• Sonuç bulunamadı

Hıristiyan Geleneksel Ailesi

Hıristiyanlık, bilindiği üzere Roma topraklarında doğmuĢtur. Hıristiyan geleneksel ailesi de; Roma kültürü ve Hıristiyanlığın kutsal kitabı olan Ġncil‘in öğretileri üzerine inĢa edilmiĢtir.

Roma kültüründe kadın, tam anlamıyla bir eĢya, cansız, duygusuz, ruhsuz bir madde olarak kabul edilmekte ve tabii olarak kendisine hiçbir hak tanınmamaktaydı. Bu durum sadece gündelik dıĢarı hayatı değil, evlerde de yani aile kurumu içerinde de geçerli idi. Evlilik ile birlikte kadın, babasının dininden çıkarak kocasının dinine geçmekte ve bu din değiĢimi aynı zamanda kadının; artık kocasının hüküm ve iznine de tâbi olduğu anlamına gelmektedir (ġahin Utku, 2020: 134-135). Üstelik bu değersizlik, evlilik akdine de yansımaktadır. Evlilik âdeta bir kadın ile bir erkek arasındaki aile kurma kararı değil, kızın ―efendisi‖ konumunda sayılan; erkek kardeĢ, baba gibi ailenin ―erkek‖ olan herhangi bir üyesi ile kocası arasında yapılan bir anlaĢma ve hak devridir. Kadına da fikri hiçbir aĢamada sorulmamaktadır (Ortaylı, 2018: 90).

Kadının sosyal hayattaki ve aile hayatındaki köleliği; bir evlat olarak da geçerliliğini korumuĢtur. Roma‘da evliliğin en önemli gayesi tapınmayı devam ettirebilecek bir gelenek nesil meydana getirmekken, kız çocuk bu amacın dıĢında tutulmuĢtur, zira o, bilindiği gibi evlendiğinde babasının dinini terk edecektir (ġahin Utku, 2020: 136). ―Bu nedenle erkek çocuklar doğduğunda onların aileye kabulünü ve evin tanrısına takdimlerini sembolize eden temsilî bir tören düzenlenmiĢtir.‖ (ġahin Utku, 2020: 136) Ayrıca eĢler; çocuklarının babasının kendileri olduğuna iliĢkin asılsız Ģüphelere dayanarak çocuklarını reddedip kapı önüne koyabilmekte ve kendinden olduğunu kabul ettikleri çocukları da sakatlık veya cinsiyeti sebebiyle yine reddedip, statü sağlamak için erkek çocuk evlat edinebilmekteydiler (Hortaçsu, 2015: 43).

Kadının anneliği de aynı çerçevede kötü bir muamele ve cezalandırma ile karĢı karĢıya bırakılmıĢtır. ―Hamile bir kadının bir sığıra eliyle ya da ayağıyla dokunmasıyla sığırın hastalanıp öleceği, ekinlerin kuruyup yok olabileceği

düĢünülmüĢ; kadının lohusalık döneminde giydiği tüm kıyafetler ve yemek kapları ev halkını da kirlettiği düĢüncesiyle yok edilmiĢtir.‖(ġahin Utku, 2020: 138)

Bu kültürel zemin üzerine gelen Hıristiyanlık, toplumsal iĢleyiĢteki kadın ve aile konumuna iliĢkin birtakım değiĢiklik ve ıslah adımları atmıĢtır.

Ġncil‘deki Ģu satırlardan anlaĢılacağı üzere, Hıristiyanlıkla birlikte ―aile‖ artık Tanrı tarafından kurulan bir müessesedir:

―Ġsa Ģu karĢılığı verdi: ‗Kutsal Yazılar‘ı okumadınız mı? Yaradan baĢlangıçtan ‗Ġnsanları erkek ve diĢi olarak yarattı‘ ve Ģöyle dedi: ‗Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.‘ ġöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Tanrı‘nın birleĢtirdiğini, insan ayırmasın.‘ ‖ (Yeni YaĢam Yayınları Ġncil Çevirisi, Matta, 19:4-6)

―Öğrencileri evde O'na yine bu konuyla ilgili bazı sorular sordular. Ġsa onlara,‗Karısını boĢayıp baĢkasıyla evlenen, karısına karĢı zina etmiĢ olur‘ dedi. ‗Kocasını boĢayıp baĢkasıyla evlenen kadın da zina etmiĢ olur.‘ ‖ (Yeni YaĢam Yayınları Ġncil Çevirisi, Markos, 10: 10-12)

Aile artık ilahi bir alan ile bağlantılı sayılmakta, böylelikle de aileye bir kutsiyet atfedilmektedir. Aile artık sosyal yahut medenî bir kurum değil, dinî bir kurum olarak kabul edilmektedir (Özdemir ve Teyfur, 2017: 25). Ailenin öneminin artıĢı ile boĢanmalar güçleĢtirilmiĢ, evlenilecek kiĢilerin Hıristiyan olması zorunluluğu getirilmiĢtir.

