• Sonuç bulunamadı

1.3. Halkla İlişkiler

1.3.2. Halkla İlişkilerin İlkeleri

Bugün özel kuruluşlarda olduğu kadar büyükşehir belediyelerinde ve kamu kurumlarında da sık sık kullanılan halkla ilişkiler uygulamalarıyla ilgili bilgi edinebilmek için halkla ilişkilere ait temel ilkeleri incelemek gereklidir.

1.3.2.1. Bütünlük İlkesi

Halkla ilişkiler uygulamaları yalnızca bu işi yürüten birimin sorumluluğunda değildir. Kurumun farklı seviyelerinde çalışan personele halkla ilişkiler hakkında bilgi vermeli ve bu insanlara belli bir halkla ilişkiler bilinci verilmelidir. Vatandaşların devlet dairelerinde karşılanması, işlerini zamanında bitirmeleri ve kurum hakkında iyi bir izlenim görmeleri önemlidir. Bununla birlikte, sorumluluk, santral görevlisinden uygulama görevlisine, oda hizmetlerinden kamu görevlisine kadar birçok insana aittir (Solakoğlu ve Budak, 1992: 127).

Büyükşehir belediyelerinin bütünlük ilkesine anayasamızın 123. maddesinde yer verilmektedir. Bu maddeye göre “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir” ibaresi yer almaktadır. Bu kanunda merkezi yönetim kuruluşlarının ve yerinden yönetim kuruluşlarının politika ve uygulamalarıyla bütünlük içinde olmaları büyük önem taşımaktadır. Büyükşehir belediyelerinin yapacağı tüm işlemlerden merkezi yönetimin haberinin olması ile yerel yönetim, merkezi yönetimin maddi ve manevi desteği alınmış olacaktır (Acar, 1993: 81’den Aktaran: Yaman, 2011: 46).

1.3.2.2. İki Yönlülük İlkesi

Halkla ilişkiler alanındaki her türlü iletişim, reklam, propaganda, reklam ve pazarlama gibi tek bir yönden oluşmamaktadır. İnsanların istekleri, beklentileri ve tepkileri kurumdan gelir ve çeşitli iletişim ve kampanyalarla halka gerekli ve yeterli bilgi sağlanır. Halk ve kurum arasındaki iletişim ve işbirliği, iki tarafın normal iletişim kanallarıyla etkileşimi yoluyla sağlanır. Besleyici yankı oluşturma (geri bildirim), iki yönlü iletişimde en mühim olgudur. İşlemin iki yönlü çalışması yalnızca mesajların hedef kitleye ulaşıp ulaşmadığını belirler. Bu süreçte herhangi bir yanlış anlama varsa, tespit edilir ve düzeltilir (Erdoğan, 2008: 23).

Halkla ilişkiler olgusu tek yönlü değildir. Halkla ilişkilerde, aktif kısım ya yönetim tarafı ya da halk olabilir. İdare, diğer tarafın veya insanların tepkisine büyük önem verir, onları değerlendirir ve insanları çeşitli olasılıklar kullanarak belirli düşünce, fikir ve eylemlere ikna etmeye çalışır. Buna ek olarak, halk yalnızca idarenin etkisi altında kalmamakta ve pasif olmamaktadır. Halk, idarenin hareketlerine ve ikna etmeye çalıştığı fikirlere tepki verir ve idareyi çeşitli konularda hareket etmeye zorlar. Halk, idarenin karar ve fikirlerine verilen yanıttan tatmin olmamakla birlikte, idarenin harekete geçmediği durumlarda onu harekete geçirmek için adımlar atmaktadır. Bu bağlamda halkla ilişkilerin iki taraflı bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz, yani yönetimden insana ve insanlardan yönetime. Bu nedenle halkla ilişkiler, insanların sabırla ve sürekli olarak çalışmak zorunda oldukları bir alandır. İki taraflı asimetrik model, halkla ilişkiler uzmanlarının halktan bilgi almaya ve bilgi aktarmaya çalıştığı bir modeldir. Kuruluş, hedef grubun istediği şekilde tutum ve davranışını değiştirmek için araştırmalarla desteklenen bilimsel bir inanç yöntemi kullanır (Gruing, 2005: 22).

1.3.2.3. Açıklık ve Şeffaflık İlkesi

Açıklık ve şeffaflık ilkesi halkla ilişkilerde dikkatli bir şekilde uygulanması gerekli olan ilkelerdendir. Halkla ilişkilerin, açıklık ve şeffaflık ilkesi ile hareket etmesi belediyenin hizmetleri ile ilgili halkın aydınlatılarak olumlu ve/veya olumsuz imajın oluşturulmasında önemli bir yeri vardır. Belediyeler, yerel toplulukça meydana getirilen ve yerel topluluğa hizmet etme amacı ile meydana getirilen

kurumlardır. Bu kurumlar sosyal sorumluluklar doğrultusunda hizmet sunmaktadırlar. Sosyal sorumluluğunu başarılı bir şekilde yürüten belediyeler, halka karşı bütün yönetsel ve diğer süreçlerle alakalı şeffaf olmalılardır (Yaman, 2011: 41,47).

