• Sonuç bulunamadı

Hukuka Aykırı Durumu Tanımama Yükümlülüğü

3.3. İNSANCIL HUKUK SORUMLULUK İHLALLERİNDE AYKIRILIĞIN

3.3.2. Hukuka Aykırı Durumu Tanımama Yükümlülüğü

Her türlü hukuk sisteminde yükümlülüklerin ihlali sorumluluk gerektirir. Uluslararası hukukta devletin hukuka aykırı eylemlerinden dolayı devletin uluslararası sorumluluğu söz konusudur. Devlet dışındaki aktörlerin sorumluluğu da bulunmakla birlikte sadece devletin sorumluluğu oluşturmaktadır253.

Sorumluluk belirli olarak yapılan eylemlerden ortaya çıkabileceği gibi, ihmalden dolayı veya kusursuz olarak da ortaya çıkabilmektedir. Yapılan eylemin

250 Dülger, a.g.e., ss. 169-170.

251 ICRC Report, “Improving Compliance with IHL, Annex of the report of ‘IHL and The Challenges of Contemporary Armed Conflicts”, a.g.e., s. 64.

252 Nils, Küster, a.g.m., ss. 305-306. 253 Acer, Kaya, a.g.e., s. 298.

83

devletin sorumlu tutulması da gerekmektedir. Hukuka aykırı eylem sonucu doğan sorumluluk, ortaya çıkan sonuçların giderilmesini gerekli kılar. Bunun hangi mekanizmalar ile gerçekleşeceği de önemli bir inceleme alanıdır254.

Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için gerekli olduğu düşünülen başka bir unsurun da “kusur” olduğu kimi zaman savunulmuştur. Objektif sorumluluk ilkesine göre devletin kusuru olup olmadığına bakılmaksızın eğer söz konusu tasarruf devlete bağlanabiliyorsa ve nedensellik ilişkisi varsa devletin sorumluluğu söz konusu olabilecektir. Burada devletin iyi niyetli olup olmamasının önemi yoktur. Buna karşı olan yaklaşım sübjektif sorumluluk (kusur sorumluluğu) ilkesini savunmakta ve aslen zihinsel bir unsur olan “kusur”un bulunması gerektiğini ifade etmektedir. Kusur kavramı zarar verme kastı olarak nitelendirilebilirse bunun gerekli olmadığını ifade etmek mümkündür. Uygulamada her iki ilkeyi benimseyen örnekler bulunmakla birlikte, eğilimin objektif sorumluluktan yana olduğu görülmektedir255.

Devletin sorumluluğu karşılıklı yükümlülüklerden doğabileceği gibi, çok taraflı yükümlülüklerden hatta tüm uluslararası topluma karşı bir bütün olarak var olan yükümlülüklerden doğabilir. Bazı küçük sayılabilecek yükümlülük ihlallerinden doğabileceği gibi uluslararası hukukun temel norm mahiyetindeki buyruk kurallarını ihlalden de doğabilir. Yükümlülüğün kaynağı ile ilgili olarak iç hukuklardaki sınıflandırmaların uluslararası sorumluluk için önemi bulunmamaktadır. Sorumluluğun sözleşmeden ya da haksız fiilden doğması arasında fark olmadığı gibi hukuk ya da ceza sorumluluğu ayrımı da devletin sorumluluğu bağlamında uluslararası hukukta mevcut değildir. Ana kural olarak devletin sorumluluğunun kaynağı hususunda tek bir sorumluluk rejimi geçerlidir256.

İnsancıl Hukuk’un uygulanmasının sağlanmasına ilişkin genel ilke en temel düzeyde, devletlerin taraf olduğu antlaşmalardan gelen yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olduklarım ifade eden ‘ahde vefa’ kuralı gereği, her devletin tüm koşullarda İnsancıl Hukuk’a saygı göstermesi ve saygı gösterilmesini sağlaması gerekliliğidir. Cenevre Sözleşmesinin Ortak 1. maddesi, Sözleşmeye taraf devletlerin her koşulda İnsancıl Hukuk’a saygı göstermek, saygı gösterilmesini sağlamak, ihlalleri önlemek ve cezalandırmakla yükümlü olduklarım ifade eder. Uluslararası Adalet Divanı, saygı gösterme ve gösterilmesini sağlama yükümlülüğünün sadece

254 Dülger, a.g.e., ss. 172-173. 255 Acer, Kaya, a.g.e., ss. 324-325. 256 Melzer, Küster, a.g.e., ss. 281-282.

84

Cenevre Sözleşmelerinden kaynaklanmadığını, İnsancıl Hukuk’un genel ilkelerinden de kaynaklandığını, Cenevre Sözleşmelerine saygı gösterme yükümlülüğünün Ortak 3. Madde için de, dolayısı ile UNOSÇ’lerin tüm tarafları ve üçüncü devletler açısından da geçerli olduğunu belirtmiştir257.