Burada belirtilen ayrılmayı imkânsızlaĢtıran tek bir beden olma durumu, Katolikler tarafından daha serbest bir hâle getirilmiĢtir. ―Katolik hukuku, boĢanma yasağının ortaya çıkaracağı olumsuzlukların azaltılması için ayrılığa müsaade etmiĢtir. Ebedi veya muvakkat olabilecek olan ayrılık, evlilik bağını değil, ancak birlikte yaĢama vecibelerini ortadan kaldırmaya matuftur.‖ (Acar, 2018: 164)

Hıristiyan geleneksel ailesinde, baba ve koca merkezli olup, Yaratıcı gibi ona da itaat beklendiğinden, Ġslâm geleneksel ailesindeki bütüncüllüğü imleyen ―ebeveyn‖ kavramından burada söz etmek mümkün değildir. Çocuğun anne-babaya saygısı Ġncil‘in öğretileri arasındadır, örneğin: ―Çünkü Tanrı Ģöyle buyurdu: ‗Annene babana saygı göstereceksin‘; ‗Annesine ya da babasına söven kesinlikle öldürülecektir‘ ‖ (Yeni YaĢam Yayınlar Ġncil Çevirisi, Matta, 15: 4) denmektedir ancak babanın anneden daha önde ve aktif sayıldığı, Prof. Dr. Ġsmail Doğan‘ın Barnabas Ġncili, 183-184‘ten aktardığı Ģu kısımdan anlaĢılabilmektedir:

― Ġsa cevap verdi: ‗Ruhumun huzurunda durduğu Tanrı sağ ve diridir ki, sözlerim doğrudur. Size ‗bir insanın çocuk gibi olması gerektiğini söyledim; çünkü bu, gerçek alçakgönüllülüktür. Eğer küçük bir çocuğa, ‗senin elbiselerini kim yaptı?‘ diye sorsanız, ‗babam‘ (diye) cevap verecektir. Eğer ona oturduğu evin kimin olduğunu sorsanız, ‗babamın‘ diyecektir. Eğer ‗sana kim yiyecek veriyor?‘ deseniz, ‗babam‘ (diye) karĢılık verecektir. Eğer, ‗sana yürümek ve konuĢmayı kim öğretti?‘ deseniz, ‗babam‘ (diye) cevap verecektir. Ama deseniz ki, ‗alnını kim yardı? Alnını böyle sardırmıĢsın?‘ diyecek olsanız, ‗düĢtüm ve baĢımı yardım‘ (diye) cevap verir. Eğer, ‗neden düĢtün‘ derseniz, ‗görmüyor musunuz? Küçüğüm, yetiĢkin bir insan gibi yürüme ve koĢma gücüm yok ki! Bu bakımdan, babam sağlam yürümem için benim elimden tutmadı. Fakat iyi yürümeyi öğrenmem için babam beni bir an bıraktı. Ve ben de koĢmak isteyince düĢtüm.‘ (diye) cevap verir. Eğer, ‗o zaman baban ne dedi?‘ derseniz, ‗niye Ģimdi oldukça yavaĢ yürümedin? Bak, ileride benim yanımdan ayrılmayacaksın‘, dedi (diye) cevap verir.‖ (Doğan, 2016:295)

Görüldüğü üzere, insanın Tanrı‘ya karĢı sergilemesi beklenen tutum, aynı zamanda çocuğun babasına sergilemesi gereken tutumdur da. Baba ve Tanrı bu aile düzeninde yan yanadır, ikisi de veren, itaat edilen, rızası gözetilip emri uygulananlardır. Oysa Ġslâm‘da Allah, her Ģeyin ve herkesin üstündedir, O; yarattıkları ile yetkisini ve konumunu paylaĢmaz, sadece emir ve yasaklarını bildirerek ne yapılacağını bildirir. Bu açıdan Ġslâm geleneksel ailesinde koca/baba, karı/anne ve çocuklar, sadece Allah‘ın emirleri doğrultusunda hareket etmek durumundadırlar. Ġki geleneksel aile arasında, çocuklarını, dinlerinin gereklerince yetiĢtirme vazifeleri ise tamamı ile ortaklık arz etmektedir.

Benzer Belgeler