• Sonuç bulunamadı

Hakem Kararına Bağlı Sebepler

B. Usûli İlkelerde Kamu Düzeni

4. Hakem Kararına Bağlı Sebepler

a. Gerekçesiz veya Çelişkili Gerekçe Barındıran Hakem Kararları

Hakem kararlarının gerekçesiz olması kamu düzenine aykırılık bakımından değerlendirilmesi gereken bir başka konudur. Bu bağlamda Model Kanun md. 34/3, taraflarca aksi kararlaştırılmış olmadıkça hakem kararının gerekçeli olması gerektiğine hükmetmektedir. MTO Tahkim Kuralları md. 32/2 de, hakem kararlarının gerekçeli olması gerektiğini belirtmektedir.

Anayasa md. 141/3, her türlü mahkeme kararının gerekçeli olması gerektiğini hükme bağlamaktadır405. Öte yandan, taraf iradesi ile seçilen ve taraf menfaatine hizmet eden hakemlerden, hakimler gibi hareket etmesini istemek yerinde bir beklenti olmayabilir. Hakimlerin yargılama faaliyetinde bulundukları devlete karşı sorumlulukları olmasına karşın hakemlerin bu tip bir sorumluluğunun olduğunu söylemek güçtür.

Hakemlerin sorumluluğu devletlerden daha çok uyuşmazlık taraflarına yöneliktir. Bunun yanı sıra tahkim kurumuna olan güvenin sağlanması da hakemlerin diğer bir sorumluluğu arasında sayılabilir. Tahkim yargılamasında modern kamu düzeni anlayışı da her şeyden önce milletlerarası ticaretin gereklerine uygun, taraf menfaatinin ön planda tutulduğu, hukukun etkin ve adil bir şekilde uygulanmasını temin etmeye yönelik bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tarafların etkin bir savunma hakkına sahip olması, özellikle uyuşmazlık aleyhine sonuçlanan taraf bakımından oldukça önemlidir406. Hakem kararının gerekçesi, bu bakımdan taraf menfaatine de hizmet etmektedir. Ancak belirtildiği üzere milletlerarası düzenlemelerde irade serbestisi ilkesinin bir yansıması olarak tarafların, hakem kararının gerekçesiz olması yönünde anlaşabileceklerine ilişkin hükümler

405 Tanrıver, söz konusu Anayasa hükmünün hakem kararları için de geçerli olduğu görüşündedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Tanrıver, a.g.e., s. 488.

406 Kronke vdi., a.g.e., s. 376.

92

mevcuttur407. Taraflara tanınan böyle bir imkanın, karar verilmesini hızlandırması açısından önemli olduğu vurgulanmaktadır408.

MTK md. 14/2 hakem kararlarında, kararın dayandığı hukuki sebepler ve karar gerekçesinin belirtileceğine hükmetmiştir. Yani MTK gerekçe bakımından tarafların aksini kararlaştırabileceği bir yol öngörmemiştir. Bu itibarla MTK’ya tâbi olan bir uyuşmazlıkta hakem kararlarının gerekçe ihtiva etmesi gerektiği söylenebilir. MTK’ya tâbi olmakla birlikte lex mercatoria veya hakkaniyet ve nesafete göre karar verilmesi halinde dahi hakemlerin gerekçeyi belirtmesi gerektiği belirtilmektedir409.

Gerekçesiz karar verilebileceğini kabul eden bir sisteme tâbi olarak verilen hakem kararının gerekçeyi zorunlu kılan bir hukuk sisteminde tenfizi istendiğinde tenfiz talebinin bazı davalarda reddedildiği dile getirilmektedir410. Ulusötesi kamu düzeni anlayışı, bu noktada göz önünde bulundurulması gereken bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hakem kararının gerekçesiz olmasının başlı başına milletlerarası nitelikli uyuşmazlıklar bakımından kamu düzenini ihlal edeceğini söylemek yerinde olmayabilir411. Paris İstinaf Mahkemesi’nin gerekçesiz hakem kararının milletlerarası kamu düzenini etkilemediğine; yalnızca mahalli hakem kararlarının geçersizliği için bir sebep teşkil ettiğine yönelik kararının olduğu belirtilmektedir412. Bununla birlikte Nomer, tamamen çelişkili ve tutarsız gerekçelere dayanan bir hakem kararının kamu düzenine

407 Örneğin UNCITRAL Model Kanun md. 34/3: “The arbitral tribunal shall state the reasons upon which the award is based, unless the parties have agreed that no reasons are to be given.”.

408 Özel, İngiliz, Alman ve İspanyol Tahkim Kanunları’nın da benzer hükümler ihtiva ettiğini belirtmektedir. Özel, Tahkim, a.g.e., s. 184.

409 MTK, esasa uygulanacak hukuk yönünden anasyonel kurallar, lex mercatoria veya uluslararası prensiplerin hakemler tarafından yakın irtibatlı hukuk olarak uygulanmasını kabul etmemektedir. Bu tip düzenlemeler, yalnızca tarafların seçimiyle vücut bulmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sibel Özel,

“Milletlerarası Tahkimde Uyuşmazlığın Esasına Uygulanacak Hukuk”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, İkinci Uluslararası Özel Hukuk Sempozyumu “Tahkim”, Ed. Erol Ulusoy/ Aslı Yıldırım, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Şubat, 2009, (Esasa Uygulanacak Hukuk), s. 375; Özel, Tahkim, a.g.e., s. 184. Aynı yönde bkz. Arzu Oğuz, “Devletlerin Uluslararası Uyuşmazlığa Bakışı ve Lex Mercatoria’nın Rolü”, Uluslararası Uyuşmazlık Çözümünde Usûl, Uygulamalar ve Güncel Sorunlar Sempozyumu, II. Oturum, Türkiye Barolar Birliği, Ankara, Ocak, 2009, s. 73. Benzer açıklamalar için ayrıca bkz. Chuckwumerije, a.g.e., 130-132.

