• Sonuç bulunamadı

HASTALAR VE YÖNTEM

Belgede Korozif özofajit: (sayfa 50-77)

Diğer Tedavi Modaliteler

3. HASTALAR VE YÖNTEM

Geriye dönük yapılan bu çalışmaya Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne 01.01.2003 ile 31.12.2013 tarihleri arasındaki 11 yıllık dönemde korozif madde alımı ile başvuran ve yatırılarak incelenen ve taburcu edilen 119 hasta dahil edildi. Sağlıklı ve yeterli verilere ulaşılamayan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastalar 53 erkek (%44.5) ve 66 (%55.5) kadından oluşmaktadır. Hastaların almış oldukları korozif madde ya kendilerinden ya da yakınlarından öğrenilmiş olup, mümkün olduğu takdirde maddenin kabı da görülmüş, içeriği kaydedilmiştir. Hastaların birçoğu aldıkları madde miktarını su bardağı ya da çay bardağını ölçü birimi olarak tanımlayarak bildirmişlerdir. Bir su bardağı 150 ml ve bir çay bardağı 75 ml olarak ölçülmüş ve kayıtlar buna göre yapılmıştır. Bazı hastalarda zaten hacmi belirli bir kaptan içtikleri için , bunların içtikleri miktarı saptamak nispeten kolay olmuştur.

Hastaların dosyaları retrospektif olarak taranarak yaşı, cinsiyeti, medeni durumu (evli veya bekar), yaşadıkları yer ( kırsal veya kent) , başvuru süresi, yatış süreleri, başvuruda bilinç düzeyi (açık, kapalı, konfüze), aldıkları korozif madde, aldıkları korozif maddenin asit veya alkali olup olmadığı, alınan korozif madde miktarı, alım nedenleri (kazara veya intihar), başvuru sırasında laboratuar tetkiklerinde lökositoz, sedimentasyon yüksekliği, hematokrit düşüklüğü olup olmadığı, akciğer grafisinde ve üst solunum yolu, ağız içi , larinks patolojisi olup olmadığı , endoskopi yapılıp yapılmadığı ve yapıldıysa korozif içiminden ne kadar süre sonra yapıldığı, endoskopide özofagus evrelemesi, mide ve duodenum tutulumunun olup olmadığı, hastaların yatışlarında steroid tedavisi alıp almadıkları, klinik bulguları ( göğüs ağrısı-retrosternal yanma -, ses kısıklığı, boğaz ağrısı, karın ağrısı, kusma, hematemez, ağızda yanma hissi, disfaji, odinofaji varlığı ), erken komplikasyonlar (fistül, perforasyon, hemodinamik olarak şok tablosu, alt ve üst özofagus darlığı ) ve sonlanım durumları kaydedilmiştir.

Hastaların yaşları 10-19, 20-29, 30-39, 40-49, 50-59, 60-69 ve 70 yaş ve üzeri olarak yaş gruplarına ayrıldı.

Hastaların özofagus yanık evrelemesi Zargar‘ın endoskopik sınıflamasına göre yapıldı . Buna göre Grade 0 : Normal ; Grade 1 : Mukozal ödem ve hiperemi ; Grade 2A : Yüzeyel ülserler,kanama ve eksüdalar ; Grade 2B : Derin fokal veya çepeçevre ülserler ; Grade 3A : Transmural ülser,fokal nekroz ile ; Grade 3B : Transmural ülser ,geniş nekroz ile ; Grade 4 : Perforasyon olarak sınflandırılmıştır (44). Ayrıca endoskopi ile mide ve duodenumda korozif madde hasarı olup olmadığı araştırılmıştır.

Hastalarda üst solunum yolu patolojisi (ağız içi-dudak, farinks, larinks patolojisi) olup olmadığı Kulak Burun Boğaz muayenelerinden (genellikle ilk başvuru sırasında acil serviste yapıldığı izlendi) , hasta yatış dosyasındaki farinks, larinks ve ağız içi-dudak fizik muayene bulgularından , gerekse de endoskopi bulgularından temin edildi.

