• Sonuç bulunamadı

GLİOMA VE METASTAZ CERRAHİSİNDE SODYUM FLUORESCEİN İLE CERRAHİ KAVİTE KONTROLÜ: HİSTOPATOLOJİ İLE FLORESANS

Belgede Sözlü Sunumlar . (sayfa 42-44)

KORELASYONU

Burcu Göker, Mustafa Ömür Kasımcan, Mehmet Osman Akçakaya, Mustafa Kemal Hamamcıoğlu, Aydın Sav, Talat Kırış

İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı, İstanbul Liv Hospital Ulus, Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği, İstanbul

Giriş ve Amaç: Beyin tümörlerinin peroperatif yerlerinin saptanması ve rezeksiyon miktarı, hastaların prognoz ve sağkalımlarını etkileyen en önemli faktörlerdir. Sodyum fluorescein (Na-Fl) oftalmolojik anjiografi için yıllardır kullanılmaktadır. Kan beyin bariyeri bozulmuş alanlarda ve tümör dokusunda yoğunlukla tutulmaktadır. 560 nm dalga boyunda özel ışık veren yeni mikroskop sistemi ile (YELLOW 560 nm, Pentero 900, Carl Zeiss Meditec, Oberkochen, Germany) tümör dokusu normal dokudan rahatlıkla ayırt edilerek bulunup daha geniş rezeksiyon yapılabilmektedir. Bu çalışmada kliniğimizde opere edilen glial ve metastatik tümör tanılı hastaların peroperatif rezeksiyon sınırlarından alınan ve normal ışık altında tümör olmadığı düşünülen fakat Na-Fl ile boyanan dokularının histopatolojik inceleme sonuçları sunulmaktadır.

Yöntem: Eylül 2015-Aralık 2016 tarihleri arasında opere edilen 25 hastadaki, 21 glial tümör ve 4 metastaik tümör çalışmaya dahil edildi. Hem YELLOW 560 nm filtre altında Na-Fl ile boyanan hem de normal ışıkta beyin dokusundan ayırt edilebilen tümör kısımları rezeke edildi ve histopatolojik değerlendirmeye yollandı. Ardından mikroskop altında normal ışıkta sağlıklı beyin dokusundan farklı olmadığı düşünülen ancak YELLOW 560 nm filtre altında Na-Fl ile boyanan dokudan ayrı bir histopatolojik örnekleme yapıldı. Histopatolojik değerlendirme uzman nöropatolog tarafından kör olarak değerlendirildi.

Bulgular: 25 olgunun 23’ünde kavite duvarından yapılan histopatolojik inceleme tümör açısından pozitifti. 2 vakada (metastaz) kavite duvarından alınan örnekler, Na-Fl ile boyanmasına rağmen negatif patoloji gösterdi. Tartışma ve Sonuç: Elde edilen sonuçlara göre Na-Fl’in glial tümörlerin rezeksiyonunda; kavite duvarlarının kontrolünde ve rezeksiyon sınırlarının genişletilmesinde yararlı olduğu görülmüştür.

Anahtar Sözcükler: Sodyum fluorescein, glioma, metastaz, yellow 560, rezeksiyon sınırları

hasta kadın 8 hasta erkek idi. Literatürden farklı olarak takibimizdeki hastaların kadın oranı %57 olup erkeklerden daha fazlaydı. Yaş aralıkları literatür ile uyumluydu. Hastaların kliniğimize başvuru şikayetleri baş ağrısı, baş dönmesi, ani bayılma, nöbet geçirme, görme bozukluğu, kusma ve bulantı şeklinde idi. 6 hastanın preoperatif obstrüktif tip hidrosefalisi vardı. 1 hastanın sol 3. kranial sinir paralizisi vardı. Hidrosefalisi olan 6 hastaya endoskopik yöntemle kistektomi yapıldı ve takiplerinde şant ihtiyaçları olmadı. 1 hastada postoperatif 8. ayda hidrosefalisi gelişmesi üzerine V-P şant uygulaması yapıldı. 1 hasta postoperatif 1. ayda rinore ve menenjit kliniği ile tekrar başvurdu. 1 hasta postoperatif erken dönemde menenjit tanısı alıp tedavi edildi. 1 hasta postoperatif akut serebral enfarkt nedeniyle exitus oldu.

Tartışma ve Sonuç: 3. ventrikülde bulunan sınırları düzgün homojen yapıda olan ve KK ön tanı varlığında, hastalarda radyolojik olarak hidrosefali saptanması durumunda endoskopik, hidrosefali olmayan hastalarda ise transkallozal yöntemle cerrahi yapılması hastaların klinik takiplerindeki sonuçlar ele alındığında tarafımızca uygun görülmüştür. Daha net sonuçlar elde edebilmek için daha geniş serilerle çalışılması önerilir.

Anahtar Sözcükler: Kolloid kist, III. ventrikül, endoskopik SS-107 [Nöroonkolojik Cerrahi]

IMPACT OF MATRIx METALLOPROTEINASES (MMPS)- 1, -7 AND -9 ON PITUITARY ADENOMAS

Recep Başaran1, Çağlar Bozdoğan2, Bahar Ceyran3, Mehmet Şenol4,

Doğan Gündoğan1, Nejat Işık1

1Istanbul Medeniyet University Goztepe Education and Research Hospital,

Department of Neurosurgery, Istanbul

2Aydin State Hospital, Department of Neurosurgery, Aydin

3Istanbul Medeniyet University Goztepe Education and Research Hospital,

Department of Pathology, Istanbul

4Erzurum Bolge Education and Research Hospital, Department of

Neurosurgery, Erzurum

Background and Aim: Pituitary adenoma are primary tumours that occur in the pituitary gland and are one of the most common intracranial neoplasms. In our days, tumor classifications are reevaluated due to newly detected molecular markers. The aim of this study is to find out whether changes in MMP level are associated with the histological and prognostic features of pituitary adenomas which are considered to be invasive according to Hardy classification.

