• Sonuç bulunamadı

HASAT VE HARMAN İLE İLGİLİ SÖZCÜKLER

afara : harman yerindeki hububatın taş ve toprakla karışık kalıntısı. Çepnidere * Turgutlu, Dombaylı * Salihli -Mn.; * Viranşehir, * Akçakale, * Siverek, * Hilvan, * Suruç, * Birecik, Bozova, -Ur.; * Kilis, -Gaz.; * Göksun köyleri, Eldelek * Elbistan, Kötüre, * Afşin, -Mr. ve çevresi; Başlamış * DörtyoI, Türkmen aşireti, Amik ovası, * Reyhanlı, Gâvurdağı, * Kırıkhan, Hisarcık * Yayladağı -Hat.; Mercin * Ceyhan, -Ada.)

ayalama (I) : harman döğülüp kalktıktan sonra, harman yerinde kalan toz ve samanla karışık taneler. (Bademli * Dinar, Balçıkhisar -Af.; * Keçiborlu ve köyleri, Yassıviran * Senirkent -Isp.; Yukarıkaraçay * Acıpayam, İsabey * Çal - Dz.; Tokat -Es.; Boyaca * Daday -Ks.; * Karaman -Kn.)

biçim : ekin kaldırma. (-Tr.; -Gm.; Erkinis * Yusufeli, * Şavşat -Ar.; Kızılçakçak * Arpaçay -Kr.; Kerkük)

camala : harman sonu düzenlenen eğlence. (Bereketli * Tavas -Dz.; Ulucak * Menemen -İz.)

cıvıl : mısırın koçanları koparılmadan kesilerek yapılan yığın. (-Or. ve çevresi) cuvul : mısır yığını. (-Sn.; * Çarşamba -Sm.; Gavraz * Bolaman -Or.)

cül : mısır saplarından yapılan yığın. (* Ünye -Or.) çaç : buğday yığını. (-Çr.; Uluşiran * Şiran -Gm.)

çalak : biçilen ekinlerin bir sırada olması. (* Beypazarı -Ank.)

çeç (cec, ceç, cej, ceş, cez, cığe, cığı, çec, çecik, çeş, çiç, çiçi) : savrularak samanından ayrılmış tahıl yığını. (* Sandıklı ve çevresi, Dişli * Bolvadin, * Dinar ve köyleri, Atlıhisar, * Şuhut -Af.; * Eşme ve köyleri -Uş.; * Keçiborlu, Yakaköy, Çaltı * Gelendost, * Eğridir ve köyleri, Çandır * Sütçüler, Uluğbey * Senirkent, Örkenez * Yalvaç, Aliköyü -Isp.; Yayla, Karamanlı * Tefenni, Çuvallı * Yeşilova, Cebiş, Kozluca, Çeltikçi -Brd.; Bereketli * Tavas, Darıveren,

Yukarıkaraçay, Alâattin, Dedesil * Acıpayam, Çıtak, Zeyve, Ekse * Çal, Kavakköy, İshaklı, Honaz, Bulkaz * Çivril, * Sarayköy ve köyleri, Tekkeköy - Dz.; Alanlı -Ay.; Tepeköy * Torbalı, * Urla -İz.; * Alaşehir ve köyleri -Mn.; Yeniköy -Ba.; -Brs.; * Sivrihisar, Bozan -Es.; * Kandıra -Kc.; -İst.; Akköy * Çaycuma, * Safranbolu -Zn.; -Ks.; * Kurşunlu, Saray -Çkr.; -Çr.; Öşek * Boyabat -Sn.; Muscali * Çarşamba, Balaç -Sm. ve köyleri; Kızık, Çamlıbel * Artova, Çayır * Zile, * Taşova, Hayati * Erbaa -To.; * Merzifon ve köyleri, Sarayözü, Ezine, Eraslan, Suluca, Zana -Ama.; Karakuş bucağı köyleri * Ünye, * Fatsa - Or.; * Şebinkarahisar, Piraziz -Gr.; -Tr.; Korzaf * Şiran, Havsu * Kelkit, * Bayburt -Gm.; * Refahiye ve çevresi -Ezc.; * Ağın, * Keban -El.; -Ml.; -Gaz.; Ağrakos * Suşehri, Ortaköy * Şarkışla, Telin, Çöplü * Gürün, Savrun * Divriği, Hacıilyas * Koyulhisar -Sv.; -Yz.; Ağaeli * Kalecik, Karahoca, Çayırlı * Haymana, Çanıllı * Ayaş, * Bala -Ank.; * Mucur -Krş.; * Bünyan, Erkilet, Zencidere, Hisarcık, İsgöbü -Ky.; * Bor -Nğ.; * Ereğli, * Karaman, * Karapınar, Uğurlu, Çukurbağ * Ermenek ve köyleri, Tömek, Argıthanı, Çakırlar, Göcer, Hatip, Güvenç -Kn.; Doğanbeyli -Ada.; Uzuncaburç * Mersin, * Anamur, Beci * Mut, Yanpar, Buluklu -İç.; Mahmutseydi * Alanya, Çini * Akseki, Kışla * Elmalı, * Serik -Ant.; * Fethiye ve köyleri -Mğ.)

