• Sonuç bulunamadı

İç Değişkenler ve Küçük Devlet Dış Politikası

BÖLÜM 2: KÜÇÜK DEVLET DIŞ POLİTİKASI ANALİZİ

2.2. Küçük Devlet Dış Politikası Davranışları Üzerinde Üç Açıklama

2.2.3. İç Değişkenler ve Küçük Devlet Dış Politikası

Üçüncü nedensel açıklama küçük devlet dış politikası üzerinde devlet düzeyindeki değişkenlerin etkisi hakkındadır. Bu düzeydeki değişkenlerin neler olduğu konusunda literatürde farklı görüşler bulunaktadır.

Bazı yazarlar iç kurumsal yapıların, tercihlerin veya düzenlemelerin dış politika davranışına etki ettiğini savunurlar. Miriam Fendius Elman (1995: 171-175) ana akım yaklaşım olarak adlandırdığı geleneksel yaklaşımın küçük devlet dış politikalarının yapısal/sistemik faktörlerle açıklanabileceği görüşüne karşı çıkar. Elman’a göre güç dağılımı ve önemli dış tehdit yeni ortaya çıkan devletlerde iç kurumsal oluşum ve değişim üzerinde dominant bir rol oynar. Ancak dış baskı azaldığı veya ortadan kalktığı zaman devleti yönetenler iç kurumsal düzenlemeler için daha geniş alternatiflere sahip olurlar. Bu dönemde yaptıkları iç kurumsal düzenlemeler daha sonraki dış politikaları belirler. Elman bu argümanını, ABD’nin zayıf devlet olduğu 1900’lu yıllar öncesindeki iç rejim değişimi ve dış güvenlik politikası örnek olayıyla test etmiştir.

Benzer şekilde Fredrik Doeser (2011: 222-225) demokratik yapı gibi belirli iç siyasi faktörlerin küçük devlet dış politikası üzerindeki etkisini incelemiştir. Doeser’e göre demokratik yapının verdiği imkan içinde siyasi parti muhalefeti ve kamuoyu muhalefeti bir dış politika değişimine engel olan veya değişimi kolaylaştıran, değişimi taşıyan olarak işlev görebilir. Eğer rakip partiler mevcut politikanın değişmemesini destekliyorlarsa, siyasi parti muhalefeti değişime engel olabilir. Yine mevcut politika halk tarafından büyük oranda destek görüyorsa ve bu politika kökleşmişse, halkın

92

muhalefeti değişimi zorlaştıracaktır. Tersi durumlarda ise bu güçler değişimin taşıyıcıları olacaktır.

Doeser incelediği Danimarka dış politikası örneğinde, Danimarka’nın 1980’li yılların ortalarından itibaren gerçekleştirdiği dış politika değişikliğini, iç parti muhalefeti ve kamuoyu muhalefetinin değişimine bağlamıştır. Bu değişimler Danimarka hükümetinin benimsediği dış politika değişimlerinin uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Doeser bu iç değişkenlerin dış politika üzerinde etkisinin büyük olmasını, Danimarka’nın siyasi sisteminin demokratik yapısına bağlamıştır. Demokratik yapı muhalefetin ve kamuoyunun iktidarı etkilemesine imkan vermektedir. Ayrıca iç muhalefet düzeyi alınan kararların uygulanabilmesini etkilemektedir. Aynı zamanda hükümetler tekrar seçilebilmek için kamuoyu desteğini almak veya sürdürmek çabası içindedirler.

Doeser’e göre Danimarka gibi Avusturya, Belçika, Finlandiya, İrlanda, Hollanda, Norveç, İsveç ve İsviçre gibi küçük devletlerin iç siyasi yapıları demokratik olduğundan bu devletlerin hükümetleri iç siyasi çevre tarafından oldukça sınırlandırılmıştır (Doeser, 2011: 236-237).

Beth Elise Whitaker (2010: 1121-1124) Güney Afrika, Kenya, Nijerya, Tanzanya, Mali, Namibya ve Nijer gibi birçok Afrika zayıf devletlerinin bölgelerindeki bazı Amerikan politikalarına karşı koymalarının30 nedenlerinden biri olarak iç politikayı göstermiştir.