410 Kronke vdi, a.g.e., s. 376.

411 Aynı yönde Özel, Tahkim, a.g.e., s. 185.

412 Özel, Tahkim, a.g.e., s. 185.

93

aykırılık teşkil edebileceğini belirtmektedir413. Özel, gerekçesiz hakem kararlarının tek başına kamu düzenini ihlal etmeyeceğine; önemli olanın usûl hukuku açısından adil yargılanma yapılması ve taraflara eşit muamelede bulunulması; maddi hukuk açısından ise kararın dayandığı hukuk kurallarının kamu düzenine aykırılık teşkil etmemesi olduğunu vurgulamaktadır. Kamu düzeninin ise bu tip aykırılıkların esas sözleşme, tahkim anlaşması, hakem sözleşmesi ya da tahkim yargılaması tutanaklarından anlaşılması halinde devreye gireceğini ifade etmektedir414.

Hakem kararlarının gerekçesine ilişkin düzenlemeler ülkeden ülkeye değişkenlik göstermektedir. Ulusötesi kamu düzeninin milletlerarası alanda kabul edilen bazı standartlardan oluştuğu göz önünde bulundurulduğunda hakem kararının gerekçesiz olması durumunun ulusötesi kamu düzeni kapsamında mütalaa edilemeyeceği; olsa olsa iç tahkim açısından bir ret sebebi teşkil edeceği söylenebilir. Milletlerarası düzenlemelerde kararın gerekçeli olması teşvik edilmektedir. Ancak hızlı karar verebilmek adına tarafların aksi yönde bir anlaşmaya varabileceklerinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ancak MTK’ya tâbi olarak verilen bir hakem kararında tarafların anlaşmasına bakılmaksızın gerekçeye yer verilmesi gerektiği söylenebilir.

b. Hakem Kararlarında Keyfiliğin Bulunması

Tahkim yargılamasında her ne kadar taraf iradesi ön planda olsa da bu durumun,

“hakemlerin yalnızca taraflara karşı sorumlu olduğu” şeklinde yorumlanmaması gerekmektedir. Hakemlerin, her şeyden önce milletlerarası ticari teamül, örf ve adetlerin yanı sıra ticari hayatın gereklerine uygun bir hakkaniyet anlayışına sahip olması gerektiği söylenebilir. Bu anlayışın yanı sıra hakem seçilen kişiler, tahkim kurumuna olan güveni sağlayacak en önemli kişiler olarak nitelendirilebilir. Dolayısıyla hakemlerin hüküm tesis ederken bu sorumluluk bilinciyle hareket etmesi yerinde olacaktır. Bu doğrultuda hakemlerin keyfi kararlar vermemeleri ya da başka bir deyişle kararlarında keyfiyetin bulunmaması gerekmektedir. Hakemler tarafların seçtiği usûl ve maddi hukuk kuralları uyarınca uyuşmazlığı çözmekle yükümlüdür; bu tip bir seçimin yapılmadığı takdirde ise uygulanacak usûl ve maddi hukuk kurallarını kendilerinin belirlemesi gerekmektedir.

413 Nomer, Devletler, a.g.e., s. 561. Aynı şekilde Kronke vdi. de, çelişkili gerekçeler barındıran hakem kararlarının hakimler tarafından revizyon yasağı sebebiyle gerekçesiz sayılarak kamu düzenine aykırılık tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceğini belirtmektedir. Kronke, vdi., a.g.e., s. 376.

414 Özel, Tahkim, a.g.e., s. 185.

94

Hakemlerin keyfi karar vermesinin önündeki ilk sınırı, işbu tarafların belirlediği ya da hakemler tarafından belirlenen usûl ve maddi hukuk kuralları oluşturmaktadır. Tarafların yetkilendirmesi sonucunda hakemler “hakkaniyet ve nesafete göre” de karar verme imkanına sahiptir. Ancak bu durumda dahi hakemlerin, keyfi kararlar vermemekle yükümlü olduğu ifade edilmektedir415.

Nomer, hakem kararlarında keyfiyetin bulunduğu sonucuna varabilmek için, kararda hak ve nesafet ilkelerine açıkça bir aykırılığın, diğer bir deyişle açık ve belirli bir haksızlığın vücut bulması gerektiğini belirtmektedir. Bu doğrultuda vakıaların ve delillerin takdirinde yapılacak hatalı değerlendirmelerin başlı başına bir keyfiliğe neden olmayacağını da ifade etmektedir416. Akıncı da, hakemlerin karar verirken eşitlik ve hakkaniyet ilkelerine aykırı davranmaları halinde söz konusu durumun bir tenfiz engeli oluşturacağını söylemektedir. Haksızlığın ise açık ve tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiğinin altını çizmektedir417.