• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ

Spor duygu ve düşüncelerde iz bırakabilen, her türlü inanç ve kesimden birçok insanı, uzaktan-yakından, dolaylı ya da doğrudan etkileyebilen sosyal bir kurumdur.

İnsan bedeninin ve ruhunun terbiyesini merkezine alan spor, birçok fonksiyonu ile insan karşısına çıkan ve onun hayatını kuşatan bedensel ve ruhsal gerçeklerdir. Özellikle modern çağda teknolojinin hızlı gelişimi ile bu ilişkiyi daha da kuvvetlendirerek her yaştan, her cinsten ve her kesimden insanın tutum ve davranışlarını etkileyici bir konuma gelmiştir.

Spor, insanı ve toplumu hemen her alanda etkileyen, şekillendiren, sevindiren, üzen, kavga ettiren, barıştıran vb. özellikleriyle psiko-sosyal faaliyet alanlarından biri olduğu kadar, yalnızlaşma, dışlanma, yoksulluk, gibi duyguların kontrolünü de sağlayan, baskı altındaki bireyin tepkilerini dışa vurmak için meşru bir zemin oluşturan, adrenalin salınımına izin veren ve rahatlatan sosyal bir hareketliliktir. Kolayı ve zoru, iyiyi ve kötüyü, güzeli ve çirkini bir arada sunan spor, bu özelliği ile çok çeşitli ihtiyaçları karşılayan bir konuma gelmiştir (1).

Dolayısıyla bireysel, sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik, din, eğitim ve sağlık gibi birçok alan sporun fonksiyonları ile yakından ilişkili hale gelmiştir. Bu itibarla spor sağlık, eğitim, ekonomik, psikolojik, fiziksel ve ruhsal, güçlü ve dinamik bir toplum oluşturma gibi birçok alanda ihtiyaca ve beklentilere cevap verme özelliklerine sahip olmuştur.

Kişisel ve sosyal yaşamda bedenin ve ruhun sağlıklı olması, kişilik ve karakter oluşumunu geliştirmesi ile birlikte, bilgi, beceri ve yetenek kazanımını sağlayarak, kişi, toplum ve milletlerarası kaynaşma, dayanışma ve barış unsurlarını sağlayan faaliyetlerin bütünü olan spor, (2) popüler kültürün de önemli bir unsuru olmuştur. Bu haliyle spor, sosyolojik noktada yerini etkin olarak alabilmekte ve hatta çoğu zaman kendi yol haritasını da çizebilmektedir. Hatta sporun bu etkisi altında kalan her kesimden insanların istemli/istemsiz olarak spordan, spor kültüründen de habersiz kalamadıkları gözlemlenmektedir (3).

Sporun, beden ve ruh sağlığına katkısı, kişilik oluşturma, bazı erdemleri kazandırma ve koruma, hayatı disipline etme gibi birtakım edinimleri sağladığı savunulmaktadır. Fakat bu fikir veya düşüncelerin, sporun bunu tek başına başardığı anlamına gelmemektedir. Bu anlamda, insanların ve toplumsal hayatın şekillenmesinde,

2 güzel ahlak, kişilik, sağlam karakter ve sağlam ruh oluşumunda inanç ve dini inanışların da katkılarının olduğunu unutmamak gerekir.

Evrensel yönüyle her çağda dönemin sorunlarına çözüm üretebilen İslâm, insan hayatına olumlu etkisi olabilecek tüm konulara açıklık getirdiği gibi, sporun, eğlencenin, fiziksel aktivitelerin, bireysel ve sosyal hayatın, sağlığın ve eğitimin nasıl olması gerektiğinin çerçevesini de genel prensiplerle çizmiştir. Bu ve bunun gibi diğer birçok konuda insanın faydasına olabilecek birtakım sınırlamaları da belirlemiştir (4).

