• Sonuç bulunamadı

1.3. ÖRGÜTSEL STRESİ YARATAN FAKTÖRLER

1.3.2. Örgütsel Faktörler

1.3.2.1. İşin Yapısına İlişkin Faktörler

İşin yapısına ilişkin stres faktörleri arasında, aşırı iş yükü veya az çalışma, işin niteliği, meslek hastalıkları gibi faktörler sayılabilir.

1.3.2.1.1. Aşırı İş Yükü veya Az Çalışma

Çalışanların yerine getirmeye çalıştıkları iş yükü, optimal ve ideal ölçülerin

üzerinde olursa, o zaman durumu aşırı iş yükü şeklinde ifade etmek mümkündür ( Eroğlu, 2006: 429 ). Bu, belirli bir zaman limiti içinde işi bitirme zorunluluğu, çalışanın işin niteliklerine göre yetersiz olması veya işin standardının yüksek olması anlamındadır ( Sabuncuoğlu, Tüz, 1998: 190 ).

Aşırı iş yükü, bireylere belli bir zamanda yapılabileceğinden daha fazla sorumluluğun yüklenmesidir. Aşırı iş yükü bireylerde miktar, kalite ve performans arasında sıkça çatışma ortamı yaratır. Nicel olarak aşırı iş yükü, verilen zaman dilimi içerisinde daha fazla çalışmayı içerir. Nitel olarak ise, yapılacak işlerden daha fazlasının daha az zamanda yapılmasını ifade etmektedir. Yani, aşırı iş yükü; çalışma ortamında çalışana uygun olmayacak şekilde sorumluluk yükleme ve çalışandan talepte bulunmadır ( Şimşek, Akgemici, Çelik, 2001: 225).

Fiziki olarak ağır ve yorucu işler, kasların, akciğerlerin ve kalbin, oksijen ihtiyacını çoğalttığı için çalışma sırasında daha fazla enerji harcanmasına yol açar. Bu tür işlerde, dinlenme süresinin yeterli olmaması durumunda, vücudun organik koordinasyonu zayıflayacağından dikkatsizliğe bağlı olarak iş kazaları meydana gelebilir ( Eroğlu, 2006: 429 ). Aşırı çalışma altındaki insanlarda, acil ve

beklenmedik durumlarda karar verme kapasiteleri azalabilmektedir ( Tahran, 2007: 97).

Benzer şekilde, yaşanılan stresin bir kaynağı olarak az çalışmanın özelliğinin de tespit edilmesi gerekir. Az çalışma, çalışanların yeteneklerini ve yetkilerini kullanmaları gerektiğinde bu yetki ve yeteneklerin çok az miktarını kullandıkları zaman meydana gelir. Az çalışmanın en belirgin özelliği monotonluktur. Bu durumda çalışanlar aynı rutinlikte performans gösterirler. Çoğu araştırmalarda az çalışma ile ilgili olarak düşük hayat güvenliği, hayal kırıklığı ve yüksek sinirlilik gibi belirtiler elde edilmiştir. Aşırı iş yükü ve az çalışma psikolojik ve fizyolojik olarak bireyin çalışmasına etki etmektedir ( Şimşek, Akgemici, Çelik, 2001: 225 ).

Çalışanların yetki ve görevlerini işin gereklerine göre yaptıkları noktada optimal stres söz konusudur. Başka bir ifadeyle, optimal stres; işin yeniden düzenlenmesi, kalitesinin arttırılması, aşırı iş yükü ve az çalışmanın minimum kılındığı ve bu ikisi arasında minimum dengenin kurulduğu yerdedir. Çalışanlar az çalışma durumunu yaşadıklar zaman sıkıntı, düşük motivasyon, kayıtsızlık ve görevi terk gibi durumlarla karşılaşacaktır. Aşırı iş yükü durumunda ise uykusuzluk, sinirlilik, hataların artması ve tereddüt ortaya çıkabilecektir ( Şimşek, Akgemici, Çelik, 2001: 225 ).

1.3.2.1.2. İşin Niteliği

Yapılan işin niteliği de stres özelliği taşır ( Sabuncuoğlu, Tüz, 1998: 191 ). Kişiye göre zor olan veya ulaşılması, gerçekleştirilmesi aşırı güçlüklere bağlı olan işler stres faktörü durumundadır ( Erdoğan, 1996: 289 ).

Çalışanların işteki rolleri yaşadıkları stresin derecesi üzerinde önemli etki yaratmaktadır. Genellikle yüksek stresli işlerde çalışanların, işleri üzerinde kontrolleri düşük olup, acımasız bir zaman baskısı altında çalıştıkları söylenebilir ( Şimşek, Akgemici, Çelik, 2001 : 223). Araştırmalar, beşeri kaynakları yöneten kişilerin, fiziksel kaynakları yönetenlere nazaran daha fazla stres altında olduklarını

göstermiştir ( Budak, Budak, 2004: 577). Burada, stresin genel belirtilerinden bir tanesinin bireyin çalışmakta olduğu mesleğin yapısının oluşturduğu sonucuna varılabilir ( Şimşek, Akgemici, Çelik, 2001:223 ).

Zaman baskısı, hata yapma korkusu, güvenliğin az olması stresi arttırır. Bazen aşırı güvenlik, özellikle nükleer çalışma gibi riskli çalışmalar, beyni daha çok yorar. ( Tahran, 2007; 97 ).Tepe yönetim işleri, belirsizlik veya zaman baskısı altındaki işler birer stres faktörüdür. Meslek Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsünün yüz otuz iş yerini kapsayan çalışmalarından birine göre bunların kırkı yüksek gerilimli işler olarak tanımlanmaktadır. Tenessee’deki çeşitli örgütler arasında sağlıkla ilgili klasik bilgilerin sonucuna göre, açıklanan gerilim rahatsızlıklarının en ağır durumunu içeren on iş türü tanımlanmıştır. Bu işler şunlardır: Sağlık uzmanları, kadın garsonlar, hemşireler, hemşire yardımcıları, montaj hattı gözetimcileri, müzisyenler, halkla ilişkiler personeli, klinik laboratuar teknisyenleri, bulaşıkçılar, üretilen malların dağıtılmasından önce stoklanma işinde çalışanlar ( Sabuncuoğlu, Tüz, 1998: 191 ).