Ona göre bu devletlerin liderlerinin ADB politikalarına karşı direnme nedeni onların iç siyasi alanda kazanma stratejilerinden kaynaklanmaktadır. Bir lidere eğer ABD politikalarına karşı çıkması içerde ona kazandırıyorsa, dış politikada ABD’ye muhalif duruş sergilemesi beklenebilir. Bu argüman daha demokratik Afrika ülkelerinde geçerlidir. Bu ülkelerdeki iç muhalefet ve kamuoyu görüşü bu ülkelerin dış politika davranışlarına ışık tutabilir.

Bazı yazarlar ise iç politikadaki ideolojik veya fikirsel farklılıkların küçük devlet dış politikası tercihleri üzerinde belirleyici olduğunu savunurlar. David McGraw, Yeni Zelanda örneğinde yaptığı incelemede, bu ülkedeki siyasi partilerin sahip olduğu ideolojik farklılıkların ülkenin dış politikasını açıklayabileceğini ileri sürer. McGraw

30 Son yıllarda birkaç Afrika ülkesi ABD’nin terörle savaş, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve AFRICOM gibi bir dizi meselede ABD politikalarına karşı durdu. Ayrıntılı bilgiler için bkz. Beth Elise Whitaker, “Soft balancing among weak states? Evidence from Africa”, International Affairs, 86.5, 2010, s. 1124.

93

Yeni Zelanda İşçi Partisinin daha uluslararasıcı ve idealistik olduğu, Ulusal Partinin ise daha realist olduğu ve bu farklılığın dış politika değişimini açıkladığını savunur (Hey, 2003: 7). Gvalia ve diğerleri (2013: 99-101), devlet ve birim düzey değişkenlerin küçük devlet dış politika davranışlarının açıklanmasında büyük rol oynadığını savunurlar.

Onlara göre dış politikanın oluşumunda elit ideolojisi etkili olduğundan küçük devletler tehdit edici büyük gücün peşinden gitmezler ve onu dengelemeye çalışabilirler. Bu nedenle elit fikirlerinin31 anlaşılması küçük devlet dış politikasının anlaşılmasında büyük rol oynar. Onlara göre Azerbaycan ve diğer Sovyet sonrası küçük devletlerinin çoğu Rusya’ya karşı ihtiyatlı peşinden gitme politikası izlemelerine karşın Gürcistan, Rusya ile komşu olmasına ve bu nedenle ekonomik ve askeri tehditlere karşı korunmasız olmasına rağmen, Kasım 2003 “Gül Devrimi”nden itibaren yoğun bir biçimde Batı’ya yaklaşmaya, Rusya’dan giderek uzaklaşmaya başlamıştır. Onlar bu değişimin nedeni olarak iktidara gelen elitlerin Batı yanlısı fikirlerinden kaynaklandığını savundular.

Rickli (2008: 307-310) küçüklük kavramından yola çıkarak küçüklüğün nedeninin devletin nüfus veya toprak büyüklüğünden kaynaklanmadığı, uygulanabilecek güç eksikliğinden kaynaklandığını savunur. Kaynak yokluğundan dolayı küçük devletlerin diğer devletlerin davranışlarını etkileme noktasında sınırlı kapasiteleri vardır. Bundan dolayı küçük devletlerin güvenlik politikalarının amacı bu güç boşluğunu telafi etmek veya minimize etmek olacaktır. Burada küçük devletlerin iki güvenlik ve dış politika seçeneği ortaya çıkmaktadır: Etkinlik veya otonomi arayışı. Rickli’ye göre eğer bir küçük devlet etkinliğini artırma kararı verdiyse, o işbirliği stratejisini benimseyecektir.

Bunun için ittifaklara katılacaktır. Bir küçük devlet için etkinliği artırmak için güvenlik politikası seçenekleri dengeleme veya peşinden gitme stratejileridir. Bu küçük devletlere otonomi pahasına da olsa büyük güç tarafından yaratılan caydırma veya onun korumasından yararlanma imkanı verir. Diğer yandan bir küçük devlet otonomisini koruma amacını seçebilir. Bu durumda savunmacı bir politika benimser. Tarafsızlık politikası bu seçeneğin uygulamasıdır. Küçük devletler güç açığından dolayı saldırgan bir dış politika izleyemezler. Onların güvenlik politikaları daima savunmacı veya işbirlikçi stratejilere dayanır. Bu bakımdan küçük devletlerin geleneksel güvenlik

31 Onlar elit fikirleri olarak devletin kimliği hakkındaki fikirler ve devletin amaçları hakkındaki fikirler üzerinde odaklandılar (Gvalia ve diğerleri, 2013: 99-101).

