• Sonuç bulunamadı

o

e s r ı m

nce sıkınb vardı. trnjedi §Cyimiz yok mli)'Clu? Bir inanç ya da bir

tanıklığı. akmayan güzy� mckıın. İnsanlar, çocuklar. Deruze hakan

&Onra avubıcu sanl.mulnr, evlcr.

teskin edemezdi. Unutuşa Bank, su, dalga, yalnız ama k.ıılahal« bU

vurduk kendimi:ti, atlanmış bir acr, göeteren öf;;leden sonra, her ter böyle başlar de�

kendini ha§ka JOOklarda. Suçluyduk, Yavaş yavoş yürür karumım yaşamaklığın

diğerleri gibi duyarsız taıUc. olunan zdıiri. ŞD§lnlll§bn· Deniz, gök ve

trajediye. Zayıf bir çocuk heklcrdi evde, yıılnuLğından gelen ııJaklnr. Muktedir değikik kendi hıilinde -alt katın poljt; oturduğunu Naf�cyd.i, smyordu ucuz :arhın deliklct"indcn bilebilir miydi?-Mavilik ilc avutmuk duygusııl i<ileırkrin. lk.aeyelim de�

kendiıü, gözlerinin mavi ile birlcş� yerde miydim? ikileyd..im. Ba§langıçta bct ki§iydik. suçun büyüdü.

İşte

avunı.u1nr ülkesine Sonra çoğıı1dık gün ağarana dek. Dolunay

seldin, unubı§la baştan çıkarmayı ne za.man vardı geç. Yak.ıırn<Yılar. Dolunayın

e

ilene gecenin ülketöine ki orda kahve içmenin birçok an1anu vardır. Gir o eve iler-le, durma

bakma aıkana, kaç kendi sesinden.

Kon1l§lll8k her zaman güzeldir, taılı bir hüzün ürcı.iir ortak okı.ınmuş romanlardan. Ya da

istersen benim kölem ol ne dersem yap, ruhumu al ve karanlıklı:ı.rında dolaş. Bir mum1uk �ık zıunaru ne k.udnr yeter ki

karanLklanJTW.J g<)nncye. Acele ettin gooe ülkesini geçmek için, Lc:Jcdin günün ağarmı:ı.sou, zafer tadıdır §imdi ce2..ruı. H.aydi k�, geri di>nmek ve kutsanınak için kendi efendince. Ey efendim, ne muı1u ki ihtsınU

�lin. Kirn6csizdik aslında bıı.suk1ı.rxlır gövdelerimiz dedim ağlarruş oğlan �ı.rtbm ve oyun oynndım ona, ne muılu!

pahuçlarırrnz kadar, ıslak, iiklcrine kadar, çoc��' inanrnııdı. Sen de inanmad.ın. Ama bcD.i olmaz koca bir günün nııeıl sarı �' boş evler, p«jamo.lı ndamlur, Yan.ılswnuJarı.ıruza yuluımozlar bın�lk edebilir hazınunacnğı hir duhnki ccpheye. öksürük. Mücadde edeceğimiz hiçbir mi? Onlar yarulunar, purlak. Onlar yanıJtırlar, Giıtin c arkandan bütün y�ıklnrı

ü, kişiyle başka

türlü kon uşulur,

b ir kişiyle

Kendin i a1ıklar

in san

Bir va ltşet gibi de

olsa yara tılır

o rda u m u t

Hızlı bir ili reye

dön e r yüreks e

Ya şa mını

i1 erirk en b ir

yanda n

işle r ölüm ünü de.

Edip Canse ve r

purLık. On1nr yan�unar, parlak. lluyııllerimizi arumııya gittik bir �ݧC him biçiminde içtik hir yudumda. Başka hayaılar, hayaDer var � olllJUJ1tlk i;Lenen, içine almak y� küçük büyük, doğru y� yalnız k.alal:ıalJ<, yubnak bazen sindirrneıden.

-Hey çük kuş eve koş , yaruyor evin.

-C üven ve kendini sevrnek demişlin ()ncelikle

- Koş öylcysc,koş.

Yruuyor,çıkıyor dumanlar, bir bidon bcnzinle

koşmuk yangına ? Çoğııl�ı;ın yııngııu kuş,

YllJ1.6Ul � da, başka evler, � yüzleri

rrwtswıuğumuzun. Yersa.yurtsuz bu-ak mut.suzluğu; evsiz bu.rbız yalruz, yapayalnız kendini vıırcdecek 1'11d<.ansız.

