• Sonuç bulunamadı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ"

Copied!
138
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DOKTORA TEZİ

KURU KOŞULLAR İÇİN ISLAH EDİLMİŞ BAZI EKMEKLİK BUĞDAY (Triticum aestivum L.) ÇEŞİTLERİNİN KARAKTERİZASYONU

Bekir AKTAŞ

TARLA BİTKİLERİ ANABİLİM DALI

ANKARA 2010

Her Hakkı Saklıdır

(2)

ÖZET Doktora Tezi

KURU KOŞULLAR İÇİN ISLAH EDİLMİŞ BAZI EKMEKLİK BUĞDAY (Triticum aestivum L.) ÇEŞİTLERİNİN KARAKTERİZASYONU

Bekir AKTAŞ Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

Danışman: Prof. Dr. Saime ÜNVER İKİNCİKARAKAYA

Bu araştırma; 2007-2008 ve 2008-2009 yetiştirme dönemlerinde Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma ve Uygulama Çiftliği’nde yürütülmüştür. Köse 220/39, Bezostaja 1, Kıraç 66, Gerek 79, Gün-91, Kırgız 95, İkizce 96, Aytın 98, Harmankaya-99, Karahan-99, Altay 2000, Demir 2000, Bayraktar 2000, Sönmez 2001, Tosunbey, Seval ve Müfitbey ekmeklik buğday çeşitleri ile tesadüf blokları deneme deseninde 4 tekerrürlü olarak yürütülen çalışmada;

çeşitlerin morfolojik ve fizyolojik özelliklerinin karakterizasyonunun yapılması amaçlanmıştır.

Araştırmada; başaklanma gün sayısı, bitki boyu, bayrak yaprak ayası eni, bayrak yaprak ayası boyu, bayrak yaprağı alanı, bayrak yaprağı kını uzunluğu, çıplak üst boğum arası uzunluğu, bayrak yaprağın klorofil içeriği, metrekarede fertil başak sayısı, başak uzunluğu, başakta başakçık, fertil ve steril başakçık sayısı, kılçık uzunluğu, alt dış kavuz gaga uzunluğu, başak sıklığı, başakta tane sayısı, başakta tane verimi, birim alan tane verimi, birim alan hasat indeksi, bin tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı, protein oranı, sedimentasyon (Zeleny), glutenin bant deseni, gliadin bant deseni ile ekmeklik buğday çeşit özellik belgesinde yer alan karakterler incelenmiştir. İki yıl süreyle yürütülen çalışmada, incelenen tüm karakterler yönünden yıllar arası farklılık önemli bulunmuş ve yıllar ayrı ayrı değerlendirilmiştir.

Araştırma sonuçlarına göre, birim alan tane veriminde birinci yıl Gerek 79 çeşidi 192.2 kg/da ile ilk sırada yer alırken, ikinci yıl Bayraktar 2000 çeşidi 420.2 kg/da ortalama değeri ile ilk sırada yer almıştır. Her iki yılda da en yüksek protein oranı Köse 220/39 çeşidinden elde edilmiştir.

Yapılan korelasyon analizinde; birim alan tane verimi ile bitki boyu, bayrak yaprağı alanı, metrekarede başak sayısı, başakta fertil başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane verimi, hasat indeksi ve bin tane ağırlığı arasında olumlu ve önemli ilişki belirlenmiştir. On yedi ekmeklik buğday çeşidinin glutenin ve gliadin bant desenleri belirlenerek, biyokimyasal olarak çeşitler karakterize edilmiştir.

Haziran 2010, 126 sayfa

Anahtar Kelimeler: Ekmeklik buğday, Triticum aestivum L., verim, verim öğeleri, glutenin, gliadin, karakterizasyon

(3)

ABSTRACT Ph. D. Thesis

CHARACTERIZATION OF SOME WHEAT (Triticum aestivum L.) VARIETIES IMPROVED FOR ARID CONDITIONS

Bekir AKTAŞ Ankara University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Field Crops

Supervisor: Prof. Dr. Saime ÜNVER İKİNCİKARAKAYA

This research was carried out at the University of Ankara, Faculty of Agriculture, Research and Application Farm during 2007-2008 and 2008-2009 growing seasons. The experiments were conducted with four replications in completely randomized block design and Köse 220/39, Bezostaja 1, Kıraç 66, Gerek 79, Gün-91, Kırgız 95, İkizce 96, Aytın 98, Harmankaya-99, Karahan-99, Altay 2000, Demir 2000, Bayraktar 2000, Sönmez 2001, Tosunbey, Seval, Müfitbey bread wheat varieties were used in the research. In this study, the characterization of morphological and physiological features of the varieties was aimed.

In the research; days to heading, plant height, flag leaf blade width, flag leaf blade length, flag leaf area, flag leaf sheath length, length of neck above flag leaf sheath, flag leaf chlorophyll content, fertile spike number per m2, spike lenght, number of spikelets per spike, number of fertile and sterile spikelets per spike, awn length, lower glume beak length, ear density, number of grain per spike, grain weight per spike, grain yield, harvest index, thousand grain weight, hectoliter weight, protein content, sedimentation values (Zeleny), glutenin and gliadin band patterns and characters of bread wheat variety description form were examined. The results obtained for the analyzed parameters per year were significantly different; therefore, the years were evaluated separately.

According to the research results, while Gerek 79 was obtained as the first by 192.2 kg/da in the first year as regards to grain yield per unit area, Bayraktar 2000 was obtained as the first by 420.2 kg/da in the second year. Köse 220/39 showed the highest protein content in each year.

The associations among yield and yield components of 17 bread wheat varieties were also determined by simple correlation analyses. Grain yield had a significant positive correlation with plant height, flag leaf area, spike number per m2, number of fertile spikelets per spike, number of grain per spike, grain weight per spike, harvest index, thousand grain weight.

Glutenin and gliadin band patterns of 17 wheat varieties were also determined by biochemical methods for characterization.

June 2010, 126 pages

Key Words: Bread wheat, Triticum aestivum L., yield, yield components, glutenin, gliadin, characterization

(4)

TEŞEKKÜR

Bana bu konuda araştırma imkanı sağlayan ve çalışmalarım süresince beni her zaman destekleyen danışman hocam Sayın Prof. Dr. Saime ÜNVER İKİNCİKARAKAYA’ya (Ankara Üniversitesi Tarla Bitkileri Anabilim Dalı) en içten teşekkürlerimi sunarım.

Ayrıca, öneri ve ilgileriyle beni yönlendiren çok değerli hocalarım Sayın Prof. Dr.

Hasan Hüseyin GEÇİT (Ankara Üniversitesi Tarla Bitkileri Anabilim Dalı) ve Prof. Dr.

Ali TOPAL’a (Selçuk Üniversitesi Tarla Bitkileri Anabilim Dalı), doktora çalışmam süresince büyük yardımlarını gördüğüm Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Buğday Islah Birimi ve Kalite Laboratuvarı ile Ankara Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Çiftliği çalışanlarına, çalışma arkadaşlarıma, isimlerini burada sayamadığım ancak birçok konuda yardımlarını gördüğüm farklı kuruluşlardaki arkadaşlarıma ve meslektaşlarıma, her zaman sabır, anlayış ve yardımlarıyla beni destekleyen sevgili eşim Kader AKTAŞ’a, ilk harfleriyle bitki etiketleri yazan kızım Selen AKTAŞ’a ve başaklarıma zarar vermeden çalışmamı bitirmeme fırsat tanıyan kızım Aslı AKTAŞ’a, aile büyüklerime, dualarıyla beni destekleyen rahmetli annem Sahire BULUT’a en içten duygularımla teşekkürü borç bilirim.

Bekir AKTAŞ

Ankara, Haziran 2010

(5)

İÇİNDEKİLER

ÖZET ………. i

ABSTRACT ………... ii

TEŞEKKÜR ……….. iii

SİMGELER DİZİNİ ………. vi

ŞEKİLLER DİZİNİ ……….. vii

ÇİZELGELER DİZİNİ ……… viii

1. GİRİŞ……….. 1

2. KAYNAK ÖZETLERİ ………. 5

3. MATERYAL VE YÖNTEM ………... 20

3.1 Deneme Alanı ve Özellikleri ………...………... 20

3.1.1 Deneme alanı ……… 20

3.1.2 İklim özellikleri ……… 20

3.1.3 Toprak özellikleri ………. 22

3.2 Materyal ………... 23

3.3 Yöntem ……….… 25

3.3.1 Ekim ………...………... 25

3.3.2 Verilerin elde edilmesi ………...…….. 29

3.3.3 Verilerin değerlendirilmesi ……….……… 39

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA ………. 40

4.1 Başaklanma Gün Sayısı ……….. 47

4.2 Bitki Boyu ……… 49

4.3 Bayrak Yaprak Ayası Eni ………. 52

4.4 Bayrak Yaprak Ayası Boyu ……….…….. 54

4.5 Bayrak Yaprağı Alanı ………... 56

4.6 Bayrak Yaprağı Kını Uzunluğu ………...…. 59

4.7 Çıplak Üst Boğum Arası Uzunluğu ..………... 61

4.8 Bayrak Yaprağı Klorofil İçeriği ………..……….…………. 63

4.9 Metrekarede Fertil Başak Sayısı ………...………… 68

4.10 Başak Uzunluğu ……… 70

4.11 Başakta Başakçık Sayısı ………...……… 72

(6)

4.12 Fertil ve Steril Başakçık Sayısı ……….…... 74

4.13 Kılçık Uzunluğu ………..……….. 78

4.14 Alt Dış Kavuz Gaga Uzunluğu ……….………... 80

4.15 Başak Sıklığı ………...…………... 82

4.16 Başakta Tane Sayısı ………..……… 85

4.17 Başakta Tane Verimi ………...………. 87

4.18 Birim Alan Tane Verimi ……….………. 89

4.19 Birim Alan Hasat İndeksi ……….…………... 91

4.20 Bin Tane Ağırlığı ………...……… 94

4.21 Hektolitre Ağırlığı ………...………….. 96

4.22 Protein Oranı ………..………….. 98

4.23 Sedimentasyon (Zeleny) ………..………. 101

4.24 Glutenin Bant Deseni ……… 102

4.25 Gliadin Bant Deseni ………..…… 104

4.26 Karakterler Arasındaki İlişkiler (Korelasyon) ………..… 106

4.27 Çeşitlerin Tanımlanması İçin Yapılan Gözlem ve Ölçümler ……….... 109

5. SONUÇ ……….. 115

KAYNAKLAR ……….. 120

ÖZGEÇMİŞ ……….. 126

(7)