94

ikilemi, etkiyi maksimize etmek ve otonomiyi korumak arasındadır. Küçük devletler etki artırımı veya otonomiye koruma arasındaki seçimi hangi nedenle yapar? Rickli bu nedeni seçilen politika stratejilerinin iç kabul edilebilirliğinde görür. Ona göre küçük devletlerin yaptıkları politika tercihleri onların stratejik kültürlerine bağlıdır.

Bazı yazarlar ise gelişme düzeyi, modernleşme gibi niteliksel değişkenleri küçük devletlerin dış politikasını etkidiğini savunmuşlardır. McGowan ve Gottwald (1975:

477-489), 30 siyah Afrika küçük devletinin32 1960’lı yıllardaki dış politika davranışları üzerinde yatıkları karşılaştırmalı çalışmalarında, bu devletlerin dış politikalarını etkileyen temel etkenin ulusal özellikler olduğunu ileri sürdüler. Onlara göre devletlerin boyutu, modernleşme düzeyleri ve yönetici elitlerin içe veya dışa yönelimli olup olmadıkları onların dış politikalarını belirler. Örneğin küçük ve daha az modern devletlerin liderleri içe yönelimli ise bu devletlerin dış politikada daha uzlaşmaz ve çatışmacı olması beklenebilir. Eğer küçük devletler modernleşmiş ve onların liderleri dışa yönelimli ise bu devletlerin dış politikada daha uyumlu ve uzlaşmacı olması beklenebilir.

Bir grup yazar ise, dış politikanın oluşumunda iç politik etkilerden liderlerin hayatta kalmasını, hükümet/rejim güvenliğini veya iç istikrarı etkileyen değişkenleri dikkate alır. Steven David’e (1991: 235-239) göre, iç tehditlerin yoğun bir şekilde görüldüğü Üçüncü Dünya devletlerindeki işbirliği ve ittifak davranışlarının açıklanmasında, bu devlet liderlerinin ya da rejimlerinin yüzleştiği iç tehditler ve bu tehditlerden kaynaklanan hayatta kalma problemleri dikkate alınmalıdır. Çünkü bu devletlerde liderlerin veya rejimlerin hayatta kalmasına yönelik iç tehditler, diğer devletlerden gelen tehditlerden daha fazladır ve darbeler vasıtasıyla hükümet veya rejim değişimi sıklıkla ortaya çıkmaktadır33. Bu tehditler aynı zamanda liderlerin hayatta kalmasını bile tehlikeye atmaktadır. Bu nedenle liderler iktidarlarını sürdürmek ve hayatta kalmak için iktidarda kalma konusunda oldukça duyarlıdırlar. Bu durumun dış politika davranışına

32 Gana, Tanzanya, Zambiya, Gabon, Ruanda, Liberya, Kenya, Nijerya, Etiyopya, Senegal, Nijer, Sudan gibi küçük devletler.

33 Üçüncü Dünya ülkelerinde iç tehditlerin yaygınlığının nedenleriyle ilgili detaylı açıklamalar için bkz. Steven R.

David, “Explaining Third World Alignment”, World Politics, 3.2, 1991, s. 239-240; Michael N. Barnett ve Jack S.

Levy, “Domestic Sources of Alliances and Alignments: The Case of Egypt, 1962-73”, International Organization, 45.3, 1991, s. 375-376; Richard J. Harknett ve Jeffrey A. Vandenberg, “Alingment Theory and Interrelated Therats:

Jordan and the Persian Gulf Crisis”, Security Studies, 6.3, 1997, s. 121-122; Mohammed Ayoob, “Security in the Third World: The Worm About to Turn”, International Affairs, 60.1, 1984, s. 41-51.

95

direkt etkisi vardır. Liderler kendilerine veya rejimlerine daha çok tehdit oluşturan güce karşı koymak amacıyla, daha az tehdit oluşturan diğer devletlerle işbirliği yapabilirler.

Bu politika tehdit edici gücün peşinden gidilmesi olarak değerlendirilebilir. Ancak burada en önemli ve yakın tehditle mücadele edebilmek amacıyla gücünü dağıtmama politikası söz konusudur. Bu bakımdan bu davranış, en yakın tehdidi dengelemeye çalışma anlamına gelmektedir.

