6/1-10) Şiirlerde geçen diğer hadisler şunlardır: Kim ki der lâ ilâhe illa’llâh241

Müslümandır o nefsi ṣanma tebâh (M 1 /2-3) Sırrında göründü mâ ʻarefnâk

Levlâke lemâ ḫalaḳtü’l-eflâk(M 13/5)242

Baḳ ne der peyġamberân Allâh’ına

Ehdi ḳavmî innehüm lâ yaġlemûn(KT/8)243

241 Müslim, “Kitâbü’l-îmân”, 53.

242Aclunî, a.g.e., s. 232. (Sen olmasaydın bu âlemleri yaratmazdım.)

4. Diğer Dinî Mefhumlar

Benzer Belgeler