• Sonuç bulunamadı

1.4. Hedonik Fiyatlama Yaklaşımı

1.4.1. Hedonik Fiyatlama Modeli’nin Varsayımları

Hedonik Fiyatlama Yaklaşımı’nda doğrudan heterojen bir malı fiyatlandırmak yerine malın özellikleri fiyatlandırılabilmektedir. Hedonik Fiyatlama Yaklaşımı’nın bu özelliğinden hareketle Hedonik Fiyatlama Modeli’nin varsayımları şu şekilde ifade edilebilir:

 Farklı özelliklerden oluşmuş, her bir özelliğin tanımlanabilir olduğu heterojen mallar için uygulanmaktadır.

 Hedonik Fiyat Modeli’ nin konu aldığı piyasa, bölümlenmiş bir yapıya sahiptir ve her katmanın kendi içinde talep davranışlarının aynı olduğu varsayılır.

 Konut piyasası dengededir.

 Hedonik Fiyat Fonksiyonu zayıf ayrılabilirdir. Başka bir deyişle, tüketilen tüm malların fayda düzeyleri birbirinden bağımsızdır ve özelliklerin talepleri diğer ürünlerin fiyatlarından bağımsızdır.

 Hedonik Fiyat Fonksiyonu sürekli ve türevi alınabilir bir fonksiyondur. Bu varsayım sağlanamadığında iki sorun açığa çıkar: 1) Konut sayısı çok ancak özellikler arası fark azalıyorsa doğru hedonik fiyat fonksiyonu tahmin edilemeyebilir. 2) Farklı özelliklerdeki konut sayısı az olabilir (Arıkan ve Çağlayan, 2008: 11-12).

Hedonik Fiyatlama Yaklaşımı’nın teorik temellerinin Lancaster (1966) ve Rosen (1974) tarafından atılması ve geliştirilmesiyle birlikte oluşturulan Hedonik Fiyatlama Modeli’nin varsayımları da genişlemiştir. Rona ve Cingöz (2010), Hedonik Fiyat Teorisi’nin gelişimini ve Hedonik Fiyat Modeli’nin varsayımlarını şu şekilde özetlemişlerdir:

Lancaster (1966) hedonik analizi tüketici teorisi çerçevesinde ele alırken, Rosen üretici davranışı ve piyasa dengesini de modele dâhil ederek tüketici tercihleri ile piyasa denge fiyatı arasındaki bağlantıyı kurmuş ve tüketici teorisine önemli bir katkıda bulunmuştur (Taylor, 2003: 333).

Rosen (1974) özelliklerin örtük fiyatlarının, farklılaştırılmış malların gözlemlenmiş fiyatları ve onların belirli miktardaki nitelikleri yoluyla belirlendiğini ifade eder. Dolayısıyla, bir özelliğin malın fiyatına eklediği değer o özelliğin “örtük fiyatı” olarak düşünülebilmektedir.

Rosen (1974)’ın modeli, üzerinde alıcı ve satıcıların yer aldığı çok boyutlu bir düzlemde, rekabetçi bir denge ve z özellikler vektörüne sahip bir mal tanımı ile başlar. z

’nin malları farklılaştıran özellik miktarlarının bir vektörü temsil ettiği modelde, öncelikle her tüketicinin farklı miktarda z’ye sahip bir maldan bir birim tüketmekle farklı bir mal

tükettiği varsayılır. Ayrıca, her tüketici bu mal için farklı bir fiyat ödeyebilmektedir. Böylece genellikle z miktarına bağlı olarak değişen bir dizi marjinal fiyat var olabilmektedir. Dolayısıyla mallar, onlara ait n tane özelliğin zi toplamı olarak ele alınır

(i, n adet özelliği kapsar) ve her özelliğin miktar veya seviyesini gösterir: z(z1,z2,...,zn). Böylece düzlem üzerindeki herhangi bir yer, koordinatlar vektörü , z , ile ifade edilir. Mallar z’nin alabileceği sayısal değerler ile tanımlanır ve tüketicilere farklı özellik

bileşimleri sunarlar. Dolayısıyla z vektörü, bir malın tüketicilere sağladığı hizmetlerin tamamını kapsar. Böylece bir grup ürün, alıcılara özelliklerin farklı paketlerini sunan

birer alışveriş sepeti gibi düşünülür. Tüketiciler belirli bir malı seçtiklerinde aslında her bir zi için belirli bir değerler kümesini seçmektedirler. Ayrıca seçimlerin yapılabileceği bir “ürün yelpazesi” olması marjinal analizin yapılmasını mümkün kılarak sorunu oldukça basitleştirmektedir. Yöntemsel olarak ise, ürün farklılaştırmasının çok sayıda yakın ilişkili markasız mal yerine temel birkaç özellik üzerinden kavramsallaştırılması mekânsal denge ve farklılıkları eşitleme teorisi ile ortak bir metodoloji izler (Rosen, 1974: 35).

