• Sonuç bulunamadı

T, N, M kategorileri belirlendikten sonra aşağıdaki tablodan evrelendirme yapılır: EVRE I T1a N0 M

3. GEREÇ ve YÖNTEM

Çalışmamıza Mart 2003-Temmuz 2013 yılları arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalına başvuran 1040 genitoüriner kanser hastası içerisinde prostat kanseri olan 147 hastanın dosyası geriye dönük olarak incelendi. Hastaların demografik, klinik ve histopatolojik verileri hasta dosya ve hastane kayıtları incelenerek elde edildi.

Tüm hastalar için kimlik sorgulama sisteminde hastaların yaşayıp yaşamadıkları öğrenilerek kaydedildi. Hastaların yaşı >68 (ortanca değer ) olanlar bir grup, ≤68 olanlar diğer bir gruba ayrılarak sağkalım açısından analiz edildi. Hastalar ailede kanser öyküsü açısından değerlendirildi ve kanser öyküsünün Prostat kanseri gelişme üzerindeki etkinliği araştırıldı. Sigara içenler ve içmeyenler olarak iki gruba ayırıldı. Hastalar maligniteye ek olarak komorbit hastalık açısından iki gruba ayrıldı ve sağkalım açısından analiz edildi. Başvuru anındaki ALP,LDH,Üre,Kreatinin,Kalsiyum ve Albumin değerleri tetkik edildi ve sağkalıma olan etkileri açısından analiz edildi. Hastaların başlangıç PSA değerleri>50(ortanca değer) olanlar bir grup,<50 olanlar diğer bir gruba ayrılarak sağkalım açısından analiz edildi.

TNM tümör evreleme sistemine göre lokal ve lokal ileri evrede olanlar bir grup, metastatik evre diğer bir grup oluşturularak sağkalım açısından analiz edildi. Hastaların performans durumu başvuruda Eastern Cooperative Oncology Group (ECOG) skorlama sistemine göre değerlendirildi. ECOG 0, 1 ve 2 olanlar bir grup, ECOG 3 ve 4 olanlar diğer bir grup oluşturularak sağkalım açısından analiz edildi.

Tüm veriler SPSS 18.0 veri tabanına yüklendi. Sıklık tablosu yanısıra, veriler ki-kare testi ve Mann-Whitney U testi kullanılarak analiz edildi. Sağkalım analizi için Kaplan-Meier yöntemi kullanıldı. P değerinin < 0,05 olması istatiksel olarak anlamlı kabul edildi.

4.

BULGULAR

Çalışmamıza Mart 2003-Temmuz 2013 yılları arasında başvuran prostat kanserli 147 hasta çalışmaya alındı. Hastaların tanı anında medyan yaş ortalaması 68 tespit edildi (50-86). Hastalarımızdan ailede kanser öyküsü mevcut olan 25 (%17.2), ailede kanser öyküsü olmayan 120 (%82.8) idi.

Şekil 2: Ailede kanser öyküsü dağılım

Hastalarımızdan sigara içen kişi sayısı 62 (%42.5), sigara içmeyen kişi sayısı 84 (%57.5) idi. Hastalarımızdan alkol kullanan hasta sayısı 5 kişi (%3.5) idi.

Bifosfonat tedavisi 90 (%61.6) hastaya verilirken, 57 (%38.4) hastaya verilmedi. Hastalarımızda radyoterapi tedavisi 89 (%59.2) kişiye verildi. Radyoterapi verilen hastalarda en sık sırt ve bel bölgesine (38 hastaya) verilirken, 58(%30.8) hastaya radyoterapi verilmedi. Hastalarımızda en çok kardiyovasküler hastalık olmak üzere 36'sında (%24) eşlik eden komorbit hastalık mevcuttu.

Şekil 4: Komorbit hastalık birlikteliği dağılım

Hastalarımızın performans statüsü (ECOG skoru) 0 olan 11 kişi (%7.6), 1 olan 46 kişi (%31.7), 2 olan 56 kişi (%38.6), 3 olan 25 kişi ( %17.2), 4 olan 7 (%4.8) idi

Hastalarımızın başvuru şikayeti olarak pelvik ve bel ağrısı 63 kişi (%43.2), idrar yapmada zorlanma 50 kişi (%34.5), idrarda kanama 24 (%16.4), diğer şikayetler 10 (%5.9) olarak bulundu.

Şekil 6: başvuru anında şikayet

Hastalarımızda tanı yöntemi olarak 123 kişide (%84.8) biyopsi, 24 kişide (%15.2) cerrahi rezeksiyon ile tanı konuldu.

Hastalarımızın 143'ünde (%97.2) prostat adenokarsinom, 4'ünde (%2.8) diğer histolojik paternler mevcuttu.

