• Sonuç bulunamadı

İİK’nun 356. maddesine göre, “Yukardaki madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından veya sair mallarından alınır.”

423 Çanak, s. 588; Akın, s. 362.

424 Yavaş-Üçüncü Şahıslardaki Alacakların Haczi, s. 190; Çanak, s. 588.

425 Akın, s. 362.

İİK’nun 356. maddesi uyarınca, icra müdürlüğü tarafından gönderilen maaş ve ücret haczine ilişkin müzekkerenin gereğini yapmayan muhatap, borçlunun ücretinden kesmediği veya icra dairesine ödemediği miktar tutarında sorumludur426. İcra müdürlüğü, muhatabın sorumlu olduğu tutarı muhatabın mal, alacak ve haklarından, maaş veya ücretinden tahsil edilebilir. Bunun için icra müdürlüğünün ayrıca bir mahkeme kararı almasına veya başka bir ön prosedür işletmesine gerek yoktur427. Ancak hükümdeki bu yaptırımın uygulanabilmesi için muhataba, usulüne uygun bir tebligat yapılmış olması gerekir; aksi halde 356. maddedeki hüküm ve sonuçlar doğmaz428.

426 Yılmaz-Şerh, s. 1418; Berkin, s. 225; Akın, s. 362; Kuru-İcra ve İflâs I, s. 768.

427 Yılmaz-Şerh, s. 1418; Akın, s. 362.

428 İyilikli, s. 281. “Borçlunun maaş ve ücreti haczi İİK'nun 355 ve devam eden madde hükümlerine göre yapılır. Memurlukça tebliğ edilen ihbarnamede 89. maddeden söz edilmesi sonucu etkilemez. İİK'nun 355.

maddesine göre icra müdürü, borçlunun çalıştığı işyerine maaş ve ücretin haczedildiğine dair bir haciz yazısı yazar. Haciz yazısını alan işveren bir hafta içinde haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücretinin miktarını icra dairesine bildirmeye ve borç bitinceye kadar icra dairesinin haciz bildirimine göre haczolunan miktarı borçlunun maaş veya ücretinden keserek hemen icra dairesine yatırmaya mecburdur.

Aksi halde İİK'nun 356. maddesi gereğince kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemede hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından ve sair mallarından alınır.- Somut olayda borçlu Kemal'in şikayetçi üçüncü kişi Mustafa'nın yanında işçi olarak çalıştığı, Mustafa'nın de B ... AŞ.'nin taşeron firması olduğu dolayısı ile 89/1 haciz ihbarnamesi B ... AŞ. adresinde şirket yetkili müdürü Fatma'ya tebliğ edilmiştir. Tebligat üzerinde yazılı olan ‘B AŞ. eli ile işveren Mustafa’ ifadesinde de tebligatın Mustafa adresinde değil B AŞ. adresinde yapıldığı ve usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.

Şikayetçiye İİK'nun 356. maddesine göre usulüne uygun bir tebligat yapılmadığından İİK'nun 356.

maddede yazılı hüküm ve sonuçlar doğmaz.” (Y12.HD, 01.07.2008, E. 2008/10938, K. 2008/13896:

Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

Muhatap yalnızca, borçlunun ücretinden kesmediği veya icra dairesine ödemediği miktar tutarında sorumludur. Yoksa borcun tamamından sorumlu tutulamaz429.

Eğer işveren kanun hükmü veya mahkeme kararıyla430 işçinin ücretini başka üçüncü bir kişiye ödemekle yükümlü tutulmuşsa, işverenin bu yükümlülüğü yerine

429 “…Kabule göre de, tebligatın geçerli olduğu varsayılsa dahi şikayetçinin borçlunun maaşından kesinti yapmadığı miktar kadar şahsi mallarından veya maaşından tahsili gerekirken, tüm takip borcundan sorumlu tutulması ve bu borcun tahsili için Mustafa'nın B... A.Ş.'de tahakkuk etmiş ve edecek her türlü alacakları üzerine haciz konulması usulsüzdür.” (Y12.HD, 01.07.2008, E. 2008/10938, K. 2008/13896:

Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

Aynı yönde başka bir Yargıtay kararına göre, “Borçlu K. Ö. hakkında genel haciz yolu ile yürütülen icra takibi sırasında borçlunun şikayetçi 3. kişi yanında 21.5.2004 tarihinden beri sigortalı çalıştığını gerekçe gösteren alacaklının talebi üzerine İİK.nun 355-356 maddesine göre borçlunun 3. kişiden almakta olduğu maaşına haciz konulduğu haciz müzekkeresinin 1.6.2005 tarihinde davacı 3. kişiye tebliğ edildiği, itiraz edilmemesi üzerine muhtıra ile paranın istenildiği, muhtıra gereğinin yerine getirilmesi üzerine 3. kişi A.

A.'nın Finansbanktaki hesabına bloke konulduğu adı geçenin bu işleme karşı şikayetinin icra mahkemesince reddedildiği, görülmekte olan bu davada ise şikayetçinin, borçlunun kendi yanında çalıştığı sürenin 22 ay olması ve asgari ücretten ödeme yapılması nedeniyle haciz müzekkeresi ile bildirilen borcun tamamından sorumlu olmadığı yönündeki şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir.

Borçlunun devam eden aylık maaşının haczi haciz müzekkeresi ile istenmiş olduğundan 89 haciz ihbarnamesinde öngörüldüğü gibi borcun tamamının itiraz etmeyen 3. şahsın zimmetinde sayılması mümkün değildir. Bu durumda itiraz edilmemek suretiyle kesinleşen maaş haczi miktarı 3. kişinin İİK.nun 356. maddesine göre sorumlu olduğu miktardır. Mahkemece bunun belirlenmesi için borçlunun 3. kişi yanında çalıştığı süre SSK'dan sorulup belirlenmeli haciz yazısındaki oran gözetilerek sorumlu olduğu miktar tespit edilmeli sonucuna göre bir karar verilmelidir. Aksine düşünce ile 3.şahsı borçluya ait tüm borçtan sorumlu kılacak şekilde karar verilmemesi isabetsizdir.” (Y12.HD, 07.07.2008, E. 2008/11478, K 2008/14638: Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

430 Örneğin hâkim, MK’un 198. maddesi uyarınca evlilik birliğinin giderlerine katılmayan eş hakkında eşin borçlularının ödemeyi diğer eşe yapmasına hükmedebilir. Bu halde eşin borçluları ancak ödemeyi diğer eşe yaparak borcundan kurtulabilir.

getirmesi gerekir. Aksi halde işveren, üçüncü kişiye ödeme yapması gerekirken işçiye ödeme yapmakla ücret borcundan kurtulmuş olmaz431. İş hukukunun bu genel kuralı ile, İİK’nun 355. ve 356. maddesi bir uyum içindedir. Zira icra dairesi tarafından gönderilen tebligata rağmen işveren ücretin tamamını işçiye öderse, icra dairesine bu durumu bir itiraz olarak ileri süremeyecek, kesinti yapıp yatırması gereken miktarı bizzat tekrar icra dairesine de yatırmak zorunda kalacaktır.

Burada sorumlu tutulan kişi, müzekkerenin yasal muhataplarıdır. Müzekkerenin gereğini yerine getirmemiş olan muhatap hakkında icra müdürü işyerinden bilgi isteyebilir. Örneğin; kesinti yapıp bu kısmı icra dairesine, geri kalan kısmı işçiye yatırması gerekirken, ücretin tamamını borçlu işçinin hesabına yatıran işyerinin muhasebecisi bu çerçevede sorumlu tutulabilir432. Yasal muhatabın memur ya da amir olması durumunda ise kanun koyucu, muhatabın mensup olduğu daireyi, icra dairesine gerekli bilgiyi vermekle ödevli kılmıştır433 (İİK m. 356/3). Kanuni muhatabın müzekkerenin gereğini yerine getirmemesi dolayısıyla kendisinden tahsil edilen tutarı, kanun hükümleri dairesinde borçluya rücu hakkı vardır434 (İİK m. 356/2).