SİMGELER DİZİNİ

D.K. Değişim Katsayısı

FYD Farklılık, Yeknesaklık ve Durulmuşluk K.O. Kareler Ortalaması

PAGE Poliakrilamid jel elektroforezi

Rm Nispi hareketlilik (Relative mobility) Ri Nispi yoğunluk (Relative intensity)

S.D. Serbestlik Derecesi SDS Sodyum dodesil sülfat

UPOV International Union for the Protection of New Varieties of Plants (Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği)

V.K. Varyasyon Kaynakları

(8)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 3.1 Deneme yerinin genel görünümü (2007-2008) ……… 26

Şekil 3.2 Deneme yerinin genel görünümü (2007-2008) ……… 26

Şekil 3.3 Deneme yerinin genel görünümü (2008-2009) ……… 27

Şekil 3.4 Deneme yerinin genel görünümü (2008-2009) ……… 27

Şekil 3.5 Deneme yerinin genel görünümü (2008-2009) ……… 28

Şekil 3.6 Deneme yerinin genel görünümü (2008-2009) ……… 28

Şekil 4.1 Ekmeklik buğday çeşitlerine ait gliadin jel örneği ……….. 104

Şekil 4.2 Ekmeklik buğday çeşitlerinin gliadin bantları ………….……….... 105

(9)

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 3.1 Deneme yerine ait 2007-2008 ve 2008-2009 yetiştirme dönemleri ile uzun yıllar (23 yıl) aylık toplam yağış, ortalama sıcaklık ve nispi nem değerleri ……….. 20 Çizelge 3.2 Deneme yerine ait toprak analiz sonuçları ……… 22 Çizelge 4.1 Ekmeklik buğday çeşitlerinde incelenen özelliklere ait 2008 ve

2009 yılları ortalama değerleri ……….. 41 Çizelge 4.2 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başaklanma gün sayısına ilişkin

varyans analizi sonuçları ………... 47 Çizelge 4.3 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başaklanma gün sayısı

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ……... 48 Çizelge 4.4 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bitki boyuna ilişkin varyans

analizi sonuçları ………. 50

Çizelge 4.5 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bitki boyu ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ……… 51 Çizelge 4.6 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bayrak yaprak ayası enine ilişkin

varyans analizi sonuçları ……….. 52 Çizelge 4.7 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bayrak yaprak ayası eni

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 53 Çizelge 4.8 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bayrak yaprak ayası boyuna

ilişkin varyans analizi sonuçları ……… 55 Çizelge 4.9 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bayrak yaprak ayası boyu

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 56 Çizelge 4.10 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bayrak yaprağı alanına ilişkin

varyans analizi sonuçları ………... 57 Çizelge 4.11 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bayrak yaprağı alanı ortalamaları

ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 58 Çizelge 4.12 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bayrak yaprağı kını uzunluğuna

ilişkin varyans analizi sonuçları ……… 59 Çizelge 4.13 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bayrak yaprağı kını uzunluğu

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ……….. 60

(10)

Çizelge 4.14 Ekmeklik buğday çeşitlerinde çıplak üst boğum arası uzunluğuna ilişkin varyans analizi sonuçları ………. 61 Çizelge 4.15 Ekmeklik buğday çeşitlerinde çıplak üst boğum arası uzunluğu

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 62 Çizelge 4.16 Ekmeklik buğday çeşitlerinde 2007-2008 yetiştirme dönemine

ait bayrak yaprağı klorofil içeriğine ilişkin varyans analizi

sonuçları ……… 64

Çizelge 4.17 Ekmeklik buğday çeşitlerinde 2007-2008 yetiştirme dönemindeki bayrak yaprağı klorofil içeriği ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları 64 Çizelge 4.18 Ekmeklik buğday çeşitlerinde 2008-2009 yetiştirme dönemine

ait bayrak yaprağı klorofil içeriğine ilişkin varyans analizi

sonuçları ……… 65

Çizelge 4.19 Ekmeklik buğday çeşitlerinin 2008-2009 yetiştirme dönemindeki bayrak yaprağı klorofil içeriği ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ……….. 67 Çizelge 4.20 Ekmeklik buğday çeşitlerinde metrekarede fertil başak sayısına

ilişkin varyans analizi sonuçları ……… 68 Çizelge 4.21 Ekmeklik buğday çeşitlerinde metrekarede fertil başak sayısı

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 69 Çizelge 4.22 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başak uzunluğuna ilişkin varyans

analizi sonuçları ………. 70

Çizelge 4.23 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başak uzunluğu ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ……… 71 Çizelge 4.24 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başakta başakçık sayılarına ilişkin

varyans analizi sonuçları ………... 72 Çizelge 4.25 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başakta başakçık sayısı

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 73 Çizelge 4.26 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başakta fertil başakçık sayılarına

ilişkin varyans analizi sonuçları ……… 74 Çizelge 4.27 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başakta fertil başakçık sayısı

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 75

(11)

Çizelge 4.28 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başakta steril başakçık sayılarına ilişkin varyans analizi sonuçları ……… 76 Çizelge 4.29 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başakta steril başakçık sayısı

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 77 Çizelge 4.30 Ekmeklik buğday çeşitlerinde kılçık uzunluğuna ilişkin varyans

analizi sonuçları ………. 79

Çizelge 4.31 Ekmeklik buğday çeşitlerinde kılçık uzunluğu ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ……… 80 Çizelge 4.32 Ekmeklik buğday çeşitlerinde alt dış kavuz gaga uzunluğuna

ilişkin varyans analizi sonuçları ……… 81 Çizelge 4.33 Ekmeklik buğday çeşitlerinde alt dış kavuz gaga uzunluğu

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 82 Çizelge 4.34 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başak sıklığına ilişkin varyans

analizi sonuçları ………. 83

Çizelge 4.35 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başak sıklığı ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ……… 84 Çizelge 4.36 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başakta tane sayısına ilişkin

varyans analizi sonuçları ………... 85 Çizelge 4.37 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başakta tane sayısı ortalamaları ve

ortalamaların farklılık gruplandırmaları ……… 86 Çizelge 4.38 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başakta tane verimine ilişkin

varyans analizi sonuçları ………... 87 Çizelge 4.39 Ekmeklik buğday çeşitlerinde başakta tane verimi ortalamaları

ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 88 Çizelge 4.40 Ekmeklik buğday çeşitlerinde birim alan tane verimine ilişkin

varyans analizi sonuçları ………... 89 Çizelge 4.41 Ekmeklik buğday çeşitlerinde birim alan tane verimi

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 90 Çizelge 4.42 Ekmeklik buğday çeşitlerinde birim alan hasat indeksine ilişkin

varyans analizi sonuçları ………..…………. 92 Çizelge 4.43 Ekmeklik buğday çeşitlerinde birim alan hasat indeksi

ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ………... 93

(12)

Çizelge 4.44 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bin tane ağırlığına ilişkin varyans

analizi sonuçları ………. 94

Çizelge 4.45 Ekmeklik buğday çeşitlerinde bin tane ağırlığı ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ……… 95 Çizelge 4.46 Ekmeklik buğday çeşitlerinde hektolitre ağırlığına ilişkin

varyans analizi sonuçları ………... 96 Çizelge 4.47 Ekmeklik buğday çeşitlerinde hektolitre ağırlığı ortalamaları ve

ortalamaların farklılık gruplandırmaları ……… 97 Çizelge 4.48 Ekmeklik buğday çeşitlerinde protein oranına ilişkin varyans

analizi sonuçları ………. 98

Çizelge 4.49 Ekmeklik buğday çeşitlerinde protein oranı ortalamaları ve ortalamaların farklılık gruplandırmaları ……… 99 Çizelge 4.50 Ekmeklik buğday çeşitlerinde sedimentasyon değerleri ………... 101 Çizelge 4.51 Ekmeklik buğday çeşitlerinin glutenin bantları ………. 103 Çizelge 4.52 Karakterler arasındaki ilişkiler ……….. 108 Çizelge 4.53 Ekmeklik buğday çeşitlerinin UPOV ekmeklik buğday çeşit

özellik belgesinde yer alan karakterlere ilişkin gözlemleri ……... 112

(13)

1. GİRİŞ

Serin iklim tahılları en eski kültür bitkilerinden olup, geniş bir tür, çeşit ve ekotip zenginliği gösterirler. Çok farklı ekolojilere uyum sağlama yetenekleri ile dünyanın hemen her yerine yayılmış ve insanların en önemli besin kaynakları içinde önemli bir yere sahip olmuşlardır. Serin iklim tahılları dünyada insan beslenmesinde % 30’dan fazla pay almakta olup, hayvan beslemede ve endüstride değerlendirilmektedir.

Serin iklim tahılları içinde de buğday en önemli yere sahip olan cinstir. Buğday;

adaptasyon yeteneğinin yüksek olmasının yanında, insan ve hayvan beslenmesinde vazgeçilmez bir serin iklim tahılı cinsidir. Un, makarna, bisküvi, irmik, nişasta, bulgur, yem sanayiinde kullanılan buğdayın, hasat ve harman sonrası kalan bitki artıkları (anız) hayvan beslenmesinde kaba yem olarak kullanılmaktadır. Buğday; dünya nüfusunun yaklaşık % 35’inin temel besinini oluşturmakta olup, besinlerden alınan kalorinin % 20’sini sağlamaktadır. Tüm dünyada buğdaya olan gereksinimin, bugün olduğu gibi gelecekte de artarak devam edeceği şüphesizdir (Kün 1988).

