• Sonuç bulunamadı

Getirdikleri ve Götürdükleri" konulu

Belgede 16 6 (sayfa 31-35)

konferans›n konu¤u olan

Dan›flman›m›z Prof. Dr.

Erol Manisal›

"Avrupa Birli¤i süreci

oligarflinin emperyalizmle

ifl birli¤i sürecidir.

Türkiye’nin AB’ye üye

yap›lmayaca¤›n› herkes

bilmesine karfl›n, kimse

bildi¤ini söyleyemiyor"

fleklinde konufltu.

peryalizmin ve iflbirlikçilerinin kullan›ld›¤› sessiz ve sivil darbe süreci yaflan›yor. Tüm bunlar AB üzerinden yürütülmektedir.

Son 3-4 y›l içinde ç›kart›lan ka-nunlara bakt›¤›n›z zaman Türki-ye’nin federalleflmesi kanunlar› "Avrupa istiyor" diye ç›kar›lm›flt›r. Tohumculuk Kanunu, Petrol Ka-nunu, buna benzer iç piyasada ya-banc› tekellerin egemenli¤ini sa¤-layan kanunlar "AB istiyor" diye ç›kar›lm›flt›r. Etnik ve dini ayr›mc›-l›¤› özendiren, destekleyen kanun-lar "AB istiyor" diye ç›kar›lm›flt›r. Bunlar›n hepsi, iflbirlikçi ‹slamc›la-r›n, bölücülerin ve kimi büyük ser-maye çevrelerinin içerideki hedef-lerine yard›m etmektedir. Tüm bunlar AB bahane edilerek gerçek-lefltirilen yeniden yap›land›rmala-r›n parçalar›d›r. O halde bugün Türkiye AB iliflkileri

Türkiye AB iliflkileri de¤ildir. Karfl›l›kl› bir al›flverifl söz konu-sudur. AB ve ABD emperyalistle-riyle içimizdeki oligarfli aras›nda imzalanmam›fl bir ortakl›k söz konusudur.

So¤uk savafl sonras›nda ABD ve Avrupa, Lozan’›n kazan›mlar›n› ortadan kald›rmak istiyor. Lozan temelinde kurulan cumhuriyeti

y›kmak istiyor. Cumhuriyetin de-¤erlerini ortadan kald›rmak isti-yor. Ortado¤u’da önemli hesaplar› var ve Türkiye bu hesaplar›n orta-s›nda. Türkiye’deki amaçlar›n› o politikan›n bir parças› olarak yü-rütmek istiyorlar.

Türkiye ve AB iliflkileri dendi¤i zaman asl›nda içimizdeki ifl birlik-çi kökten dincilerin, bölücülerin ve kimi sermaye gruplar›n›n orta-ya koydu¤u üç unsurdan oluflan oligarfliyi konuflmufl oluyoruz. Bu üç unsurdan ikisi gönüllü, biri de gönülsüz bir ifl birli¤i içine girmifl-tir. Gönülsüz ifl birli¤i yapan kimi sermaye çevreleri "Biz so¤uk sa-vafl döneminde Bat›’n›n tekelleriy-le kader birli¤i yapt›k, Türkiye’ye onlar›n gözü ve gözlü¤üyle bak-mak zorunday›z. Dolay›s›yla onlar ne diyorsa yapmak zorunday›z. K›br›s’ta, Ege’de, Büyük Ortado¤u Projesi’nde, Ermenistan tasar›la-r›nda, Fener Patrikhanesi’nde, Dicle ve F›rat’›n sular›nda, tohum-culukta, petrolde vs. onlar›n ka-nunlar›n› meclisten teker teker ç›-karmak zorunday›z" diye düflünü-yorlar. ‹stemeseler de, ancak Bat› ad›na hareket edersek Türkiye’yi yönetebiliriz" diye düflündükleri için Brüksel’in ve Washington’un

planlar›na evet deyip, en baflta medyalar› üzerinden onlar ad›na çal›flmaktad›rlar.

Bir di¤er unsur olarak, Bat›’yla gönüllü iflbirli¤i yapan kökten din-ciler flöyle düflünüyorlar: "AB ve ABD’yi kullanarak, flimdilik ›l›ml› ‹slam’la bafllayaca¤›z, sonra esasl› ‹slam’a geçece¤iz. Önümüzdeki engel Türk Silahl› Kuvvetleri. TSK’yi AB ve Washington kanal›y-la siyasetin d›fl›na itece¤iz. Onkanal›y-lar› hükümetlere ba¤l›, basit, teknik bir ordu haline getirece¤iz. Sonra biz sisteme içeride egemen olunca pi-yasada, e¤itimde, sa¤l›kta devletin yerine tarikatlar› ve dini yap›lan-may› egemen hale getirince, o za-man esas amaçlad›¤›m›z fleriat projesini kuraca¤›z diye düflünü-yorlar. Peki, ABD ve Avrupa onla-r›n bu düflüncelerini bilmiyorlar m›? Çok iyi biliyorlar ama onlar da flöyle düflünüyorlar: Ben Türkiye içindeki hesaplar›m› di¤erleriyle yapam›yorum. Bundan önceki ko-alisyon hükümetleriyle, içlerinde adamlar›m olmas›na ra¤men yapa-mad›m. Ama bu gruplarla daha iyi yürütebiliyorum." ‹çimizdeki ifl birlikçi ‹slamc›larla yak›n iliflkiler içine girerek, karfl›l›kl› örtülü bir anlaflma sa¤l›yorlar.