Şekil 8: Tümör histolojik tip dağılım

Tanı anında hastalarımızın 82’si (%56.2) prostata sınırlı, 64’ü (%43.8) metastatik olarak tespit edildi.

Metastatik hastalarımızın 39'unde (%61.8) izole kemik metastazı tespit edilirken, 25'inde (%38.2) diğer solid organ metastazları eşlik ediyordu.

Şekil 10: Metastaz bölgeleri dağılım

Hastalarımızın 21'inde (%12.5) orşiektomi yapılırken, 126'sında (%87.5) orşiektomi yapılmadı. Hastalarımızdan 113 kişiye (%76.8) hormanal tedavi verildi, 34 kişiye (%23.2) hormonal tedavi verilmedi. Hormon tedavisi alan hastalarımızın 41'inde (%36.2) hormon direnci tespit edilirken, 72'sinde (%63.8) hormon direnci tespit edilmedi.

Tablo-4 Prostat kanserli hastaların klinikopatolojik ve demografik özellikleri

Hastaya ait özellikler hasta sayısı %

Toplam hasta sayısı 147 100 Ortanca yaş 68(50-86)

<68 yaş 79 53.1 >68 yaş 68 46,9 Sigara kullanımı 52 35 Alkol kullanımı 0 0 Performans ECOG 0-1-2 olanlar 113 76.8 Performans ECOG 3 -4 olanlar 37 23.2 Komorbit hastalık mevcut 36 24.7 Ailede kanser öyküsü mevcut 25 17.2 Tanısal yöntem

Cerrahi rezeksiyon 24 15.2 Biyopsi 123 84.8

Orşiektomi yapılanlar 21 12.5

Adenokarsinom 143 97.2 Diğer histolojik patern 4 2.8 Lokal evre 82 56.2 Metastatik evre 64 43.8

Radyoterapi verilenler 84 59.2

Kemoterapi verilenler 36 24.4 Hormon tedavisi verilenler 113 76.8 Hormon tedavisine direnç 41 36.2 Hormon tedavisine duyarlı 72 63.8

Hastalarımızda ortanca sağkalım 25.3 ay (%95 CI 18.0-32.6) idi. 68 yaş ve 68 yaşından küçük olanlarda ortanca sağkalım 25.3 ay (%95 CI 19.8-30.7) iken, 68 yaşından büyük olanlarda ortanca sağkalım 25.1 ay (%95 CI 17.7-32.6) idi. Hastalarımızın yaşa göre sağkalım oranlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu. (p=0.707)

Şekil 12:Yaş ve sağkalım ilişkisi (p=0.707)

Hastalarımızdan ECOG skoru 0-1-2 olanlarda ortalama sağkalım 54.4 ay (%95 CI 18.6-41.7) ECOG skoru 3-4 olanlarda ortalama sağkalım 29.8 ay (%95 CI 11.3-15.2) idi. Hastalarımızın başvurudaki performans durumu, sağkalım açısından istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0.001).

Hastalarımızdan tanı anında PSA<50 olanlarda ortalama sağkalım 59.3 ay (%95 CI 26.9-46.3) PSA>50 olanlarda ortalama sağkalım 43.4 ay (%95 CI 18.3-28.0) idi. Hastalarımızın başvurudaki PSA değeri ile sağkalım süresi açısından anlamlı bulundu ancak istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0.088).

Şekil 14: PSA sağkalım ilişkisi (p=0.088).

Hastalarımızdan prostatla sınırlı olanlarda ortanca sağkalım 66.5 ay (%95 CI 35.6-50.8) iken, metastatik kanser olanlarda ise ortanca sağkalım 27.4 ay (%95 CI 14.6-23.7) idi. Hastalarımızın prostatla sınırlı veya metastatik kanser olmasının sağ kalım oranları açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermekteydi (p=0.000)

Hastalarımızdan ALP değerleri normal sınırlarda olanlarda ortalama sağkalım 54.9 ay (%95 CI 19.2-41.1) iken, ALP değerleri yüksek tespit edilenlerde ortalama sağkalım 49.1 ay (%95 CI 16.4-29.1) olarak tespit edildi. Hastalarımızda ALP değerleri ve sağkalım arasında anlamlı istatistiksel bir fark bulunmadı (p=0.107)

Şekil-16:ALP değerleri ve sağkalım ilişkisi p=0.107

Hastalarımızdan LDH değerleri normal sınırlarda olanlarda ortalama sağkalım 62.5 ay (%95 CI 19.8-66.6) iken, LDH değerleri yüksek tespit edilenlerde ortalama sağkalım 34.8 ay (%95 CI 13.7-34.4) olarak tespit edildi. Hastalarımızda LDH değerleri ve sağkalım arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edildi (p=0.020)

