• Sonuç bulunamadı

2.2. İlgili Çalışmalar

2.2.1. İşyeri Zorbalığı İle İlgili Çalışmalar

Yerli ve yabancı alanyazın incelendiğinde işyerinde gözlemlenen zorbalığa dikkat çekmek amacıyla kullanılan farklı terimler bulunmaktadır. En yaygın olarak kullanılmakta olan terimler “mobbing”, “taciz”, “bullying”, “yıldırma”, “psikolojik terör”, “psikolojik şiddet”, “işyeri kabalığı”dır. Mevcut terimler arasından birbirlerinin yerine en sık kullanılanlar “workplace bullying/işyeri zorbalığı” ve “mobbing”dir. Daha aydınlatıcı olabilmek amacıyla çalışmamızın bu bölümünde bu terimlerle ilgili yapılmış bazı çalışmalarda yer almaktadır.

Çizelge 6. Yurt İçinde İşyeri Zorbalığı Yerine Kullanılan Kavramlar

Yazar Kavram

Önertoy (2003) İşyerinde Duygusal Taciz

Batlaş (2004) İşyerinde Yıldırma

Baykal (2005) İşyerinde Ruhsal Taciz

Tutar (2005) İşyerinde Psikolojik Şiddet

Çobanoğlu (2005) İşyerinde Duygusal Saldırı

Arpacıoğlu (2005) İşyerinde Zorbalık

Tınaz (2006) İşyerinde Psikolojik Taciz

Kaynak: Yavuz, Hüseyin, “Çalışanlarda Mobbing Algısını Etkileyen Faktörler, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007, s.12.

Matthiesen vd. (1989) çalışmalarında yıldırma ve zorbalık davranışının etkilerini açıklamaya çalışmışlardır. Çalışma Norveç’te psikiyatri departmanında görev yapan 99 hemşire ve asistanına uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda hemşirelerin %10’unun yıldırma ve zorbalığa maruz kaldığı tespit edilmiştir. Yıldırma ve zorbalığa maruz kalanların tükenmişlik duygusu ve psikolojik rahatsızlıklar yaşadıkları saptanmıştır.

Field 1996 yılında Bully in Sight adlı kitabı yayınlamıştır. Kitapta işyeri zorbalığının detaylı bir tanımı yapılmıştır. Field, zorbalığı “başka kişilerin güvenine, özsaygısına devamlı ve acımasız saldırı” şeklinde tanımlamıştır. Zorbalık davranışının altındaki sebepleri egemenlik altına almak, üstünlük sağlamak olduğunu belirtmektedir (Ocak, 2008: 11).

Leymann (1996) tarafından gerçekleştirilen araştırma 2400 çalışan üzerinde uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda İsveçli çalışanların %3,5’inin zorbalık davranışına maruz kaldıkları tespit edilmiştir. Araştırmanın diğer bir sonucu her sene 120000 çalışan, mağdurların arasına girmektedir. Yani her sene zorbalık mağdurlarının sayısı artmaktadır. Araştırmada zorbalık davranışlarının sürdüğü dönem 15 ay olarak saptanmıştır.

Einarsen ve Rakness (1997) çalışmalarını Norveç’te faaliyet gösteren bir tersanede gerçekleştirmişlerdir. Çalışma 480 erkek çalışana uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda çalışanların %17’sinin çalışma saatleri içerisinde çalışma arkadaşları tarafından hakarete maruz kaldıkları ve bu durumdan dolayı kendilerini çok kötü hissettikleri tespit edilmiştir. Çalışanların %7’si ise haftada bir kez dedikodu, küçük görülme ve baskıya maruz kaldıklarını dile getirmişlerdir.

Hallberg ve Strandmark (2006) tarafından yapılan çalışmada işyeri zorbalığının fiziksel sonuçları üzerinde durulmuştur. Zorbalığa maruz kalanlar ve zorbalığa maruz kalmayanların fiziksel ve psikolojik özelliklerini incelemişlerdir. İşyerinde zorbalığa maruz kalanlar bu kötü olayı unutamadıkları ve her zaman içlerinde yara olarak kaldığını ifade etmişlerdir. Bu duruma ek olarak mağdurlarda uykusuzluk problemi, depresyon, konsantrasyon eksikliği gibi sorunlar saptanmıştır. Zorbalığa maruz kalan kişilerin erken yaşta emekli oldukları da görülmüştür.

Bayrak (2006) tarafından gerçekleştirilen çalışmada cinsiyet, pozisyon, yaş gibi etkenlerin işyeri zorbalığını ne derecede etkilediği belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma 15 kamu ve özel bankadaki çalışanlar üzerinde uygulanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre bankacılık sektöründe işyeri zorbalığının görülmesinin birçok sebebi olduğu belirtilmiştir. En önemli sebebinin örgütsel faktörler olduğu görülmüştür. Özel sektör bankalarında işyeri zorbalığının daha fazla

görüldüğü tespit edilmiştir. Zorbanın ya da mağdurun kişilik özelliklerinin de işyeri zorbalığına neden olduğu saptanmıştır.