Methods: 44 patients diagnosed with a hypophyseal adenoma between January 2007 – May 2015 have been evaluated retrospectively. Imunhistochemical procedures for MMP-1, MMP-7, MMp-9, p53 and Ki 67 have been applied to all patients.

Results: 36,4% (n=16) of 44 cases were males and 63,6% (n=28) were females. Ages vary between 22 and 86 and the mean age is 48,18±13,71. We detected that 45,5% (n=20) of hypophyseal adenomas are invasive, 27.3% (n=12) invades parasellar structures, 38.6% (n=17) make asymmetrical invasion. The relation between invasiveness and Ki-67 (p: 0.028), p53 (0.001), MMP-9 (p: 0.002) and recurrence (p: 0.005) are found significant. A close relationship between recurrence and invasion (p: 0.00), Ki-67 (p: 0.001), p53 (p: 0.001) and MMP-9 (p: 0.001) have been detected.

Giriş ve Amaç: Radyolojik görüntüleme yöntemleri ve biyokimyasal testlerle tanısı konulmuş ve kliniğimizde endoskopik transsfenoidal yaklaşımla opere edilmiş olguları sunmak.

Yöntem: Şubat 2014–Ocak 2017 tarihleri arasında kliniğimizde opere edilen 70 hipofiz adenomu olgusu retrospektif taranarak yaş ve cinsiyet, adenom boyutları, Knosp ve Modifiye Hardy evreleri, cerrahi sonuçlar ve komplikasyonlar belirlendi.

Bulgular: 70 olgunun 31(%45)’i kadın, 39(%55)’u erkekti. Ortalama yaş 51,5 ± 20,5 yıldı. Hipofiz adenomlarının 10(%14)’u mikroadenom, 60(%86)’ı makroadenomdu. Olguların 45(%64)’inin non-fonksiyonel adenom, 8(%11)’ inin prolaktinoma, 12(%17)’sinin GH salgılayan adenom, 2(%3)’sinin ACTH salgılayan adenom, 3(%5)’ünün adenoma eşlik eden pitüiter apopleksi olduğu tespit edildi.

Knosp evrelemesine göre olguların 12(%17)’si Evre 1, 23(%33)’ünün Evre 2, 18(%26)’inin Evre 3, 17(%24)’sinin Evre 4 olduğu görüldü.

Modifiye Hardy evrelemesine göre olguların 9(%12.8)’ i Evre 1(1A-E), 23(%33)’ü Evre 2(2A-E), 21(%31,5)’i Evre 3, 17(%24,5)’si Evre 4’tü. Nonfonksiyonel adenomların cerrahisinde ana amaç dekompresyon ile bası semptomlarının azaltılması olup, fonksiyonel adenomlardaki ana amaç mümkün olan en fazla tümör dokusunun çıkarılıp hastanın hormonal remisyona girmesini sağlamaktı.

Fonksiyonel tümörlerde ortalama 12 aylık remisyon oranları prolaktinomalarda %82, GH salgılayan adenomlarda %55,2, ACTH salgılayan adenomlarda %71 olarak saptandı.

Komplikasyonlar: 6 hastada BOS fistülü (%8.5) gelisti. Bu hastalar tekrar opere edilerek kapama için kullanılan yağ-fasya greftleri tekrar yerleştirildi, doku yapıştırıcı ve sfenoid sinüs içi foley sonda uygulaması ile birlikte lomber drenajla 4-5 gün süre ile yatak istirahati uygulandı. Bu yöntemle BOS fistülü vakalarının hepsi başarılı bir şekilde durduruldu. 2 hastada menenjit gelişti. Bu hastalar intaniye kliniği ile birlikte takip edilerek tedavileri düzenlendi.

Tartışma ve Sonuç: Hipofiz adenomlarının cerrahisinde endoskopik teknik son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde giderek popüler hale gelmektedir.

Anahtar Sözcükler: Endoskopi, hipofiz, adenom SS-106 [Nöroonkolojik Cerrahi]

III. VENTRİKÜLE LOKALİZE KOLLOİD KİST HASTALARINDA KLİNİK İZLEM VE CERRAHİ SEÇENEKLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Emre Bilgin, Burak Olmaz, Yurdal Gezercan, Vedat Açık, Gökhan Çavuş, İsmail İştemen, Hilmi Karaörs, Celil Yalman, Ali İhsan Ökten

Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroşirürji Kliniği, Adana

Giriş ve Amaç: III. Ventriküle lokalize 19 kolloid kist (KK) olgusunun klinik izlem ve cerrahi seçenekler açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: 2012-2017 tarihleri arasında kliniğimizde 19 hasta operasyon sonrası KK tanısı almıştır. Bu hastaların 6 tanesinde preoperatif hidrosefali olması üzerine hastalara endoskopik yöntemle kistektomi ve ETV(endoskopik third ventrikülostomi) prosedürü birlikte uygulanmıştır. Preoperatif hidrosefalisi olmayan 13 hastaya parasaggital kraniotomi ile girilerek transkallozal yöntemle kistektomi yapılmıştır.

SS-109 [Nöroonkolojik Cerrahi]

İNTRAKRANİAL LEZYONLARIN TANI VE TEDAVİSİNDE

Belgede Sözlü Sunumlar . (sayfa 42-44)

Benzer Belgeler