• Sonuç bulunamadı

2.2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.2.3. İş Doyumu İle İlgili Yapılan Araştırmalar

Aslan (2006) tarafından farklı mesleklerde çalışan 870 kişinin katılımı ile yapılan araştırmada iş doyumu düzeylerine bağlı olarak depresyon düzeyinin, benlik saygısı düzeyinin ve denetim odağı algısının değişip değişmediği incelenmiştir. Buna göre iş doyumu ile depresyon düzeyi arasında negatif, iş doyumu ile benlik saygısı arasında pozitif korelasyon elde edilmiştir. Ayrıca yüksek iş doyumuna sahip olan grubun, diğerlerine göre daha içten denetimli olduğu bulgulanmıştır. Erkeklerin iş doyum düzeylerinin kadınlarınkinden daha yüksek olduğu; grupların ortalama iş doyum puanlarının eğitim düzeyi ile birlikte artış gösterdiği görülmüştür. Eğitimleri ile uyumlu işler yapanların eğitimleri ile uyumsuz işler yapanlara göre iş doyumu düzeylerinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Yaş, mevcut işte çalışma süresi, medeni hal değişkenlerinin iş doyumu üzerinde anlamlı etkisinin olduğu söylenememektedir.

Keser (2006) iş doyumu ile iş yükü ilişkisini incelediği araştırmasında 101 çağrı merkezi çalışanının bildirimine yer vermiştir. Çalışma sonunda elde edilen bulgular çalışanların iş doyumu düzeylerinin düşük, iş yükü düzeylerinin ise yüksek olduğunu göstermiştir. Araştırmaya katılan kadınların iş doyumu düzeylerinin erkeklere göre düşük olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca 20-24 yaş grubunda yer alan çalışanların iş doyum düzeylerinin 25-29 yaş grubunda bulunan çalışanlardan yüksek olduğu ortaya konmuştur.

Derin (2007) yüksek lisans tez çalışmasında sağlık çalışanlarının iş doyumu düzeyleri ve etkileyen faktörleri incelemiştir. Araştırmaya göre genel olarak iş

63

doyumunu etkileyen faktörlerin meslek, çalışılan birim, meslek seçimi, mesleğin uygunluk durumu, mesleğe bağlılık durumu, mesleğinde kendini geliştirmek için yapılan faaliyetler, yönetici görev, ek görevler, çalıştığı kurumun kişisel bilgi, beceri ve yetenekleri geliştirici olanaklar sağlama durumu, çalışma nedeni, iş yerinde sorun yaşama durumu ve gelir düzeyi olduğu belirlenmiştir. Ayrıca yaş, medeni durum, eğitim düzeyi, okul öncesi dönemde çocuğu olma durumu, çocuğu dışında bakmakla yükümlü olduğu kimsesinin olması, çalışmakta olduğu birimdeki çalışma süresi ve günlük ortalama çalışma süresinin genel olarak iş doyumunun etkilemediği sonucuna ulaşılmıştır.

Durmuş ve Günay (2007) ın 622 hemşirenin katılımı ile gerçekleştirdiği çalışmasından elde edilen veriler hemşirelerin iş doyumunun oldukça düşük olduğunu göstermektedir. Özel hastanelerde çalışan hemşirelerde genel iş doyumu puanı, kamu sektörüne bağlı kuruluşlarda çalışanlardan; mesleğini severek icra eden hemşirelerin genel iş doyumu puanı, sevmeden çalıştığını ifade edenlerden daha yüksek bulunmuştur. Hafta sonlarında çalışan hemşirelerde genel iş doyumu puanı, sadece hafta içinde çalışanlardan önemli ölçüde düşük bulunmuştur. Hemşirelerin genel sağlık algısı kötüleştikçe, genel iş doyumu puanları düşmektedir. Evlilik durumu, haftalık toplam çalışma süresi ve çocuk sahibi olmanın iş doyumu puanına etkisi önemli bulunmamıştır.

Yelboğa (2007) tarafından iş doyumunu etkileyen demografik değişkenleri incelemek amacıyla finans sektöründe çalışan 300 kişinin katılımı ile gerçekleştirdiği araştırmasında yaş ilerledikçe iş doyumunun artmakta olduğu bulgulanmıştır. Kıdem değişkeni açısından bakıldığında iş doyum düzeyi en yüksek olan grup 5 yıl ve altı ile 16 yıl ve üstü kıdeme sahip olan gruptur. 6-10 yıl arası kıdeme sahip grup doyum düzeyi en düşük olurken, 11-15 yıl arası kıdeme sahip olanlarda bu düzeyin yükselmeye başladığı görülmektedir. Cinsiyet, unvan, öğrenim durumu değişkenlerinin ise genel doyum düzeyine etkisi bulunmamaktadır.