İİK’nun 356. maddesi yanında, İİK’nun 89. maddesinin 4. fıkrası ile de muhataplara yönelik bir sorumluluk hükmü öngörülmüştür. İİK’nun 89. maddesi, maaş ve ücret hacizlerinde uygulama alanı bulmaz. Buna karşılık doktrinde bir görüş435, maaş ve ücret hacziyle ilgili tebligata karşı gerçeğe aykırı beyanda bulunan işveren hakkında da İİK’nun 89. maddesinin 4. fıkrasının uygulanabileceğini kabul etmektedir. Bu doğrultuda, maaş ve ücret haczine ilişkin tebligatı alan muhatabın, gerçeğe aykırı olarak

431 Çopuroğlu, s. 117.

432 Yılmaz-Şerh, s. 1418.

433 Yılmaz-Şerh, s. 1420; Kuru- El Kitabı, s. 495.

434 Akın, s. 362.

435 Bkz. Kuru-İcra ve İflâs I, s. 769; Akil, s. 368; Er, s. 6; Berkin, s. 225.

bu işçinin/memurun bünyesinde çalışmadığını bildirmesi yahut işçinin ücretini olduğundan daha düşük (farklı) göstermesi gibi durumlarda, İİK’nun 89. maddesinin 4.

fıkrasına da başvurulabileceğini belirtmektedir.

İİK’nun 89. maddesinin 4. fıkrasına göre, “Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahküm edilmesini istiyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.”. Dolayısıyla bu görüşe göre, gerçeğe aykırı olarak beyanda bulunan (örneğin gerçeğe aykırı olarak borçlu işçinin kendi bünyesinde çalışmadığını belirten yahut işçinin ücretini olduğundan çok daha düşük olarak gösteren) muhatap hakkında alacaklı, icra takibinin yapıldığı yerdeki icra mahkemesine başvurarak genel hükümlere göre bir tazminat isteminde de bulunabilecektir. Burada alacaklı, davalı muhatabın bir haksız fiil işlemiş olduğu iddiasındadır436. Bu çerçevede tazminat isteminin kabulü, alacaklı aleyhine bir zararın gerçekleşmesine ve muhatabın buna kusuruyla (bilerek) sebebiyet vermiş olmasına bağlı olacaktır. Muhatabın tebligata verdiği cevabın doğru olmadığını ispat yükü davacı alacaklıya ait olacaktır437.

Bu görüşe karşı çıkan bazı yazarlara göre438 ise, maaş ve ücret haczi bakımından uygulama alanı bulmayan 89. maddenin sunmuş olduğu bir imkânın, gerçeğe aykırı beyanda bulunan işveren hakkında uygulanması da mümkün olmamalıdır. Maaş ve ücret haczinde işverenin sorumluluğu İİK’nun 355 ve 356. maddelerinde ayrıca ve özel olarak

436 Kuru- El Kitabı, s. 483; Kuru/Aydın, s. 184.

437 Kuru- El Kitabı, s. 483. Dava haksız fiile dayanan bir alacak davası olduğundan tanık ile ispat da mümkündür (Kuru/Aydın, s. 184).

438 Yavaş-Üçüncü Şahıslardaki Alacakların Haczi, s. 191; İyilikli, s. 286.

düzenlenmiştir. Bunun yanında İİK’nun 89. maddesinin 4. fıkrasına da başvurulabilmesi ve böylelikle konu bakımından kapsamadığı bir hususta hükmün öngördüğü yaptırıma başvurulabilmesi söz konusu olamamalıdır.

Kanunun 355. ve 356. maddesinin uygulaması, maaş ve ücret hacziyle sınırlıdır.

Maaş ve ücret kapsamına girmeyen emekli ikramiyesi, kıdem ve ihbar tazminatı gibi alacaklar bakımından bu hükümler uygulanamaz. Bunların haczi, İİK’nun 89. maddesine göre yapılır439. Dolayısıyla bunlar bakımından haczin gereğini yerine getirmeyen muhataplar hakkında yalnızca İİK’nun 89. maddesinin 4. fıkrasına başvurulabilecektir.