37

Hastaların korozif maddeyi aldıktan sonra gastroenteroloji kliniğine yatıp , tetkik ve tedavisine başlanıncaya kadar geçen süre saat ve gün olarak kaydedilmiş ve bir zaman skoru oluşturulmuştur. 0-6 saat 0 , 6-12 saat 1 , 12-24 saat 3 , 24-48 saat 4 , 48-72 saat 5 , 72 saat sonrasında başvuranlara ise 6 skoru verilmiştir.

Tüm hastaların akıbetleri de skorlanarak değerlendirilmiştir:

Tablo 5 . Sonlanım Durumu

1 Salah

2 Kendi isteği ile taburcu

3 Erken dilatasyon uygulanıp salah ile taburcu edilenler 4 Cerrahi dışı kliniğe sevk

5 Genel cerrahiye sevk

6 Exitus

Hastaların klinik yakınmalarının ortadan kalkması, yumuşak gıdaları yutabilir olmaları salah olarak değerlendirilmiştir. Skorlamada görüldüğü gibi kendi isteği ile eksterne olanlara 2 skoru verilmiştir; bunu sebebi bu kişilerin klinik olarak kendilerinde önemli bir şey olmadığına inanmaları ve/veya tetkiklerinde önemli bir patoloji bulunmadığını öğrendikten sonra taburcu olmalarıdır.

Cerrahi dışı olarak söz edilen klinikler anestezi ve reanimasyon, göğüs hastalıkları ve psikiyatri klinikleri olup, ilgili problemleri korozif özofajitten daha önemli görüldüğü için sevk edilmişlerdir. Cerrahiye sevk ise lezyonların ileri derecede olması, perforasyon riski ve belirgin / diffüz darlık saptanan olgularda gerçekleşmiştir.

Hastaların üst gastrointestinal incelemeleri kliniğe yatışından sonra veya acil serviste yatış sırasında beklerken gastroenteroloji kliniğinde yapılmıştır. Çalışmamızda içilen korozif madde cinsleri çamaşır suyu, kostik soda , yağ çözücü , kireç sökücü , tuz ruhu , sirke ruhu , diğer alkaliler , diğer asitler olarak belirlendi. Diğer bir sınıflama ise içilen maddenin asit veya alkali olup olmadığına göre yapıldı. Asitler kireç sökücü, tuz ruhu , sirke ruhu , asetik asit ve diğer asitler olarak ; alkaliler çamaşır suyu , yağ çözücü , kostik soda ve diğer alkaliler olarak sınıflandırıldı.

Elde edilen verilerin istatistiksel değerlendirilmesi Ege Üniversitesi Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Anabilim Dalı tarafından yapılmış olup Windows için IBM SPSS 20.0 kullanıldı. Numerik veriler normal dağılışa uyuma gore, ortalama +/- standart sapma ya da median, minimum-maximum olarak özetlendi. Kategorik verilerin özetlenmesinde frekans ve yüzdeler

38

kullanıldı. Gruplar arasında kategorik verilerin karşılaştırılmasında Ki-Kare ya da Fisher’in Tam Olasılık Testi kullanılırken, numerik verilerin karşılaştırılmasında bağımsız 2 grup T-testi ya da Mann Whitney U testi kullanıldı. Bütün hipotez kontrolleri α = 0.05 düzeyinde uygulandı.

39

4. BULGULAR

Retrospektif yapılan bu çalışmaya Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne 01.01.2003 ile 31.12.2013 tarihleri arasındaki 11 yıllık dönemde korozif madde alımı ile başvuran ve Gastroenteroloji kliniğine yatırılarak tetkik ve tedavi edilen 119 hasta dahil edildi. Çalışmaya alınan toplam 119 hastanın % 44.5’ini (n:53) erkekler , %55.5’ini (n:66) kadınlar oluşturmuş olup en küçük hasta 18 , en büyük hasta 109 yaşında ve ortalama yaş 42.75‘tir. Erkek/kadın oranı 1.24 olarak bulunmuştur. Hastaların yaş gruplarına göre dağılımı incelendiğinde en yüksek oranın %24.6 ( n: 29 ) ile 20-29 yaş aralığında olduğu görüldü (Tablo 6). Yaş grupları cinsiyete göre sınıflandırıldığında yaş grupları arasında cinsiyet bakımından istatistiksel bir farklılık saptanmadı (p>0.05).

