• Sonuç bulunamadı

123Hasan Paşa’nın (ö 1010/1602)61 Halep’te vali görevi ile bulunduğu

sırada kendisine bu eseri Türkçeye tercüme etmesini emrettiğini şu cümle ile açıklar:

… ol sebebden … Mehmed Paşa … haΩretlerinüñ maqdumzadeleri olan nur-ı hadika-i kiram … Hasan Paşa haΩretleri … belde-i mahmi- ye-i Halep’de … vali iken … bu kullarına emr idüp işbu kitab-ı nesayih- intisabı Türkiye tercüme eyleyem… (3b-4a)

Bahsi geçen paşanın emrine uyarak eseri Arapça verisyonundan hareketle Türkçeye aktaran mütercimin, kaynak metni kısaltarak mı yoksa tam olarak tercüme ettiği elimizde bulunan notlardan ha- reketle tespit etmek mümkün görünmemektedir.

Elimizdeki bu tercümenin giriş veya sonunda mütercime dair bilgi bulunmamaktadır. Eserin sonunda yer alan istinsah kaydı- na göre, tercümenin ismi Âdâbü’l-mülûk olup evâsıt-ı Zilkaade 1117/23 Şubat-5 Mart 1706 yılında Sâlih b. Abdülkerim b. Sâlih ta- rafından istinsah edildiği anlaşılmaktadır.

1.6.1.6. (Mütercimi belirsiz), Tercüme-i Nasîhatü’l-Mülûk NM’nin muhtemelen XVI. yüzyılın sonlarında tercüme edilmiş bir diğer tercümesi daha bulunmaktadır. Tespit edilebilen her dört nüshasında da mütercimin ismi geçmeyen bu tercüme herhan- gi bir giriş olmaksızın, hamdele ve salvelesi de dâhil olmak üzere kaynak metnin tercümesiyle başlar: “el-hamdü lillahi ‘ala en‘amihi ve efdalihi ve’s-salatü ‘ala seyyidina Muhammedin ve alihi ve sah- bihi ecma‘in” şeklinde kaynak metinden aynen aktardığı kısa bir hamdele ve salveleden sonra mütercim, kaynak metindeki sebeb-i tercüme bölümünü, Arapça kelimesini Türkçe ile değiştirerek, şu şekilde tercüme etmiştir:

…vakta ki zümre-i ‘ali ve erbab-ı ma‘aliden ba‘Ωi kimesne iltimas eyle- diler ki şu kitabı ki Nasihatü’l-Müluk dimekle elsine-i enamda menşur ve saha’if-i eyyamda mescurdur Farisiden lisan-ı Türkiye nakl eyleyem pes la-cerem ben daqi is‘af-ı mes’ul ve kaΩa’-ı mes’mul eyleyüp Tür- 61 Eserin bulunduğu kütüphanedeki yazmaların kataloğunu yakın zamanda

neşreden Jan Schmidt, hatalı olarak tercümenin Sokullu Mehmed Paşa’nın isteği üzerine yazıldığını kaydetmektedir. (A Catalogue of the Turkish Ma- nuscripts in the John Rylands University Library at Manchester, Brill, Le- iden-Boston 2011, s. 139). Hasan Paşa için bkz. Erhan Afyoncu, “Sokul- luzâde Hasan Paşa”, DİA, c. XXXVII (İstanbul 2009), s. 366-68.

Dîvân 2011/2

124

kiye tercüme kıldum üslub-ı kitaba muqalif tahrir ve tertib-i ebvaba mugayir takrir eyledüm ifsah-ı ‘ibaratda ve iΩah-ı işaratda bel-i me- chud ve sa‘y-ı mahmud eyledüm ta ki belagati mucebince ve fesahati hasebince fehme karib ola ve musannif-i kitab … İmam-ı Gazzali istiş- had içün ibrad eyledi ki Farisi eş‘arı fehavisine iş‘ar ve macavisine i‘™ar eyleyüp ‘Arabi eş‘ar-ı fesahat-şi‘ar ve ebyat-ı belagat-vi™ar ile tercüme eyledüm… (Fatih 3475, 1b-2a)

Tercümenin başında veya sonunda tercüme tarihine yönelik ne bir tarih ne de bu tarihe dair bir ipucu bulunmaktadır; ancak gö- rülebilen en eski tarihli nüshası 995/1586 tarihini gösterdiği için tercümenin en azından bu tarihte veya bu tarihten evvel tercüme edildiği anlaşılmaktadır.

