• Sonuç bulunamadı

Konumuzun esasını teşkil eden Halk Bilgisi Haberleri ve Çorumlu dergilerinde yer alan çeşitli metinleri ve bunların Türkçe eğitimine olan katkılarını açıklamaya çalışacağız. Ancak bundan önce dergilerin çıkarılma amacına kısaca değinelim.

1 Kasım 1929 tarihinde Halk Bilgisi Haberleri dergisi, 15 Nisan 1935 tarihinde ise Çorumlu dergisi yayın hayatına başalr. Cumhuriyetin ilk yıllarında yayın hayatına başlayan bu dergilerin temel amacı ulusumuza Atatürk ilke ve inkılâplarını benimsetmek, Cumhuriyet sevgisini tüm yurda yaymak olmuştur. Dergilerde yer alan metinler aracılığıyla ulus ve yurt sevgisi beslenip güçlendirilmeye çalışılmıştır.

1 Kasım 1928 tarihinde yeni Türk alfabesinin resmî kabulünden hemen sonra yayın hayatına başlayan Halk Bilgisi Haberleri dergisi, ardından yayınlanmaya başlayan Çorumlu dergisi ülkemizdeki okur-yazar oranının azlığını göz önüne almış, dönemin sosyal ve siyasal olaylarını da sayfalarına taşımıştır.

Halk Bilgisi Haberleri ve Çorumlu dergilerinde yer alan yazılar içinde özellikle şiir, masal, mâni, türkü ve destanlarda bir yoğunlaşma olduğu görülür.

Bu noktada dergilerde geçen parçaların özelliklerini ve eğitimimizdeki işlevini açıklayabiliriz.

Halk Bilgisi Haberleri ve Çorumlu dergilerinde yer alan şiir örnekleri yoluyla bireylere güzellik duygusu kazandırılmaya çalışılmıştır. Genellikle halk kültürünün ürünü olan bu şiirlerde konuların çeşitlilik gösterdiği belirtilebilir. Şiirlerin dili büyük bir bölümünde sadedir. Yer yer dili ağır olan şiirlere de rastlanmaktadır. Ayrıca dönemin halk şairlerini tanıtıcı yazılara yer verilerek

şiirin yazıldığı devir, sanatçısı ve mensup olduğu edebî şube belirtmeye çalışılmıştır. Halk Bilgisi Haberleri’nde Faruk Uluğ’un (1929) Yunus Emre’yi konu alan yazısında Türk şiirinin güzel örnekleri okuyuculara aktarılır. Yine M. Zeki’nin (1930) “Âşık Ali” başlıklı yazısında bir halk şairinin hayatına ve edebî kişiliğine yer verilmiştir.

Destan örneklerindeki olaylar, kahramanlık duygularını geliştirdiği gibi millet hayatındaki kültürel bütünlüğünün kaynağını oluşturur. Konuları bakımından çeşitlilik gösteren destanların dönemin tarihî olaylarına ışık tuttuğu görülür. Çorumlu dergisinde Neşet Köseoğlu’nun (1938) “Kurtuluş ve İnkılâp Destanı” başlıklı yazısında Atatürk ve ulus sevgisi okuyuculara aşılanmaya çalışılır.

Dergilerde genellikle bir olaya dayanarak söylenen türkülerden bazılarının ilk söyleyenin adının unutulup halka mal olduğu, bazılarının ise âşığın adını bünyesinde koruduğu ve anonimleşmediği belirtilebilir. Bu türküler aracılığıyla yurt, doğa sevgisi ve kahramanlık duyguları okuyuculara aşılanır. Çorumlu dergisinde Sadi Leblebici’nin (1938) yazısında Çorum bestelerinin en değerlisi olduğu söylenen Arzı Türküsü’ne yer verilmiştir. Bu türküde doğanın güzellikleri anlatılır.

Manzum ve mensur olmak üzere verilen bilmece örnekleri eğitici ve öğretici bir nitelik taşımaktadır. Halk Bilgisi Haberleri’nde Ziya Günalp’in (1938) yazısında toplam elli iki bilmece yanıtlarıyla birlikte aktarılmıştır.

