• Sonuç bulunamadı

Hediye Vermenin Sosyal Değişim İşlevi

1.3. Hediyenin Temel İşlevleri ve Özellikleri

1.3.2. Hediye Vermenin Sosyal Değişim İşlevi

Ekonomik değişim modeline ilişkin çalışmalar, öncelikle sosyoloji ve psikoloji disiplinlerinde gerçekleşmişken, antropologlar da sosyal değişim modelinin başlıca geliştiricileri olmuştur. Ekeh (1974), bu iki model arasındaki ayrımı hediyenin ekonomik ve sembolik değeri açısından ortaya koymaya çalışmıştır. İlkel topluluklardan günümüze kadar değişen anlamlarıyla gelen önemli bir sosyal değiş tokuş ritüeli olan hediye verme, Trobriandlıların ve Kuzeybatı Yeni Ginelilerin, çok sayıdaki adaya ve bölgeye dağılmış grupları birbirine bağlayan ve bu grupların uluslararası bir hediye değiş tokuş sistemini oluşturduğu ve çember anlamına gelen Kula Sistemi, uç noktalarındaki benzer kula sistemleriyle kesişerek çok geniş alanlara yayılmıştır. İnsan ilişkilerinde tamamen simgesel motivasyonların, katıksız maddi motivasyonlara üstünlüğünün herhangi bir kanıtı aransaydı bu sisteme bakmak yeterli olurdu (Akt. Belk ve Coon, 1993: 401).

15

Hediye alıp verme konusunun sistemli bir şekilde bir döngü durumuna geldiği de Trobriandlı erkeklerin bu döngünün içine girmesinin yaşam döngüleri içinde bir tepe noktası olduğunu anlatan, onlara arkadaşlar ve şöhret kazandıran, yaşamı kıymetli hale getiren ve her şeye bir mana katan Kula, muazzam kalıcılığın en çarpıcı örneklerinden biri olurdu (Godbout, 2003: 159 - 160).

Buna ek olarak Kula döngü içinde, sosyal refah yerine mali refahen üst düzeye çıkarılmaya çalışılır. Hediyenin karşılıklarının beklendiği, hediye verme konusundaki güdülerin, genel olarak kişisel ve egoist olduğu varsayılır. Ayrıca toplumsal alışveriş yolu ile bir topluluk duygusunu oluşturmanın sosyal faydası bulunduğu da ileri sürülmektedir.

Benzer olarak öznel veya etik bir finansal yapı içinde hediyelerin el değiştirmesi, toplumsal açıdan istenilen değer sisteminin meydana gelmesine olanak sağlar ve sosyal bağlar güçlenerek toplumsal ilişkiler korunabilir. Toplumsal etkileşimi, karşılıklı şekilde ödül verici etkinliklerin değişimi şeklinde değerlendiren Burns (1973), hediyelerin verilmesini gereksinim duyulan bir ürün ya da hizmet karşılığında bir iyilik sağlamaya bağlamaktadır (Akt. Belk ve Coon, 1993: 396).

Sosyal bilimciler, antropologların hediyenin imge haline geldiği ve bir anlam yüklendikleri ile ilgili bakış açılarını genişletmişler ve hediyelerin mali ve işlevsel değerinden farklı bir değeri olduğunu ileri sürmüşlerdir. Çünkü hediye, farklı bileşenleriyle vericilerin kimliklerinin aktarılmasını ve samimi duyguların iletilmesini, statüye ilişkin kaygı düzeyinin düşürülmesini, değişime yönelik adaletin uygulanmasını, gerginlik veya olumsuzlukların azaltılmasını, kırgınlıkların kefareti ve grup içerisinde karşılıklı şekilde sınırların tanımlanmasını içerecek şekilde ilişki kurulması, korunması ve iyileştirilmesi gibi pek çok toplumsal fonksiyonu bulunmaktadır. Hediye vermek, sevgi bağını yaratır ve güçlendirir, çoğunlukla aile üyeleri arasında gerçekleşen hediye verme ve alma davranışları, ayrıca dostluğa çağrıyı, bir gruba üyeliği, toplum içindeki seviyenin ifadesini, sosyal ve duygusal ilişkilerin muhafaza edilmesini, sevgiyi, merhameti, sadakati ve dostluğu ifade etmenin önemli aracıdır (Özkan, 2007: 468).

Toplumsal hayat, farklı kişilerle ilişkilerin kurulmasına ve onlar üzerinde olumlu etkiler bırakma isteğini temel almaktadır. Toplumsal güdülerin bir gereği olarak insanlar

16

birbirlerine hediyeler verirler. İnsanlık tarihi ele alındığında pek çok toplumsal yapının hediyeleşmeyi fiilen kullandığı görülebilir. Kimi zaman çıkara dayalı kimi zaman da duygusal amaçları olan hediyeleşmek çok farklı amaçlara hizmet etmektedir.

Hediyeleşmek toplumsal olarak ilişkileri kuran, yenileyen, güçlendiren ve teşvik eden bir yapıya sahiptir (Özdemir, 2008: 468).