çeğil : harman savrulduktan sonra ayrılan tahıl yığını. (Karabüzey * Araç -Ks.) çej : saplı buğday yığını. (Aksaray -İst.)

çeneyh : tarladan pamuk toplama (hk.). (* Iğdır -Kr.)

çinebaşı : iri gözlü kalburdan geçen buğday taneleriyle taş toprak karışık olarak harmanda kalan küçük yığın. (Şabanözü * Polatlı -Ank.)

çıg : harmandaki taneli hububatın bir araya toplanması. (Uluşiran * Şiran -Gm.) çıgıtlı : pamuğu tarladan toplama: Arkadaş çıgıtlıya gidelim. (Yenice -Mr.)

çöğör : mısır ve buğday saplarının tarla yüzünde kalan kısmı. (* Gölköy -Or.; Piraziz -Gr.)

çömen : ot ve mısır saplarından yapılan küçük yığın. (Çamköy, * Piraziz, Kemaliye, Nefsiköseli * Görele -Gr.)

çörek : sürülmekte olan harman. (Bademli * Dinar -Af.; * Mersin ve köyleri -İç.) çöte : ekin bağlarının üçü dördü, kök kısmı aşağıya, başak kısmı yukarıya getirilerek

yapılan yığın. (* Ünye ve köyleri -Or.)

çuğul : tahıl demetlerinin saplarından yapılan yığın. (* İzmit, * Kandıra -Kc.; * Gerze -Sn.; -Sm.; Çayır * Zile -To.)

çürek : harmanda sapların büsbütün dökülerek saman olması. (Karaisalı -Ada.) dırmıntı : ürün toplandıktan sonra geriye kalan ve tırmıkla toplanan döküntüler.

(Kızılköy * Dinar -Af.)

dıvrak : biçilen ekinleri, başakları içeriye gelmek üzere yerleştirerek yapılan yığın. (Buğa -Ama.)

dokurcun : çeşitli sayılardaki ekin demetlerinden yapılmış yığın. (* Bergama -İz.; Yeniköy, * Susurluk -Ba.; Çalıca * Hendek -Kc.; -Gaz.; -Ed.; * Vize, Ceylanköy * Lüleburgaz, Çavuşköy, * Babaeski -Krk.; * Saray, Türkgücü * Çorlu -Tk.) dömet : tarladaki ekin yığını, demet. (İğdir * Çivril -Dz.)

eğenz : ekin biçildikten sonra toprakta kalan köklü sap. (Güzelsu * Akseki -Ant.) enek : yığın, demet. (Berit ve Gâvurdağı Yörükleri -Mr.)

enel : 1. ekin biçilirken aynı boyda biçilen kısım. (Darıveren * Acıpayam -Dz.) 2. tarlada imece halinde çalışan işçilerin bir seferde çapaladıkları ya da biçtikleri kısım. (Örkenez * Yalvaç -Isp.; Başpınar * Tefenni -Brd.; Oğuz * Acıpayam - Dz.)

evsmek : harman aktarıldıktan sonra diğren ile saplarını yüze çıkarmak. (Bozan - Es.)

ferez : ekin biçildikten sonra tarlada kalan kısım. (Vazıldan * Divriği -Sv.; -Kn.) fırnat : orakla ekin biçildiğinde elde edilen ekin sapı demetçiği. (Ömerhacılı *

fiğen (fiğin) : ekin destelerinden yapılan yığın. (Aşağı Kayı * Tosya -Ks.; * Kurşunlu -Çkr.; Gürcü * Kızılcahamam -Ank.)