Tablo 6. Hastaların yaş gruplarına göre dağılımı

Yaş Grubu Olgu Sayısı Oran %

10-19 3 2.5 20-29 29 24.6 30-39 40-49 50-59 60-69 70 yaş ve üzeri 21 27 17 14 7 17.8 22.9 14.4 11.9 5.9 Toplam 118 100

Korozif madde alan hastaların medeni durumları göz önüne alındığında hastaların %69.7’sinin (n:83) evli olduğu, % 28.6’sının (n:34) bekar olduğu öğrenildi. Alım nedenleri hastaların medeni durumlarına göre değerlendirildiğinde intihar amaçlı korozif madde alan hastaların %45.2’sinin (n:14) bekar , %54.8’inin (n: 17) evli olduğu ; kazara korozif madde alan hastaların ise %23.3’ünün (n:20) bekar, %76.7’sinin (n:66) evli olduğu görüldü (Şekil 13). Bekar olan hastalarda intihar/kaza alım oranı (0.7), evli olan hastalarda saptanan intihar/kaza oranından (0.25) daha yüksek saptanmış olup bekarlarda intihar girişiminin daha fazla olması istatistiksel açıdan anlamlıdır (p<0.05).

40

Şekil 13. Medeni durum ile alım nedenleri arasındaki ilişki

Hastaların yaşadıkları yerler gözönüne alındığında ; % 96.6’inin (n:115 ) şehirde yaşadığı, %3.4 (n:4)’inin kırsal kesimde yaşadığı öğrenildi. Hastaların yaşadıkları yer alım nedenleri ile birlikte değerlendirildiğinde hem kazara alımlarda hem de intihar amaçlı alımlarda hastaların çoğunun kentte yaşadıkları saptanmıştır (Şekil 14), ancak istatistiksel açıdan ilişki saptanmamıştır (p>0.05).

Şekil 14. Yaşanan yer ile alım nedenleri arasındaki ilişki

0

10

20

30

40

50

60

70

Evli

Bekar

Kazara İntihar 0 10 20 30 40 50 60 70 80 90

Kent

Kırsal

Kazara İntihar

41

Yatış süresi 1 ila 100 gün arası değişmekte olup ortalama 9.86 gün olarak hesaplanmıştır. Asit alımı olan hastaların ortalama yatış süresi 10.53 gün olup; alkali madde alımı olan hastaların ortalama yatış süresi 8.28 gündür; istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>0.05). Alım nedenlerine göre yatış süreleri değerlendirildiğinde kaza ile alımlarda ortalama yatış süresi 8.85 gün iken intihar amaçlı alımlarda ortalama yatış süresi 12.68 gün olarak saptanmıştır. İntihar amaçlı korozif alımlarında ortalama yatış süresi daha uzun saptanmıştır, ancak istatistiksel açıdan anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).

Korozif madde alan hastaların büyük çoğunluğunun (%89.9, n:107) 0-6 saat içerisinde hastaneye başvurduğu saptandı. Hastaların % 5’i ( n:6 ) 6-12 saat, % 1.7’si ( n: 2 ) 12-24 saat , % 0.8’i ( n:1 ) 24-48 saat içerisinde ; % 1.7’si ( n:2 ) 3 günden sonra hastaneye başvurmuşlardır. Başvuru süresi ile fistül , striktür , perforasyon , şok gelişimi gibi komplikasyonlar arasında istatistiksel olarak bir ilişki saptanmamıştır (p>0.05). Hastaların bazılarının öykülerinde periferik bir hastanede tedavi amacıyla yatırılmış oldukları ve buradan hastanemize sevk edildikleri şeklinde veriler vardır.

Başvuru sırasında hastaların % 95’inde ( n: 113 ) bilincin açık , %5’inde bilinç bulanık (konfüze) saptandı; hiçbir hastada bilinç kapalı değildi. Korozif maddenin cinsi ile başvuruda bilinç düzeyi arasında istatistiksel olarak bir ilişki saptanmamıştır (p>0.05).

