• Sonuç bulunamadı

Serin iklim tahılları en eski kültür bitkilerinden olup, geniş bir tür, çeşit ve ekotip zenginliği gösterirler. Çok farklı ekolojilere uyum sağlama yetenekleri ile dünyanın hemen her yerine yayılmış ve insanların en önemli besin kaynakları içinde önemli bir yere sahip olmuşlardır. Serin iklim tahılları dünyada insan beslenmesinde % 30’dan fazla pay almakta olup, hayvan beslemede ve endüstride değerlendirilmektedir.

Serin iklim tahılları içinde de buğday en önemli yere sahip olan cinstir. Buğday;

adaptasyon yeteneğinin yüksek olmasının yanında, insan ve hayvan beslenmesinde vazgeçilmez bir serin iklim tahılı cinsidir. Un, makarna, bisküvi, irmik, nişasta, bulgur, yem sanayiinde kullanılan buğdayın, hasat ve harman sonrası kalan bitki artıkları (anız) hayvan beslenmesinde kaba yem olarak kullanılmaktadır. Buğday; dünya nüfusunun yaklaşık % 35’inin temel besinini oluşturmakta olup, besinlerden alınan kalorinin % 20’sini sağlamaktadır. Tüm dünyada buğdaya olan gereksinimin, bugün olduğu gibi gelecekte de artarak devam edeceği şüphesizdir (Kün 1988).

2008 yılında dünyada 224 milyon hektarlık bir alanda 690 milyon ton buğday üretimi gerçekleşmiştir. Ülkemizde ise aynı yıl yaklaşık 7.6 milyon hektarlık bir alanda 17.8 milyon ton buğday üretilmiştir. Toplam tahıl üretimimizde en büyük paya sahip buğdayda 2006 yılında yaklaşık 20 milyon ton olan üretim, 2007 yılında %13.9’luk düşüş ile 17.2 milyon ton olarak gerçekleşmiştir (Anonymous 2009).

Tüm dünyada son yıllarda yaşanan iklimdeki ekstrem değişimler nedeniyle tarımsal üretimde önemli dalgalanmalar görülmüştür. Bilindiği gibi, 2007-2008 yetiştirme döneminde Türkiye genelinde kuraklıktan dolayı kayıplar yaşanırken, 2008-2009 yetiştirme yılında bölgesel kuraklık, sel ve taşkınlar ile dolu zararları yaşanmıştır. 2008-2009 yetiştirme yılı sonunda, serin iklim tahıllarında ülkemizin birçok bölgesinde önceki yıla göre verim artışları gerçekleşmiştir. Ancak, sanayici açısından büyük bir kalitede düşüş sorunu ortaya çıkmıştır.

Ekolojik koşullara insanlar müdahale edemese de farklı koşullara uyum yeteneği yüksek, üretici ve tüketici istekleri doğrultusunda ıslah çalışmalarıyla genotipik yapıyı kontrol altında tutabilmektedir. Bitki ıslah çalışmalarında teknolojinin de gelişimi ile daha hızlı yeni çeşitler geliştirilebilmektedir. Tohumluk, tarımsal üretimde büyük bir öneme sahip olup, tohumculuk sektörü de yıldan yıla gelişmektedir. 1985 yılında dünyada tohum ticareti hacmi 20 milyar dolar iken 2007 yılında 36.5 milyar dolara ulaşmıştır (Anonymous 2007).

Ülkemiz için büyük öneme sahip olan buğdayda verim, dayanıklılık ve kaliteye yönelik çeşit geliştirme çalışmaları devam etmektedir. 15 Ocak 2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5042 Sayılı “Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun” ile yeni bitki çeşitlerinin geliştirilmesinin özendirilmesi, yeni çeşitlerinin ve ıslahçı haklarının korunması amaçlanmıştır.

Resmi Gazete’de 8 Kasım 2006 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5553 Sayılı

“Tohumculuk Kanunu” ile bitkisel üretimde verim ve kalitenin yükseltilmesi, tohumluklara kalite güvencesi sağlanması, tohumluk üretim ve ticaretinin düzenlenmesi, tohumculuk sektörünün yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi hedeflenmiştir.

Ülkemizin çok farklı ekolojik çeşitliliğe sahip olması nedeniyle, serin iklim tahıllarında geliştirilen yeni çeşitler bölgesel bazda tarımsal değerleri ölçme denemelerine alınarak, tescil işlemleri yürütülmektedir. Bir bölgede 150-200 mm yıllık toplam yağış alınırken, bir diğer bölgede yağış miktarı 1500 mm seviyelerine kadar çıkabilmektedir. Aynı coğrafi bölge içerisinde dahi bir yörede kuraklık zararı yaşanırken yakın çevresinde aşırı veya uzun yıllar ortalamasının üzerinde yağışlar kaydedilebilmektedir (Aktaş vd. 2010).

Ülkemizde tarla bitkilerinde yeni geliştirilen çeşitlerin farklılık, yeknesaklık ve durulmuşluk denemeleri yanında tarımsal değerleri ölçme denemeleri ile verim ve kalite özellikleri ortaya konulmaktadır. Mevcut çeşitler standart olarak ele alınmakta ve bu çeşitleri verim ve kalite değerleri ya da başka herhangi bir ekonomik değer açısından geçen aday çeşitler tescil komitesince kayıt altına alınmaktadır (Aktaş vd. 2010).