Ancak, İslam Dini’nin mensupları, birçok meselede olduğu gibi spor ile de alakalı tutuk, ertelemeci, öteleyici, önemsemez, kuru bir reddiye ve zaman zaman da tamamen yok sayma gibi tavırlar içerisine girmektedirler (5).

Spor ve İslam ile ilgili alan/yazında konuyla ilgili yer alan çeşitli lisansüstü tez, bilimsel makale, kitap ve dergi gibi bilimsel çalışmalara yer verilmiştir. Ancak bu çalışmalara bakıldığında, genel olarak Hazreti (Hz) Peygamber dönemindeki spor, oyun ve eğlence kültürüne temas edilmiş, genel olarak fıkhi boyutları ele alınmış ve ayrıca İslam ile spor arasındaki ilişki betimlenmeye çalışılmıştır. Ancak, sporun fonksiyonlarının İslam Dini açısından değerlendirilerek ele alınmasını gösteren bir çalışmaya rastlanılmamıştır.

Çalışmanın Sınırlılıkları

Yapısı itibariyle Spor ve İslam hayatın hemen her alanını kapsayan ve çok sayıda fonksiyonlara sahip iki kurumdur. Bu itibarla konunun araştırılmasında bir sınırlamaya gidilmiş ve sporun kişilik, sosyal, sağlık ve eğitim fonksiyonları ele alınmış ve bu fonksiyonların İslam’daki yeri ve önemi incelenmiştir.

Çalışmanın Önemi

İslam Dininin hedeflediği insan ile ruhsal, fiziksel ve zihinsel anlamda oluşturmak istediği sağlıklı toplum profilinin, sporun tüm fonksiyonlarının ruhuna uygun, etkin ve verimli kullanılması ile gerçekleştiği takdirde, İslam’ın inananlardan beklediği gayeye ulaşması ve benzer hedefler taşıdığını göstermesi bakımından bu çalışmanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Yukarda gerekçeleri ortaya konulmaya çalışılan bu araştırma, fonksiyonları itibariyle sporun, İslam’ın genel prensipleriyle hedefte uyuşup uyuşmadığını ortaya koyması bakımından araştırılmaya değer bir çalışmadır. Böyle bir konunun ele alınıp

3 incelenmesi spor ve İslam konusunun incelenerek spor literatürüne pozitif katkılar yapacağı düşüncesiyle önemli ve gereklidir.

Çalışmanın Amacı

Bu açıklamalar çerçevesinde araştırmanın amacı, sporun kişisel, sosyal, sağlık ve eğitim fonksiyonlarının; İslam’ın kişilik, sosyalleşme, sağlık ve eğitim ile alakalı genel prensipleriyle uyuşup uyuşmadığını tespit etmektir.

Araştırmanın bu amacına ulaşmak için araştırmanın alt problemleri aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.

Araştırmanın Alt Problemleri

- Sporun kişilik gelişimi fonksiyonu ile İslam’ın kişilik gelişimi fonksiyonu örtüşmekte midir?

- Sporun sosyal fonksiyonu ile İslam’ın sosyal fonksiyonu örtüşmekte midir?

- Sporun sağlık fonksiyonu ile İslam’ın sağlık fonksiyonu örtüşmekte midir?

- Sporun eğitim fonksiyonu ile İslam’ın eğitim fonksiyonu örtüşmekte midir?

Yukarıda alt problemleri ifade edilen bu araştırmanın, hipotezlerini ise aşağıdaki şekilde ifade etmek mümkündür:

- Sporun kişilik gelişimi fonksiyonu ile İslam’ın kişilik gelişimi fonksiyonu örtüşmektedir.

- Sporun sosyal fonksiyonu ile İslam’ın sosyal fonksiyonu örtüşmektedir.

- Sporun sağlık fonksiyonu ile İslam’ın sağlık fonksiyonu örtüşmektedir.

- Sporun eğitim fonksiyonu ile İslam’ın eğitim fonksiyonu örtüşmektedir.

4