Yapılan çalışmalarda korozif madde alımlarında genellikle alınan madde tipi alkali nitelikte olup en fazla alınan korozif maddenin ise sodyum hipoklorit (çamaşır suyu) olduğu görülmüştür(12,19,20,21). Bizim çalışmamızda literatürden farklı olarak asit yapıda korozif maddelerin alımı %65 olup, alkali alımlarından (%35) bariz daha fazladır. Hastalarımızda en sık alınan asidik madde kireç sökücü (porçöz) olup, tüm hastaların %37’si (n:44) bu maddeye maruz kalmıştır. Alkali maddelerden ise en sık alınan korozif maddenin yağ çözücüler olduğu izlendi (%19, n:16). Tablo 7’de alınan korozif maddeler ve bu maddelerin kendi aralarındaki oranları görülmektedir.

Korozif maddeler ya yanlışlıkla ya da intihar amacıyla alınmış olup 88 hastada ( % 73.9 ) yanlışlıkla içme, 31 hastada ( %26.1) intihar amaçlı içme saptanmıştır. Kazara alımların % 66.3’ü asit iken, %33.7’si alkalidir; intihar amaçlı alımların %61.3’ü asit iken, %38.7’si alkalidir; istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>0.05). Korozif maddelerin kazara veya intihar amaçlı alımlarının cinsiyete göre dağılımlarına bakıldığında kazara alımların %62.5’ini erkekler (n:55) , % 37.5 ‘ini ( n:33 ) kadınların oluşturduğu görüldü. İntihar amaçlı korozif madde alımlarının % 65.5’inin kadın (n: 20, kadınların %37.7’si) iken , %35.5’inin erkek (n:11,erkeklerin %16.7’si) olduğu görüldü ve kadın/erkek oranı 1.8 saptandı ve bu istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05) (Şekil 15).

42 Tablo 7. Etyolojide rol alan korozif maddeler

Madde İçerik Olgu sayısı (n) Oran

Asit yapıdakiler

Kireç sökücü * 44 37

Tuz ruhu %18 HCl 18 15.1

Sirke Ruhu %75 Asetik Asit 9 7.6

Diğer asitler** 6 5

Alkali yapıdakiler

Çamaşır suyu Sodyum Hipoklorid 12 10.1

Kostik soda NaOH 2 1.7

Yağ çözücü 19 16

Diğer alkaliler *** 9 7.6

Toplam 119 100

*%25 CTN 200 asit , inhibitör, boya, su

**Nitrik asit, Siğil ilacı, Polyester dondurucu,Kezzap

***Zefiran , Savlon, KMnO4 , Amonyak , Metil etil keton peroksit

Şekil 15. Korozif madde alım nedeninin cinsiyete göre dağılımı 0 10 20 30 40 50 60

Erkek

Kadın

Kazara İntihar

43

Yaş gruplarına göre alım nedenleri incelendiğinde 20-29 yaş grubunda intihar amaçlı alımların (n:12, %41.4) daha yüksek oranda olduğu gözlendi (Şekil 16) , ancak istatistiksel açıdan yaş grupları ile alım nedenleri arasında ilişki saptanmadı (p>0.05).

İçilen ortalama korozif madde miktarı 94.75 ml olup 10-500 ml arasında değişmektedir. 17 hastada ise içilen korozif madde miktarı öğrenilememiştir (%14). Kazara alınan korozif madde miktarı ortalaması 71.55 ml olup , intihar amaçlı alımlarda alınan korozif madde miktarı ortalaması 156.07 ml olarak hesaplanmıştır ve bu da istatistiksel açıdan anlamlı şekilde intihar amaçlı alınan korozif madde miktarının belirgin daha yüksek olduğunu göstermektedir (p<0.05). İçilen korozif madde miktarı ile endoskopik özofagus evrelemesi , mide veya duodenum tutulumu arasında ilişki kurulamaması ilginçtir (p>0.05).

Şekil 16. Yaş gruplarına göre alım nedenlerinin dağılımı

Korozif madde alımlarının mevsimlere göre dağılımları göz önüne alındığında en çok sonbahar (n:40,%33.6) ve yaz (n:37,%31.1) aylarında gerçekleştiği izlendi ve bu mevsimler arası alım farklılığı istatistiksel açıdan anlamlı saptandı (p<0.05).