Uluslararası Adalet Divanının yanısıra, hem BM Güvenlik Konseyi hem de BM Genel Kurulu birçok kararında çatışmanın taraflarının yanısıra çatışmaya taraf olmayan üçüncü devletlerin de hukuka saygı gösterilmesini sağlama zorunluluğunu ve İnsancıl Hukuk’u ihlal eden UNOSÇ taraflarını desteklemenin yasak olduğunu teyit etmiştir. 139 nolu teamül kuralı, çatışmanm her bir tarafının İnsancıl Hukuk’a saygı gösterme ve silahlı kuvvetlerinin talimatı ile veya yönetimi ya da kontrolü altında hareket eden kişi ve grupların da saygı göstermesini sağlama yükümlülüğü olduğunu belirtmiştir258.

UNOSÇ’leri düzenleyen İnsancıl Hukuk sadece savaşan devletleri değil, silahlı çatışmanın tüm taraflarını bağlamaktadır; diğer bir deyişle, devlet dışı silahlı grupların da İnsancıl Hukuk’a uyma ve mensuplarının ihlallerini önleme yükümlülüğü vardır. 140 nolu teamül kuralı, bu yükümlülüğün karşılıklılığa tabi olmadığını ifade eder. Dolayısı ile devletler, riayet etmek zorunda oldukları saygı gösterme ve saygı göstermeyi sağlama yükümlülüklerinden, devlet dışı silahlı gruplar da dâhil olmak üzere karşı tarafın riayet etmediği gerekçesiyle kurtulamamaktadırlar. 144 nolu teamül kuralı devletlerin çatışma taraflarını İnsancıl Hukuk’u ihlal etmeye teşvik edemeyeceklerini, İnsancıl Hukuk’un ihlalini engellemek için mümkün olduğu ölçüde çaba harcamaları gerektiğini ifade etmiştir. İnsancıl Hukuk’a saygı gösterme ve gösterilmesini sağlama yükümlülüğü sadece çatışma dönemlerinde değil, barış zamanlarında da uyulması gereken bir zorunluluktur259.

‘Saygı gösterilmesini sağlama’ yükümlülüğü daha çok, proaktif adımlar gerektiren pozitif yükümlülükler içerir. İhlalleri teşvik etmemek, desteklememek gibi negatif yükümlülükler ile birlikte İnsancıl Hukuk’u ihlal eden silahlı gruplar ya da devletlerle silah ticaretini durdurma, uluslararası silah ambargosuna katılma,

257 Knut Dörmann, Perez Jose Serralvo ,“Common Article 1 To The Geneva Conventions And The Obligation To Prevent International Humanitarian Law Violations”, JRRC, Vol. 96, No. 895/896, 2014, ss. 97-98.

258 Toni Pfanner, “Various Mechanisms and Approaches for Implementing International Humanitarian Law and Protecting and Assisting War Victims”, International Review of the Red Cross, Vol. 91, No. 874, 2009, ss. 305-306.

85

ekonomik ya da diplomatik yaptırımlar uygulama gibi pozitif adımların da atılması gerekir. ICRC’nin Cenevre Sözleşmeleri ortak 1. maddeye ilişkin 2016 yorumunda belirttiği üzere devletler, ihlalleri önlemek ve ihlallere son vermek için makul olan herşeyi yapmak durumundadırlar; İnsancıl Hukuk ihlalleri karşısında bir devletin tamamen pasif kalması, şüphesiz olarak 1. maddedeki yükümlülüğünü yerine getirmediği anlamına gelmiş olacaktır260.

İnsancıl Hukuk kurallarını eyleme geçirmek, uygulanmasını sağlamak öncelikle ve en çok devletlerin görevidir. İnsancıl Hukuk’u ulusal mevzuatlarına ve askeri talimatnamelerine uyarlamak, silahlı kuvvetlerini ve vatandaşlarını bu hususta eğitmek, özel İnsancıl Hukuk Komiteleri gibi yapılar kurmak, barış zamanında da gerekli önleyici tedbirleri almak, savaş suçlarını engellemek ve ihlaller oluştuğunda sorumlularını yargılayarak cezalandırmak, ciddi ihlallerde BM ile işbirliği yapmak, ICRC ve Kızılay/Kızılhaç Demekleri ile Kızılay/Kızılhaç Hareketinin ilkeleri doğrultusunda ortak çalışmalar yürütmek suretiyle bu yükümlülüğünü yerine getirmeleri gerekir261.

Hem devletlerin hem de silahlı grupların UNOSÇ’lere ilişkin İnsancıl Hukuk normlarıyla bağlı olduğu tartışmasızdır. Ancak, bu yükümlülük maalesef uygulamaya yeteri kadar yansımamaktadır. Silahlı çatışmalarda yaşanan trajik ve korkunç insan acılarının temel sebebi İnsancıl Hukuk’a gerekli riayetin gösterilmemesidir. Özellikle UNOSÇ’ler hukukunda, İnsancıl Hukuk’ta kişilerin korunmasına ilişkin uygulama ve zorlama mekanizmalarının eksikliği bunda önemli bir etkendir262.

Benzer Belgeler