En tutarl› ifl birli¤ine girenler bölücülerdir. Çünkü Bat› da hali-haz›rda Türkiye’nin bölünmesin-den yana. ABD D›fliflleri Bakan› Ri-ce Türkiye’nin s›n›rlar›n› de¤ifltir-mekten söz ediyor. ABD ve AB ile bölücüler aras›ndaki ifl birli¤i di-¤er unsurlardan daha güçlü. Ora-da mutlak bir bütünleflme var.

‹çimizdeki bu üç unsurla Bat› emperyalizmi aras›ndaki güç bir-li¤inde AB iliflkileri anahtar rol oynuyor. Sanki Türkiye AB’ye üye yap›lacakm›fl gibi büyük bir oyun oynan›yor. Cumhuriyet’ten geriye U dönüflü yap›lmas›nda geçti¤imiz iktidarlar›n belgeli suçlar› ortadad›r.

Ben 6 Mart 1995’te imzalanan Gümrük birli¤i Anlaflmas›’ndan on gün önce, Tansu Çiller ve Murat Karayalç›n ikilisine "Bu sömürge belgesini imzalayamazs›n›z" de-dim. Gümrük Birli¤i Belgesi bir sö-mürge belgesidir. Türkiye’nin as-kersiz iflgaline yol açacak, Türki-ye’nin dünyayla olan iktisadi ilifl-kilerini ipotek alt›na alacakt›r. Tüm bunlar belgede yaz›l›. Tüm bunlar› kendilerine söyledim. Ama bu anlaflma, yanl›fll›kla de¤il, bile-rek imzaland›.

‹lk olarak flunu düflünmek gere-kir, 73 milyondan biri olarak ben oligarflinin içinde miyim d›fl›nda m›y›m? ‹kincisi, kendimi oligarfli-nin d›fl›nda görüyorsam oligarfliye karfl› tutumumu aç›kça ortaya ko-yabiliyor muyum? Herkesin bu-nun hesab›n› yapmas› gerekir. Tür-kiye’nin AB meselesi bir yönüyle nesnel, bir yönüyle de öznel, ahla-ki bir meseledir.

AB ile Türkiye iliflkilerine bak-t›¤›m›zda sosyal devletin tasfiye edildi¤ini görüyoruz. Bu, her fleyin piyasaya b›rak›lmas› demektir. Türkiye Cumhuriyeti piyasas›n›n Bat› tekellerinin egemenli¤ine b›-rak›lmas› söz konusudur. Bu ege-menli¤in içimizdeki oligarfliye kal-mas› demektir. Yani ifl birlikçi ‹s-lamc›lar›n piyasa üzerinden ilerle-me sa¤lamas› anlam›na gelir. Dev-letin b›rakt›¤› alanlara ya yabanc› tekel flirketleri ya da tarikatlar giri-yor. Türkiye’de devletin ekonomi-deki a¤›rl›¤› yüzde 20’nin alt›na

düfltü. Bu oran Bat› Avrupa’da yüzde 40 dolay›ndad›r. Onlarda bu oran inmiyor ancak bizde giderek iniyor. ‹ç oligarfli iktidara Was-hington ve Brüksel’in deste¤ini alarak gelebiliyor. Böyle oldu¤u için devletin boflaltt›¤› alanlar› ya-banc› tekeller ile ‹slami flirketler paylaflmak durumundalar. ‹flte tüm bunlar AB üzerinden oluyor.

AB, bütün aday ülkelere önce üyelik karar›n› bildirmifltir. Görüfl-meler ondan sonra bafllat›l›yor. Türkiye’ye ise üyelik söz konusu de¤il sadece görüflüyorum deni-yor. Üstelik bu görüflmeleri ister-sem keserim deniyor. Sen benim tüm istediklerimi yapsan bile seni hazmedip hazmedemeyece¤ime karar vermek gerek deniyor. Ulus-lararas› iliflkilerde böyle bir fley an-cak alay konusu olabilir.