0 5 10 15 20 25 10 19 20-29 30-39 40-49 50-59 60-69 70 yaş ve üzeri Kazara İntihar

44

Hastaların bilinç düzeyleri ile alınan korozif madde cinsine göre bakıldığında asidik madde alanların %92.1’inde (n:76) bilinç açık iken, %7.9’unda (n:6) bilinç konfüze saptandı; hiçbir hastada bilinç kapalılığı saptanmadı. Alkali madde alanların ise hepsinde bilinç açık idi (n:40 , %100) , bu hastaların hiçbirinde bilinç bulanıklığı veya kapalılığı saptanmadı.

Korozif madde alımı olan hastaların % 64.7’sinde ( n:77 ) lökositoz saptandı. Asit alımlarının % 61.3’ünde (n:46) lökositoz saptanırken alkali alımlarının % 70.7’sinde (n:29) lökositoz saptanmıştır. Asit alımı-lökositoz gelişimi ve alkali alımı-lökositoz gelişimi açısından istatistiksel bir ilişki saptanmamış olmasına rağmen (p>0.05) , ister asit ister alkali olsun korozif madde alımlarında anlamlı şekilde yüksek oranda lökositoz saptanmıştır.

Çalışmaya katılan hastaların sadece %52.1’inde (n:62) sedimentasyon değerlerine ulaşıldı ve bunların %18.5’inde (n:22) sedimentasyon yüksek saptandı; %33.6’sında (n:40) sedimentasyon normal saptandı. Asit alımlarının %27.3’sinde (n:12) sedimentasyon yüksekliği saptanırken, alkali alımlarının %52.9’unda (n:9) sedimentasyon yüksekliği saptanmıştır , ancak istatistiksel bir ilişki saptanmamıştır (p>0.05). Hastaların hiçbirinde başvuru sırasında anlamlı hematokrit düşüklüğü izlenmedi. Alım nedenleri sedimentasyon yüksekliği , lökositoz , hematokrit düşüklüğü arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı (p<0.05).

Korozif madde alımı ile yatırılan hastaların başvuruları sırasında vital bulguları incelendiğinde 9 hastada (%7.6) 38 derece ve üzerinde ateş; 17 hastada (%14.6) taşikardi (nabız 100 ve üzerinde) ;31 hastada (%26.1) ise tansiyon (sistolik 140 mmHg ve üzeri ve/veya diastolik 90 mmHg ve üzeri) yükselmiş saptandı.

Başvuru sırasında tansiyon yüksekliği gözlenen hastalar ayrıntılı incelendiğinde 7 hastada sadece diastolik , 14 hastada sadece sistolik , 10 hastada ise hem sistolik hem diastolik tansiyon yüksekliği gözlendi. Asidik özellikte korozif madde alımı olan hastaların %21.1’inde (n:16) sistolik, %10.5’inde (n:8) diastolik tansiyon yüksekliği saptanırken, alkali özellikte korozif madde alanların %14.6’sında (n:6) sistolik , %19.5’inde (n:8) diastolik tansiyon yüksekliği saptandı. Asit korozif madde alımı olan hastaların %25’inde (n:19) tansiyon yüksekliği (sistolik ve/veya diastolik) saptanırken, alkali yapıda korozif madde alanların %24.4’ünde (n:10) tansiyon yüksekliği saptanmıştır. Alım nedenlerine göre bakıldığında intihar amaçlı veya kazara alımlarda istatistiksel açıdan anlamlı tansiyon yükseklikleri saptanmadı (p>0.05).

Nabız sayıları incelendiğinde asit yapıda korozif madde alan 13 hastada (%17.1) , alkali yapıda korozif madde alan 3 hastada (%7.3) taşikardi gözlenmiştir. Ateş (38 derece ve üzeri) etyolojisine bakıldığında, asit alan hastaların %5.3’ünde (n:4), alkali alan hastaların ise %7.3’ünde (n:3) ateş saptandı. İntihar amaçlı veya kazara alımlarda ateş yüksekliği , taşikardi saptanması açısından istatistiksel bir anlamlılık saptanmadı (p>0.05).