Niedhammer vd. (2006) çalışmalarında işyeri zorbalığıyla depresif belirtiler arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Araştırma Fransa’da 143 fizyoterapistle beraber gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılacak olan çalışanlarda aynı işyerinde en az 3 ay çalışma şartı aranmıştır. Çalışmanın sonucuna göre işyerinde zorbalığa maruz kalanların depresif belirtileri daha fazla gösterdikleri saptanmıştır.

Tanoğlu (2006) tarafından gerçekleştirilen çalışmada Yükseköğretim Kurumlarındaki yıldırma davranışlarını tespit etmek amaçlanmıştır. Çalışma üniversitede farklı bölümlerde görevli olan akademisyenlere uygulanmıştır. Katılımcıların %15,8’inin yıldırma davranışına maruz kaldıkları tespit edilmiştir. Diğer yandan kadın akademisyenlerin kadın akademisyenlere, erkek akademisyenlerin erkek akademisyenlere yıldırma davranışı uyguladıkları görülmüştür. Ancak erkeklerin daha da fazla yıldırma davranışı sergiledikleri saptanmıştır. Katılımcıların %82’sinin yıldırma davranışını bilinçli olarak sergiledikleri görülmüştür.

Karacaoğlu ve Reyhanoğlu (2006) çalışmalarında Kıbrıs Türkü ve Türkiyeli ayrımına bağlı kimlik algılamalarından kaynaklı işyerinde yıldırma davranışının olup olmadığı incelemiştir. Araştırma, sağlık sektöründe çalışmakta olan Kıbrıslı Türkler (daha önceden yerleşmiş olanlar) ile Türkiyeli (1974’ten sonra Kıbrıs’a yerleşenler) çalışanlar üzerinde uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda işyerinde kimlik algılamalarına yönelik yıldırma davranışları üzerinde farklılığın olduğu tespit edilmiştir.

Moreno- Jimenez vd. (2008), çalışmalarında işyeri zorbalığının birçok etkenle ilişkili olduğunu tespit etmişlerdir. Bu etkenleri de iki farklı şekilde sınıflandırmışlardır. Birincisi, iş çevresiyle ilgili olan etkenlerdir. İkincisi ise zorbanın ve mağdurun kişiliğiyle ilgili olan etkenlerdir.

Kaya (2009) işletmelerdeki yıldırma davranışlarını tespit etmek amacıyla çalışmayı gerçekleştirmiştir. Çalışma İzmir’de faaliyet gösteren 5 yıldızlı otellerdeki çalışanlara uygulanmıştır. Otellerdeki çalışanların yıldırma kavramına yönelik algıları ölçülmüştür. Çalışmanın sonucunda İzmir’deki otellerde yıldırma

davranışının sıklığının düşük olduğu tespit edilmiştir. Ancak yıldırma davranışının yaygınlığının yüksek düzeyde olduğu saptanmıştır.

Carnero vd. (2010), işyeri zorbalığına maruz kalan ve kalmayan işgörenlerin sağlık sorunları arasındaki farkı incelemiştir. Çalışmanın sonucunda işyeri zorbalığı mağdurlarının yorgunluk, uyku sorunu gibi şikâyetlerinin daha fazla olduğu görülmüştür. Araştırmacılar tarafından bu sorunları yaşama bakımından mağdurlarla zorbalığa maruz kalmayanlar arasındaki fark oldukça fazladır. Mağdurların %30’u uyku sorunu yaşarken, mağdur olmayanlarda oran %11’dir.

Kuşçu (2011b) tarafından gerçekleştirilen çalışmada işyeri zorbalığıyla örgüt kültürü arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışmada 707 işgörene anket tekniği uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda örgüt kültürü ve işyeri zorbalığının arasındaki ilişkinin zayıf olduğu tespit edilmiştir.

Girgin ve Tetik (2014) çalışmalarında işyeri zorbalığı ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Bu doğrultuda hazırlanan anket formu Antalya’daki 5 tane 5 yıldızlı otelde çalışan 414 kişiye uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda işyeri zorbalığıyla örgütsel bağlılık arasında negatif ilişkinin olduğu tespit edilmiştir.

Vardarlı (2015) çalışmasında stresle işyeri zorbalığının arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Anket formu 390 kişiye (165 erkek, 145 kadın) uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda stesle işyeri zorbalığı arasında pozitif yönde ilişki saptanmıştır. Araştırmanın diğer sonucunda ise stres ve işyeri zorbalığına neden olabilecek etkenler belirlenmiştir.

Serçeoğlu, Işık ve Çetinkaya (2016) çalışmalarında işyeri zorbalığının işten ayrılma niyetine etkisini incelemektedirler. Anket Erzurum’da faaliyet gösteren konaklama işletmelerinde çalışan 391 kişiye uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda çalışanların işyeri zorbalığına çok fazla maruz kalmadıkları ama çok fazla iş yükünün altında kaldıkları tespit edilmiştir.