Türkiye AB iliflkilerindeki du-rumu ve görüflme sürecini belirle-yen üç belge var. Biri, 6 Mart 1995 belgesi, ikincisi, 17 Aral›k 2004 bel-gesi ve di¤eri 5 Ekim 2005 belbel-gesi. Bu belgeler içinde Türkiye’nin üyeli¤i yok. Avrupa organlar›n›n Türkiye’yi alma kararlar› yok. Üs-telik görüflmelerin arada kesilebi-lece¤ine, Türkiye’nin ifl gücü dola-fl›m›ndan yararlanamayaca¤›na vs dair bir sürü maddelerle, Abdullah Gül’ün 1996’da söyledi¤i gibi, özel statülerle arka bahçede köpek ku-lübesine konan bir pozisyonda olaca¤›z.

Görüflmeler ad› alt›nda, Türki-ye’deki oligarflinin yerleflerek, cumhuriyetin ve Lozan’›n tasfiye-si, ‹slamc›lar›n yabanc› tekellerle birlikte e¤itimden sa¤l›¤a, banka-c›l›ktan madenlere, tar›mdan li-manlara dek her alana egemen ol-du¤u ve Türkiye’nin Osmanl›’daki çöküfle yeniden sürüklendi¤i bir yap›lanma istiyorlar. ‹fl birlikçi ‹s-lamc›lar televizyonlar›nda, gazete-lerinde aç›kça Osmanl›’y› överek yaz›p söylüyorlar.

Dün siyaset sahnesinde içimiz-deki oligarfliyi Tansu Çiller, Murat Karayalç›n ve onlar›n çevresinde-kiler temsil ediyordu. Turgut Özal, Kemal Dervifl ve Ali Babacan’› da de¤erlendirdi¤imizde aralar›nda hiçbir fark olmad›¤›n›

söyleyebili-riz. Hepsinin temel ortak noktala-r›, Bat› kapitalizminin ve emperya-lizminin Türkiye’deki siyasi ve ik-tisadi egemenli¤ini savunmalar›-d›r. Bu insanlar›n birinin eflinin ba-fl›n›n ba¤l› olmas›, ötekinin eflinin

Büyük ilgi gören konferans›n aç›l›fl konuflmas›n› yapan US‹AD Ankara fiube Baflkan› Cemal Ço-ban, flube olarak etkinliklerini önümüzdeki dönemde artarak de-vam ettireceklerini söyledi. Top-lant› sonras› yapt›¤› de¤erlendir-mede "US‹AD olarak ulusal de¤er-lerimizin ve cumhuriyet kazan›m-lar›m›z›n korunmas› ile ilgili her türlü çabay› sarf etmeye, her türlü özveride bulunmaya devam ede-ceklerini" belirten Cemal Çoban, bu konuda ayn› duygular› payla-flan demokratik kitle örgütleri ile çal›flmalar›n› ve fikirlerini paylafla-caklar›n›, eflgüdüm içerisinde da-ha etkin bir döneme gireceklerini ifade etti. Sözlerine "Atatürk’ün kurdu¤u Cumhuriyetimizin de-mokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak, ça¤dafl ilkelerle ya-flat›lmas› ve yüceltilmesi konusun-da üstümüze düflen görevleri ya-paca¤›z" fleklinde devam eden Ço-ban, Manisal› konferans›nda oldu-¤u gibi, çal›flmalar›na büyük ilgi gösterilmesinin kendileri için ayr› bir motivasyon kayna¤› oldu¤unu belirtti.

Cemal Çoban: Etkinliklerimiz Sürecek

Amerikal› olmas›, birinin sosyal demokrat›m de-mesi, di¤erinin cuma namaz›na gitmesi hiçbir fark yaratm›yor. Hepsi de sonuçta emperyalizmin ada-m›, ben buna bakar›m. Efllerin bafl›na tak›l›rsak esas meseleyi kaç›r›r›z. Esas olan emperyalizmle ifl birli¤idir. Liberali de sosyal demokrat› da ‹slamc›-s› da ifl birli¤i yap›yorsa ayn›d›r. Kafam›zdaki k›r-m›z› çizgileri yeniden belirlememiz gerekiyor. Esas ay›r›c› unsurun emperyalizm temelinde be-lirlenmesi gerekiyor.

Kuru sosyal demokratl›k, gard›rop Atatürkçü-lü¤ü, cumhuriyete ve Atatürk’e en büyük ihanet-tir. Atatürk emperyalist miydi? Atatürk’ün temel kimli¤i antiemperyalist ve ulusalc› olmas›yd›. Esas olan budur. Bunlar›n önceli¤ini unutursak at-la araban›n yerini de¤ifltirmifl oluruz.

