• Sonuç bulunamadı

3. İNCİL’DEKİ TARİHİ OLAYLAR

3.2. İ NCİL ’ DE G EÇEN B AZI T ARİHİ O LAYLAR

3.2.5. Hz İbrahim Kıssası

Kutsal kitapların İbrahim (a.s.) hakkında ittifak ettikleri tek nokta, ondan sonra gelen peygamberlerin onun soyundan gelmiş olmalarıdır. İncillerde İsa Mesih’in soy ağacı verilirken İbrahim (a.s.)’in de adı zikredilmiştir42. Daha sonra İbrahim (a.s.) kıssası anlatılırken, kesitin kısa ve belli bir üslupla zikredildiği görülmektedir. İncil, aşağıda zikredilen parçada zengin ve fakir iki adamı İbrahim (a.s.)’in hakemliğinde şöyle karşılaştırmaktadır.

3.2.5.2. Dilenci ile Zengin Adam

İbrahim (a.s.), Kenan bölgesinde yaşamına devam ederken, çevresindeki insanlar onun manevi ve adil davranışlarından ötürü, ihtilaflı konularda ona başvuruyordu. Örneğin; biri zengin diğeri de fakir olan iki kişi, aralarında meydan gelen bir ihtilafı gidermek için onun adaletine başvurmuşlardır: “Zengin bir adam vardı. Mor,

ince keten giysiler giyer, bolluk içinde her gün eğlenirdi. Her tarafı yara içinde olan Lazar adında yoksul bir adam bu zenginin kapısının önüne bırakılırdı; zenginin sofrasından düşen kırıntılarla karnını doyurmaya can atardı. Bir yandan da köpekler

42

gelip onun yaralarını yalardı. Bir gün yoksul adam öldü, melekler onu alıp İbrahim’in yanına götürdüler. Sonra zengin adam da öldü ve gömüldü”43.

Bu iki kişi arasındaki ilişki, birinin zengin olması ve sofrasından arta kalanları dışarıya atması, diğerinin ise onun dışarıya attığı bu artıklarla hayatına devam ettirmesidir. Nitekim fakir olan kişi bu artıklardan faydalanarak yaşamını sürdürmeye çalıştığı sırada köpekler de onun bedeninde oluşan yaraları yalayarak faydalanmaktaydı. Neticede bu iki insan öldüğünde fakir olan, İbrahim (a.s.)’in yanına bırakıldığı için cennete gitti. Zengin ise dünyadaki servetini yerinde harcamadığından, cehenneme gitmiştir. Daha sonra kıssa şöyle devam etmektedir: “Ölüler diyarında ıstırap çeken

zengin adam başını kaldırıp uzakta İbrahim’i ve onun yanında Lazar’ı gördü. “Ey babamız İbrahim, acı bana!” diye seslendi. “Lazar’ı gönder de parmağının ucunu suya batırıp dilimi serinletsin. Bu alevlerin içinde azap çekiyorum” İbrahim, “Oğlum” dedi, “Yaşamın boyunca senin iyilik payını, Lazar’ın da kötülük payını aldığını unutma. Şimdiyse o burada teselli ediliyor, sen de azap çekiyorsun. Üstelik aramıza öyle bir uçurum kondu ki ne buradan size gelmek isteyenler gelebilir, ne de oradan kimse bize gelebilir.” Zengin adam şöyle dedi: “Öyleyse baba, sana rica ederim, Lazar’ı babamın evine gönder. Çünkü beşkardeşim var. Lazar onları uyarsın ki onlar da bu ıstırap yerine düşmesinler”44.

Zengin adam ölümünden sonra fakir adamı İbrahim (a.s.)’in yanında gördüğünde, İbrahim (a.s.) vasıtasıyla ondan en az bir parmağını ıslatıp dudaklarına sürmesini istemişse de, İbrahim (a.s.) böyle bir durumun mümkün olmadığını, aralarında büyük engellerin olduğunu, dolayısıyla birbirlerine kavuşmalarının söz konusu olamayacağını söylemiştir. Zengin adamın isteğine dikkat edildiğinde, bu adamın aslında bir hayli muhtaç olduğu görülmektedir. Çünkü söz konusu fakir kişiden bir parmak ıslağı kadar da olsa yardım dileğinde bulunması, onun acılar içinde kıvrandığına işaret etmektedir. O, bu amacına ulaşamayacağını anlayınca, yakınlarının da aynı akıbete uğramaması için İbrahim (a.s.)’den bu fakir adamı dünyaya gönderip, kardeşlerini bu konuda uyarmasını istemiştir. İbrahim (a.s.) ise onu: “Onlarda Musa’nın

sözleri vardır. Onlara uygun yaşarlarsa böyle bir duruma düşmezler” şeklinde teselli

etmiştir. 43 Lûka, 16: 19–22. 44 Lûka, 16: 23–28.

