• Sonuç bulunamadı

Öğretmenlerin ilköğretime hazır bulunuşluğun tanımına ait sorulara verdikleri cevaplar incelendiğinde öğretmenlerin ilköğretime hazır bulunuşluğu tanımlarken kullandıkları beceri ve özelliklerle farklı gelişim alanlarına vurgu yaptıkları görülmektedir. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu hazır bulunuşluğu; ilköğretim birinci sınıfın gerektirdiği becerileri yapabilme olgunluğuna erişme olarak tanımlamış ve bu olgunluğun çocuğun sosyal-duygusal, zihinsel ve fiziksel gelişim alanlarının paralel bir şekilde gelişmesine bağlı olduğunu belirtmişlerdir. Örneğin Öğretmen 2 “Hazır

bulunuşluk, ilköğretim birinci sınıfın gereklerini yapabilme gücüdür ve bu beceriler parmak kaslarının gelişmesi, zihinsel olarak gelişmesi, toplum içinde nasıl davranması gerektiğini bilmesi ve uyum sağlayabilmesidir” derken, çocuğun

fiziksel, zihinsel ve sosyal-duygusal gelişim alanlarına atıfta bulunmuştur. Öğretmen 7 ise ilköğretime hazır bulunuşluğu, “Çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal yönden

birinci sınıf programını ve sınıf hayatını izleyebilecek; programın öngördüğü temel bilgi, beceri, alışkanlık ve değer duygularını kazanabilecek olgunluğa erişmek” şeklinde tanımlamış ve çocuğun tüm gelişim alanlarının gelişmesinin okul

Öğretmenlerden bazıları ise ilköğretime hazır bulunuşluğu, çocukların yaşıyla açıklamışlardır. Örneğin Öğretmen 1 “İlkönce 72 ayını doldurmuş olması lazım” derken biyolojik yaşa vurgu yapmış ve çocuğun biyolojik yaşının okul olgunluğuna erişmesi için ön şart olduğunu belirtmiştir. Öğretmen 3 ise “Çocuğun 72 ayını

doldurmuş olması çok önemli. Bir öğrencim var, sınıfın en küçüğü. Bence çocuk okul olgunluğuna ulaşmamış, oyun çocuğu. Sömestre tatilinden sonra çocuk okula daha bir ısındı ve dersi ders olarak görmeye başladı. Dört-beş ay bile bu çocuğun olgunlaşmasına etki etti…” diyerek biyolojik yaşın artmasının çocuğun

zihinsel gelişimine olumlu bir etkisi olduğunu dile getirmiştir.

Öğretmen 2 de okula hazır bulunuşluğu tarif ederken verdiği örnekle biyolojik yaşa vurgu yapmış ve 72 ayını doldurmuş çocukların okul olgunluğuna ulaşacaklarını, başarılı bir okul başlangıcı yapacaklarını belirtmiştir. “Mesela bir aile

çocuğu getirmiş ve bu çocuğun kaydını yapın diyor! Ama çocuk küçük: 72 ayını doldurmamış. Elleri bebek eli gibi, kalemi doğru düzgün tutamıyor, adını soruyorum ama çocuk annesinin arkasına saklanıyor, cevap vermiyor. Bu çocuğun hazır olmadığı kesin! ... Ama 72 ayını doldurmuş normal bir çocuk bu özellikleri tamamlamış olur.” Yine çocukların biyolojik yaşına değinen Öğretmen 9,

diğer öğretmenlerin atladığı önemli bir konuya değinmiş ve Türkiye’de ilköğretime başlangıçta aranan biyolojik yaş ölçütünün eksik yanına atıfta bulunmuştur:

“Çocuklar 72 ayını doldurmuş olmalı ama ocak ayında doğan bir çocukla kasım- aralık ayında doğan çocuklar arasında neredeyse bir yaş fark var. Bu ay farkı çocukların gelişiminde çok önemli.”

Öğretmen 5 ise okula hazır bulunuşluğu “Kendini ifade edebilen, rahat,

konuşkan, girişken, atak olan çocuklar okula hazırdırlar” şeklinde tanımlarken

sosyal-duygusal alana özellikle vurgu yapmış ve “Evde söz hakkına sahip, sosyal

faaliyetlere katılan çocuklar ilköğretime rahat bir başlangıç yapıyorlar” diyerek

başarılı bir okul başlangıcı için sosyal-duygusal gelişimin önemini vurgulamıştır. Ebeveynlerin ilköğretime hazır bulunuşluğun tanımına ait sorulara verdikleri cevaplar incelendiğinde, ebeveynlerin büyük çoğunluğunun ilköğretime hazır bulunuşluğu; biyolojik yaşın yeterliliği ile aynı anlamda kullandığı görülmektedir. Örneğin ebeveynlerden biri, ilköğretime hazır bulunuşluğu “Okul yaşına ulaşmış

olması” şeklinde tanımlarken, biyolojik yaşın uygunluğunun ilköğretime başlamanın

temel kriteri olduğunu ve biyolojik yaşla birlikte okul olgunluğunun gerçekleştiğini belirtmiştir. Ebeveynlerden bazıları da ilköğretime hazır bulunuşluğu çocukların zihinsel gelişmişliğiyle açıklamışlardır. Bir başka ifadeyle, zihinsel yönden gelişmiş çocukların ilköğretime hazır olduklarını ve zihinsel gelişimin ilköğretime hazır bulunuşlukta anahtar rolü olduğunu dile getirmişlerdir.

Ebeveynlerden bazıları ise ilköğretime hazır bulunuşluğu, çocukların ilköğretimde ihtiyacı olduğunu iddia ettikleri temel akademik becerileri sıralayarak açıklamayı tercih etmişlerdir. Örneğin Ebeveyn 2 kendi çocuğundan örnek vererek,

“Benim çocuğumu örnek verecek olursak, o hazırdır. Okulda ihtiyacı olacak şeyleri karşılayabilecek düzeyde” demiş, okulda ihtiyaç olarak belirttiği şeyleri de “Saymayı, renkleri, şekilleri…” şeklinde açıklamıştır. Bunlara ek olarak

ebeveynlerden bazıları ilköğretime hazır bulunuşluğu, “çocukların bağımsız hareket

edebilmesi” şeklinde tanımlamıştır. Ebeveynler, kendi başına hareket edebilmeyi,

okula hazır olma göstergesi olarak görmektedirler. Ayrıca “sosyal beceriler” kelimesini sıkça zikreden ebeveynler, bazı sosyal davranışların ilköğretime hazır bulunuşlukta önemli bir rolü olduğunu dile getirmişlerdir. Örneğin ebeveynler, kişiler arası iletişim becerisinin grup içinde öğrenmenin önkoşulu olduğunu dile getirirken, diğer çocuklarla yalnız kalabilme ve arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurabilme gibi becerileri de sıralamışlardır. Yine ebeveynler kişiler arası iletişime ek olarak çocukların düşündüklerini ve ihtiyaçlarını ifade edebilmesine de vurgu yapmışlardır. Ebeveynlerin büyük çoğunluğu ilköğretime hazır bulunuşluğu tanımlarken çocukların biyolojik yaşına, zihinsel gelişimine, temel akademik becerilerine ve kişiler arası iletişim becerisine vurgu yaparken sadece bir ebeveyn ahlaki gelişime dikkat çekmiş ve hazır bulunuşluğu “Çocuk, yanlışı doğrudan ayırt edebildiğinde