Dergilerde yayımlanan mânilerin çeşitliliği dikkat çekicidir. Hemen her konuda söylenen mânilerin yapı bakımından kısa ve ölçülü oluşu nedeniyle hafızalarda kolayca yer ettiği söylenebilir. Çorumlu dergisinde Eşref Ertekin’in (1938) tefrika halinde yayınlanan “Çorumlu Mânileri” örnek verilebilir.

Anonim halk şiiri ürünlerinden olan ve özel bir ezgiyle söylenen ninni ve ağıt örnekleri yoluyla Anadolu’nun zengin kültür mirası tanıtılır. Çorumlu

dergisinde Eşref Ertekin’in (1945) toplam on bir dörtlükten oluşan ninni örneği dkkat çekicidir. Yine Halk Bilgisi Haberleri’nde Osman Bahadıroğlu’nun (1940) yazısında Arif Bey’in ölümü üzerine Telli Senem tarafından yakılmış bir ağıda yer verilmiştir.

Dergilerde edebiyatımızda “alkış” adı ile anılan dua, “kargış” adı ile anılan beddua örneklerine yer verilir. Anlatıma canlılık kazandıran ve günlük yaşamda sıkça kullanılan dua ve bedduaların sözlü hazinemizdeki yeri vurgulanmıştır. Halk Bilgisi Haberleri’nde M. Halit Bayrı’nın (1934) yazısında ilenç ve dileklere yer verilir.

Dergilerin çeşitli sayılarındaki ses ve sözcük benzerliğinden yararlanılarak oluşturulan hoş söyleyişli tekerlemeler, kolay ezberlemeyi sağladığı için çocukların dil gelişimini olumlu yönde etkiler. M. Zeki’nin (1933) yazısında Konya tekerlemelerine yer verilmiştir.

Sevgili, aşk, ayrılık ve eğlence konularında söylenen şarkıların dili yalındır. Şarkılar yoluyla okuyucuların estetik zevkini yükseltmek amaçlanır.

Halk Bilgisi Haberleri dergisinin hemen her sayısında yer alan masal örnekleri dikkat çeker. Çoğu çok uzun olan bu masallar arasında konu birliği bulunmamaktadır. Olayların yoğun anlatıldığı masallar içinde okuyucular için sıkıcı olabilecek parçalara rastlanmamaktadır. Genellikle bir sayıda tamamlanmayan masalların devamına diğer sayılarda yer verilir. Halk Bilgisi Haberleri’nde Naki Tezel’in (1936) “Köse Dayı” adlı masalında büyüklerinin sözünü dinlemeyen çocukların öldüğü, kurnazca davranan bir çocuğun ise Köse Dayı’nın tuzağına düşmeyip Köse Dayı ve ailesini öldürdüğü anlatılmıştır. Masalda çocuklara büyüklerin sözlerinden çıkmamaları öğütlenmiştir.

Masallar -bilhassa Keloğlan Masalları- aracılığıyla okuyucular neşelendirilir, okuyuculara insan ve doğa sevgisi öğretilir, iyimserlik duygusu

aşılanır. Öte yandan masallardaki dil ve anlatım özellikleriyle Türk dilinin kuralları okuyuculara sezdirilir.

Dergilerde yer alan halk hikâyelerinde şiirlerde olduğu gibi geniş bir konu çeşitliliği vardır. Okuyuculara olumlu duygu, düşünce ve davranışların aşılanmasında bu hikâyeler büyük bir önem arz eder. Kültürümüzün en değerli hazinelerinden biri olan halk hikâyeleri kimi zaman eğlendirici, kimi zaman öğretici bir misyonu üstlenir. Halk Bilgisi Haberleri’nde Muammer Önus’un (1940) “Memiş’in Rüyası” başlıklı masalında Memiş adlı bir külhancının gördüğü bir rüyayı muabbire anlattığı, muabbirin onun iyi bir mevkiye geleceğini söylediği, hamamcının ölmesi üzerine Memiş’in hamamcının zevcesi ile evlenerek hamamcı olduğu, Memiş’le aynı rüyayı gören başka bir adamın da sadrazam olduğu, Memiş’in de bu duruma üzüldüğü, muabbirin de herkesin kabiliyetine göre mevki sahibi olacağını söylediği anlatılır. Bu masal aracılığıyla toplumdaki herkesin becerisine göre mevki sahibi olabileceği mesajı verilmiştir.