Özetle hediyelerin verilmesi toplumsal alışverişlerin kolay hale getirilmesi işlevine sahiptir. Genellikle hediyelerin verilmesi belirli ritüellere sahiptir. Düğünler, nişan merasimleri, dini törenler, doğumlar, mezuniyet törenleri, cenaze törenleri gibi önemli zamanlarda toplumsal desteği imgeleyen özelliğe sahiptir. Komter’in (2007), toplumsal dayanışma, Belk’in (1977) sosyal destek imgesi (örneğin ev eşyalarının genel olarak düğünlerde hediye olarak verilmesi gibi) şeklinde ele aldığı bu tür durumlarda hediye, “sosyal borç” gibi bir uygulama şeklinde algılanabileceği gibi, bir teşekkür gösterisi olarak de değerlendirilir.

Kişilerarası iletişimde hediye alış-verişi, kişilerarası ilişkilerin kurulması, tanımlanması ve sürdürülmesine yardımcı olur. Bu, iletişimden biraz daha geniş bir sembolik işlevdir, çünkü hediye vermenin anlamını yorumlamakla kalmaz, aynı zamanda bu yorumlara dayanarak gelecekteki davranışları da öngörür. Hediye alıcısı açısından bakıldığında, genelde vericinin motivasyonlarını yorumlaması gerekebilmektedir.

Örneğin, bir üniversite öğretim görevlisinin karşı cinsteki bir öğrenciden bir hediye aldığını varsayalım, bir neden, öğrencinin sadece nezaket, takdir veya saygı ifade etmesi olabilir. Olası bir başka neden, öğrencinin cazibe ve sevgi ifade etmesi olabilir. Üçüncü bir neden, öğrencinin derecelendirilmesi ya da değerlendirilmesinde iyiliklerin karşılığında rüşvet vermeye çalışması olabilir. Bu, birçok kültürde yanlış yorumlara neden olabilir (Belk, 1977: 7). Komter (1996: 17), daha istikrarlı sosyal ağlara sahip olan insanların, hediye alışverişiyle yeni ilişkiler geliştirebileceği ve mevcut olanları değiştirebileceğini önermiştir.

Toplumsal olarak değişim göstermenin bir şekli olarak hediyeleşmek ilişkilerin kurulmasına aracılık edebildiği gibi bu ilişkilerin düzenlenmesi ve geliştirilmesi işlevlerini de yürütür. Ayrıca ideal hediyenin; doğru şekilde, doğru yerde ve doğru kişiye

17

sunulması ile ortaya çıkacaktır. Tüketicilerin davranışlarını araştıran Sherry, McGrath ve Levy (1993), hediyelerle ilgili alışverişlerin ekonomik pazarda bulunan etkileşimli bağları deneyimleyen önemli ve az sayıdaki toplumsal olaylardan biri olduğunu ileri sürmüşlerdir. Komter ve Vollegergh (1997), hediyelerin alınıp verilmesinin toplumsal etkileşimin emel noktası olduğunu ileri sürmüşlerdir (Akt. Sunwolf, 2006: 3). Montesi (2015: 6) için hediye, tek tarafı olan bir eylem olarak görülmemelidir. Toplumsal ilişkilerin kurulması ve güçlendirilmesi amacıyla kullanılmalıdır. Vericilerle alıcılar arasında bir ilişkinin kurulmasını sağlar, bu ilişkini besler ve toplumsal ilişkilerde katalizör görevi görür.

Toplumsal alışveriş modeli bununla birlikte, ekonomik değişim modelinin dengeli ve olumsuz yönlü karşılıklılık varsayımlarından ayrılmaktadır. Dengeli karşılıklılık olarak da varsayılan ekonomik değişim modeli, geniş ölçüde uygulanabilir nitelikte görünmemektedir, çünkü ekonomik modelde güç dengesizlikleri olumsuz karşılıklılık durumları meydana getirir. Ancak Sahlins’e (1972) göre birinci veya ikinci derece akraba olma gibi durumların denge içermesi gerekmez ve her biri bireysel gereksinimler prensibi ile hareket ederek, hediye verme ile sömürü, rüşvet ve benzeri gibi korkularla dengeleme girişimi yoktur. Hediye vermenin sosyal değişim modelinde, verici ve alıcı birbirlerini yakın akraba gibi görürler ve hediyelerin ekonomik değerlerinden ziyade sembolik anlamlarına değer vermeleri beklenir. Genelleştirilmiş karşılıklılık, dengeli veya negatif karşılaştırma yerine geçer ki, bu da hediyenin karşılığı için eşzamanlı olmaktan ziyade ideal bir biçime bürünmesini sağlar. Karşılıklılık hala gereklidir ancak, insanlar sosyal güvencenin sembolik yararını kazanmak için hediyeler verirler ve hediyeler, verenin kendi özünün bir parçası olarak görülürler (Akt. Belk ve Coon, 1993: 402).

Zira ekonomik işlevinin yanı sıra insanların ilişkilerinde iletişim ve sosyalleşme gibi işlevlere, hatta alıcı ile verici arasındaki sosyal alışveriş için sembolik bir değere sahiptir. Anlaşıldığı gibi sosyal ve kültürel bir davranış olan hediye verme, aynı zamanda duygusal bir davranıştır ve özellikle bireyler arasındaki iletişimi (Belk, 1977: 12), sosyal bağları kuvvetlendirme ve etkileşimin sürekliliğini sağlama bakımından hediye satın alma kararlarının ve davranışlarının pazarlama stratejilerine yön verecek bir değere sahip olduğu açıkça görülmektedir.

18