Korozif madde alımı olan hastaların akciğer grafileri incelendiğinde 116 hastada (%97.5) normal saptanmış olup , 3 hastada (%2.5) akciğer patolojisi saptandı ve bu hastaların hepsi asit madde almıştı; alkali madde alanların hiçbirinde akciğer patolojisi saptanmadı

45

(n:0). Bir hastada akciğer grafisinde sağ akciğer üst zonda korozif maddeden bağımsız düzensiz sınırlı kalsifik kitlesel lezyon saptandı ve hasta stabil hale getirildikten sonra Göğüs Hastalıkları bölümüne yönlendirildi; bir hastada trakeaözofageal fistül mevcuttu ve çekilen toraks BT’de akciğerlerde yaygın konsolidasyonlar saptandı, bu hasta takipte exitus oldu. Bir diğer hastada akciğer grafisi anormal olması nedeni ile çekilen toraks BT de bilateral akciğer alt loblarda aspirasyona sekonder konsolide alanlar izlendi, bu hasta tedavi sonrası stabil hale getirildikten sonra psikiyatri kliniğine sevk edildi. Alım nedenleri ile akciğer grafilerinin patolojik bulunması ve sonlanım durumları ile akciğer grafilerinin patolojik bulunması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı (p>0.05).

Hastaların yatış dosyalarından yatış sırasında üst solunum yolu (ağız içi-dudak , farinks, larinks) patolojisi olup olmadığı araştırıldı. Bu gerek Kulak Burun Boğaz (KBB) bakısından gerekse de dosyada farinks , larinks , ağız içi fizik muayene kısmından , gerekse de endoskopi bulgularından temin edildi. Hastalarda orofarinkste hiperemi ve ödem, uvula ödemi, oral mukozada solukluk ve ödem , dil ve dudaklarda hiperemi, aritenoid ödemi, epiglot ödemi, epiglot ülseri, farinkste veya ağız içinde ülser olup olmadığı kayıt edilmiştir. Toplam 119 hastanın 111’inde (%93.3) bu verilere ulaşıldı; 84 hastada (%70.6) üst solunum yolunda patoloji saptanırken, 27 hastada (%22.7)patoloji saptanmamıştır. Asit madde alımlarının %80’inde (n:56) üst solunum yolunda patoloji saptanırken, alkali madde alımlarının %69.2’sinde (n:27) patoloji saptanmıştır. Alım nedenlerine bakıldığında intihar amaçlı alımların %76.7’sinde (n:23), kazara alımların ise %75.3’ünde (n:61) üst solunum yolunda patoloji saptanmıştır; istatistiksel açıdan alım nedenleri ile üst solunum yolu patolojisi varlığı arasında ilişki saptanmamıştır (p>0.05).

Korozif madde alımı olan hastaların % 95.8’ine (n:114) başvuru sonrası endoskopi yapılmış olup; zamanlama olarak en sık 12-24 saatler arasında endoskopi yapılmıştır (% 40.7, n:46). Sonrasında sırasıyla 34 hastaya (%30.1) 24-48 saatler arasında, 14 hastaya (%12.4) 48 saatten sonra, 10 hastaya (%8.8) 6-12 saatler arasında ve geriye kalan 9 hastaya (%8) 0-6 saatler arasında endoskopi yapılmıştır. Genel olarak bakıldığında acile başvuran hastaların çoğuna ilk 24 saat içerisinde (%57.5, n: 65) endoskopi yapılmıştır.

Hastaların endoskopik özofagus evrelemesi incelendiğinde sırasıyla 48 hastada (%42.1) grade 2b özofajit ; 25 hastada (%21.9) grade 2a özofajit ; 15 hastada (%13.2) grade 3a özofajit ; 12 hastada (%10.5) grade 1 özofajit ; 9 hastada (%7.9) grade 3b özofajit saptanmıştır. 5 hastanın endoskopik özofagus evrelemesi normal bulunmuştur (%4.4). Perforasyon (grade 4) hiçbir hastada gözlenmemiş olup muhtemelen acile başvuru sırasında ilgili klinik tarafından operasyon amaçlı yatırılmışlardır (Tablo 8).

