• Sonuç bulunamadı

2.2. İSTİSMAR

2.2.5. Çocukluk Örselenme Yaşantıları İle İlgili Araştırmalar

2.2.5.2. Yurt İçinde Yapılmış Araştırmalar

Çocukluk örselenme yaşantılarıyla ilgili çalışmada Yanık ve Özmen (2002) psikiyatri polikliniğine başvuran hastalarda çocukluk çağı kötüye kullanım/ihmal yaşantıları ile intihar, kendine fiziksel zarar verme ve dissosiyatif belirtiler arasındaki ilişkilerini inceledikleri çalışmalarında, genel psikiyatri polikliniğinde çocukluk çağı kötüye kullanım ve ihmal yaşantılarının, kendine zarar verme, intihar girişimi öyküsü ve dissosiyatif belirtilerle ilişkisinin belirlenmesi amaçlamışlardır. Sonuçta, çocukluk çağı istismar türlerinden fiziksel istismar (%15.3), duygusal istismar (%18.7) ve cinsel kötüye kullanım (%22) ile ihmal (%30.5) olarak bulunmuştur. İntihar girişimi öyküsü ile cinsel, fiziksel, duygusal kötüye kullanım ve ihmal arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur. Kendine fiziksel zarar verme davranışı ile cinsel, duygusal kötüye kullanım ve ihmal yaşantıları ilişkili olduğu bulunmuş.

Diğer bir araştırmada, alt ve orta sosyoekonomik düzeydeki Lise 2. sınıf öğrencilerinin, ailede çocuk istismarı ve ihmaline yönelik algılarını ortaya koymak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmacı tarafından geliştirilen anket doğrultusunda yapılan çalışmada öğrencilerin, ailede çocuğa yönelik istismar ve ihmal konusunda bilgi sahibi oldukları fakat öğrencilerin algıladıkları istismarın hangi tür istismar olduğuna dair bilgilerinin yetersiz kaldığı belirlemiştir. Kız öğrencilerin ifadeleri istismar olarak algılama sayılarının erkek öğrencilere, orta sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin ifadeleri istismar olarak algılama sayılarının alt ekonomik düzeydeki öğrencilere, istismara maruz kalmadığı düşünülen öğrencilerin ifadeleri istismar olarak algılama sayılarının istismara maruz kaldığı düşünülen öğrencilere,

çalışmayan öğrencilerin ifadeleri istismar olarak algılama sayılarının çalışan öğrencilere oranla daha yüksek olduğu saptanan diğer bulgulardır (Mangalcı, 2002).

Suç işlemiş ve suç işlememiş ergenlerin algıladıkları duygusal istismarın ve benlik saygılarının karşılaştırmalı olarak incelendiği diğer bir araştırma sonucunda suç işlemiş ergenlerin ana babadan algıladıkları duygusal istismarın ve benlik saygıları suç işlememiş ergenlere göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Erkekler kızlara göre ana babalarından ve öğretmenlerinden daha fazla duygusal istismar algılamaktadırlar. Ayrıca alt sosyoekonomik düzeydeki ergenlerin, orta ve üst sosyoekonomik düzeydeki ergenlere göre ana babalarından daha çok duygusal istismar algıladıkları belirtilmiştir (Kırımsoy, 2003).

Erkeklerdeki örselenme yaşantısının araştırıldığı çalışmayı Aydın ve İşmen (2003) yapmıştır. 18–25 yaş grubu erkeklerde çocukluk çağı örselenme yaşantısını bazı değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırmanın örneklemi 308 erkekten oluşmuştur. Örneklemi oluşturan kişilerin çocukluk çağı örselenme yaşantılarını belirlemek için Çocukluk Örselenme Yaşantıları Ölçeği uygulanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre; 20 yaş ve altında olanlar duygusal örselenmeye daha fazla maruz kalmışlardır. Genel, duygusal, fiziksel ve cinsel örselenme yaşantıları eğitim düzeyi azaldıkça artmaktadır. Genel, duygusal ve fiziksel örselenme düzeyinin en yüksek olan grubun gelir düzeyi en düşük (100 milyon ve altı) olan grup olduğu bulunmuş. Genel ve duygusal örselenme yaşantıları en yüksek olanlar köyde yaşadığı, fiziksel örselenme düzeyi, önemli bir hastalık geçirenlerde önemli bir hastalık geçirmeyenlere göre daha yüksek olduğu, genel örselenme ve duygusal örselenme düzeyi ile askerliğe uyum sağlama arasında negatif ilişki olduğu bulunmuştur.