2008 yılında dünyada 224 milyon hektarlık bir alanda 690 milyon ton buğday üretimi gerçekleşmiştir. Ülkemizde ise aynı yıl yaklaşık 7.6 milyon hektarlık bir alanda 17.8 milyon ton buğday üretilmiştir. Toplam tahıl üretimimizde en büyük paya sahip buğdayda 2006 yılında yaklaşık 20 milyon ton olan üretim, 2007 yılında %13.9’luk düşüş ile 17.2 milyon ton olarak gerçekleşmiştir (Anonymous 2009).

Tüm dünyada son yıllarda yaşanan iklimdeki ekstrem değişimler nedeniyle tarımsal üretimde önemli dalgalanmalar görülmüştür. Bilindiği gibi, 2007-2008 yetiştirme döneminde Türkiye genelinde kuraklıktan dolayı kayıplar yaşanırken, 2008-2009 yetiştirme yılında bölgesel kuraklık, sel ve taşkınlar ile dolu zararları yaşanmıştır. 2008- 2009 yetiştirme yılı sonunda, serin iklim tahıllarında ülkemizin birçok bölgesinde önceki yıla göre verim artışları gerçekleşmiştir. Ancak, sanayici açısından büyük bir kalitede düşüş sorunu ortaya çıkmıştır.

(14)

Ekolojik koşullara insanlar müdahale edemese de farklı koşullara uyum yeteneği yüksek, üretici ve tüketici istekleri doğrultusunda ıslah çalışmalarıyla genotipik yapıyı kontrol altında tutabilmektedir. Bitki ıslah çalışmalarında teknolojinin de gelişimi ile daha hızlı yeni çeşitler geliştirilebilmektedir. Tohumluk, tarımsal üretimde büyük bir öneme sahip olup, tohumculuk sektörü de yıldan yıla gelişmektedir. 1985 yılında dünyada tohum ticareti hacmi 20 milyar dolar iken 2007 yılında 36.5 milyar dolara ulaşmıştır (Anonymous 2007).

Ülkemiz için büyük öneme sahip olan buğdayda verim, dayanıklılık ve kaliteye yönelik çeşit geliştirme çalışmaları devam etmektedir. 15 Ocak 2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5042 Sayılı “Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun” ile yeni bitki çeşitlerinin geliştirilmesinin özendirilmesi, yeni çeşitlerinin ve ıslahçı haklarının korunması amaçlanmıştır.

Resmi Gazete’de 8 Kasım 2006 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5553 Sayılı

“Tohumculuk Kanunu” ile bitkisel üretimde verim ve kalitenin yükseltilmesi, tohumluklara kalite güvencesi sağlanması, tohumluk üretim ve ticaretinin düzenlenmesi, tohumculuk sektörünün yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi hedeflenmiştir.

Ülkemizin çok farklı ekolojik çeşitliliğe sahip olması nedeniyle, serin iklim tahıllarında geliştirilen yeni çeşitler bölgesel bazda tarımsal değerleri ölçme denemelerine alınarak, tescil işlemleri yürütülmektedir. Bir bölgede 150-200 mm yıllık toplam yağış alınırken, bir diğer bölgede yağış miktarı 1500 mm seviyelerine kadar çıkabilmektedir. Aynı coğrafi bölge içerisinde dahi bir yörede kuraklık zararı yaşanırken yakın çevresinde aşırı veya uzun yıllar ortalamasının üzerinde yağışlar kaydedilebilmektedir (Aktaş vd. 2010).

Ülkemizde tarla bitkilerinde yeni geliştirilen çeşitlerin farklılık, yeknesaklık ve durulmuşluk denemeleri yanında tarımsal değerleri ölçme denemeleri ile verim ve kalite özellikleri ortaya konulmaktadır. Mevcut çeşitler standart olarak ele alınmakta ve bu çeşitleri verim ve kalite değerleri ya da başka herhangi bir ekonomik değer açısından geçen aday çeşitler tescil komitesince kayıt altına alınmaktadır (Aktaş vd. 2010).

(15)

Çeşitlerin tescilinde farklılık, yeknesaklık ve durulmuşluk testleri 2000’li yıllara doğru yapılmaya başlanmış, 18 Kasım 2007 tarihinde ise ülkemiz Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği’ne (UPOV) üyelik süreci tamamlanmıştır. Halen ülkemizde UPOV çeşit özellik belgelerine göre bitki çeşitlerinin tanımlanması veya kimliklerinin ortaya konması yapılmaktadır.

Ülkemizde; 1963-2010 yılları arasında 174 adet ekmeklik buğday çeşidi tescil edilmiştir. Tescil edilen bu ekmeklik buğday çeşitlerinin 119 adedi milli çeşit listesinde yer almakta olup, bunların üretim ve ticareti yapılabilmektedir. Ancak bu çeşitlerin bazıları ülkemizde geniş alanlarda ekilişe sahiptir (Anonim 2010).

Orta Anadolu Bölgesinde buğdayda yapılan ıslah çalışmalarında seleksiyon kriterleri sulu ve kuru koşullar için ayrı ayrı ele alınmaktadır. Çeşit tescil denemeleri de bu kriterlere uygun olarak sulu ve kuru koşullarda yürütülmektedir. Orta Anadolu Bölgesinde kuru koşullar için tescil edilmiş birçok ekmeklik buğday çeşidi olsa da en çok tohumluk üretimi yapılan ve geniş ekiliş alanına sahip iki çeşit vardır. Bunlar;

Bezostaja 1 ve Gerek 79 ekmeklik buğday çeşitleridir. Bezostaja 1 ekmeklik buğday çeşidi bölgede hem sulu hem kuru koşullarda yetiştirilmekte, Gerek 79 çeşidi ise ağırlıklı olarak kuru koşullarda yetiştirilmektedir. 2008 yılı verilerine göre; Bezostaja 1 çeşidinde 35.556 ton, Gerek 79 5.831 ton, Tosunbey 3.486 ton, Gün-91 2.976 ton, Altay 2000 2.045 ton, Demir 2000 770 ton, İkizce-96 709 ton, Karahan-99 641 ton ve Sönmez 2001 çeşidinde 614 ton sertifikalı tohumluk üretimi yapılmıştır. Bu çeşitleri;

Kırgız 95, Bayraktar 2000, Kıraç 66, Harmankaya-99, Dağdaş 94 ve diğerleri izlemiştir (Anonim 2009a).

Türkiye’de Orta Anadolu Bölgesi serin iklim tahılları yönünden gerek ekiliş gerekse de üretim miktarı olarak büyük önem taşımaktadır. Başta bölgede yer alan 3 adet Kamu Araştırma Enstitüsü olmak üzere ekmeklik buğday çeşit ıslah çalışmaları uzun yıllardan beri yürütülmektedir. Tescil edilmiş ve geniş alanlarda ekilişi yapılan tüm çeşitlerin aynı çevre koşullarında morfolojik karakterlerinin ve diğer bazı özelliklerinin belirlenmesi bu çeşitlere ilişkin yapılacak araştırmalara ışık tutacaktır. Yüksek verim isteyen üretici ve kaliteli ürün isteyen tüketici arasında dengenin kurulması buğday

(16)

yetiştiriciliği için büyük önem taşımaktadır. Ortalama kişi başına bir yılda 250 kg buğdayın tüketildiği ülkemizde ihtiyaç duyulan buğday üretiminin gerçekleştirilmesi için çeşitlerin en uygun ekolojilerde, önerilen tekniklerle yetiştirilmesi gerekmektedir.

Verim potansiyeli, kalite özellikleri, hastalık ve zararlılara dayanıklılık gibi kriterler yanında bitki morfolojisine dayalı özellikler de ıslah çalışmalarında kullanılmaktadır.

Dünya genelinde iklim faktörlerinden kaynaklanan tarımsal üretimdeki düşüşler;

özellikle yüksek sıcaklık ve kuraklıktan en az düzeyde etkilenecek yeni çeşit veya genotiplerin elde edilmesi için yapılan çalışmaları ve bu çalışmalara aktarılan kaynakların artırılmasına neden olmuştur.

Tescil edilmiş ve günümüzde en fazla ekiliş alanına sahip ekmeklik buğday çeşitlerinin tümünün aynı deneme içerisinde verim, kalite ve morfolojik karakterlerinin incelenmesi, yapılacak araştırmalara önveri sağlaması açısından büyük değer taşımaktadır.

Bu araştırmada; Orta Anadolu Bölgesinde kuru koşullar için ıslah edilmiş Köse 220/39, Bezostaja 1, Kıraç 66, Gerek 79, Gün-91, Kırgız 95, İkizce 96, Aytın 98, Harmankaya- 99, Karahan-99, Altay 2000, Demir 2000, Bayraktar 2000, Sönmez 2001, Tosunbey, Seval, Müfitbey ekmeklik buğday çeşitlerinin verim ve verim öğeleri, bazı morfolojik karakterleri ile protein bant desenlerinin ortaya konması ve UPOV çeşit özellik belgesinde yer alan karakterlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.

(17)

2. KAYNAK ÖZETLERİ

Dünyada ve ülkemizde ekim alanı ve üretim yönünden büyük bir paya sahip olan buğday; insan ve hayvan beslenmesindeki öneminin yanında pek çok ürünün de ham maddesidir. Adaptasyon yeteneğinin yüksek, yetiştiriciliğinin kolay oluşu ve aynı zamanda hem kuru koşullar hem de sulu koşullar için vazgeçilmez bir ekim nöbeti bitkisi olması buğdayın önemini arttırmaktadır. Buğday üzerinde gerek adaptasyon çalışmaları, gerekse çeşit geliştirme çalışmaları farklı koşullarda uzun yıllardan beri yürütülmektedir. Buğday üzerinde yapılan denemeler oldukça fazla olup, bu çalışmalardan konumuzla ilgili olanlarının özetlenmesine özen gösterilmiştir. Dünyada ve ülkemizde yapılan çalışmalara ait özet bilgiler tarih sırasına göre aşağıda verilmiştir.