Izgar (2008) tarafından elde edilen bulgulara göre iş doyumu ve örgütsel bağlılık arasında pozitif yönlü anlamlı düzeyde bir ilişki görülmektedir. Araştırmaya katılan kadın yöneticilerin iş doyumu puan ortalamaları erkek yöneticilerin puan ortalamalarından; 11 yıl ve üzeri kıdemi olan yöneticilerin iş doyum puan ortalamaları ise 6-10 yıl kıdemi olan yöneticilerin puan ortalamalarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur.

64

Şahin (2013) tarafından ilköğretim okullarında görev yapan 343 öğretmenden elde edilen verilere göre öğretmenlerin genel iş doyumu düzeyleri kısmen düzeyinde bulunmuştur. Kadın ve erkek öğretmenlerin birbirlerine benzer iş doyumu düzeylerine sahip oldukları saptanmıştır. Bekar öğretmenlerin evli öğretmenlere göre iş doyumu düzeylerinin daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Öğretmenlerin yaşlarına göre iş doyumu düzeylerinde hem ölçeğin bütününde hem de alt boyutlarında anlamlı düzeyde bir farklılık gözlenmemiştir.

Akkuş (2010) tarafından yapılan “Rehberlik Araştırma Merkezlerinde Görevli Rehber Öğretmenlerin İş Doyumu Düzeylerinin Değerlendirilmesi” isimli yüksek lisans tez çalışmasında cinsiyet, yaş, medeni durum, öğrenim durumu, mezun oldukları alan, çalışma yılı ve çalışma koşullarının teknolojik yeterliliği değişkenlerine iş doyumu düzeyleri arasında anlamlı farklılaşma bulunmamıştır. Karcıoğlu ve Akbaş (2010) tarafından sağlık çalışanlarının katılımı ile yapılan araştırmada sağlık çalışanlarının psikolojik şiddete maruz kalmaları durumunda iş doyumlarının azaldığı gözlenmiştir. Cinsiyet, yaş, medeni durum ve eğitim seviyesi değişkenleri açısıdan iş doyum düzeyleri arasında ise anlamlı bir farklılık görülmemiştir.

Daha önce mesleki tükenmişlik ile ilgili bahsi geçen Sat (2011) tarafından yapılan araştırmada banka çalışanlarının iş doyum düzeyleri yüksek bulunmuştur. Yaş, çalışma süresi, statünün yükselmesi ile iş doyumu arasında pozitif korelasyon saptanmıştır. Banka çalışanlarının, cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi değişkenlerine göre ise içsel, dışsal ve genel iş doyumu düzeylerinde anlamlı bir farklılık görülmediği tespit edilmiştir.

Korukoğlu ve diğ. (2013) tarafından yapılan 526 öğretmenin katıldığı araştırmada öğretmenlerin iş doyum düzeyleri incelenmiştir. Araştırmada ele alınan değişkenlerden cinsiyet, mezun olduğu fakülte, branş, kıdem, yöneticilerle ilişkiler, ekonomik durum, öğrenci seviyesine ilişkin görüşlerine göre öğretmenlerin iş doyumu düzeylerinde anlamlı farklılığın olmadığı saptanmıştır. Sınavla öğrenci alan liselerde çalışan öğretmenlerin sınavsız öğrenci alan liselerde çalışan öğretmenlerden daha yüksek iş doyumuna sahip olduğu belirlenmiştir. Çalıştıkları okulun fiziki şartlarının yeterli olduğunu ifade eden öğretmenlerin yetersiz olduğunu belirtenlere göre; meslektaşlarıyla sorun yaşamadıklarını ifade eden öğretmenlerin iş

65

doyumlarının sorun yaşadıklarını ifade edenlere göre; yenilenen ortaöğretim programını uygun bulanların uygun bulmayanlara ve uygun bulup düzeltilmesi gereken yerlerinin olduğunu belirtenlere göre; hizmet içi eğitim seminerlerine katılıp memnun olduklarını ifade edenlerin katılmak isteyip katılamayanlara göre daha yüksek iş doyumuna sahip oldukları tespit edilmiştir.

Tekingündüz ve Tengilimoğlu (2013) tarafından gerçekleştirilen Hastane Çalışanlarının İş Tatmini, Örgütsel Bağlılık ve Örgütsel Güven Düzeylerinin Belirlenmesi isimli çalışmada iş tatmin boyut skorları ortalamanın üzerinde çıkmıştır. İş tatmin boyutları açısından bakıldığında yaş arttıkça ücret, ek imkânlar ve çalışma koşullarındaki tatmin düzeyleri de artmaktadır. Yardımcı sağlık personelinin yükselme, olası ödüller ve çalışma koşulları konusundaki tatmin düzeyi diğer gruplara göre düşük çıkarken, özel şirket elemanlarının yönetici ve yükselme konusundaki tatmini yüksek çıkmıştır. Genelde 1-5 yıl çalışanların tatmin düzeyleri yüksek çıkarken, 6-10 yıl çalışanlarda düşme eğilimine girdiği, sonrasında 11-15 yıl ve 16 yıl ve üzeri çalışanlarda giderek yükselmenin devam ettiği görülmektedir.