firat : daha ekinler biçilmeden yemeklik un yapmak için ilk olgunlaşan üründen yapılan harman. (Hüyüklü * Yalvaç -Isp.)

firek : ekin saplarından yapılan deste. (-Kü.)

firez : biçilmiş tarlada kalan tahıl kökleri, anız. (-Ml.; -Gaz.; Izgın * Elbistan, * Afşin, -Mr.; Amik ovası Türkmenleri * Reyhanlı, * Antakya ve köyleri -Hat.; Çepni, Karaözü * Gemerek, * Kangal, Çöplü, * Gürün -Sv.; Karakız -Yz.; * Kızılcahamam -Ank.; -Ky. ilçe ve köyleri; * Bor -Nğ.; -Ada. ilçe ve köyleri; * Mersin -İç.; * Bodrum, -Mğ.; -Ed.)

gebece : El ile yolunan arpa ve buğdayın başaklar içeri, kökler dışarı gelecek şekilde yapılan yığınları. (Atlıhisar -Af.)

geben : tarlada biçilen ekinin saplarından yapılan yığın. (Çilehane * Reşadiye -To.) gem : harman yeri. (Pazarcık * Keskin, Mühye -Ank.)

gevik (gevinti) : savrulan harmandan arta kalan ezilmemiş, iyi dövülmemiş başak. (Bulkaz * Çivril -Dz.; Pınarlıbelen * Bodrum -Mğ.)

gıgış : harmandan artan iri saman. (Yukarıkale * Koyulhisar -Sv.; Yanpar -İç.)

gıntıma : ekin biçildikten sonra harmana başlamadan önce acele gereken ihtiyaçlar için bir iki yığından yapılan geçici harman ve bu harmandan elde edilen ürün. (Sarı * Merzifon -Ama.)

goda : harman yerinde açılan çukura saman ya da tahıl konulup üzeri samanla kapatıldıktan sonra çamurla sıvanıp yaza saklama. (* Nizip -Gaz.)

göbelek : ekin demetleri yığını. (-Isp.)

gömül : 1. biçilmiş ekin yığını. (Bekilli * Çal -Dz.; * Bodrum -Mğ.) 2. on iki destenin meydana getirdiği yığın. (* Sandıklı -Af.)

gübelek : küçük harman yığını. (* Tire -İz.)

güyül : başaklar içeri kökler dışarı gelecek şekilde yığılmış ekin yığını. (Kılandıros * Sandıklı -Af.)

halaqa : ortası boş, bilezik şeklindeki ekin sapı yığını. (Ömerhacılı * Kaman -Krş.) hanıt : harmanın buğdayı alındıktan sonra geride kalan saman yığını. (-Hat. ilçe ve

köyleri)

hap : harman yığını. (* Şavşat ve köyleri -Ar.)

harın : tarladaki buğday, arpa vb. şeylerin büyük yığınları. (Bengü * Bafra -Sm.) harıs : ekin biçildikten sonra toprakta kalan köklü sap. (-Sv.; -Ky.)

hayan : başakların dövüldükten sonraki durumu. (-Vn.) hel : harman sıyırgası. (Şıhlar * Ulubey -Or.)

heyder : ekin yığını. (Saçak * Çerkeş -Çkr.)

hılt : harmanda tam saman haline gelmemiş ekin. (-Ml.; Çöplü * Gürün -Sv.) hotare : harman yerinde ürün saplarından yapılan yığın. (Karkın * Çumra -Kn.) hoyder : biçilmiş ekin yığını. (Saçak * Çerkeş -Çkr.)

huğlu : biçilen mısır saplarının iyice kuruması için tarlada yapılan yığın. (Aliköy * Çaycuma -Zn.)

ındır : harman yeri. (-Ky.)

ıramas (ıramaz, ırambas) : 1. harmandaki dövülecek ya da sürülecek sap yığını. (- Af.; * Uluborlu, * Senirkent -Isp.; İshaklı, Çıtak * Çivril -Dz.; -Kü. ve köyleri) 2. tarlada yığın yapılan biçilmiş ekin: Dört dönüm yere ancak üç ıramas yapabildik. (Kavak * Yeşilova -Brd.)