Kaynak metnin tamamının tercüme edildiği bu tercümede, kay- nak metnin söz dizimi ve söz varlığına fazla bağlı kalınmadan açık ve anlaşılır bir üslup kullanılmıştır.

Nüshaları

(1) Burdur İl Halk Kütüphanesi 1634 (Konya Bölge Yazma Eserler Kü-

tüphanesi), 122 yk., 15 st., ist. tarihi 995/1586 (2) Süleymaniye Ktp. Fatih 3475, 126 yk., 15 st., ist. tarihi 9 Safer 1009/20 Ağustos 1600;

(3) Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud 1747, 117 yk., 15 st., ist. tarihi

28 Cemâziyelâhir 1096/1 Haziran 1685; (4) Milli Ktp. Yz A 9522, 143 yk., 15 st.

1.6.1.7. Vücûdî, Mehmed b. Abdülazîz (ö.1612),

Fevâyihü’l-Sülûk fî Nesâyihü’l-Mülûk

(Tercüme-i Tibrü’l-Mesbûk fî Nesâhiyi’l-Mülûk)62 XVII. yüzyılın başlarında vefat eden Vücûdî mahlaslı Mehmed b. Abdülazîz63 de Gazzâlî’nin Nasîhatü’l-Mülûk adlı eserini, Arap- çaya yapılan tercümesinden hareketle Türkçeye aktarmıştır.64 62 Turgut Tok tercümenin Topkapı Sarayı Müzesi Ktp.’deki nüshasını bir in- celemeyle birlikte neşretmişse de mütercimini tespit edememiştir; bkz. Turgut Tok, Muhammed b. Muhammed el-Gazali Nesayihu’l-Müluk İnce- leme- Metin-Dizin, İstanbul: Bilgeoğuz 2009.

63 Ebussuûd Efendi’nin öğrencilerinden olan Vücûdî Larendili’dir. Günümü- ze ulaşan birkaç tercümesi ile Hayâl-i Yâr ve Şâhid-i Ma‘nâ isimli manzum eserleri bulunmaktadır (OM, c. III, s. 158).

Dîvân 2011/2

125

“hamd-ı bi-hemta ve ™ena’-ı la-yu‘add ve la-yuhsa ol padişah-ı bi-

zeval malikü’l-mülk-i ü’l-celal celle celalühü ve ‘amme nevalühü haΩretine layık u sezadur …” cümlesiyle başlayan kısa bir hamdele ve salveleden sonra bu tercümeyi neden yaptığını açıklamaya çalı- şan Vücûdî şu cümlelere yer verir:

…efdalü’l-enam hüccetü’l-İslam … Ebu Hamid Muhammed b. Mu- hammed el-Gazzali … haΩretlerinün ki sahayif-i eyyamda hüccetü’l-İs- lam dimekle ma‘ruf u mekurdur Farisiyyeden ‘Arabiyyeye tercüme ey- ledigi Nasihatü’l-Müluk nam kitab-ı müstecab-ı sa‘adet-fercamı nasa- yih-i mülukdan ma-‘ada enva‘-ı fevayih u meva‘iz ü sülukı müştemil ve asnaf-ı levayih-i hikemiyyatı muhtevi … bir kitab-ı lacif olup maΩmun-ı sa‘adet-meşhunı ile ‘amil olan kamillerün din ü dünyalarına nafi‘ ol- magın … ancak erbab-ı lügat-ı ‘Arabiyyeye maqsus u ma‘lum ashab-ı lügat-ı Türkiyye meva’id ü menafi‘inden me’yus u mahrum olmaların yaran-ı safadan ba‘Ω-ı calib-i mecalib-i sa‘adet-i dünya vü din … olanlar ma‘kul u münasib fehm eyleyüp Türkiye tercüme olunmak babında bu ‘abd-ı na-bud Vücudi-i bi-vücuda ikdam-ı tam ve ibram-ı ma-la kelam eyledikleri ecilden … is‘af-ı meramlarına ihtimam idüp … tekellüfat-ı inşa vü esca‘ ve terennümat-ı iqtira‘ u ika‘ ile ıcnab-ı iltizamdan ih- cam emr-i müham görildi ki okuyanlara asan ve dinleyenlere sühulet- le sebeb-i im‘an u i‘an ola … ‘inayet-i Bari yari kılup iqtitam-ı kelam müyesser oldukda Fevayihu’s-Süluk fi Nasayihi’l-Müluk nam virilmek tasmim oldı… (Süleymaniye Ktp. İzmir 355, 2a-b)