Bu kıssadan elde edilen husus; insanın dünyada yaptığı ibadet ve sarf ettiği malıyla ahirette karşılık bulmasıdır. Zaten semavi kitapların insanlara vermek istediği mesajlardan birisi de dünyada iyi bir sosyal ilişkiyle varlıklarını sürdürüp, ölümden sonra da Rablerinin rızasını kazanmalarıdır. Bu noktada Tevrât, İncil ve Kur’ân’ın ortaya koydukları ana hedef aynıdır. Nitekim İbrahim (a.s.), vahyin birliğini ve aynı doğrultuda süreceğini zengin adama söyleyerek şöyle devam etmektedir: “İbrahim,

Onlarda Musa’nın ve peygamberlerin sözleri var, onları dinlesinler dedi. Zengin adam, “Hayır, İbrahim baba, dinlemezler!” dedi. Ancak ölüler arasından biri onlara giderse, tövbe ederler. İbrahim ona, Eğer Musa ile peygamberleri dinlemezlerse, ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar” dedi”45.

Zengin olarak yaşayan kişinin son isteğine bakıldığında o kendine göre bu perişanlığa bir çare bulmuş, dünyada kalanların ancak onun söylediği şekilde kurtulabileceğini iddia etmiştir. Bunun üzerine İbrahim (a.s.), şayet onlar Musa (a.s.)’nın getirdiklerini dinlemezlerse o zaman ölülerden herhangi birinin kalkıp onlara gitmesi ve onları helak olmaktan kurtarması söz konusu olamaz. Nitekim İncil, İbrahim (a.s.)’den bu örneği vererek kendi muhataplarına şayet öyle beklentileri varsa, şimdiden olmayacağını kesin olarak bilmelerini ve ona göre davranmalarını istemiştir.

Yukarıda geçen bu kıssa Tevrât’ın anlattıkları tarihi kesitlerle yakınlık göstermezken, Kur’ân’ın örnek verdiği kıssalara içerik bakımından olduğu gibi üslup bakımından da benzerlik göstermektedir. Ancak buradaki örnek kıssada konu bütün teferruatıyla anlatılırken, Kur’ân, bu gibi kıssaların çoğu bölümlerini hazfedip dinleyici kesimin yorumuna bırakmaktadır. O, halde İncil ile Tevrât’ın bu konuda birbirinden farklı oldukları açık bir şekilde görülürken, Kur’ân’ın bu konuda İncil’e yakınlığı ortaya çıkmaktadır. Onun bu metodu edebi olarak muhataplarını etkilediği kabul edilirken, Tevrât’ın kullandığı üslup normal bir tarihi kesitin anlatımına benzediği için, muhataplarını etkileme gücüne sahip olmadığı söylenebilir.

Bu kıssanın aslında direkt olarak İbrahim (a.s.)’le bir bağlantısı yoktur. Ancak İbrahim (a.s.) burada tali bir role sahip olduğu için zikredilmiştir. O halde bu kıssayı İbrahim (a.s.)’in tarihi kesiti olarak görmek yerinde değildir. Bundan, diyebiliriz ki İncil

45

doğrudan İbrahim (a.s.)’den çok az bahsetmiştir. Hatta hanımı Sara’dan bahsederken bile dolaylı da olsa İbrahim (a.s.)’den hiç söz etmemiştir.

3.2.5.3. Sara’nın Kısır Olması

Sara, İbrahim (a.s.)’in amcasının kızı olup İbrahim (a.s.) ilk evliliğini de onunla yapmıştır46. O, İbrahim (a.s.)’in yaşadığı tüm zorluklara katlanmış ve her türlü tehlikeye rağmen onunla birlikte her yere gitmiştir. Beraber uzun bir hayat yaşamalarına rağmen, çocukları olmamıştır47. Neticede Tevrât’ın anlattığına göre İbrahim (a.s.) yüz yaşlarına girerken, o da seksen- doksan yaşlarına girmiştir. İşte onlar bu yaşlarda iken, Allah (c.c.) tarafından bir çocukla müjdelenmişlerdir. İncil, bu konuyu şöyle anlatmaktadır:

“İman sayesinde Sara’nın kendisi de kısır ve yaşı geçmiş olduğu halde vaat edeni güvenilir saydığından çocuk sahibi olmak için güç buldu. Böylece tek bir adamdan, üstelik ölüden farksız birinden gökteki yıldızlar, deniz kıyısındaki kum kadar sayısız torun meydana geldi”48.

