• Sonuç bulunamadı

2. LİTERATÜR ÖZETİ

2.3. Kompozit Üretiminde Karbon Dolgular

2.3.5. Grafen

Literatür araştırmasına göre, geniş ölçekli ve tek atom kalınlığında, tek tabakalı grafen sentezleme denemelerinin 1975 gibi erken bir döneme dayandığı görülmüştür (Basu & Bhattacharyya, 2012; Singh vd., 2011). Fakat elde edilmesi 2004 yılında başarılmıştır. Manchester Üniversitesinde Geim ve Novoselov yaptıkları basit bir masa deneyinde selo bant yöntemiyle grafen tabakalarını başarılı bir şekilde ayırmışlardır (Geim & Novoselov, 2007; Novoselov vd., 2004). Yaptıkları bu çalışma ile 2010 yılında Nobel fizik ödülünü almışlardır. Grafen, grafit, karbon nanotüpler ve fullerenler dahil olmak üzere bazı karbon allotropların temel yapısal birimidir.

Grafen, 2004 yılında, grafitten mikro-mekanik soyma ile hazırlandıktan sonra, büyük ölçekte yüksek kaliteli grafen elde edilmesine yönelik araştırmalar hızlanmıştır. Mikro mekanik soyma (Costa, Satapathy, Wagenknecht, Weidisch, & Heinrich, 2006;

18

Novoselov vd., 2004), kimyasal buhar biriktirme (CVD) (Berger vd., 2006; Kuilla vd., 2010; Reina vd., 2009), silisyum karbür üzerinde epitaksiyel büyütme (Li, Muller, Gilje, Kaner, & Wallace, 2008; Sutter, Flege, & Sutter, 2008), grafen oksitin indirgenmesi (Berger vd., 2006; Li vd., 2008; Stankovich vd., 2007), sıvı fazda soyma (Shah vd., 2015) ve CNT’lerin açılması (Hirsch, 2009; Kosynkin vd., 2009) gibi yöntemlerle grafen elde edilmiştir. Her yöntemin bazı avantajları ve dezavantajları vardır. Tüm bu yöntemlerin avantajları ve dezavantajları Şekil 2.7’de verilmiştir.

Şekil 2.7. Grafen elde etmenin avantaj ve dezavantajları (Mittal vd., 2015)

Grafeni, grafit tabakalarından elde edilen, bal peteği şeklinde (altıgen), sp2 hibritleşmesi gösteren, tek atom kalınlığında, evrenin en ince malzemesi olarak tarif

19

edebiliriz (Geim & Novoselov, 2007; Novoselov vd., 2004). Grafene olan ilgi onun eşsiz özellikleri ile alakalıdır. Grafen 1000-1100 GPa Young modülü, 125 GPa kırılma dayanımı, yaklaşık 5000 W/m.K termal iletkenlik, 200000 cm2/V.s mobility, 2630 m2/g yüzey alanı gibi özelliklere sahip ve oda sıcaklığında kuantum Hall etkisi gösteren muazzam bir karbon dolgudur. (Balandin vd., 2008; Bolotin vd., 2008; Fang, Seong, & Dlott, 2008; Stoller, Park, Zhu, An, & Ruoff, 2008; Zhang, Tan, Stormer, & Kim, 2005). Saf, bozulmamış grafen doğada hidrofobiktir ve su ile temas açısı 95–100° arasındadır (Taherian, Marcon, Vegt, & Leroy, 2013). Biyolojik akışkanlarda süspansiyon elde etmek ve aglomerasyonu önlemek için yüzey aktif maddeler veya başka dengeleyici maddeler içeren suda zayıf bir şekilde dağılabilir. Bunun için bazal düzlemde ve kenar bölgelerinde karboksilat grupları ile ilişkili negatif yüklere bağlı olarak hidrojen bağları ve metal iyonu kompleksleri oluşturabilir (Goenka, Sant, & Sant, 2014).

Grafen ailesi tabaka sayısına ve kimyasal modifikasyonlarına göre sınıflandırılır. Yaygın olarak kullanılan grafen türevlerinden bazıları tek katmanlı grafen, iki katmanlı grafen, çok katmanlı grafen (grafen nanopalet), grafen oksit (GO) ve indirgenmiş grafen oksit (rGO)’tir (Goenka vd., 2014).

2.3.5.1. Grafen Oksit (GO)

Grafen bazlı nanokompozitlerde en popüler yaklaşımlarından biri, daha düşük üretim maliyetleri nedeniyle grafen oksit (GO) kullanmaktır. Grafen oksit (GO), Şekil 2.8’de gösterildiği gibi düzlemde karboksil, epoksit ve hidroksil gruplarına sahip tek atom kalınlığında grafen tabakalarından oluşan, kimyasal olarak modifiye edilmiş yüksek oranda oksitlenmiş bir grafen formdur (Goenka vd., 2014). Karboksilat grubu kolloidal stabilite ve pH’a bağlı negatif yüzey yükü sağlar (Park et vd., 2009). Bazal düzlemde mevcut olan epoksit ve hidroksil grupları yüksüzdür ancak polar zayıf etkileşimlere, hidrojen bağına ve diğer yüzey reaksiyonlarına izin verir (Kim vd., 2010). Ayrıca bazal düzlem, hidrofobik olan ve kovalent olmayan fonksiyonelleştirme için π – π etkileşimleri olan modifiye edilmemiş grafen alanlarından serbest yüzey elektronları içerir. Böylece GO amfifilik özellik gösterir (Guo vd., 2011; Kim, Cote, & Huang, 2010).