46

Tablo 8. Korozif özofajitli hastaların endoskopik evrelemelerine göre dağılımları

Endoskopik Evre N % Evre 0 5 4.4 Evre 1 12 10.5 Evre 2a 25 21.9 Evre 2b 48 42.1 Evre 3a 15 13.2 Evre 3b 9 7.9 Evre 4 0 0

Endoskopik özofagus hasar oranlarını incelediğimizde asit alımlarının %86.3’ünün evre 2a ve üzerinde , alkali alımlarının ise %82’sinin evre 2a ve üzerinde olduğu saptanmıştır (Şekil 17), ancak asit veya alkali alımı ile endoskopik evreleme arasında herhangi bir bağlantı kurulamamıştır (p>0.05). Korozif maddenin içilme amacı ile endoskopi özofagus evreleri karşılaştırıldığında kazara alımların %85.9’unun evre 2a ve üzerinde , intihar amaçlı alımlarının ise %82.8’inin evre 2a ve üzerinde olduğu saptanmıştır; bu bağlamda istatistiksel açıdan bir ilişki saptanmamıştır (p>0.05).

Şekil 17.Asit ve alkali alımlarının endoskopik evrelemeye göre dağılımı

0 5 10 15 20 25 30 35

Evre 0 Evre 1 Evre 2a Evre 2b Evre 3a Evre 3b Evre 4

Asit Baz

47

Endoskopik olarak korozif maddeye bağlı mide tutulumu 99 hastada (%87.6) izlenmiş , 14 hastada (%12.1) mide hasarı izlenmemiştir. Asit madde alımı olan hastaların %89’unda (n:65), alkali alımlarının %84.6’sında (n:33) mide tutulumu izlenmiştir; ayrıca intihar amaçlı alımlarda %93.1 , kazara alımlarda ise %85.7 oranında mide tutulumu izlenmiş olup istatistiksel olarak ilişki saptanmamıştır (p>0.05).

Korozif duodenum hasarı 34 hastada (%30.1) izlenmiş olup 79 hastada (%69.9) herhangi bir duodenum hasar saptanmamıştır. Asit madde alımı olan hastaların % 31.5’inde (n:33), alkali alanların ise % 25.6’sında (n:10) duodenum hasarı olup istatistiksel bir ilişki saptanmamıştır. İntihar amaçlı alımlarda %51.7 , kazara alımlarda ise %22.6 oranında duodenum tutulumu izlenmiş olup istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05).

Korozif madde alımlarına bağlı gelişen komplikasyonlardan alt özofagus darlığı hastaların %12.7’sinde (n: 15) gelişmiş olup; asit alımlarının % 10.7’sinde (n:8), alkali madde alımlarının ise %17.1’inde (n:7) alt özofagus darlığı sözkonusu idi. Alım nedenleri açısından bakıldığında alt özofagus darlığı kazara alımların %9.2’sinde, intihar amaçlı alımların ise %22.6’sında saptanmıştır ancak istatistiksel açıdan anlamlı değildir (p>0.05). Üst özofagus darlığı hastaların %8.5 ‘unda(n:10) saptanmış olup; asit alımlarının % 9.3’ünde (n:7), alkali madde alımlarının ise %7.3’ünde (n:3) üst özofagus darlığı sözkonusu idi. Alım nedenleri açısından bakıldığında üst özofagus darlığı kazara alımların %6.9’unda, intihar amaçlı alımların ise %12.9’unda saptanmıştır, ancak istatistiksel açıdan anlamlı değildir (p>0.05). Sadece 1 hastada (%0.8) fistül gelişimi gözlemlenmiştir ve o hastada intihar amaçlı yaklaşık 400 ml asit madde (kireç sökücü) alımı mevcuttu.