Bugün Türkiye ABD’nin ve AB’nin tehdidi al-t›ndad›r. fiu anda ABD ve AB bizim stratejik orta-¤›m›z de¤il stratejik düflmanlar›m›z haline gelmifl-lerdir. Kürdistan projeleri ortak projeleridir. Erme-nistan projeleri, Fener Patrikhanesi’nin Vatikan-laflt›r›lmas›, Dicle ve F›rat’›n yönetiminin Türki-ye’nin elinden al›narak kendilerine verilmesi, Tür-kiye’nin federallefltirilmesi ve giderek bölünmesi vs hepsi de AB ve ABD’nin ortak projeleridir.

Türkiye’nin AB’ye al›nmayaca¤›n› hükümet biliyor; mecliste okumas› yazmas› olanlar biliyor; d›fliflleri bürokrasisi biliyor; ifl çevreleri biliyor; odalar biliyor ama bilmezden geliyorlar. Neden baz›lar› bildi¤ini söylerken di¤erleri söylemiyor? Oligarfliyle iflbirli¤i yapanlarla oligarfliye karfl› olanlar aras›ndaki fark turnusol ka¤›d› gibi kimin nerede oldu¤unu belirliyor. US‹AD en bafl›ndan beri Türkiye AB iliflkilerinde oligarfliye karfl›, ulusalc› cephede, yani 73 milyonun yan›nda yer alm›flt›r.

Fener Patri¤i, ‹stanbul patronlar kulübü gibi ifl birlikçi çevreler "AB iliflkilerinde aman bir trafik kazas› olmas›n" diyorlar. O zaman onlara soruyo-rum; 19 May›s, 29 Ekim, 61 Anayasas› birer trafik kazas› m›yd›? Türkiye’nin AB’nin arka bahçesinde bir köpek haline getirilmek istenirken, bunun en-gellenmesi bir trafik kazas› de¤il, bir görevdir. Bu konuda, US‹AD gibi cumhuriyetin yan›nda yer alan demokratik kitle örgütlerinin mücadele ver-mesi gerekiyor.

Sonuç olarak, Türkiye AB iliflkilerinde Türkiye kesinlikle tam üye yap›lmayacakt›r. Bugün bu ilifl-ki içimizdeilifl-ki oligarfliyle, Brüksel ve Washing-ton’un bir oyunu fleklinde yürütülmektedir. Tür-kiye iktisadi, siyasi, askeri ve kültürel olarak sü-rekli kaybetmekte ve orta vadede geri dönüleme-yecek bir noktaya do¤ru itelenmektedir. O neden-le içinde bulundu¤umuz dönemde bu süreci de-¤ifltirmek zorunday›z. Türkiye’de cumhuriyet için, demokrasi için ve Lozan’›n de¤erlerinin ko-runmas› için oligarflinin egemenli¤ine son veril-mesi gerekir.

Bar›fl DOSTER Rusya Lideri Putin, geçti¤imiz gün-lerde yapt›¤› konuflmada önemli konulara dikkat çekti. Konuflma-s›ndaki sat›r bafllar›n› açar m›s›n›z? Putin tüm önemli konular› ele al-d›. Rusya’n›n önümüzdeki süreçte dünyada ve bölgemizde nas›l bir rol oynayaca¤›n› anlatt›. Kendi konu-muna de¤indi. Zira bilindi¤i üzere dünyada ve ülkemizde pek çok kifli Putin’in üçüncü kez seçilmesini isti-yor. Ama anayasam›z buna engel. Devlet baflkan›n›n en fazla iki kez se-çilebilece¤ini öngörüyor. Putin de yasalar›n herkes için geçerli oldu¤u-na ioldu¤u-naoldu¤u-nan bir lider olarak, üçüncü kez aday olmas›n›n mümkün olma-d›¤›n›, anayasan›n de¤iflmesinin ola-naks›z oldu¤unu, ayr›ca bu yönde yap›lacak bir de¤iflikli¤e de karfl›

ç›kt›¤›n› vurgulad›. Benzer tart›flma-lar›n sizin ülkenizde yap›ld›¤›n› da biliyorum. S›rf bu bile iki ülkenin birbirine ne kadar benzedi¤ini orta-ya koyuyor. Hep gözlemledi¤im bir fley vard›r. Diplomatlar›n bir araya geldi¤i ortamlarda ziyafet bafllay›n-ca, her ülkenin temsilcisi birbiriyle konuflmaya bafllar. Ama gecenin so-nunda sadece iki ülkenin büyükelçi-si birlikte ayr›l›rlar. O iki kifli, büyükelçi-sizin ve bizim büyükelçimizdir.

Ülkelerimizin tarihsel kökleri de büyük benzerlikler içermiyor mu?

Yüzy›llar boyunca karfl›l›kl› ola-rak birbirimizin önünü kesmeye ça-l›flt›k, mücadele ettik, savaflt›k, bir-likte yaflad›k ve Lenin ile Atatürk’ün yapt›¤› gibi ayn› düflmana karfl›

itti-SÖYLEfi‹

Belgede 16 6 (sayfa 31-35)

Benzer Belgeler