Kurumla ilgili bilgiler tereddüt etmeden hedef kitleye iletilmeli ve kurumun gerçekleri, hedefleri, örgütsel yapısı, ekonomik ve finansal gücü, ürünleri, pazar alanları kurumun sosyal faaliyetleri olduğu biçimde açıkça belirtilmelidir. Modern anlayış, açık yönetimi teşvik eder. Şeffaflık, tüm alanlarda modernleşme ve demokratikleşmenin bir ölçüsü olarak görülmektedir. Halkla ilişkilerde açık olmak, dikkatle uygulanması gereken ilkelerden biridir. Kurum hakkındaki bilgiler, hedef kitleye olduğu gibi yansıtılır. Amaçları, mali ve ekonomik üretim gücü, pazar alanları, sosyal faaliyetler ve faaliyetler açıkça sunulmalıdır; bazen eleştiri ve özeleştiri gerçekleştirilmelidir (Bülbül, 2004: 62).

Demokrasi, çoğulcu yönetimlerin, kurumların ve kuruluşların şeffaflığını sağlar. Modern yönetime göre, açık yönetim de önemlidir. Halkla ilişkiler faaliyetlerinde açıklık ilkesi de önemlidir çünkü kurumda halkın güvenini artıracak ve güçlendirecektir. Çoğu insana göre, kurum camdan bir ev olmalıdır.

1.3.2.4. Katılım İlkesi

Merkezi sistemin halka yakın olabilmesi için görevlendirilen belediyeler halkın gereksinimlerinin belirlenerek onlara gereken hizmeti sunmaları gerekmektedir. Belediyelerin bunu gerçekleştirebilmeleri için halkın yönetimin içerisinde olması gerekmektedir. Halkın yönetime katılması ile yönetim ve halk arasında meydana gelebilecek uyumsuzluk ve iletişimsizlik ortadan kalkmış olacaktır. Katılım ilkesinin bir başka unsuru ise, halkın kendine güven duygusunun geliştirilmesinde önemli bir unsur olarak düşünülmektedir. Belediyelerde halk katılımının arttırılması ve sağlamlaştırılması neticesinde halk devlete güvenecek ve bağlı olacaktır(Özkiraz ve Zeren, 2009: 232).

Modern örgütlerin çalışanları, kendileri ve kuruluşla ilgili karar alırken fikirlerinin dikkate alınmasını ister. Kaliteyi elde etmek, çalışanların bir ürün veya hizmeti planlamadan üretim ve sunum aşamasına kadar katkısını ve sorumluluğunu

gerektirir. Böylece örgütsel birlik kuruldukça, kusursuz bir ürüne ve etkin hizmete giden yol açılır. Çünkü katılım, insanlarda yüksek ahlak oluşumuna katkıda bulunacaktır. Günümüz örgütlerinin üyeleri, örgütü ve kendilerini alakadar eden hususlarda, görüşlerinin alınmasını önemsemektedirler. Kaliteli olma hizmetin veya ürünün planlanmasından, üretilip sunulmasına dek iş görenlerin sorumluluk ve katkısını gerektirmektedir. Bu yolla örgütsel birlik kurulacağından verimli hizmetin ve hatasız ürünün sunulması kolaylaşacaktır. Çünkü katılım insanların moral düzeylerini arttırıcı etki yaratacaktır (Yatkın, 2003: 24). Ayrıca tam bir katılım sağlanabilmesi için sorumlulukların paylaşılması gerekmektedir.

1.3.2.5. İnandırıcılık

Halkla ilişkiler etkinliklerinde inandırıcılık ilkesi de oldukça önemli bir yere sahiptir. Sosyolog kesimlerde bir iş gerçekleştirme yöntemleri arasında para harcamanın, güç kullanımının ya da işi inandırılmasının önemi vurgulanmaktadır. Ancak halk ve ilişkiler pratiğinde bahsi geçen bu üç teorinin en dikkat çekici olanının inandırıcılık olduğundan söz etmek mümkündür. İnsanların tutum ve davranışlarını onları ikna etme kabiliyetinden yararlanarak değiştirmenin mümkün olduğuna sıklık ile kanaat getirilmiştir. İkna edici bir işin ilk şartı ise, insanların güvenini ve inancını kazanmaktır. Halkla ilişkiler uygulamalarının ana şartı, karşıya gönderdiğimiz iletinin güvenilirliğini sağlamak ve sahip olunan bilgilerin, sonuçların tutarlı ve doğru olması şeklinde bir tanımlamada bulunulabilir. Sözü geçen bu ilkenin meyvelerinin toplanmasında, toplumun ve kurumun bütünleşmesini sağlama amacı ile önemli bir yeri olduğunu söylemek mümkündür (Sezgin, 2011: 97).