Bostancı ve diğerleri (2006) tarafından üniversite öğrencilerinde çocukluk çağı travmalarının depresif belirtiler üstüne etkisi incelenmiş; çocukluk çağı örselenme yaşantıları arttıkça depresif belirti düzeylerinin arttığı görülmüş, güneydoğu doğumlu olanların duygusal istismar, ilçede yaşayanların fiziksel istismar, yaşamının çoğunu akraba ve yurtlarda geçirenlerin duygusal istismar, aile

tipi geniş ve parçalanmış olanların fiziksel istismar, bağımlılık yapan madde kullanımı olanların duygusal istismar, baba eğitimi ilkokul altı olanların duygusal ve cinsel istismar puanları daha yüksek çıkarken cinsiyetler arasında örselenme yaşantıları açısından fark bulunamamıştır.

İstismar yaşantıları ile sosyal desteğin araştırıldığı çalışmada Çağlarırmak (2006) sosyal destek kaynaklarının kısıtlı olduğu düşünülen asker ailesi çocuklarının, istismar ve sosyal destek düzeylerini, sivil aile çocukları ile karşılaştırılarak incelenmiştir. Veriler, Kişisel Bilgi Formu, Çocukluk Örselenme Yaşantıları Ölçeği ve Çocuklar ve Sosyal Destek Ölçeği ile toplanmıştır. 98 asker ve 97 sivil aile çocuğundan oluşan örneklem üzerinde yapılan bu çalışmada elde edilen bulgular, yurt dışında yapılan araştırmalardan farklı bir sonuç ortaya koymuştur. Araştırmada asker ailesi çocuklarının, sivil aile çocukları kadar sosyal destek imkânına sahip oldukları ve sivil aile çocuklarından daha az istismara maruz kaldıkları bulunmuştur. Sosyal destek arttıkça, çocuk istismarı azalmaktadır. Eğitim ve gelir düzeyleri bakımından asker ailelerinin daha üst düzeyde oldukları sonucuna varılmıştır.

Durmuşoğlu ve Doğru (2006) tarafından yapılan çalışmada, çocukluk örselenme yaşantılarının (fiziksel istismar, duygusal istismar ve cinsel istismar) ve bazı kişisel değişkenlerin ergenlerin ilişkisel benlik saygısı, ilişkisel depresyon ve ilişkisel saplantılı düşünmelerine etkisi incelenmiştir. Kişisel değişkenler olarak cinsiyet, anne eğitim durumu, baba eğitim durumu ve gelir düzeyi alınmıştır. Ayrıca çocukluk örselenme yaşantılarından fiziksel ve duygusal istismar ile ergenlerin ilişkisel benlik saygısı puanları arasında anlamlı düzeyde negatif bir ilişki olduğu bulunmuştur. Ergenlerin ilişkisel depresyon puanları ile çocukluk örselenme yaşantılarının her üç alt boyutu arasında anlamlı düzeyde pozitif bir ilişki olduğu saptanmıştır.

Özen, Antar ve Özkan (2007) tarafından yapılan ve istismar yaşantısı ile zararlı madde kullanımı ilişkilerinin incelendiği çalışmada, Dicle Üniversitesi’nin çeşitli fakültelerinin son sınıfında okuyan 1.026 öğrenciye (erkek: 605, kız: 421) öğrencilerle yapılan çalışmada şu sonuçlara ulaşılmıştır: Çocukluk çağındaki

duygusal, fiziksel ve cinsel travmalar, aktif yaşam mücadelesine başlama aşamasında olan üniversite son sınıf öğrencilerinde olumsuz etkilerini sürdürmektedir. Bu yaşantılar öğrencilerde; geleceğe karşı ümitsizlik, depresif mizaç, olumsuz kendilik algısı ve sigaraya yönelme davranışında artışa yol açar sonucuna ulaşılmıştır.

Benzer Belgeler