z vektörü ile tanımlanan mala ait Hedonik Fiyat Fonksiyonu, p(z), malın özellikleri değiştiğinde fiyatının nasıl değiştiğini gösteren bir fonksiyondur:

) ,..., , ( ) (z z1 z2 zn p

P  . Bu fonksiyon, düzlem üzerindeki her bir noktada tanımlanmış

ve tüketicilerin/üreticilerin satın alınan/satılan özellik bileşimlerine dair lokasyonel tercihlerini gösteren “hedonik fiyat fonksiyonu”dur. Düzlemdeki her noktada satıcıların sunduğu mal miktarlarını, o noktayı tercih eden tüketicilerin talep ettiği mal miktarlarına eşitleyen p(z), piyasayı dengeye getirecek koşulda belirlenir. Tüketiciler ve üreticiler fayda ve karlarını maksimize edecek şekilde kararlarını belirlerler ve böylece denge fiyat düzeyi alıcı ve satıcıları tam eşleştirecek biçimde şekillenir. Hiçbir birey pozisyonunu iyileştiremez ve tüm optimum tercihler elde edilebilir durumdadır. p(z) fonksiyonu, aynı malın farklı özelliklere sahip türlerinin fiyat karşılaştırmasını mümkün kılan Hedonik Fiyat Modeli’ni oluşturur. Geleneksel iktisat teorisinde genellikle fiyat fonksiyonunun doğrusal olduğu varsayılmakla birlikte Rosen p(z)’nin doğrusal olması gerekmediğini ekler (Rosen,1974:37). p(z)’nin doğrusal olma zorunluluğu yoktur; çünkü farklılaştırılmış ürünler birbirleriyle oldukça ilişkili olsa da ayrı ayrı piyasalarda satılmaktadır. Zira Rosen (1974)’ın modelinde bölünmezlik varsayımı nedeniyle arbitraj imkânsızdır. Rosen (1974), farklılaştırılmış mallar için bölünmezlik varsayımında bulunur. Böylece hedonik fiyat fonksiyonu doğrusal olmamakta ve marjinal fiyatlar sabit kalmamaktadır. Bu bağlamda her bir özelliğin fiyat üzerindeki etkisi, p(z)’nin her bir özelliğe göre kısmi türevinin alınması ile elde edilir: pzipi.

Rosen (1974)’ın heterojen malların özelliklerinin arz ve talep fonksiyonlarının tahmini için oluşturduğu analiz iki aşamalıdır. Modelin ilk aşaması özelliklerin marjinal fiyatını tahmin etmeye yarar. Başka bir deyişle, farklılaştırılmış bir malın ve özelliklerinin fiyatlarına dair bilgiler kullanılarak hedonik fiyat fonksiyonu tahmin edilir. Bu analiz özelliklerin örtük fiyatlarının elde edilmesini ve bu özelliklerin altında yatan tercihlere

ilişkin bilginin açığa çıkartılmasını sağlar. Ancak bu işlem bir çeşit fiyat ölçütü sunmakla birlikte direkt olarak ters talep fonksiyonunu ortaya çıkaramaz ve tanımlama sorunu olarak ifade edilen ve hedonik fiyatlama literatüründe sıkça yer bulan bir probleme yol açar. Dolayısıyla ikinci aşamada yapılan tahmin sayesinde birinci aşamadaki örtük fiyat fonksiyonundan türetilen ters talep eğrisi ya da marjinal ödemeye gönüllü olma fonksiyonunun tanımlanmasına ilişkin çeşitli eleştiriler getirilmiştir. Bu nedenle birinci aşama minimum veri şartları ve kullanılan modelin sadece marjinal fiyat bilgisine dair iktisadi kavrayış gerektirdiğinden çok sık uygulanan bir analizdir. Ancak ikinci aşama elde edilmesi zor veriler ve karmaşık bir model yapısına sahip olduğundan daha az uygulanan bir yöntemdir (Rona ve Cingöz, 2010: 132-133).