• Sonuç bulunamadı

2.2. Türk Kültüründe Kadın

1.1.4. Halk Hikâyelerinde Andaç, Armağan, Bergüzar, Hatıra, Hediye ve

Halk hikâyeleri, genellikle iki âşığın sevdasını veya bir kahramanın başından geçen olayları konu edinen uzun bir anlatmalık türdür4. Ali Berat Alptekin (2002: 18) tarafından “göçebelikten yerleşik hayata geçişin ilk mahsullerinden olup; aşk, kahramanlık, vb. gibi konuları işleyen; kaynağı Türk, Arap-İslam ve Hint-İran olan, büyük ölçüde âşıklar ve meddahlar tarafından anlatılan nazım-nesir karışımı anlatmalardır” şeklinde tanımlanmıştır. Şükrü Elçin (2004: 444) bu türü, “zaman seyri ve coğrafya-mekân içinde ‘efsane, masal, menkabe, destan, vb.’ mahsullerle beslenerek, dinî, tarihî, içtimaî hadiselerin potasında iç bünyelerindeki bağlarını muhafaza ederek milletimizin roman ihtiyacını karşılayan eserlerdir” diyerek tanımlamıştır. Bu tür, şekil itibariyle nazım-nesir karışık yazılır. Masallarda olduğu gibi başlangıçta ve bitişte formel ifadelere yer verilir. Kullanılan dil açık ve anlaşılırdır. Türkülü ve türküsüz hikâyeler olarak ikiye ayrılır. Türkülü hikâyelerde kahramanların başından geçen olaylar nesirle, karşılıklı konuşmalar ise nazımla anlatılır. Türküsüz halk hikâyeleri ise sadece nesirle anlatılan hikâyelerdir. Konuları aşk ve kahramanlık olan bu hikâyelerde tıpkı masallarda olduğu gibi çeşitli olağanüstü durumlar vardır. Mutlu sonla biten hikâyeler olduğu gibi sonu mutlu bitmeyen hikâyeler de mevcuttur.

Halk hikâyelerinde geçen hediyeleşme geleneğini tespit etmek amacıyla Halk Hikâyeleri (Sav, 1974), Âşıklardan Halk Hikâyeleri I-II (Yılmaz, 2011), Âşık Garip (Türkmen, 1995), Mahmut ile Nigar (Kaya, 1987), Elif ile Yaralı Mahmut (Korgunal, 1971), Yaralı Mahmut (Aslan, 1990), Asüman ile Zeycan (yy.1947), Derdiyok ile Zülfüsiyah (Akkaş, 1999) ve Tahir ile Zühre (Türkmen, 1998), Kerem ile Aslı (Duymaz, 2001), Ercişli Emrah ile Selvihan (Bali, 1973), Hurşit ile Mahmihri (Sakaoğlu- Duymaz, 2001) hikâyeleri incelenmiştir.

4 Halk hikâyeleriyle ilgili ayrıntılı bilgi için Metin Ekici, Dede Korkut Hikâyeleri Tesiri ile Teşekkül Eden Halk Hikâyeleri, Ankara, 1995; Ali Berat Alptekin, Halk Hikâyelerinin Motif Yapısı, Ankara, 1997; Şükrü Elçin, Halk Edebiyatına Giriş, Ankara, 2004; Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı-I, Ankara,2011;

Pertev Naili Boratav, Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği, İstanbul, 2014 adlı eserlere bakılabilir.

63

Birbirini hatırlamak ve hasret gidermek için hatıra olarak eşya veren âşıklar, verilen hediyenin altında kalmamak için elinde olanın en iyisini vermeye çalışan padişahlar halk hikâyelerinde de görülmektedir.

Âşıkların birbirlerine verdikleri hediyeler “Elif ile Yaralı Mahmut”

(Korgunal, 1971) ve “Abdullah Bey ile Cihan Hanım Hikâyesi”nde (Yılmaz, 2011b) görülmektedir. Hatıra olarak verilen hediyeler arasında en sık karşılaşılan nesne olan saç teli “Elif ile Yaralı Mahmut Hikâyesi”nde (Korgunal, 1971: 28) de görülmektedir ve âşığa sevgilinin yokluğunu hissettirmemesi için verilmektedir:

—Madem öyle, ben sana saçımdan bir miktar kesip vereyim, beni hatırladığın zaman saçıma bak. Yokluğumu hissetmezsin. (Korgunal, 1971: 28)

Türk kültüründe kuşun önemli bir yeri vardır. Kuşların güzelliği, yüceliği, ululuğu temsil ettiği, ötüşünün eşle bağ kurmak ve bu bağı sürdürmek, yaklaşan tehlikeyi duyurmak gibi (Akalın, 1993) çeşitli anlamlara sahip olduğu söylenmektedir. “Abdullah Bey ile Cihan Hanım Hikâyesi”nde (Yılmaz, 2011b) terlan kuşunun hediye olarak birbirinden ayrı kalmak zorunda olan âşıklar arasında bağ kurmak için verildiği şu şekilde görülmektedir:

— Abdullah, son olarak söylüyorum, artık duramam. Çünkü eğer ben gitmezsem, babama gider söylerler. Babam çok sinirli bir adamdır, bu nişanı da burada keser, tekrar beni alır memleketimize götürür. Onun için gitmem lazımdır.

Böyle dedi ve vedalaştı Abdullah’la. Cihan gitmede olsun, Lala da Taya Neneyle vedalaştı.