Vücûdî, Nasîhatü’l-Mülûk’un padişahlara yönelik nasihatler yanında diğer insanlar için de birçok mevize ve hikmeti kapsıyan hoş bir kitap olduğunu, onun anlamıyla amel eden kâmil insan- ların dünya ve ahiretleri için faydalı olduğunu; ancak dilinin Arap- ça olması dolayısıyla Türkçe konuşan insanların faydalarından mahrum kaldıklarını, bazı yakın dostlarının bu eserin Türkçeye tercümesi noktasında kendisinden ısrarlı bir şekilde istirhamda bulunmaları neticesinde bu istekleri geri çevirmemek maksadıyla eseri Türkçeye tercüme ettiğini söyler. Okuyan ve dinleyenler için kolaylıkla anlaşılması için, tercümesini sanatlı bir üsluptan ziyade sade bir üslupla kaleme aldığını da açıklayan Vücûdî, tercümesine de Fevâyihü’l-Sülûk fî Nesâyihü’l-Mülûk65 adını verdiğini ifade et- mektedir. Tercümenin İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 1815 nüshasında bu bilgilerden sonra III. Mehmed’in (1566-1603) naz- men ve nesren medhi vardır.

Dîvân 2011/2

126

Padişahın ismi zikredilirken Sultân Mehmed b. Murad Han de- nildiğinden olsa gerek, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndeki Türkçe yazmaların kataloğunu hazırlayan Fehmi Edhem Karatay, bu padişahı aynı künyeyi taşıyan Fatih Sultan Mehmed olarak an- lamış ve bu nüshayı mütercimi belirsiz bir NM tercümesi olarak tanıtmıştır.66 Vücûdî’nin bu tercümesinin birçok nüshasında, mü- tercim isminin geçtiği bölüm “bu ‘abd-ı na-bud Vücudi-i bi-vücu- da” ifadesi “bu ‘abd-ı na-bud ve bende-i bi-vücuda” şeklinde yer aldığı için tercümenin kime ait olduğu tespit edilemediği gibi kimi nüshalarında ise farklı isimlere ait kılınmıştır. Örneğin tercümenin Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp. 2181 numaralı nüshasda mütercim adı olarak Ca‘fer İyânî Bey kaydedilmiştir.

Nüshaları

(1) Süleymaniye Ktp. İzmir 355, 117 yk., 17 st., ist. tarihi 4 Zilhicce

1082/3 Mart 1672, müst. Çerkeszâde Mehmed b. Yûsuf; (2) Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. H. 368, 153 yk., 13 st., 1086/1675-76 (Katalogda Fatih Sultân Mehmed’e sunulmuş denilmiştir. bkz. c. I, s. 487, no: 1488); (3) Millet Ktp. Ali Emiri Edebiyat 319 (mütercim adı Cûdî ola- rak kaydedilmiş); (4) İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Ktp., TY 3235; (5) İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Ktp. TY 1815; (6) Sad- berg Hanım Müzesi Ktp. 410, (Katalogda Fatih Sultân Mehmed’e su- nulmuş denilmiştir. bkz. s. 157 (no: 410)).

1.6.1.8. Abdülcelîl b. Mollâ Cemîl (ö. 1734’ten sonra),

Tercüme-i Nasîhatü’l-Mülûk

Tek nüshasına67 (Süleymaniye Ktp. Fatih 3479, 120 yk., 17 st., ist. tarihi 16 Safer 1147/ 18 Temmuz 1734, mütercim hattı) ulaşılabilen bu tercüme de NM’nin Arapçasından Türkçeye tercüme edilmiştir. “Cemi‘-i hamidün mahamidi vü ™enası ol Allah içündür in‘amla- rı ve ifdalleri üzere ve daqi salat ü selam ol resul-i ka’inat…” şek- lindeki bir cümle ile başlayan bu tercümede kısa bir hamdele ve salvele bölümünden sonra doğrudan tercümeye başlanmıştır. Alî b. Mübârek’in giriş bölümünde verdiği bilgileri de kapsayan bu 66 Karatay, a.g.e., c. I, s. 487.

67 Meier, bu tercümenin bir nüshasının da Şehid Alî Paşa 1558 numarada ol- ması gerektiğini; ancak kayıp olduğunu söyler (a.g.m., s. 405). Bahsi geçen numaraya baktığımızda herhangi bir eserin olmadığı görülmüştür.

Dîvân 2011/2

127