Bı.ruk. kendini geceye , teslim ol ey esrik ve

her daim suçlu kOOın. Umk.ta bir yerde buk

King Criın;on çıılıyor bir soytan , gö:dcri

ge>�rin kadar delici(e), bin sırtına soytarının

yadsıyan uzun yağmurlar y�, ne kok.u ne

yaz ne de deniz tı:ışumyor artık i:derini yaşadıklarımmn. 1\-laviydi g<Yılerin, sarıydı saçları, esnerdi teni, güçlüydü �eri. Gövdt�er dcni2ıe ve rü:t� karşı yakrrwkıa gö-.t.lcrirrü uğu- ağır. Ü:t�-ün, yalnız ve mut.suz gibi lıis8ettirirdi kcnJ.ini uçucu kaçıcı oları, ne

r.abuk k.ayar cl.irni.ulcn "an" diyorum içimdcn. O kendini mukı.edir lı&;c�n tenısa çık yeniden ve �a geriye saymaya, Lir iki üç

herşe)' bitti, bu kadar yuşnyıp

göreLileccklerin. İki �� bir şeyin tadı ckşimeye başlıyor birden. Kaçar elbet

k.ııçmah, it.kmnbildcn kuldcr yapt.Kr..a kend.imi2den. Temizleıdim, siklim bütün Ukrini senin duvarlardan, �iınli sadece içimde, sadece i�..irnlc, sııdece içimdesin soluksuz Lir günün sonunda � kulmış iblis?

Wl Yavuz..Güno Bilger

Tcnunuz, 92

44

p s i

Çeşi tli hastanelerden

asistan ların katıldığı,

kendiliğind-en bir toplantıyla , çıktılar yola . Toplantı 'Nasıl bir psikiyatri istiyoruz• konulu, yöneticisi olmayan bir

toplan tıydı. Yerlerden Mersin, zamanlardan 1989, hadi havaları da söyleyelim, havalardan ılık havalardı.

Önce birb irlerini ta nı dılar. Varolan , kendilerinden

öğrenmeleri istenen , kimi yerde emred ilen psikiya triden

rahatsızd ılar. Ne ya pmaları gerektiğini kon uştular. İlkin , eği tim meselesine el atmaya karar verd iler. Her şehirde koordinatörl ükler oluşturdular ve her hastanede temsilcil ikler. iık toplantı tarihini belirlediler. Şubat 1990 , İstanbul .

Bu süre koordina törleri n , kongreye katılmayan

hastanelere , asistanlara ulaşma çabalarıyla geçildi. Sonra Şubat geldi. İsta nbul Şile'de bir otel ve bu otele gidecek temsilcileri taşıyacak bir otobüs tutuldu . Otobüs, Topkapıya yak ın bir yere çekilip, diğer illerden gelecek temsilcilerin

karşılanması için beklenıneye başlandı . Sonuçta gelenlerin sayısı toplam (şoför dahil) on üç kişiyd i . Olumsuz hava koşulları beklenmedik rahatsızlıklar ve benzeri makul gerekçeleri vardı, gelemeyenlerin. Anlayışla

karşılandılar. Zaten başka yapacak bir şeyde yok tu . 12 kişi, 50 kişilik bir otobüse serpişip

i y a 1 r i d e

1990 Şubatında Şile'de bir otele doğru yanlarına biraz da hayal kırıklığı alarak yola çıktılar. Otelin bir böl ümü, toplantı salonu haline getirildi. Ve içeri girdiler. Çıktıklarında

arkalarında bardaklar dolusu içiimiş çay ve kahve, küllükler dolusu sigara izmariti ve saatler dolusu kon uşulmuş psikiyatri bırakmıştıla r.

Bazı kararlar almıştı1ar, kendilerince . Ne gibi mi? Şu gibi. Asistan eğitiminin olabildiğince standartize edilmesi ,

psikiyatrinin koruyucu ,

toplumsal yön ünün geliştirilmesi, kötüye kullanımının önlenmesi psiki ya tri dernekleri nin işlevlerinin arttırılması, tabib odaları ile bağlantıların güçlendirilmesi yolunda

çalaşı lması .

2 . toplan tılarını Nisan l 990'da Ankara da yaptılar. Bu kez yaklaşık 20 kişiydiler. Eğitim veren kurumların durumu ve asistanların beklentilerini belirlemeye yönelik bir anket hazırlanmasını ve bütün asistanlara ulaştırılm asını planladılar. Kası m l990'da yapılacak kongreye dek anket sonuçlarının derlenmesini ve kongreye dek anket sonuçl arının derlenmesini ve kongrede sadece asistanların panelist olarak katılacağı bir panelde eğitim sorununu bu veriler çerçevesinde tartışmayı hedeflediler .

. Kasım'da Ş ile yolcularının bir kısmı panelisttiler. Ve pancilerin

laf ebeliği ötesinde bir işe yaraması için panelin sônunda hemen orada kurumlardan bir öğretim üyesi ve bir asistanın temsilci olarak katılacağı bir komisyon oluşturulmasını ve bu komisyonun bi r daha ki

kongreye dek psikiya tri eğitiminin biçim ve içeriğine yönelik ana başlıkları

saptamasım önerdiler. Öğretim üyeleri ki tamamıyle

izleyiciydiler. (Belki de ilk kez) bu çağrıyı benim sediler. Şilc yolcuları panelden sonra bir toplantı yaptılar. Yaklaşık 40 kişiydiler.