Tosun ve Yurtman (1973), 60 ekmeklik buğday genotipiyle yaptıkları çalışmada; birim alan tane verimi ile m2’de bitki sayısı, m2’de başak sayısı ve 1000 tane ağırlığı arasında olumlu ve önemli; birim alan tane verimi ile başakta tane sayısı arasında; m2’deki başak sayısı ile başakta tane sayısı ve 1000 tane ağırlığı; m2’deki bitki sayısı ile 1000 tane ağırlığı arasında ve başakta tane sayısıyla 1000 tane ağırlığı arasında olumsuz ve önemli ilişkiler bulmuşlardır. Bu özelliklerin tamamen birbirine bağlı olarak değiştiklerini;

bunlardan birini, birkaçını ya da hepsini birden arttırmaya çalışarak, yüksek verime gidilemeyeceğini bildirmişlerdir.

Yupsanis (1983), buğday tanesinin üç ana proteini olan albumin, gliadin, ve gluteninin çeşit tanımlanmasında kullanılabilirliği üzerine yaptığı çalışmada; bazı Yunan buğday çeşitlerinin gliadin ekstraksiyonlarının nispi mobilitelerini (Rm) disk elektroforezi ve düz jel elektroforezi yöntemleri ile değerlendirmiştir. Gliadin proteinlerinin çeşit tanımlamada en net ve en çok kullanılan grup olduğunu belirtmiştir.

Sheoran vd. (1986), kuru koşullar için geliştirilmiş 29 ekmeklik buğday genotipinde;

başak uzunluğu, 1000 tane ağırlığı, başakta tane sayısı, bitki boyu, bitki örtüsü sıcaklığı (canopy temperature), bayrak yaprağı alanı, ozmotik potansiyel, prolin içeriği ve nitrat redüktaz enziminin aktivitesinde önemli genotipik farklılıklar saptamışlardır. Verim ile

(18)

başak uzunluğu, başakta tane sayısı, bitki boyu ve bayrak yaprağı alanı arasında pozitif ve önemli, bitki örtüsü sıcaklığı ile olumsuz ilişki belirlemişlerdir.

Geçit vd. (1987), Ankara koşullarında iki ekmeklik buğday çeşidini 4 değişik sıra arası ve 4 değişik sıra üzeri mesafede ekerek yaptıkları çalışmada; birim alan tane verimine etkili faktörleri araştırmışlardır. Yıllara ve çeşitlere göre m2’deki tane veriminin 165- 686 g, m2’deki saplı ağırlığın 523-1451 g, hasat indeksinin % 30.6-47.9 ve m2’deki başaklı sap sayısının 220-877 arasında değiştiğini belirlemişlerdir. Ekim sıklığı arttıkça, m2’deki tane verimi, m2’deki saplı ağırlık, hasat indeksi ve m2’deki başaklı sap sayısının artış gösterdiğini, birim alan tane verimi ve buna etkili olan faktörlerin 1 x 15 cm ekim sıklığında en üst düzeye ulaştığını belirtmişlerdir.

Kün (1988), bayrak yaprağı ile altındaki yaprağın tanede besin maddeleri birikimine en fazla katkıda bulunan bitki organları olduğunu, üst yaprak ayalarının dik oluşunun güneş ışınlarının daha yoğun alınmasına neden olduğundan fotosentez etkinliğini arttırdığını bildirmiştir. Çeşitlerin yaprak renkleri koyulaştıkça kışa ve kurağa dayanımının arttığını, renk koyuluğunun palizat hücrelerinin küçüklüğü ile ilgili olduğu, bu hücrelerdeki klorofil tanecik sayısının cinslere özgü olduğunu, hücreler küçüldükçe birim yaprak yüzeyindeki klorofil sayısının arttığı ve rengin koyulaştığını belirtmiştir.

Mülayim ve Topal (1991), 1988-1989 yıllarında Çumra’da Atay-85 ve Bezostaja 1 ekmeklik buğday çeşitlerini kullanarak farklı tohum miktarı ve sıra aralığı uygulamasının verim ve verim öğelerine etkilerini araştırmak amacıyla yaptıkları çalışmada; çeşitlerin ortalaması olarak en yüksek tane verimi 456.6 kg/da ile m2’ye 600 adet tohumun kullanıldığı ekim sıklığında ve 420.2 kg/da olarak da 15 cm sıra aralığı uygulamasında belirlemişlerdir. Atay-85 buğday çeşidinin birim alan tane verimi ortalamasını 441.8 kg/da, Bezostaja 1 çeşidinde ise 379.8 kg/da olarak tespit etmişlerdir.

Graybosch (1992), yüksek molekül ağırlıklı glutenin alt birim kompozisyonunun buğdayda son kullanım kalitesinde genotipik varyasyonla ilişkili olduğunu bildirmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yumuşak kırmızı kışlık ekmeklik buğday çeşitlerinde en sık gözlemlenen glutenin alt birimleri 1 (Glu-A1), 7+8 (Glu-B1), 2+12 (Glu-D1) ve

(19)

sert kırmızı kışlık ekmeklik buğday çeşitlerinde ise 2* (Glu-A1), 7+9 (Glu-B1), 5+10 (Glu-D1)’dur. Tescil yılları değerlendirildiğinde, yumuşak kırmızı buğdaylarda 7+9 ve 5+10 alt birimlerinde ve sert kırmızı buğdaylarda 2*, 7+9 ve 5+10 alt birimlerinde artış olduğunu ortaya koymuştur. Yumuşak kırmızı buğdaylarda 2+12 ve sert kırmızı buğdaylarda 1 ve 2+12 alt birim dizisinin zaman içinde azaldığı saptamıştır. Çeşitlerin kalite özelliklerinin geliştirilmesi için; istenmeyen diziler ve nötral allellerin seleksiyondan daha çok tesadüfi olarak azaldığını belirtmiştir.

Vapa vd. (1993), 30 ekmeklik buğday çeşidinde SDS-PAGE yöntemini kullanarak yüksek molekül ağırlığına sahip glutenin bant desenlerini ortaya koymak için yaptıkları çalışmada; 2*, 7+9, 5+10 kombinasyonu Novi Sad’tan (Yugoslavya) sağlanan 17 çeşitte, Kragujevac’dan sağlanan 13 çeşitte ise 2*, 14+15, 5+10, ile birlikte 1, 20, 2+12 glutenin bant desenleri belirlediklerini bildirmişlerdir.

Lookhart vd. (1993), Amerika Birleşik Devletleri’nde 38.610 hektardan daha fazla alanda yetiştirilen 106 ekmeklik buğday çeşidini SDS-PAGE elektroforezi ile karakterize etmişlerdir. Her çeşit için yüksek molekül ağırlıklı glutenin bant desenleri belirlenmiş ve kalite ayrımları yapılmıştır. Yazlık ve kışlık kırmızı sert buğdayların kullanıldığı araştırmada; 5+10 bantlarını yazlık kırmızı sert buğday çeşitlerinin % 91’i, kışlık kırmızı sert buğday çeşitlerinin ise % 62’sinin taşıdığını belirlemişlerdir. Tüm yazlık kırmızı sert buğday çeşitlerinin % 91’i ve kışlık kırmızı sert buğday çeşitlerinin

% 53’ünün kalite skoru 9 veya 10 bulunmuştur (10 olabilecek en yüksek skordur).

Islahçıların kalite için seçimlerinde bilinmeden yüksek kaliteli glutenin alt birimleri saptanmıştır. 2+12 Allellerini taşıyan çeşitlerin ekmek kalitesinin düşük olduğunu belirlemişlerdir.

Dencic vd. (1995), değişik ülke orijinli 223 buğday genotipi ile yaptıkları çalışmada;

başak uzunluğu, başakta başakçık sayısı ve başakta tane sayısının kurak koşullarda negatif reaksiyon gösterdiğini saptamışlardır. Kurak koşullarda başakta steril başakçık sayısı ve başakta tane sayısının en fazla değişime uğrayan özellikler olduğunu vurgulamışlardır.

(20)

Ünver (1995), 1992-1993 yetiştirme döneminde iki ekmeklik ve iki makarnalık buğday çeşidini kullanarak yaptığı çalışmada; çıkış oranı, kıştan zarar görme oranı, bitki boyu ve başak boyunun çeşitlere ve tane iriliğine göre farklılık gösterdiğini belirlemiştir. Fide boyu, yaprak sayısı, kök uzunluğu ve verim gibi karakterlerde çeşitler, tane irilikleri ve çeşit x tane iriliği ilişkisini önemli bulmuştur. Ekmeklik ve makarnalık buğday çeşitlerinde tane iriliği ile çıkış, ilk gelişme ve verim arasında pozitif bir ilişki olduğunu saptamıştır.

Wang ve Ning (1995), Glu-D1 tarafından kodlanan 5+10 alt birimi gibi nadiren Glu-B1 alleli tarafından 14+15 olarak kodlanmış alt birimin ekmeklik kalitesi üzerine pozitif önemli etkiye sahip olduğunu belirtmişlerdir. Çalışma sonucunda, Çin buğday çeşitlerinin çoğunda Glu-1 lokusu ile kalite skoru arasında pozitif korelasyon olduğunu bildirmişlerdir.

Sade vd. (1995), 27 ekmeklik buğday çeşidini kullanarak verim ile verim unsurları arasındaki doğrudan ve dolaylı ilişkileri saptamak amacıyla yaptıkları çalışmada; ana sapa ait başakta tane verimi ile başakta tane sayısı, başak ağırlığı, başakta başakçık sayısı arasındaki korelasyonları önemli bulmuşlardır. Path analizine göre, başakta tane sayısının, ana sap verimi üzerine doğrudan etkisi en yüksek verim unsuru olduğunu saptamışlardır.

Keskin vd. (1996), Gün-91, Kırkpınar 79, Atay 85, Kıraç 66, Bolal 2973, Bezostaja 1 ve Gerek 79 ekmeklik buğday çeşitlerinde ve diallel F1 melezlerinde gliadin bant desenlerinin tespit edilmesi ve mevcut genetik benzerlik/genetik farklılığın gösterilmesi amacıyla poliakrilamid jel elektroforez yöntemi ile 20’şer tohumda tek-tohum analizleri yapmışlardır. Gliadin bantlarının değerlendirilmesinde, bantların nispi yoğunluk (Ri) ve nispi mobiliteleri (Rm) kullanılmıştır. Standart çeşit olarak Marquis ekmeklik buğdayının kullanıldığı çalışmada elektroforetik analizlerden elde edilen sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, genel olarak hem ebeveyn ve melezlerde hem de ebeveynler ile melezler arasında bir varyasyonun bulunduğu belirtilmiştir. Kıraç 66 dışındaki çeşitlerde farklı tip elektroforegramların bulunması nedeniyle analize alınan diğer çeşitlerde genetik farklılığın varlığı ortaya konmuştur. Bazı çeşitlerde çeşit

(21)

karışımı olasılığını düşündüren farklı bant desenleri olduğunu belirtmişlerdir.