Çeşitlerin tescilinde farklılık, yeknesaklık ve durulmuşluk testleri 2000’li yıllara doğru yapılmaya başlanmış, 18 Kasım 2007 tarihinde ise ülkemiz Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği’ne (UPOV) üyelik süreci tamamlanmıştır. Halen ülkemizde UPOV çeşit özellik belgelerine göre bitki çeşitlerinin tanımlanması veya kimliklerinin ortaya konması yapılmaktadır.

Ülkemizde; 1963-2010 yılları arasında 174 adet ekmeklik buğday çeşidi tescil edilmiştir. Tescil edilen bu ekmeklik buğday çeşitlerinin 119 adedi milli çeşit listesinde yer almakta olup, bunların üretim ve ticareti yapılabilmektedir. Ancak bu çeşitlerin bazıları ülkemizde geniş alanlarda ekilişe sahiptir (Anonim 2010).

Orta Anadolu Bölgesinde buğdayda yapılan ıslah çalışmalarında seleksiyon kriterleri sulu ve kuru koşullar için ayrı ayrı ele alınmaktadır. Çeşit tescil denemeleri de bu kriterlere uygun olarak sulu ve kuru koşullarda yürütülmektedir. Orta Anadolu Bölgesinde kuru koşullar için tescil edilmiş birçok ekmeklik buğday çeşidi olsa da en çok tohumluk üretimi yapılan ve geniş ekiliş alanına sahip iki çeşit vardır. Bunlar;

Bezostaja 1 ve Gerek 79 ekmeklik buğday çeşitleridir. Bezostaja 1 ekmeklik buğday çeşidi bölgede hem sulu hem kuru koşullarda yetiştirilmekte, Gerek 79 çeşidi ise ağırlıklı olarak kuru koşullarda yetiştirilmektedir. 2008 yılı verilerine göre; Bezostaja 1 çeşidinde 35.556 ton, Gerek 79 5.831 ton, Tosunbey 3.486 ton, Gün-91 2.976 ton, Altay 2000 2.045 ton, Demir 2000 770 ton, İkizce-96 709 ton, Karahan-99 641 ton ve Sönmez 2001 çeşidinde 614 ton sertifikalı tohumluk üretimi yapılmıştır. Bu çeşitleri;

Kırgız 95, Bayraktar 2000, Kıraç 66, Harmankaya-99, Dağdaş 94 ve diğerleri izlemiştir (Anonim 2009a).

Türkiye’de Orta Anadolu Bölgesi serin iklim tahılları yönünden gerek ekiliş gerekse de üretim miktarı olarak büyük önem taşımaktadır. Başta bölgede yer alan 3 adet Kamu Araştırma Enstitüsü olmak üzere ekmeklik buğday çeşit ıslah çalışmaları uzun yıllardan beri yürütülmektedir. Tescil edilmiş ve geniş alanlarda ekilişi yapılan tüm çeşitlerin aynı çevre koşullarında morfolojik karakterlerinin ve diğer bazı özelliklerinin belirlenmesi bu çeşitlere ilişkin yapılacak araştırmalara ışık tutacaktır. Yüksek verim isteyen üretici ve kaliteli ürün isteyen tüketici arasında dengenin kurulması buğday

yetiştiriciliği için büyük önem taşımaktadır. Ortalama kişi başına bir yılda 250 kg buğdayın tüketildiği ülkemizde ihtiyaç duyulan buğday üretiminin gerçekleştirilmesi için çeşitlerin en uygun ekolojilerde, önerilen tekniklerle yetiştirilmesi gerekmektedir.

Verim potansiyeli, kalite özellikleri, hastalık ve zararlılara dayanıklılık gibi kriterler yanında bitki morfolojisine dayalı özellikler de ıslah çalışmalarında kullanılmaktadır.

Dünya genelinde iklim faktörlerinden kaynaklanan tarımsal üretimdeki düşüşler;

özellikle yüksek sıcaklık ve kuraklıktan en az düzeyde etkilenecek yeni çeşit veya genotiplerin elde edilmesi için yapılan çalışmaları ve bu çalışmalara aktarılan kaynakların artırılmasına neden olmuştur.

Tescil edilmiş ve günümüzde en fazla ekiliş alanına sahip ekmeklik buğday çeşitlerinin tümünün aynı deneme içerisinde verim, kalite ve morfolojik karakterlerinin incelenmesi, yapılacak araştırmalara önveri sağlaması açısından büyük değer taşımaktadır.

Bu araştırmada; Orta Anadolu Bölgesinde kuru koşullar için ıslah edilmiş Köse 220/39, Bezostaja 1, Kıraç 66, Gerek 79, Gün-91, Kırgız 95, İkizce 96, Aytın 98, Harmankaya-99, Karahan-Harmankaya-99, Altay 2000, Demir 2000, Bayraktar 2000, Sönmez 2001, Tosunbey, Seval, Müfitbey ekmeklik buğday çeşitlerinin verim ve verim öğeleri, bazı morfolojik karakterleri ile protein bant desenlerinin ortaya konması ve UPOV çeşit özellik belgesinde yer alan karakterlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Benzer Belgeler