Bunlar hemen çıkıp çadıra geldiler. Yalnız, Abdullah’a terlan kuşunu verdi. Dedi:

— Bu terlan kuşu artık benden sana hediye olsun. Bu terlan kuşunu sakın bırakma; ondan önce bırakırsan seni terk eder, tekrar bana gelir. (Yılmaz, 2011b: 57)

Yağlık, çevre, mendil ve yemeniye göre boyutları biraz daha büyük olan bir bez türüdür. Tıpkı mendil gibi yağlığın da kenarları işlenmektedir. Bu da yağlığı manevi olarak değerli kılmakta ve dolayısıyla hediye olarak verilen değerli bir nesne haline getirmektedir. “Mahmut ile Nigar Hikâyesi”nde (Kaya, 1987: 142) sevgilinin kendisini hatırlaması için âşığına verdiği hediye yağlık olarak şu şekilde görülmektedir:

64

—Evet Mahmud, dedi. Ben sana bir belgüzar verecedim ki ben ahlına düşdügce ona baha da gözünü gönünü eliyesin. Dur veriyim, dedi.

Nigar Hanım sandının başına getdi ki, Mahmud’a nişan Belgüzar getirsin.

—Mahmud, bu yalıh bendan sana belgüzar olsun. Ben ahlına düşdügce buna bah da gözünü gönlünü ele, deyi Mahmud’un goynuna sohdu. (Kaya: 1987:142)

Âşıklar arasında hatıra olarak alınıp verilen hediyeler, incelenen bir diğer halk hikâyesi olan “Asüman ile Zeycan”da da görülmektedir. Hikâyede âşıklar bir süre ayrı kalmak zorundadır ve ayrılık süresi boyunca birbirlerini hatırlamak için karşılıklı olarak verdikleri hatıra niteliği taşıyan hediyeler sırasıyla altın bilezik ve karşılığında çevreye sarılı bir tutam saç olarak şöyle görülmektedir:

—Bu memleketten gider ve bir müddet görünmezsem, babanın öfkesi geçer, bana karşı kini ve düşmanlığı kalmaz, diye düşünüyorum. Seni kime bırakacağıma gelince: Seni Kadir Mevlâya emanet edeceğim. Yalnız senden bir yadigâr isterim… dedi.

Kız da kolundaki altın bileziği çıkarıp Asümana verdi. Bu bileziğin üzerinde elmas taşlarla bir yürek şekli vardı…

Dedi ki:

—İşte sana bir yadigar. Bunun üzerindeki yürek şeklini gördükçe yüreğimin, sende ve seninle beraber olduğunu hatırlarsın.

Asüman da saçlarından bir parça kesip gözyaşları ile ıslatmış olduğu çevresine sararak kıza verdi. “İnşallah yakında görüşür ve kavuşuruz” diyerek bahçeden çıkıp evine geldi.

(1947: 12)

Aynı hikâyenin ilerleyen kısımlarında derviş Asüman’a sevdiğinden bir haber getireceğini söyleyerek Zeycan’ın yanına gider. Zeycan ve Pîr karşılıklı olarak atıştıktan sonra Zeycan dervişin Asüman tarafından gönderildiğini anlayınca olaylar şu şekilde gelişir:

Asümanın gitmezden evvel kendine yadigâr olarak verdiği çevreyi koynundan çıkardı. İçine kendi elile topladığı gülleri doldurup dervişe verdi.

Hazreti Hızırdan başkası olmayan bu derviş baba, göz yumup açıncaya kadar Basra şehrine gidip Afyoncu baba kahvesine oturup Asümana kızın hediyesini verdi. (1947: 31)

Hurşit ile Mahmihri Hikâyesi”nde verilen hediyenin ne olduğu bilinmese de âşıklar arasında gerçekleşen hediyeleşme şu şekilde görülmektedir:

65 Şimdi kız oğlana, oğlan kıza belgüzar virüb ayrılub gitdiler. (Sakaoğlu- Duymaz, 2001: 109)

Âşık Garip Hikâyesi”nde (Türkmen, 1995) Garip başlık biriktirmek için giderken ailesine sazını yadigâr bırakır. Bu durum hikâyede şöyle görülmektedir:

“Ey anne, ey baba, ey bacı, sazımın birini, yadigâr, size duvarda asiram, kendi odamda.”

(Türkmen, 1995: 215)

Halk hikâyelerinde de kendisine hediye gelen padişah, itibarının zedelenmemesi ve konumunun sarsılmaması için gelen hediyenin değerinde ya da ondan daha kıymetli hediyeler göndermeye çalışır. Bu durum “Akıllı Mehmet ile Gülfidan Hanım Hikâyesi”nde (Yılmaz, 2011a: 312) tıpkı yukarıda adı geçen “Çiftçi Mehmed Ağa”, “Mehmet Ağazade Mehmet Ağa” ve “Ahmet Bezirgân” adlı masallarda olduğu gibi görülmektedir. Bu hikâyede ise kahramanın gönderdiği hediye değerli bir madendir. Bunun karşılığında alınan hediye ise yine kıymetli madenlerden ve taşlardan oluşan bir bohçadır. Devlet büyükleri ya da halkın ileri gelenleri arasında hediyeleşme tamamen gücün göstergesidir. Armağanın da kişinin sosyal statüsünü, prestijini artırıp bu sırada elde edilen gücün korunmasını sağladığı bilinmektedir (Akay, 1999; Bataille, 2010; Birekul, 2014; Reiter, 2016). Kişi ne kadar çok verirse o kadar saygınlık kazanır ve o kadar güçlüdür. Vermediği durumda ise hem itibarını hem de gücünü kaybeder. Bu hikâyelerde de elde olan gücün kaybedilmemesi için çeşitli hediyeler verildiği görülmektedir.

1.1.5. Atasözleri ve Deyimlerde Andaç, Armağan, Bergüzar, Hatıra, Hediye ve