Lawrence (1996), 106 ekmeklik buğday çeşidinin tane depo proteinleri SDS-PAGE elektroforezi ile kısımlara ayrılması sonucu Glu-A1 lokusunda 3, Glu-B1 lokusunda 8 ve Glu-D1 lokusunda 4 allelin tanımlanmasını sağladığını belirtmiştir. Elde edilen sonuçların bilinmeyen bir örneğin tanımlanmasına yardımcı olacak bir anahtar olarak kullanılabileceğini bildirmiştir. Çeşitlerden 16’sının yüksek molekül ağırlıklı glutenin alt birim kompozisyonuna göre 2 veya daha fazla biyotipten oluştuğunu saptamıştır.

Topal ve Soylu (1997), Konya'da kuru koşullarda 1994-1995 yetiştirme döneminde Bezostaja 1, Gün-91 ve iki makarnalık buğday çeşidi ile tohumun başakta bulunuş yerinin verim ve bazı verim unsurlarına etkisini araştırmışlardır. Tohumun başakta bulunuş yerinin tane verimi, m2'de fertil başak sayısı, başakta tane sayısı ve başakta tane ağırlığı üzerine etkisinin önemli olduğunu saptamışlardır. Genelde orta başakçıklardan alınan tohumların veriminin daha yüksek, üst başakçıklardan alınan tohumların veriminin ise daha düşük olduğunu belirlemişlerdir.

Jarrah ve Genç (1997), Tel Hayda, Breda ve Çukurova olmak üzere üç farklı ekolojide 49 makarnalık buğday genotipi ile yaptıkları araştırmada; stres koşulları altında (Breda ve Tel Hadya) tane veriminde en önemli faktörlerin erkencilik, uzun tane doldurma süresi, geç sararma, uzun üst boğum arası uzunluk ve yüksek başak verimliliği olduğunu saptamışlardır. Çok yağışlı ve sıcak koşullarda (Çukurova) ise tane veriminde generatif dönemde koyu yeşil yapraklar, yaprak mumsuluğu, kardeşlenme kapasitesi, başak verimliliği ve hektolitre ağırlığı ile ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Farklı çevre koşulları altında tane verimi ile morfofizyolojik özellikler arasındaki ilişkinin değiştiğini vurgulamışlardır.

Görmüş (1998), Haymana koşullarında 1992, 1993 ve 1994 yıllarında yaptığı çalışmada Gerek 79 ekmeklik ve Çakmak-79 makarnalık buğday çeşitlerinde 3 farklı ekim sıklığı ile 4 farklı ekim şekli uygulamıştır. Ekim sıklığı arttıkça iki çeşitte de m2’de bitki ve fertil başak sayısı istatistiki düzeyde önemli artış göstermiştir. Ekim sıklığının artmasıyla iki çeşitte de bitkide fertil başak, bitkide toplam başak, birim alan

(22)

hasat indeksi, bitkide hasat indeksi, bayrak yaprağı kını uzunluğu, bayrak yaprak ayası uzunluğu ve genişliği, başak uzunluğu, başakta fertil ve toplam başakçık, başakta tane sayısı ve veriminin azalma gösterdiğini belirtmiştir.

Sönmez vd. (1999), Van koşullarında iki yıl süresince Tir buğdayını kullanarak yaptıkları çalışmada; verim öğelerinin birim alan tane verimine yaptıkları doğrudan ve dolaylı etkileri araştırmışlardır. Birim alan verimine, birinci derecede m2’de başak sayısının daha sonra başakta tane sayısının etki ettiğini saptamışlardır. Tir buğdayında seleksiyon çalışmalarında, m2’de başak sayısı yanında başakta tane sayısının da bir kriter olarak ele alınması gerektiğini bildirmişlerdir.

Öztürk ve Akten (1999), Erzurum koşullarında 1994 ve 1995 yıllarında 5 kışlık buğday genotipine 4 farklı azot dozu ve 3 farklı ekim sıklığı uyguladıkları çalışmada tane verimindeki varyasyonun genel olarak başaktaki tane sayısı ile m2’deki başak sayısından kaynaklandığını, bin tane ağırlığının tane verimine katkısının zayıf olduğunu belirtmişlerdir. Metrekaredeki başak sayısının başaktaki tane sayısı ve bin tane ağırlığını olumsuz etkilediğini, bitki sıklığı ile başaktaki tane sayısı ve tane ağırlığı arasında ilişki olduğunu, yüksek verim için birim alandaki tane sayısını arttırmaya yönelik çabaların tane ağırlığına göre daha etkili olabileceğini açıklamışlardır.

Öztürk (1999), Erzurum koşullarında parsel örtülerinin kullanılarak kuraklığın Doğu- 88 ekmeklik buğday çeşidinin gelişimi ve verimine etkisinin incelendiği çalışmada;

uygulamalara göre tane veriminde meydana gelen varyasyonun birim alandaki tane sayısından (m2’deki başak sayısı x başaktaki tane sayısı) kaynaklandığını, erken gelişme dönemlerindeki kuraklığın olumsuz etkisinin geç kuraklığa göre daha fazla olduğunu belirtmiştir.

Chowdhry vd. (1999), ekmeklik buğdayda bayrak yaprağının alınmasının tane verimine ve verim öğelerine etkilerini araştırdıkları çalışmada; bayrak yaprağı alanı, stoma sıklığı ve verim öğeleri açısından genotipler arasında istatistiki olarak farklılık saptamışlardır. Bayrak yaprağın alınmasının bitki boyunu, başakta tane sayısını, bin tane ağırlığını ve tane verimini önemli ölçüde azaltırken, tane protein içeriğini önemli

(23)

derece arttırdığını belirtmişlerdir. Bayrak yaprağın alınması; başakta başakçık sayısı üzerine herhangi bir etki göstermemiştir. Bayrak yaprağı alanının bin tane ağırlığı ve tane verimi ile ilişkisi pozitif ve önemli bulunurken, protein içeriği ile tane verimi arasında negatif ilişki saptadıklarını bildirmişlerdir.

Dokuyucu ve Akkaya (1999), Kahramanmaraş’ta 1996-1998 yılları arasında 22 buğday çeşidi ile yaptıkları çalışmada, tane verimi üzerine özelliklerin direkt ve indirek etkilerini belirlemek için korelasyon ve path katsayılarını hesaplamışlardır. Tane verimi ile m2’de başak sayısı, başakta tane sayısı ve başakta tane ağırlığı arasında önemli ve pozitif korelasyon saptamışlardır. Ayrıca path analizine göre; m2’de başak sayısının ve başakta tane ağırlığının direk etkisi belirlenirken, başakta tane ağırlığı yoluyla başakta tane sayısının verime indirek etkisi pozitif ve önemli bulunmuştur. m2’de başak sayısı, başakta tane ağırlığı ve başakta tane sayısının yüksek verimli çeşitlerin geliştirilmesinde ıslah programlarında seleksiyon kriteri olarak kullanılabileceğini belirtmişlerdir.

Pajevic vd. (1999), ekmeklik buğdayda tane doldurma ve başaklanma süresince en üst iki yaprağın yaprak yapısı ve fotosentez kapasitesi üzerine genotiplerin etkilerini araştırdıkları çalışmalarında; yaprak ayası hacminde mezofil yüzdesi ve net fotosentez oranı arasında pozitif bir korelasyon saptamışlardır. Birim yaprak alanı fotosentezi ve tane verimi arasında önemli bir korelasyon bulunmamış, fotosentez kapasitesi ile verim arasında önemli korelasyon bulunmuştur. Çiçeklenmeden sonra fotosentezin sürekliliğinin tane veriminde önemli olduğunu vurgulamışlardır.

Soylu vd. (1999), Konya’da iki yıl süresince 15 ekmeklik buğday çeşidi ile yaptıkları araştırmada; tane verimi ile m2’de başak sayısı, bitki boyu, başak uzunluğu, başakta tane sayısı ve ağırlığı arasında pozitif ve önemli ilişkiler belirlemişlerdir.

Ünver vd. (2001), Orta Anadolu koşullarında kışlık Macar fiğinden sonra ekilen Bezostaja 1 ekmeklik buğday çeşidinde verim ve verim öğelerini inceledikleri çalışmalarında; ön bitki ve ön bitkiye uygulanan kültürel işlemlerinin önemli olduğunu saptamışlardır. Bezostaja 1 ekmeklik buğday çeşidinde, Macar fiğin ot veya tane için hasat zamanları bitki boyu, başak uzunluğu ve tane veriminde önemli farklılıklar

(24)

oluşturduğunu, aşılama yöntemleri bakımından ise bitki boyu, başak uzunluğu, başakta başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane verimi, hasat indeksi ve tane verimindeki değişimi önemli bulmuşlardır.

Blaha vd. (2002), eski ve yeni buğday çeşitlerinin morfolojik ve fizyolojik özellikleri ile verim farklılıklarını araştırdıkları çalışmada; miktarca çok ve az bitki besin maddelerine karşı eski çeşitlerde verim farklılığının daha fazla olduğunu belirtmişlerdir.

Daha verimli olan son çeşitlerin; daha yüksek hasat indeksine, başakta daha fazla tane sayısına, başakta daha yüksek tane ağırlığına, daha yüksek başak sıklığına, daha kısa bitki boyuna ve daha kısa başak boyuna sahip olduklarını saptamışlardır. Eski çeşitlerin daha derine inen kök sistemine sahip oldukları için kurağa ve yüksek sıcaklığa daha toleranslı olduğunu vurgulamışlardır.