Hastaların başvurusunda 3 hastada hemodinamik şok tablosu izlenmiş olup bu hastaların hepsinde asit madde alımı sözkonusu idi (% 2.5). Ayrıca alım nedenleri ile şok gelişimi arasındaki ilişkiye bakıldığında şok gelişen 3 hastanın da intihar amaçlı korozif madde aldığı izlendi ve bu istatistiksel açıdan anlamlı bulundu (p<0.05). Bunun nedeni olarak da intihar amaçlı korozif madde alımlarında alınan miktarın yüksek olmasından kaynaklanıyor olabilir. Ayrıca bu 3 hastanın 2 ‘si exitus ile sonuçlanmış olup 1 tanesi entübe edilerek anestezi ve reanimasyon bölümüne transfer edilmiştir.

Korozif madde alımından sonra hastalarda en sık gözlenen semptomlar odinofaji (n:94, %79), disfaji (n:87,%73.1), kusma (n:76,%63.9) olup diğer semptomlar, belirtiler ve sıklıkları Tablo 9’da gösterilmiştir. Asidik özellikte korozif madde alımlarında en sık gözlenen semptomların benzer şekilde odinofaji, disfaji ve kusma olduğu gözlendi (Şekil 18). Alkali özellikte korozif madde alımlarında en sık gözlenen semptomlar ise disfaji ,odinofaji ve boğazda yanma hissidir (Şekil 19). Asit ve alkali korozif madde alımlarında en az sıklıkta gözlenen semptomlar ise ses kısıklığı (%9.2) ve hematemez (%11.3) olmuştur. Alım nedenleri ile hastalarda görülen semptomlar birlikte incelendiğinde göğüs ağrısı (retrosternal yanma), ses kısıklığı, boğazda yanma , karın ağrısı, hematemez, ağızda yanma, disfaji, odinofaji semptomları ile alım nedenleri arasında istatistiksel olarak ilişki saptanmamıştır (p>0.05).

48

Nefes darlığı ve kusma semptomları ise intihar amaçlı alımlarda istatistiksel açıdan anlamlı şekilde daha fazla görülmüştür (p<0.05).

Tablo 9. Korozif hasarda semptomlar, belirtiler ve sıklıkları

Semptom ve Belirtiler n % Nefes darlığı 26 21.8 Göğüs ağrısı(retrosternal yanma ) 58 48.7 Ses kısıklığı 11 9.2 Boğazda yanma 70 58.8 Karın ağrısı 66 55.5 Kusma 76 63.9 Hematemez 14 11.3

Ağız ağrısı(yanma hissi) 43 36.1

Disfaji 87 73.1

Odinofaji 94 79

Şekil 18. Asidik özellikte korozif madde alımlarında semptom ve bulguların yüzde olarak

dağılımı 0 10 20 30 40 50 60 70 80 90

49

Şekil 19. Alkali özellikte korozif madde alımlarında semptom ve bulguların yüzde olarak

dağılımı

Hastalara uygulanan tedaviler gözden geçirildiğinde steroid tedavisi hastaların %37’sine (n:44) verildiği gözlendi. Asidik özellikte korozif madde alımlarının %36.8’ine (n:28), alkali özellikte madde alımlarının ise %39’una (n:16)steroid tedavisi verilmiştir. Ege Üniversitesi pratiğimizde kortikosteroidler rutin kullanılmamaktadır, sadece larinks inflamasyonu olan olgularda kısa süreli intravenöz olarak kullanılmaktadır.

Hastaların sonlanım durumları incelendiğinde hastaların büyük çoğunluğunun salah ile taburcu oldukları gözlendi ( n:105,%89.1 ). Ayrıca 2 hastanın exitus olduğu (%1.7) , 2 hastanın genel cerrahiye sevk edildiği (%1.7), 6 hastanın genel cerrahi dışı kliniklere sevk edildiği (%5; 3 hasta psikiyatri kliniğine, 2 hasta anestezi ve reanimasyon yoğun bakım ünitesine, 1 hasta enfeksiyon hastalıkları kliniğine), 3 hastanın kendi isteği ile taburcu olduğu (%2.5) gözlendi (Tablo 10). Hiçbir hasta erken dilatasyon uygulanıp salah ile taburcu edilememiştir (n:0). Genel cerrahiye sevk edilen 2 hastanın alkali özellikte korozif madde aldığı, genel cerrahi dışı

Belgede Korozif özofajit: (sayfa 50-77)

Benzer Belgeler