Burada kullanılan tabire bakıldığında, Sara çocuk sahibi olma açısından o kadar güç durumdaydı ki bir ölüden farklı değildi. Nasıl ki ölüden canlı birisinin yaratılışı normalde zor olarak görülüyorsa, aynı şekilde onun da insani şartlara göre çocuk sahibi olması zordu. Ancak burada İncil, Allah (c.c.)’ın iradesi olduktan sonra her şeyin kolaylaşacağına işaret etmektedir. Şu halde Sara’nın çocuk sahibi olması imkânsız görülürken, kum sayısı kadar torunlarının olduğunu açıklamaktadır. Bu konuda dikkati çeken husus sadece Sara’nın isminin geçmesidir. Hâlbuki bir peygamber olarak vahye muhatap olması gereken kişi İbrahim (a.s.)’dir. Bizce Tevrât ve Kur’ân bu konuda birbirine yakın bazı görüşler ifade ederken, İncil’de söz konusu mevzuya Sara’nın muhatap edilmesi düşündürücüdür. Mamafih İncil bu konuyu anlattıktan sonra, doğacağını müjdelediği çocuklarının kurban edilmesini Allah (c.c.)’ın emri olduğu ve bu emri yerine getirmek üzere İbrahim (a.s.)’in, İshak’ı kurban etmek için şöyle bir hazırlık yaptığını ifade etmektedir.

3.2.5.4. İbrahim’in İshak’ı Kurban Etmesi

İncil’e göre İshak, uzun zaman merak içinde beklenen bir çocuk olarak dünyaya gözlerini yeni açmıştı ki, Allah (c.c.), babası İbrahim (a.s.)’i imtihana tabi tutmak için

46 Yaratılış, 11: 29–30. 47 Yaratılış, 16: 1–4. 48 Lûka, 11: 11–12.

ondan çocuğunu kurban etmesini şu şekilde istemiştir: “İbrahim sınandığı zaman

imanla İshak’ı kurban olarak sundu. Vaatleri almış olan İbrahim biricik oğlunu kurban etmek üzereydi. Oysa Tanrı ona, “Senin soyun İshak’la sürecek” demişti. İbrahim Tanrı’nın ölüleri bile diriltebileceğini düşündü; nitekim İshak’ı simgesel şekilde ölümden geri aldı”49.

Görüldüğü gibi İbrahim (a.s.) bir imtihana tabi tutularak, İshak’ın kurban edilmesinin emredildiği söylenmektedir. O, İshak’ın kurban edilmesi emri geldiğinde artık bundan kurtuluşun söz konusu olmadığın anlamıştır. Ancak daha önce Rab, İbrahim (a.s.)’e senin soyunu İshak ile devam ettireceğim vadinde bulunduğu için İbrahim (a.s.), Rabb’in bu sözünden dolayı O’nun ölüleri bile diriltebileceğine bilmekteydi. İncil’e göre İshak kurban edilmekten ibret medarı olması için kurtarılmıştır.

3.2.5.5. İbrahim Kıssası’nın Tarihi Okunuşu

İncil’de İbrahim (a.s.) hakkındaki bilgi direkt olarak sadece İshak’ı kurban etme konusunda verilmiştir. Tevrât’a oranla İncil, İbrahim (a.s.) hakkında çok az bilgi vermektedir. Söz konusu bilgi de İbrahim (a.s.)’in yanında fakir bir kişinin yer alması ve zengin kişinin de ona heveslendiğinde İbrahim (a.s.)’in ona cevap vermesidir. Diğer taraftan Sara kısır bir bayan iken umulmadık yaşta ona İshak adında bir çocuğun verilmesi ve aynı çocuğun ilahi bir emirle kurban edilmesi anlatılmaktadır. Bunların dışında Tevrât’ta olsun Kur’ân’da olsun herhangi bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Böylece diyebiliriz ki İncil’de İbrahim (a.s.)’in evveliyatından hiç bahsedilmemiştir. Anlattığı üç konunun ikisi Tevrât ve Kur’ân’da farklı da olsa yer almıştır. Fakat onlar zengin ve fakir iki kişinin arasında geçen olaylardan bahsetmemektedir.

3.2.5.6. İbrahim Kıssası’nın Anlatım Metodu

İncil’de İbrahim (a.s.) ile ilgili üç konu bulunmaktadır. Bunların ilkinde zengin ve fakir kişi anlatılmış ve maneviyatla ilgili olan ölüm sonrası süreçte İbrahim (a.s.)’in hakemliğine başvurulmuştur. Ayrıca bu kıssa yalın bir şekilde, fazla uzatılmadan ve veciz bir üslupla aktarılmıştır. Temsile delalet eden herhangi bir kavramı kullanmadan, satır arasında anlaşılabilecek bir temsille anlatılmıştır. Şu halde kıssanın normal edebi

49

bir tarzda anlatıldığı, dünya ve ahiretin karşılaştırılmasıyla açık olarak görülmektedir. Öte yandan İncil, söz konusu kişilerin dünyada yaptıklarından, ahirette kendilerine verilecek mükâfat ve cezanın orada değişmeyeceğine vurgu yapmıştır. Sara başlıklı konuya dikkat edildiğinde çok kısa ve sade bir anlatımla ifade edildiği görülmektedir. Son olarak da İbrahim (a.s.)’in, Rabbinden emir alarak İshak’ı kurban etmesi yine yalın bir şekilde anlatılmıştır. İbrahim (a.s.)’le ilgili konuyu işledikten sonra onun yeğeni olarak bilinen Lut (a.s.) hakkında serdedilenleri insanların dikkatine sunmuştur.