Oluşturulan komisyon 1 99 1 Antalya kongresine dek ü ç kez

toplandı ve A ntalya'da herkesin elinde, psikiyatri eğitiminin biçim ve içeriğine i lişkin tavsiye kararlarının yer aldığı bir meti n tutmasını sağladı. Bir panel de orada yapıldı. Metin

· çerçevesinde bu kez asistanlar ve öğretim üyeleri birlikte

tartıştılar, aynı konuyu. 1992 Şubatında İstanbul'da aynı amaçla yeniden buluşuldu . Tavsiye kararları genel kurulca onaylan mıştı ve koordinasyon kuruluna gene aynı temsil sistemiyle doğru yön verildi çalışmalara. 1992 Eylülünde Hacettepe de yapılacak olan kongrede her kurumun kendi temsilcisiyle ka tıl ıp, görüşünü getirebileceği ve bu

ortaklaşalığın varolan sorunları çözchileceği bir imkan olarak ufukta gözüktü, koordinasyon kurulu adındaki göreec demokratik platform . Belki de bu hareketlilik zamanla psikiyatrinin kendi özel

tarihinde temsili demokrasiden doğrudan demokrasiye doğru

değişebilecek. En azından düşler bu merkezde.

1989 dan 1992 ye dek alınan yolda asistanlar motor gücü oluşturdular. Bu hareketlilik bazı öğretim üyelerince psikiyatri açısından 'tarih i' olarak nitelendirildi.

Şimdi diyeceksiniz ki,

yaptığınız nedir, kardeşim sizi n? Toplantı, komisyon , panel , kongre, karar gibi beş altı kalem sözcüğü çekip alsak

cümlelerinizden ne kalır elinizde?

Bu bağlamda 3 yıllık

yolculuğun uğrakları neler oldu? Arzu edersen iz bahsimizin şimdiki kısmında da kısaca bu

m ühim meseleye biraz tem as edeyim.

B u üç yıl içinde, asistanlar kendi hastanelerindeki yıllık eğitim programlarını oluşturup, aksaksızbir biçimde

uygulanm asını sağladılar, fakültelerdeki kürsü kurullarında arkadaşlarını temsil ettiler. (ilk kez)

Ankara da bir dernek k urdular. Psikiyatri Asistanları ve Uzmanları derneği .

İstanbul'da Nöropsikiyatri Derneğinin yönetim kurulunda yer aldılar.

Bilimsel çalaşmaların derlendiği indexler onlar tarafından yayınlandı . Eğitim toplantı

arı onlar tarafından düzenlendi.

Sıradan insanlara yönelik psikiyatrik içerikli faaliyetler onlar tarafından planiandı ve yürü tülmeye başlandı. {çünkü onlar da sırada ndı. Bu yüzden de iletişimsizlik gibi bir sorunları yoktu . Olmadı ve olmayacak.)

Hastanelerindeki psikiyatri

zırhı altındaki insanlık suistimalieri ne karşı koymaya çabaladılar. (Herhangi bir kurumun fiili olarak varlığını kabul edip, içine girdikten sonra , ona , ancak çabalama tarzında karşı konulabilirdi, çünkü) yabancı paten tli bilgiyi bütün dolayım larında

eleştird iler. Hep kuşkulandılar. B u amaçla dergiler çıkardılar, makaleler derlediler.

Psikiyatrinin bilgisini kendileri için bir sınıf atlama aracı , bir ticari meta , bi r medya kartviziti olarak görmediler.

Şimd ilerde kimisi uzman oldu , kim isi öğretim ü yesi , kim isi yurtdışına gitti, kimi hala asistan . Ama hala düş görüyorlar. Hala akılları bir karış havada. Adam olamadılar, n iyetleri de yok . Ucuz

lokantalarda karın doyurup, sinemaların indirimli

sea nslarının izini sürüyorlar, ayın sonunu güç bela getiriyorlar ve akıl işi olmayan tasarılar peşinde, anakronik seyahatlere çıkıyorlar.

Şile Yolcuları 3 yıldır süren yolculukları boyunca belki psikiyatri denizine sadece bir damla olarak düşebildiler. Ama kendilerini ve birbirlerini tanı dılar, sürekli , ölüm s üz dostluklara kulaç attılar birlikte. Bu bile tek başına iyi bir şey değil midir? Hiç kimseye birşey olmadığını kabul etsek bile, onlara 'oldu' yetmez mi? (Yaprakları n bile aman gürültü olmasın diyerek kımıldam aya zahmet etmediği bu ölüm

sessizliğinde, son cümle biraz d a züğürt teseliisi gibi oldu, ama, yazdık bir kere artık)

Bir Ş ile Y oleusu

• • •

Benzer Belgeler