Michael Barnett ve Jack Levy (1991: 370-378), Üçüncü Dünya ülkelerinin ittifak davranışlarını iç istikrarı koruma çabasıyla açıklarlar. Onlara göre güvenlik sağlama stratejilerinden dış ittifak oluşturma ile iç dengeleme yapma arasında bir değiş tokuş vardır. Bu iki stratejiden hangisinin benimseneceği veya hangisine daha çok ağırlık verileceği, o ülkenin iç istikrar yapısıyla yakından ilişkili bir sorundur. İç politik ve ekonomik kısıtlamalar, güvenlik sağlamak için gerekli olan kaynakların toplumdan sağlanmasını zorlaştırabilir. Eğer liderler dış ittifaklarla kaynak bulmak yerine iç kaynaklara yönelirse, toplumsal kesimlerin tepkisiyle karşılaşabilir ve bu durum ülkenin iç istikrar yapısını bozabilir34. Bu nedenle iç istikrarı korumak isteyen liderler dış tehditle yüzleştiklerinde, tehdidi dengeleme stratejisi olarak dış ittifakları tercih ederler.

Ayrıca özellikle küçük ve zayıf devletlerin kendilerine yönelen tehditleri bertaraf etmek için ihtiyaç duydukları kaynaklardan yoksun olabilirler. Bu nedenle, bu devletlerin dış ittifak vasıtasıyla dış kaynak elde etmekten başka seçenekleri bulunmayabilir.

Harknett ve Vandenberg (1997: 113-125), David’in her şeyi dengeleme teorisinden hareketle, belirli durumlarda devletlerin dış işbirliği oluşturma stratejisinin temelinde dış tehditlerden ziyade iç tehditlerin bulunduğunu savundular. Bir devlet rejim ya da hükümet güvenliğine yönelik önemli bir iç tehditle karşılaştığında, bu tehdidi bertaraf edebilmek için tehdit edici dış güçle işbirliğine gidebilir. Ayrıca hükümet veya rejimlerin güvenliğine yönelik iç tehditlerin yaygın olduğu ülkelerde, liderlerin hayatta kalma endişesi bile dış işbirliği arayışına neden olabilir. Bu işbirliği arayışı, bazı

34 Bununla birlikte dış ittifak tercihinin çeşitli faydaları bulunmaktadır. İttifak oluşturma iç dengeleme yapmaktan daha kolaydır. Tehdit ortaya çıktığında tehdidi bertaraf edebilmek için gerekli olan kaynaklar, dış ittifak vasıtasıyla hızlı bir şekilde temin edilebilir. Ayrıca temin edilen bu kaynaklar iç siyasi ve ekonomik amaçlar için de kullanılabilir. Dış ittifak vasıtasıyla kaynak temini, iç ekonomik kaynakların toplumdan alınmamasını sağladığından, uzun dönemde ekonomik ve askeri gücün korunmasına katkı yapacaktır. Bunun yanında, iç dengeleme stratejisiyle kısa dönemde toplumdan kaynak alınması, toplumun ekonomik gelirini ve refahını azaltacağından sosyal huzursuzluklara neden olabilir. Bu durum hükümetin/rejimin toplumsal desteğini azaltabilir. Detaylı açıklamalar için bkz. Barnett ve Levy, “Domestic Sources of Alliances and Alignments: The Case of Egypt, 1962-73”, s. 374-376.

96

durumlarda, uzun dönem devlet çıkarlarıyla uyumlu olmayabilir. Liderler önemli iç tehditle karşılaştıklarında, bu yakın tehdidi bertaraf edebilmek için tehdit edici bir dış güçle bile işbirliği yapabilirler. Özellikle iç tehditlerin yaygın olduğu küçük ve zayıf devletlerde, iç tehditlerin yönlendirdiği dış politika davranışları görülebilmektedir.

Küçük devletlerin dış politika davranışlarını yönlendiren temel etkenin devlet düzeyindeki iç değişkenler olduğunu savunan açıklamalar belirli sonuçlar öngörürler. İç tehditler devletlerin dış politika davranışlarını dış tehditlerden daha fazla belirler. Bir devlet yakın bir iç tehdidi dengelemek için potansiyel dış tehditle bile ittifak yapabilir.

Buradan çıkan sonuç, iç tehditlerle yüzleşen küçük ve zayıf devletler, bu tehditleri bertaraf edebilmek için dış politikada daha uzlaşmacı davranırlar.