20

Şekil 2.8. Grafen Oksitin yapısı (Compton & Nguyen, 2010)

Grafen bozulmamış yapısıyla fonksiyonel gruplar içermez ve bu nedenle organik polimerler ile bağlanması zordur. Diğer taraftan grafen oksitte (GO) var olan oksijenli fonksiyonel gruplar (karboksil, hidroksil, epoksit vb) organik polimerlere bağlanarak kararlı kompozitler oluşturabilmektedir. Sonuç olarak çözücüler açısından grafen oksit su bazlı çözücülerde iyi dağılım gösterirken, grafen ise organik çözücüler içerisinde daha iyi dağılım gösterir (Dikin vd., 2007; McAllister vd., 2007; Vickery, Patil, & Mann, 2009).

Grafen tabakaları elde etmek için uygun maliyetli bir yaklaşım olmasına rağmen, grafenin GO’e oksidasyonu, önemli ölçüde değiştirilmiş fizikokimyasal özelliklere yol açar. Fonksiyonel grupların varlığı GO’te yüksek kusur yoğunluğu yaratır, böylece mekanik, elektriksel ve termal özellikler azalır (Karlicky, Datta, Otyepka, & Zboril, 2013; Sreeprasad & Berry, 2013; Suk, Piner, An, & Ruoff, 2010).

2.3.5.2. İndirgenmiş Grafen Oksit (rGO)

Düşük üretim maliyetleri nedeniyle, orijinal bal peteği şeklindeki karbon kafes yapı geri kazanılabilirse, GO çok uygun fiyatlı bir ara ürün olabilir. GO’in indirgenmesi kimyasal, termal ve UV yöntemleri kullanılarak elde edilebilir (Chua & Pumera, 2014; Park vd., 2009; Pei & Cheng, 2012; Shah vd., 2015). GO’in indirgenmesi ile oksijen içeriğinin büyük bir kısmı kaldırılabilse de (C: O oranı 2: 1’den 246: 1’e artar) GO’in tamamen indirgenmesi zordur (Pei & Cheng, 2012). Şekil 2.9’da rGO’in yapısı gösterilmektedir.

21

Daha da önemlisi, GO’in indirgenmesi, karbon boşlukları, artık oksijen içeriği ve kümelenmiş beşgen ve altıgen karbon yapıları ile değiştirilmiş bir kimyasal yapıya neden olur (Bagri vd., 2010; Navarro vd., 2010). Bu kusurlar nedeniyle, GO indirgenmesi ile bozulmamış grafenin özelliklerine ulaşılamaz. GO’in indirgeme sürecini anlamak ve grafene yakın yapısal özelliklere sahip olan rGO’in başarılı sentezi, grafen bazlı materyallerin geliştirilmesinde önemli adımları temsil edecektir (Chua & Pumera, 2014; Pei & Cheng, 2012). Grafen ve türevlerinin bazı özellikleri Çizelge 2.6’da verilmiştir.

Şekil 2.9. İndirgenmiş Grafen Oksitin yapısı (Compton & Nguyen, 2010)

2.3.5.3. Grafen Nanopalet (GNP)

Saf grafen üretmek için geliştirilen yöntemleri daha önce açıklamıştık. Bu yöntemlerin çeşitli dezavantajları mevcuttur. Bu dezavantajlar yüksek maliyet, potansiyel bir kütle ölçeğinde üretilememe ve düşük saflık oranıdır. Düşük maliyetli grafen üretmek için oksitlenme ve indirgeme yöntemleri yaygın olarak kullanılmaktadır fakat, bu yöntemlerde yüksek derecede oksitlenme ile çok sayıda hibridize sp2 karbon atomu sp3’e dönüştürülür ve bu da elektrik iletkenliğinin ve fiziksel özelliklerin ciddi şekilde bozulmasına neden olur (Shi vd., 2018). İndirgeme için ister kimyasal, ister termal isterse de UV indirgeme yöntemi kullanılsın tam indirgenme sağlanamadığı için bu özellikler geri kazanılamaz.

Düşük maliyetli yüksek kalitede üretim yapmak için bir yaklaşımda grafitten GNP elde etmektir. GNP’de tek katmanlı grafen gibi sp2 hibritleşmesi gösteren karbon atomlarına sahiptir. Karbon atomları nedeniyle, GNP düşük kütle yoğunluğu, yüksek elektriksel ve termal iletkenlik özelliklerine sahiptir (Afzal vd., 2016). GNP’ler, birkaç

22

katmanlı veya çok katmanlı yüksek kristalli grafenlerin bir karışımını ifade eder. GNP’deki grafen palet sayısı üretim aşamasına bağlıdır. Örneğin, çözücü ve ultrasonik sürenin seçilmesi, ortalama palet kalınlığını 3.57 ± 0.50’den 2.51 ± 0.39 nm’ye indirebilir (Zaman vd., 2012; Zaman vd., 2012). Sonuç olarak GNP’ler, çok fonksiyonlu ve yüksek mekanik performanslı polimer kompozitler geliştirmek için uygun maliyetli bir adaydır.

Çizelge 2.6. Grafen ve türevlerinin bazı özellikleri (Goenka vd., 2014; Perreault, Faria, & Elimelech, 2015)

Benzer Belgeler