Tarihle halk hayalinin birleştiği bir tür olan efsanelerde dil ve anlatım oldukça yalındır. Efsaneler aracılığıyla Anadolu kültürü tanıtılır. Halk Bilgisi Haberleri’nde Hasan Fehmi’nin (1929) yazısında Oğuz Kağan’a annelik yapan Bozkurt, Anadolu’da bir halk efsanesi olarak anlatılır.

Menkıbeler yoluyla halk inançları ve kültürel değerlerin önemi vurgulanır. Çorumlu dergisinde Eşref Ertekin’in (1946) yazısında “Derbeyanı Menakıbî Âli Osman” adlı menkıbeye yer verilmiştir.

Sözlü ve anonim ürünlerimizden biri olan halk fıkralarında mizah duygusu okuyuculara aşılanmaya çalışılır. Halk fıkralarındaki dilin yalınlığı dikkat çekicidir. Fıkralarda yer alan kısa, veciz söyleyişler yoluyla okuyuculara gündelik hayatta her

gün karşı karşıya gelebildiğimiz durumlar aktarılır. Halk Bilgisi Haberleri’nde Şevket’in (1934) yazısında “Trabzon Halk Hikâyeleri” başlığı altında beş halk fıkrasına yer verilmiştir.

Gerçek yaşamın bir dönemini içine alan anı türüyle devrin sosyal ve siyasal durumu hakkında bilgi verilir. Halk Bilgisi Haberleri’nde Ziya Günalp’in (1937) yazısında yazarın Sarıkamış- Kars arasında “Beğli Ahmet İstasyonu”nda tanıdığı bir istasyon memuru ile geçirdiği bir güne yer verilir.

Gündelik konulara ve sorunlara yer veren sohbet türüyle çeşitli görüş ve düşünceler okuyucularla paylaşılır. Karşılıklı soru-cevap anlatımına dayanan bu tür aracılığıyla dilimizin anlatım zenginliği vurgulanır. Çorumlu dergisinde Salim Altuğ’un (1941) yazısında bir tren yolculuğu sırasında yazarın, oğlunu Salihli’nin kurtuluşunda kaybeden bir Türk anasıyla tanıştığı, bu kadının yıllar sonra Salihli’de şehitler adına dikilen bir abidede oğlunun künyesini gördüğü ve mutlu olduğu anlatılır.

Özdeyişler, atasözleri ve deyimler anlatımı zenginleştiren birer unsur olarak dergilerin farklı sayılarında farklı yoğunlukta yayımlanmıştır. Bilhassa atasözlerinin dergilerdeki yoğunluğu dikkat çekicidir. Bu sözlerle okuyucuları söylenen sözle ilgili düşündürmek, böylece onlara birtakım düşünceleri ya da erdemleri kazandırmak amaçlanmıştır. Öte yandan farklı bölgelerin atasözleri ve deyimlerine yer verilerek Anadolu’nun zengin sözlü mirası okuyuculara sezdirilmeye çalışılır. Halk Bilgisi Haberleri’nde Mehmet Halit Bayrı’nın (1933) tefrika halinde yayınlanan atasözleri örnek verilebilir.

Yukarıda sıraladığımız edebî metin örnekleri dışında kalan gelenek ve görenek, kişiler, yöresel özellikler, yiyecek ve içecek, halk eğlenceleri, halk sporları, halk oyunları vb. yazılar içinde Anadolu’nun birbirinden renkli kültürleri okuyanlara

tanıtılarak ortak ulusal bilinci ve millet sevgisini aşılamak amaçlanmıştır. Ayrıca “Sözlük” başlığı altında Anadolu’nun farklı bölgelerine ait yöresel dil kullanımları ana dildeki karşılıklarıyla verilerek genç nesillerin kelime dağarcığı zenginleştirilmeye çalışılır.

Benzer Belgeler