İş hayatında strese yol açan durumlar arasında önemli etkenlerden biri de, iş yaparken iş görenlerin maruz kalabilecekleri tehlikelerdir. Normal olarak, bir kısım iş kolunda tehlike unsuru ya mevcut değildir, ya da asgari düzeydedir. Fakat bazı iş kollarında ise iş kazası olma ihtimali nispeten yüksektir, mesela, madencilik, metalurji, inşaat, havacılık, denizcilik, enerji ve nükleer santraller gibi iş kollarında çalışanların ruh ve beden sağlıkları bakımından tehdit unsuru taşıyan her tehlike faktörü potansiyel bir stres vericidir. Buna göre düşme, yaralanma, zehirlenme, radyasyona maruz kalma ve hatta ölme gibi durumların ihtimal dahilinde olması bile iş görenleri bir gerilim ve tedirginlik içerisine sokar. Tehlikeli durumların söz konusu olduğu işlerde çalışan kişiler, devamlı bir korku ve gerilim içerisinde oldukları için bütün ilgi ve dikkatlerini işe yöneltmek zorundadırlar. Çalışan insanların, iş yaparken başka şeyler düşünüp hayal etmeden, her an aşırı dikkatli olmaları ise işte bıkkınlık ve yorgunluk yaratır. Kaldı ki, iş görenlerin çok yönlü bir çok sorunlarla karşı karşıya iken, devamlı olarak aynı derecede dikkatli olmaları da mümkün olmamaktadır ( Eroğlu, 2006: 431-432).

Yönetim piramidinde stresin en ağır faturası orta basamaktaki yöneticiler tarafından ödenir. Araştırmalara göre orta düzey yöneticileri üst düzey yöneticilerine göre % 40 daha fazla kalp krizi geçirmektedir. Bunun nedeni üst düzey yöneticilerin daha fazla özgürlüğe sahip olmaları, karar alma ve insiyatif kullanma alanlarının daha geniş bulunmasıyla açıklanabilir. Orta basamak yöneticilerinin alt ve üst basamak arasında sıkışmaları ya da hem aşağıdan hem de yukarıdan gelen baskı nedeniyle zorlanmaları strese yol açmaktadır. Üstelik orta basamakta yetki ve otonomi daha sınırlıdır ( Sabuncuoğlu, Tüz, 1998: 191 ).

Yine vardiyalı çalışma düzeni, fertler üzerinde fizyolojik ve psiko- sosyal etkilere yol açmaktadır. Üretimin devamlı olması gereken endüstri kolları ( madencilik, çelik ve petro-kimya sanayi gibi ) ile devamlı hizmet vermesi gereken iş kollarında ( ulaşım, posta, sağlık hizmetleri gibi ) vardiyalı çalışma düzeni kaçınılmazdır. Fakat, çalışma zamanının günün farklı vakitlerinde düzenlenmesi hem çalışma hem de dinlenme saatlerini devamlı olarak değiştirmektedir. Günlük çalışma saatlerinin değişikliği organizmanın özellikle uyku ve beslenme alışkanlıklarını değiştirmektedir. Her vardiya değişiminde fizyolojik olarak insan vücudu belirli bir uyumsuzluk çekecektir. Buna bağlı olarak da, yeterince uyuma ve beslenme imkanı ortadan kalkacaktır. Mesela gece vardiyasında çalışanlar, normal beslenmeden ziyade, çay, kahve, alkol, sigara gibi maddelere ağırlık verebilirler. Bu maddeler ise genelde iştahsızlık yaratarak, harcanan enerjinin yemlenmesini sağlayacak sağlıklı beslenmeden uzaklaştıracaktır( Eroğlu, 2006: 431). Vardiya usulü çalışma, kan şekeri, vücut ısısı, metabolizma ve zihinsel verimliliği etkiler. İş motivasyonunu azaltır. Nöropsikolojik ritm bozulması, ülser, şeker hastalığı, tansiyon gibi birçok psikosomatik hastalığı alevlendirmektedir ( Tahran, 2007: 97). Bunun dışında , vardiyalı çalışma düzeni, kişilerin aile ve diğer sosyal hayatlarına da bazı sınırlamalar getirmektedir ( Eroğlu, 2006: 431 ).

1.3.2.1.3. Meslek Hastalıkları

İş yerinde işçinin sağlığını hemen tehlikeye sokan ( kaza, düşme, yaralanma gibi ) ve ölüme neden olabilen zararlı etkenlerden başka, uzun süren hastalıklara ve

sakatlıklara yol açan etmenler de bulunabilir. İşçilerin, çalışmaları sırasında karşılaştıkları, üretimden kaynaklanan çeşitli etmenlerle iyilik hallerinin bozulması hali, “meslek hastalığı ” olarak nitelenmektedir. Meslek hastalıklarının iş kazalarından farkı, hastalığın ortaya çıkışının ve seyrinin ilerleyici olması ve başlangıç tarihinin kesin olarak bilinmememsidir. Fakat ilerlemiş olan meslek hastalığı iş kazalarına benzer ( yoğun toksik buhar ve gazlatın şiddetli etkisiyle oluşan olay gibi) ( Aldemir, Ataol, Budak, 2004: 261).