Dönmez (2002), 2000-2001 yetiştirme döneminde Haymana, Altınova, Polatlı, Konya, Edirne ve Ulaş lokasyonlarında Gün-91, İkizce-96, Mızrak, Yakar, Türkmen, Prostor, Kırkpınar-79, Kate-A-1, Pehlivan, Saroz-95, Dağdaş-94, Kınacı-97, Gerek 79, Kutluk- 94, Kırgız 95, Süzen-97, Aytın-98, Harmankaya-99, Altay-2000, Bezostaja-1, Demir- 2000, Doğu-88, Lancer, Karasu-90 ve Palandöken-97 çeşitlerinin farklı çevrelere tepkisini belirlemek ve bu çeşitlerin değişik ekolojilerde yetiştirilebilme durumlarını araştırmıştır. Birim alan tane verimi açısından ilgili parametreler dikkate alındığında Türkmen, Harmankaya-99, İkizce 96, Kırkpınar-79, Demir 2000 ve Doğu 88 çeşitlerinin öne çıktığını saptamıştır. Kate A-1, Yakar-99, Prostor, Türkmen ve Saroz- 95 çeşitlerinin iyi çevrelere, Gerek 79, Aytın 98 ve Altay 2000’in kötü çevrelere, Demir 2000, Harmankaya-99, Kırkpınar-79 ve İkizce 96’nın ise orta çevrelere uygun çeşitler olduğunu belirtmiştir.

Sabo vd. (2002), bazı yeni kışlık ekmeklik buğday genotiplerini kullanarak 1998 ve 1999 yıllarında yaptıkları çalışmada; çeşitler, lokasyonlar ve yıllar arasında önemli farklılıklar belirlemişlerdir. Birinci yıl denemelerinde verim unsurları arasında önemli ilişkiler saptanmasına karşın ikinci yıl unsurlar arasında istatistiki olarak korelasyon görülmemiştir. Birinci yılda, başakta tane sayısı ile birim alan tane verimi arasında önemli ve olumlu ilişki belirlemişlerdir. Ele alınan genotiplerin birim alan tane verimi,

(25)

başakta tane sayısı ve başakta tane ağırlığının vejetatif dönem boyunca agroekolojik koşullara bağlı olduğunu bildirmişlerdir. Birim alan tane veriminde; genotipler, lokasyon ve üretim yılı arasındaki interaksiyonun belirleyici olduğunu açıklamışlardır.

Galova vd. (2003), 45 yeni kışlık buğday genotipinin ekmek yapım özelliklerinin biyokimyasal ve protein moleküler belirleyiciler kullanılarak araştırdıkları çalışmada;

yeni buğday genotiplerinden 31’inde ekmek yapım kalitesinin yüksek olduğunu ve bu genotiplerin yüksek molekül ağırlıklı glutenin alt birimlerinden 5+10 alt birimine sahip olduğunu saptamışlardır. Yüksek ekmek yapım kalitesine katkıda bulunan diğer glutenin alt birimlerinin 1, 2* ve 7+9 alt birimlerinin olduğunu belirlemişlerdir.

Shah vd. (2003), yaprak alanı ve verim unsurlarını inceledikleri çalışmalarında; bayrak yaprağı alanı ile yaprak ağırlığı ve bin tane ağırlığı arasında önemli ve pozitif ilişki belirlemişlerdir. Bayrak yaprağı alanının tane verimine etkisi saptanmamıştır. Bitki yaprak alanı ile toplam kardeş sayısı (m2) ve başak uzunluğu arasında pozitif ve önemli korelasyon saptadıklarını bildirmişlerdir.

Taner vd. (2004), 2002-2003 yetiştirme döneminde Eskişehir, Haymana, İçeri Çumra, Obruk, Konya, Ereğli, Uşak, Altıntaş, Ulaş ve 2003-2004 yetiştirme döneminde Bayır, Haymana, İçeri Çumra, Obruk, Sarayönü, Malya, Ulaş, Haymana, Afyon, Mahmudiye lokasyonlarında olmak üzere 19 çevrede 5 hat ve 5 çeşitle yaptıkları çalışmada en stabil genotiplerin Karahan-99 ve Altay 2000 olduğunu belirtmişlerdir. Çevre koşulları kötüleştikçe Gerek 79’un, çevre koşulları iyileştikçe de 2 ve 3 no’lu hatların ön plana çıktığını belirlemişlerdir.

Aydoğan vd. (2005), 19 ekmeklik buğday çeşidi ile Obruk ve Çumra’da iki yıl süresince yürüttükleri çalışmada; en yüksek birim alan tane verimi Gerek 79 ve Karahan-99’dan, en yüksek protein oranı Kıraç 66, Yakar-99 ve Karahan-99’dan, en yüksek SDS sedimantasyon değeri Gün-91, İkizce-96 ve Bezostaja-1’den elde edilmiştir.

(26)

Başer vd. (2005), Tekirdağ koşullarında 8 ekmeklik buğday çeşidi ve 19 ekmeklik buğday hattı ile 1999 ve 2000 yıllarında yürüttükleri çalışmada; Trakya Bölgesi gibi yarı kurak alanlar için, yaprak su tutma yeteneği, tane dolum süresi ve bayrak yaprağı alanının önemli seleksiyon ölçütleri olduğunu saptamışlardır. Mumluluğun tane verimi üzerine olumlu bir etkisinin olmadığı, hatta yarı kurak bölgelerde verimi kısıtlayıcı bir özellik olduğunu belirtmişlerdir.

Aydın vd. (2005), 2003-2004 yetiştirme döneminde 5 çeşit ve 20 ekmeklik buğday hattı ile yürüttükleri çalışmada; Samsun lokasyonunda ortalama tane verimi 345.0 kg/da, Amasya lokasyonunda 486.3 kg/da olarak belirlemişlerdir. Bin tane ağırlığı Samsun ve Amasya lokasyonlarında sırasıyla 25.9-38.3 g ve 27.8-36.9 g, hektolitre ağırlığı ise 63.8-71.8 kg ve 73.1-80.2 kg arasında değiştiğini saptamışlardır. Lokasyon ortalamalarına göre sedimantasyon değeri 38.3 ml, protein oranı ise % 11.2 olarak bulmuşlardır. 2 ve 19 numaralı hatların verim ve kalite yönünden ümitvar olduğunu vurgulamışlardır.

Lookhart vd. (2005), çeşit tanımlamasının agronomik, fiziksel veya biyokimyasal yöntem olmak üzere üç yolla yapılabileceğini belirtmişlerdir. Buğday gliadinleri bitkinin genotipik bir ifadesi olduğunu ve bundan dolayı gliadinlerin karakterizasyonunun buğday genotiplerinin parmak izi olarak kullanılabileceğini açıklamışlardır.

Özcan vd. (2005), 23 adet buğday çeşit ve hattının tane verimi ve verim stabilitesini belirlemek amacıyla 2000-2003 yılları arasında yürüttükleri çalışmada; 6, 16 ve 17 numaralı hatların ümitvar ve stabil olduğunu, stabilite parametreleri arasındaki en yüksek ilişkinin varyasyon katsayısı ile regresyondan sapma kareler ortalaması arasında olduğunu belirtmişlerdir.

Toklu ve Yağbasanlar (2005), 1998 ve 1999 yıllarında ekmeklik buğdayda tane iriliği ve ağırlığı, bitki boyu, başaklanma süresi, bayrak yaprağı alanı özelliklerinin oluşumundaki genetik mekanizmayı incelemişlerdir. Bitki boyu bakımından kalıtım derecesinin yüksek, ayrıca eklemeli ve dominant gen etkilerinin önemli olduğu ve erken

(27)

döl kuşaklarında yapılacak seleksiyonla bu özelik yönünden önemli ilerlemeler kaydedilebileceği, başaklanma süresi, 1000 tane ağırlığı ve bayrak yaprağı alanı bakımından ise kalıtım derecesinin yüksek ancak, epistatik gen etkilerinin de önemli olmasından dolayı, seleksiyonun ileri döl kuşaklarında da devam ettirilmesi gerektiğini açıklamışlardır.

Ünay vd. (2005), buğdayda bayrak yaprak özelliklerinin kalıtımı ve verim ile ilişkilerini inceledikleri çalışmada, bayrak yaprağı boğum aralığı kısa, buna karşın, bayrak yaprağı alanı ve basak alanı geniş bitkilerin yüksek verimli olabileceğini saptamışlardır. Aydın ili gibi başaklanma sonrası yüksek sıcaklıkların yaşandığı ekolojilerde, başak alanı ile birlikte başağın yeşil kalma süresinin de ıslah çalışmalarında yer alması gerektiğini belirtmişlerdir.

Çağlar vd. (2006), 2002 ve 2003 yıllarında 25 ekmeklik buğday çeşidinin Erzurum koşullarına adaptasyonunun incelendiği araştırmada, en uzun tane dolum süresi, m2’de en yüksek başak sayısı, tane verimi ve hektolitre ağırlığına Doğu 88 çeşidinin sahip olduğunu saptamışlardır. Başaktaki en yüksek tane sayısına Kate A-1 çeşidi, en yüksek bin tane ağırlığına Dağdaş 94 çeşidi, en yüksek ham protein oranına ise Alparslan ve Türkmen çeşitlerinin sahip olduğunu belirtmişlerdir. Denemede yer alan çeşitlerin bu bölge için tescil ettirilen Doğu 88 kadar tane verimi sağlayamadığını açıklamışlardır.

Akçura (2006), Konya koşullarında 2002-2005 yılları arasında yaptığı çalışmada 340 adet yerel ekmeklik buğday populasyonunu 20 adet kalitatif ve kantitatif özelliğe göre karakterize etmiştir. İncelenen karakterlerden fertil kardeş sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı ve tek bitki tane veriminde en yüksek varyasyonlar elde edilmiş, tek bitki tane verimi, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığına göre tek bitki seleksiyonu yapmıştır. İkinci ve üçüncü yıllarda saf hatlar standart çeşitlerle denenerek tane verimi, tanede protein oranı, tanede kuru gluten oranı ve mini SDS sedimantasyon testi değerleri ile standart çeşitlerden üstün olanları belirlediğini bildirmiştir.