ıravık : biçilmiş ve demetlenmiş ekin. (Yarımca * Emirdağ -Af.) kabak : ekin sapı yığını. (Ömerhacılı * Kaman, -Krş.)

kafkal : büyük ekin destesi. (Hisarcık * Yayladağı, * Antakya -Hat.)

karım : harmanda savurmak için tınazdan ayrılan bölüm, parça. (* Ilgaz, * Kurşunlu -Çkr.)

kasar : 1. savrulmuş tahılın başaklı kısmı. (* Dörtyol -Hat.; -Ada.; Karadiken * Tarsus -İç.) 2. harmandan sonra toprakta kalan ve yeniden biten samanlı tane. (* Tarsus -İç.)

kasrın : iri saman, harman artığı. (* Antakya -Hat.)

kaşal : harman yerinde kalan toprak ve taşla karışık tahıl artığı. (* Kurşunlu -Çkr.) katma : biçilmiş ekin, arpa bağlamı (yirmi bağlam bir araba eder). (Türkmen aşireti

* Sarıkamış, * Selim -Kr.)

kazıklama : buğday biçildikten sonra tarlada kalan köklü sap. (* Çivril -Dz.) kelete : küçük harman. (Veryanlıköyü -Mr.; * İncesu -Ky.; * Bahçe, -Ada.)

kes : harman savrulduktan sonra yerde kalan taşlı ve samanlı buğday. (Güney, Karagöz, * Yeşilova -Brd.; Kocaburgas * Bandırma -Ba.; * Darende -Ml.; Yerkesik -Mğ.)

kıntıma : ekin biçilirken harmana başlamadan önce ivedilikle gereksenmeler için bir iki yığından yapılan geçici harman ve bu harmandan elde edilen ürün. (* Merzifon ve köyleri -Ama.)

kırmaçek : harman kaldırılırken fakirlere ve çocuklara dağıtılan buğday. (* Nazimiye -Tn.)

kırpı : ekin biçilirken tarlaya dökülen başaklar. (* Ahlat -Bt.)

kıyık : mısır buğday vb. tahılların biçildikten sonra toprakta kalan kökleri. (Kaleyaka * Perşembe -Or.)

kızmık : harman savrulup taneleri elenirken gözlerin üstünde kalan kapçık ve taneli saman. (Kızılköy * Dinar -Af.)

kitiz (kitiş) : biçilmiş arpa saplarının yığını, bağlam. (-El.; -Ml.; * Nizip -Gaz.) kotolcak : mısır kesildikten sonra sapının toprakta kalan kısmı. (Mollaveyis * Pazar

-Rz.)

küllük : harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan tahıl, saman vb. kalıntılar. (* Demirci -Mn.)

lamlı : harmanda savrularak buğdaydan ayrılmış saman yağını. (Kavşit * Sungurlu - Çr.)

manga : biçilmiş ekin yığını. (Darıveren * Acıpayam -Dz.)

melağma : harman yerine yığılmış ekin demetleri. (* Lâpseki -Çkl.)

miytan : harman yerinde kalan çok çöplü, taşlı buğday kümesi. (Çiftepınar * Mersin -İç.)

namlı (namlu, namnı) : 1. samanından ayrılmamış arpa, buğday yığınları. (Kemallı * Ezine -Çkl.; -Kü.; -Ada.; * Mut köyleri -İç.) 2. samanından ayrılmış ama elenmemiş arpa, buğday yığınları. (Anbanaz -Af.; * Keçiborlu çevresi -Isp.; Güney, Horoz, Karaköy * Yeşilova, Sertaç, Bozlar -Brd.; Dedeköy * Çal -Dz.; - Kü.; Bayındır * Bergama -İz.; -Ezm.; Hacar * Kilis -Gaz.; -Mr.; -Ank.; Zencidere, -Ky.; -Krş.; * Bor -Nğ.; Sille * Karaman -Kn.; Gâvurdağı * Cebelibereket, Çığşar * Kadirli -Ada.; Yanpar * Mersin, Çomelek * Mut -İç.; Gürlek * Köyceğiz, Bayır -Mğ.)

orakçılık : ekin biçme işi. (Turan -Ky.) otluk : harman yığını. (* Mengen -Bo.)

oturum (oturtma) : 1. harman yerindeki ekin demetlerinin yığını. (* İskilip -Çr.; * Reşadiye -To.) 2. harman yerindeki ekin yığınının tepesi. (Kavşit * Sungurlu - Çr.)