Şahin vd. (2006), 3 lokasyonda 2003 ve 2004 yıllarında yürüttükleri çalışmada; ele aldıkları stabilite parametrelerine göre; birim alan tane veriminde Karahan-99, Gerek–

(28)

79 ve BDME 00/1K; protein içeriğinde Karahan-99, BDME 00/1K, Dağdaş-94 ve Gerek 79; SDS sedimantasyon değeri bakımından Bağcı-2002, Karahan-99 ve Bezostaja 1 çeşitlerinin stabil değerlere sahip olduklarını belirlemişlerdir.

Gençtan ve Balkan (2006), 2002-2003 yetiştirme döneminde Tekirdağ koşullarında Pehlivan, Flamura-85 ve Golia ekmeklik buğday çeşitleri ile yaptıkları çalışmada; bitki boyu, başak uzunluğu, başakta başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı ve 1000 tane ağırlığı yönünden ilk sırayı ana sap, ikinci sırayı 1. kardeşler, üçüncü sırayı 2. kardeşler ve dördüncü sırayı 3. kardeşlerin aldığını belirtmişlerdir. Bitki tane verimi yönünden en yüksek verim; ana sap + 3 kardeşli bitkilerden elde edildiğini, bunu ana sap + 2 kardeşli ve ana sap + 1 kardeşli bitkilerin izlediğini, en düşük bitki tane verimini ise yalnızca ana saplı bitkilerin verdiğini vurgulamışlardır.

Anonim (2007), 2004 ve 2005 yıllarında Haymana, Yenikent, Eskişehir, Çumra, Koçaş, Polatlı, Bala, Konuklar, Gözlü, Obruk ve Konya’da kuru koşullarda yürütülen Tarımsal Değerleri Ölçme Denemelerinde birim alan tane verimi sıralaması Bayraktar 2000, Müfitbey (ES 03 KE-12), Altay 2000, Gerek 79, İkizce-96, Bezostaja 1 ve Gün-91 şeklinde olmuştur. Haymana’da hektolitre ağırlığı 75.5-79.5 kg/hl, bin tane ağırlığı 27.7-37.9 g, protein oranı %9.3-14.2, sedim (Zeleny) değerleri ise 30-46 arasında olduğu belirtilmiştir.

Aydoğan vd. (2007), 2005-2006 yetiştirme döneminde Konya, İçeri Çumra ve Obruk lokasyonlarında 36 ekmeklik buğday genotipini kullanarak yaptıkları çalışmada; tane veriminin 154.58-258.43 kg/da, bin tane ağırlığının 24.13-36.60 g, kuru gluten değerinin % 9.58-13.90, mini-SDS sedimantasyon değerinin 9.50-13.75 ml, protein oranının % 11.88-15.43 ve protein veriminin 20.07-33.17 kg/da arasında değiştiğini belirlemişlerdir. Protein oranı, kuru gluten oranı ve mini-SDS sedimantasyon ile tane verimi ise bin tane ağırlığı ve protein verimi ile olumlu; protein oranı, bin tane ağırlığı ve tane verimi ile mini SDS sedimantasyon değeri ise tane verimi ile negatif ilişki gösterdiğini vurgulamışlardır. 3 lokasyon ortalaması olarak Karahan-99 % 13.62, Gerek 79 % 12.75, Bezostaja 1 % 12.97 protein oranı gösterdiğini, Karahan-99’da 28.87 g,

(29)

Gerek 79’da 27.89 g, Bezostaja 1’de ise 30.10 g ortalama bin tane ağırlığının saptandığını bildirmişlerdir.

Çekiç (2007), Eskişehir koşullarında 2003-2004 ve 2004-2005 yetiştirme dönemlerinde 20 hat ve 10 standart çeşitle kurağa dayanıklı buğday ıslahında seleksiyon kriterleri olabilecek fizyolojik parametreleri araştırmıştır. Çeşitlerden Kırgız 95, Gerek 79, Aytın 98, Süzen 97 ve Sönmez 2001 geniş adaptasyon yeteneği olan ve kurağa dayanıklı çeşitler olarak bulunurken, Yıldız 98 ve Sultan 95 kurağa duyarlı çeşitler olarak belirlenmiştir. Verim öğelerinden metrekarede başak sayısı kurak koşullarda verimle ilişkili bulunmuş, morfolojik parametrelerden bitki boyuyla ilgili olarak, uzun bitki boyundan daha çok, kurak koşullarda boyunu fazla kısaltmayan çeşitlerin daha avantajlı olduğunu, erkencilikle bayrak yaprak yeşil kalma süresi arasında önemli bir ilişki bulunduğunu belirlemiştir.

Mladenov vd. (2007), son 50 yıl içinde artan buğday veriminde ıslahın katkısını saptamak için farklı yıllarda tescil edilmiş ve her biri farklı periyotta yapılan ıslahı temsil eden 20 ekmeklik buğday çeşidi ile yaptıkları çalışmada; farklı periyotlarda yapılan seleksiyondan çeşitler arasında birim alan tane veriminde 128 kg/çeşit bir artış belirlemişlerdir. Ele alınan çeşitlerin verim bileşenleri yanında morfolojik özelliklerinin de önemli farklılıklar gösterdiğini, yeni çeşitlerde başakta tane sayısında ve 1000 tane ağırlığında önemli artışlar saptadıklarını bildirmişlerdir.

Kaydan ve Yağmur (2008), Van koşullarında 2006 ve 2007 yıllarında yaptıkları çalışmada 16 ekmeklik buğday çeşidinin tane verimi ve bazı verim öğelerini incelemiştir. İki yılın ortalamasına göre başak uzunluğu yönünden, Aytın-98 çeşidi 5.72 cm ile en kısa, Nenehatun çeşidi 7.27 cm ile en uzun; bitki boyu yönünden Harmankaya-99 çeşidi 66.0 cm ile en kısa, Tir buğdayı 86.1 cm ile en uzun; başakta tane sayısı yönünden Gerek 79 çeşidi 20.32 adet ile en az, Harmankaya-99 çeşidi 27.47 adet ile en yüksek; başakta tane verimi yönünden Alparslan çeşidi 0.65 g ile en düşük, Harmankaya-99 çeşidi 0.93 g ile en yüksek; bin tane ağırlığı yönünden Aytın-98 çeşidi 29.26 g ile en düşük, Tir buğdayı 37.45 g ile en yüksek değeri gösterdiği açıklanmıştır.

(30)

Haljak vd. (2008), 2006-2007 yıllarında ekmeklik buğdayda farklılık, yeknesaklık ve durulmuşluk testlerinde 26 karakterden oluşan UPOV özellik belgesi kullanılarak çeşit ve hatların morfolojik özelliklerini belirlemişlerdir. Çeşitlerin farklılığının ortaya konmasında en iyi morfolojik özelliklerin bayrak yaprak kulakçığında antosiyanin renklenmesi, kıvrılan bayrak yapraklı bitkilerin oranı, başak mumsuluğu, sapın üst boğumunun tüylülüğü, başağın profilden şekli ve kılçık uzunluğu olduğunu bildirmişlerdir.

Yağmur ve Kaydan (2008), Van koşullarında 2006 ve 2007 yıllarında yaptıkları çalışmada 16 ekmeklik buğday çeşidini kullanarak tane verimi, verim öğeleri ve fenolojik dönemler arasındaki ilişkileri incelediği çalışmada; tane verimi ile metrekarede başak sayısı (r=0.752**), başakta tane sayısı (r=0.469**), başakta tane verimi (r=0.188**), bitki boyu (r=0.250**), tane dolum süresi (r=0.365**), başak boyu (r=0.355**) arasında önemli derecede pozitif korelasyonlar olduğunu belirtmişlerdir.

Tane verimi ile vejetasyon süresi (r=-0.415**) arasında önemli derecede olumsuz ilişki bulunduğunu belirtmişlerdir.

Dönmez vd. (2008), çeşitlerin kayıt altına alınmasında yapılan farklılık, yeknesaklık ve durulmuşluk (FYD) testleri için örnek çeşitlerin yer aldığı tarla veya sera denemelerinin kurulması gerektiğini bildirmişlerdir. Tarla denemelerinin aday çeşidin gelişimine uygun olan ekolojik koşullarda, iki yetiştirme döneminde ve en az bir lokasyonda yapılabileceğini, kuraklık ve yüksek sıcaklık gibi stres koşullarında bitki gelişiminin olumsuz etkilenerek genetik yapıyla uyumlu morfolojik karakterlerin tam olarak kendini gösteremediği için bu gibi koşullarda FYD testlerinin yapılmasının uygun olmadığını açıklamışlardır.

Kılıç vd. (2008), 2002-2003-2004 yıllarında kışlık ve alternatif 25 ekmeklik buğday çeşidi ile yaptıkları çalışmada; Elazığ yöresi için kötü şartlarda birim alan tane verimi açısından Yakar-99, Altay 2000 ve Saroz-95 çeşitleri, iyi çevre şartlarında ise Gün-91 ve Pehlivan çeşitlerinin öne çıktığını belirtmişlerdir. Malatya yöresinde kuraklığın verimi kısıtlayıcı faktör olduğu, Altay 2000 ve Dağdaş-94 çeşitlerinin öne çıktığını vurgulamışlardır.

(31)

Anonim (2009c), 2007 ve 2008 yıllarında Eskişehir, Konya, Koçaş, Malya, Yenikent ve Polatlı’da kuru koşullarda yürütülen Tarımsal Değerleri Ölçme Denemelerinde birim alan tane verimi sıralaması aday çeşit, Sönmez 2001, Bayraktar 2000, İkizce 96, Gerek 79, Karahan-99, Bezostaja 1 ve Tosunbey olarak saptandığını, hektolitre ağırlığında 79.5 kg/hl ve bin tane ağırlığında 34.3 g ortalama değeri ile Bezostaja1 çeşidinin ilk sırada yer aldığı bildirilmiştir.

Ahmed vd. (2009), ekmeklik buğdayda koleoptilde antosiyanin birikimi üzerine yaptıkları çalışmada; Hope çeşidinin koleoptilinin epidermal hücre tabakalarında çimlenmeden sonra 2 ve 3 gün arasında antosiyanin birikiminin başladığını ve 6 gün sonra maksimuma ulaştıktan sonra düşmeye başladığını, Chinese Spring çeşidinde ise antosiyanin pigmentinin birikmediğini belirtmişlerdir.

Balkan ve Gençtan (2009), 2005 ve 2006 yıllarında Tekirdağ’da, kılçıkların, bayrak yaprak ayasının, bayrak yaprağın altındaki birinci ve ikinci yaprak ayasının ve diğer yaprak ayalarının, Pehlivan, Flamura-85 ve Golia ekmeklik buğday çeşitlerinin ana verim unsurlarına katkı oranlarını araştırmışlardır. Kılçıkların, bayrak yaprak ayasının, birinci yaprak ayasının, ikinci yaprak ayasının ve diğer yaprak ayalarının uzaklaştırılmasının; başak ağırlığında, başakta tane sayısında, başakta tane ağırlığında ve bin tane ağırlığında önemli düşüşlere sebep olduğunu saptamışlardır. Bayrak yaprak ile birinci yaprağın yeşil kalma süresinin, Trakya Bölgesi’nde verimi arttırmak için yapılacak seleksiyonlarda önemli bir parametre olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve başağın fotosentez kapasitesini arttırması nedeniyle bölgede kılçıklı çeşitlerin yetiştirilebileceğini açıklamışlardır.

(32)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1 Deneme Alanı ve Özellikleri

3.1.1 Deneme alanı

Deneme, 2007-2008 ve 2008-2009 yetiştirme dönemlerinde Ankara İli Haymana İlçesi İkizce Köyü yakınlarında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma ve Uygulama Çiftliği’nde yürütülmüştür. Deneme yeri 39° 40”kuzey enlemi ve 32° 39” doğu boylamı arasında yer almakta olup, deniz seviyesinden yaklaşık 1055 m yüksekliktedir.

3.1.2 İklim özellikleri

Denemenin yürütüldüğü alan karasal iklim özelliklerini taşımakta olup, aylık sıcaklık, yağış ve nispi nem değerleri ile bunların uzun yıllar ortalama değerleri çizelge 3.1’de verilmiştir (Anonim 2009b).

Çizelge 3.1 Deneme yerine ait 2007-2008 ve 2008-2009 yetiştirme dönemleri ile uzun yıllar (23 yıl) aylık toplam yağış, ortalama sıcaklık ve nispi nem değerleri

Yağış (mm) Sıcaklık (oC) Nispi Nem (%)

Aylar 2007-08 2008-09 U.Y.

Ort. 2007-08 2008-09 U.Y.

Ort. 2007-08 2008-09 U.Y.

Ort.

Eylül 0 38.3 17.1 17.9 17.4 17.0 41.0 58.6 53.1 Ekim 16.1 17.9 22.3 12.3 10.6 11.6 56.0 74.7 65.4 Kasım 79.1 39.3 30.8 5.4 6.2 5.1 78.0 82.7 73.1 Aralık 46.5 33.0 40.7 -4.8 -0.9 0.4 82.0 93.1 79.4 Ocak 17.0 48.2 34.8 -5.7 0 -1.7 87.7 89.1 78.3 Şubat 16.0 69.0 32.6 -2.4 1.8 -0.3 78.9 87.6 76.4 Mart 52.2 65.7 36.4 7.9 2.9 4.1 64.5 81.2 73.1 Nisan 24.6 59.4 39.6 11.5 8.6 9.4 61.9 73.9 65.4 Mayıs 41.6 41.7 45.5 12.8 13.1 13.8 59.9 69.3 63.3 Haziran 15.9 43.3 30.9 19.4 18.9 18.1 47.9 56.2 57.5 Temmuz 0 24.5 15.0 22.1 21.1 21.6 41.5 54.8 49.8 Ağustos 0 21.8 12.7 23.7 22.7 21.6 40.0 89.1 48.6 Toplam 309.0 502.1 358.4 - - - - - - Ortalama - - - 10.0 10.2 10.1 61.6 75.9 65.3

(33)

İklim verileri incelendiğinde; denemenin yürütüldüğü yıllarda ve bu yılların uzun yıllar ortalaması ile karşılaştırıldığında yağış bakımından büyük değişkenlik gösterdiği görülmektedir. 2007-2008 yetiştirme döneminde yıllık toplam yağış miktarı 309.0 mm, 2008-2009 yetiştirme döneminde ise 502.1 mm olmuştur. Denemenin birinci yılında uzun yıllar ortalamasının altında yağış alınmasına rağmen, denemenin ikinci yılında uzun yıllar ortalamasının oldukça üzerinde yağış alınmıştır.

Orta Anadolu Bölgesinde serin iklim tahıllarında en önemli iklim koşullarından olan yağış miktarının aylara göre dağılımı incelendiğinde birinci yılda Kasım, Aralık ve Mart aylarında uzun yıllar ortalamasının oldukça üzerinde seyretmiş olmasına rağmen, diğer tüm aylarda uzun yıllar ortalamasının altında yağış miktarı kaydedilmiştir.

2008-2009 yetiştirme döneminde ise Ekim, Aralık ve Mayıs aylarında yağış miktarı uzun yıllar ortalamasının altında ancak uzun yıllar ortalamasına eşdeğer denebilecek seviyede yağış alınmıştır. Bu aylar dışında kalan tüm aylarda uzun yıllar ortalama yağış miktarının üzerinde yağış alınmıştır. 2009 yılı Şubat ayındaki yağış miktarı uzun yıllar ortalamasının iki katından daha fazla olmuştur.

Yağış miktarı açısından 2007-2008 yetiştirme dönemi kurak geçerken, 2008-2009 yetiştirme dönemi oldukça yağışlı geçmiştir. Ayrıca 2008-2009 yetiştirme dönemi yağışın ay içerisinde dağılışı yönünden de ekstrem durumlar göstermiş, 14 Haziran 2009 tarihinde m2’ye 24.5 kg yağış alınmıştır.

Sıcaklık yönünden yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin birbirine yakın olduğu görülmektedir. Ancak, aylık ortalama sıcaklık değerlerinde uzun yıllar ortalamasına göre sapmalar olmuştur. Denemenin birinci yılında; Aralık, Ocak ve Şubat aylarında ortalama sıcaklık uzun yıllar ortalamasının altında, Mart ve Nisan aylarında ise uzun yıllar ortalamasının üzerinde sıcaklık değerleri gerçekleşmiştir. Diğer aylarda uzun yıllar ortalamasına yakın değerler kaydedilmiştir.

Denemenin ikinci yılında Ocak ve Şubat aylarında ortalama sıcaklık yönünden uzun yıllar ortalamasının üzerinde, diğer aylarda ise sıcaklık uzun yıllar ortalamasına yakın değerler göstermiştir.

(34)

Yıllık ortalama nispi nem; denemenin birinci yılında uzun yıllar ortalamasının altında, denemenin ikinci yılında ise uzun yıllar ortalamasının üzerinde değerler göstermiştir.

Serin iklim tahılları tarımında büyük öneme sahip olan mart, nisan ve mayıs aylarında nispi nem 2009 yılında uzun yıllar ortalamasının üzerinde olup, haziran ayında ise uzun yıllar ortalamasına yakın değer göstermiştir.

3.1.3 Toprak özellikleri

Deneme yerinden ekimden önce alınan toprak örneklerinin Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Laboratuvarlarında yapılan analiz sonuçları çizelge 3.2’de verilmiştir. Denemeler her iki yılda da birbirine yakın nadas alanında yürütülmüştür.

Çizelge 3.2 Deneme yerine ait toprak analiz sonuçları

Toprak özellikleri 2007-2008 2008-2009

0-20 cm 20-40 cm 0-20 cm 20-40 cm

N (%) 0.10 0.07 0.17 0.10

P (ppm) 3.92 1.62 6.61 5.07

K (ppm) 246 167 242 129

Organik madde (%) 1.80 1.26 1.94 1.12

CaCO3(%) 30.8 23.5 21.9 22.9

pH 7.81 7.87 7.77 7.74

EC (µs/cm) 109.1 128.3 116.2 103.2

Kum (%) 39.26 35.06 45.26 40.56

Kil (%) 34.77 34.37 35.07 37.67

Silt (%) 25.97 30.57 19.67 21.77

Deneme yeri kahverengi toprak grubuna girmekte olup, fazla kireçlidir. Organik madde ve fosfor az, potasyum yeterli düzeydedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Professor, Eskisehir Osmangazi University, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, 2016 - Continues Associate Professor, Eskisehir Osmangazi University, Fen Edebiyat Fakültesi,

2. Zemin ve duvar yüzeyleri; sağlam, kolay temizlenebilir ve gerekli durumlarda dezenfekte edilebilir, su geçirmez, emici olmayan, yıkanabilir ve toksik olmayan

1970 Üsküp (Yugoslavya) Uluslararası Karikatür yarışmasında özel ödül; 1973 Mimarlık Dergisi Grafik Yarışması Ödülü, 1975 Akşehir Uluslararası Nasreddin

Çizim 96:Halkulva‟ad Kalesinde Altın Yaldız ġeritli Osmanlı Bayrağı (üst kenar sarı alt kenar kırmızı renktedir).. Çizim 97: Halkulva‟ad KuĢatmasında Grandi

Birkaç bayrağın bir arada kullanılmasını gerektiren resmi ziyaret ve törenlerde, konuk devlet bayrağı, tören alanındaki şeref locasına. veya konuğun kaldığı binanın

 Birkaç bayrağın bir arada kullanılmasını gerektiren resmi ziyaret ve törenlerde, konuk bayrak şeref locasında veya konuğun kaldığı binanın ana girişinde Türk

Yaprak ayası genişliği, bayrak yaprak ayası genişliği, bitki boyu, ana sap kalınlığı ve tane boyu bakımından yerel genotipler arasındaki farklar önemsiz bulunurken,

[7] tarafından ileri (forward) ve geri (backward) hazırlık zamanları eklenerek sıra- bağımlı hazırlık zamanlı GMHDP için 269 adet test problemi oluşturulmuştur Bu