part : 1. ekin demetlerinin başaklar içe gelecek biçimde yığılmış durumu. (* Torul - Gm.; -Ezm.) 2. biçilmiş ekinin otuz demetinden yapılmış yığın. (Köse * Kelkit - Gm.; -Ezm.; -Ezc.; * Erciş -Vn.; * Ahlat -Bt.)

pırnap : ekin destesi. (Namrun * Tarsus -İç.)

pırnat : 1. bir avuçla tutulacak kadar ekin sapı. (Pekün * Kelkit -Gm.; Büyükyapalak -Mr.; Bahçeli * Bor -Nğ.) 2. yeni biçilmiş ve demet yapılmamış ekin sapları. (* Ağın -El.; * Arapkir -Ml.; Çermik, Osmaniye, Ağrakos * Suşehri, * Gürün, Eşke * Divriği -Sv.; -Ada.)

salamtüp : harman yeri. (Karaçay, Başhöyük * Kadınhanı -Kn.)

salmanta : sürülmüş harman toplandıktan sonra çevrede kalan ekin kalıntıları. (Sorguncuk * Eğridir -Isp.)

savrum : harman savurma işi. (* Merzifon -Ama.)

seç :Harmanda savrulmuş tahıl yığını. (Körez * Kula -Mn.; Aslıhan, Kızılköy * Manyas, * Bandırma, * Yeniköy -Ba.; Karacaviran, Kumarlar * Bayramiç -Çkl.; Yenişehir, Konurlar * İnegöl -Brs.; Kurtköy, Altıntaş * Domaniç -Kü.; Satılmış - Es.; Berk, İğneciler * Mudurnu, * Düzce -Bo.; * Devrek -Zn.; Ağlı * Küre -Ks.; - Çkr.; Akpınar, Şeyhler * Ulubey, * Perşembe -Or.; -Gr.; * Tarsus -İç.; -Mğ.; - Ed.)

son : dövülmüş, samanı buğdayından ayrılmamış yığın. (-Sn.) şahna : harmanda, çevreye yığılan sap. (İncirgediği -Kn.)

şimel : biçilerek bir doğrultuda bırakılan buğday tutamları. (-Gaz.)

takurcun : başaklar içe doğru konularak yapılan tahıl yığını. (* Kurşunlu -Çkr.) tanas : harman yığını. (Fili * Biga -Çkl.; Mansurlu * Feke -Ada.)

tavan : harman yeri. (İbriktepe * İpsala -Ed.)

tec : harmanda samandan ayrılmış arpa ya da buğday yığını. (Ağlı * Küre -Ks.; Yavuz * Şavşat, Erkinis * Yusufeli -Ar.; -Ezm.; -Ezc.; * Doğubayazıt -Ağ.; -Nğ.; Höketçe * Saimbeyli -Ada.)

tıhra : harmanın çevresine yayılan tahıl yığını. (* Elbistan -Mr.)

tınar (tınas, tınır, tınıs) : harman dövüldükten sonra savrulmak için yapılan yığın. (Tekkeönü -Zn.; Büyükdere * Devrekani, * Cide, -Ks.; * Boyabat -Sn.; -Sm.) tonge : biçilen ekinlerden yapılan tutam. (Bahçeli * Bor -Nğ.)

tömek : ekin yığını. (* Eğridir ve köyleri -Isp.) vatla : biçilmiş buğday. (Fili * Biga -Çkl.)

yelönü, yelöñü : harman savrulurken, biriken cılız tahıl taneleri. (* Eğridir köyleri, * Yalvaç -Isp.; Başpınar * Tefenni -Brd.; -Dz. köyleri; Zeyve * Söğüt -Bil.; Tokat,

Bozan -Es.; * Kurşunlu -Çkr.; * Merzifon köyleri -Ama.; * Yusufeli -Ar.; -Ezc. çevresi; * Antakya, Reyhanlı ve Amik Ovası Türkmenleri * Reyhanlı -Hat.; Çepni * Gemerek, Maksutlu * Şarkışla -Sv.; Çanıllı * Ayaş -Ank.; Afşar * Pınarbaşı -Ky.; Bahçeli * Bor -Nğ.; * Mut ve köyleri -İç.; * Serik -Ant.)

zoğ : biçilmiş, bağlam yapılmış buğday. (Karkıncık * Artova, -To.; Yavuz * Şavşat - Ar.)