Hastalarımızdan Albümin değerleri >2.5 mg/dl olanlarda ortalama sağkalım 30.1 ay (%95 CI 22.4-37.9) iken, Albümin değerleri <2.5 mg/dl olanlarda ortalama sağkalım 8.5 ay (%95 CI 5.5-11.4) olarak tespit edildi. Hastalarımızda Albümin değerleri ve sağkalım arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edildi (p=0.000)

Şekil-18:Albümin değerleri ve sağkalım ilişkisi p=0.007

Hastalarımızdan kalsiyum değerleri yüksek olanlarda ortalama sağkalım 25.1 ay (%95 CI 19.6-30.7) iken kalsiyum değerleri normal sınırlarda olan hastalarda ortalama sağkalım 27.9 ay (%95 CI 22.1-33.7) olarak bulundu. Hastalarımızda Kalsiyum değerleri ve sağkalım arasında istatistiksel olarak anlama yakın farklılık tespit edildi (p=0.053)

Hastalarımızdan Gleason skoru<6 olanlarda ortalama sağkalım 27.9 ay (%95 CI 20.3-35.4) iken, gleason skoru>6 olanlarda ortalama sağkalım 25.1 ay (%95 CI 18.4-31.3) idi. Hastalarımızda Gleason skoru ve sağkalım açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p=0.688)

Şekil-20:Gleason skoru ve sağkalım ilişkisi p=0.688

Hastalarımızdan hormon tedavisine dirençli olmayanlarda ortalama sağkalım 58.1 ay (%95 CI 14.7-36.8) iken, hormon tedavisine dirençli olanlarda ortalama sağkalım 52.5 (%95 CI 27.6-42.3) idi. Hastalarımızda hormon tedavisine direnç gelişiminin sağkalım açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p=0.316)

Hastalarımızdan komorbit hastalığı olanlarda ortalama sağkalım süresi 24,2 ay (%95 CI 18.7-29.7) iken, komorbit hastalığı olmayanlarda ortalama sağkalım süresi 29.8 ay (%95 CI 15.4-44.2) idi. Hastalarımızda komorbit hastalik birlikteliği sağkalım açısından istatiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p=0.544)

Tablo -5:Tek değişkenli analize göre sağkalımı etkileyen prognostik faktörler Tek değişkenli analiz hasta sayısı sağkalım(ay) p değer Yaş 0.707 >68 yaş 74 25.1 <68 yaş 73 25.3 Performans statüsü 0.001 ECOG 0-1-2 olanlar 113 54.4 ECOG 3-4 olanlar 37 29.8 Komorbit hastalık 0.544 Var 36 24.2 Yok 111 29.8 PSA değeri 0.088 PSA>50 olanlar 68 43.4 PSA<50 olanlar 79 59.3 Tümör yaygınlığı 0.000 Prostatla sınırlı 82 66.5 Metastatik 64 27.5 Gleaso skoru 0.688 Skor<6 27 27.9 Skor>6 120 25.1

Hormon tedavisine direnç 0.316 Direnç var 41 52.5 Direnç yok 58 58.1 ALP normal 54.9 0.107 ALP yüksek 49.1 LDH normal 62.5 0.020 LDH yüksek 37.4 Albumin>2.5 30.1 0.000 Albumin<2.5 8.5 Kalsiyum normal 27.8 0.053 Kalsiyum yüksek 25

Performans statüsü, tanı anında evre, albumin düzeyi, PSA düzeyi ve LDH değeri sağkalım açısından tekli varyant analizde anlamlı bulunudu. Bu veriler multivariant analiz edildi. Analiz sonucunda performans status, tanı anında evre ve albumin değeri anlamlı bulundu.Performan statüs için Hazard oranı: 2.979 (%95 CI(Confidence Interval) 1.584-5.602) p =0.001, tanı anında evre için (prostat sınırlı,metastatik) Hazard oranı: 3.339 (%95 CI 1.742-6.402) p=0.000, albumin değeri için Hazard oranı: 0.231 (%95 CI 0.106-0.506) P=0.000 bulundu.

TABLO 6: Sağkalıma etkili faktörlerin multivariant analizi

Parametreler OR(odds ratio) CI P değeri

Performans status 2.979 1.584-5.602 0.001

Tanı anında evre 3.339 1.742-6.402 0.000 Albümin değeri 0.231 0.106-0.506 0.000

5. TARTIŞMA

Prostat kanseri erkeklerde cilt kanserinden sonra en sık tanı konulan ve akciğer kanserinden sonra ikinci sıklıkta ölüme neden olan kanserdir. Sadece Amerika Birlesik Devletleri’nde (ABD) 2006 yılında 234.460 yeni prostat kanseri olgusu ve 27.350 kansere bağlı ölüm tahmin edilmektedir (81). Amerikan toplumu verilerine göre 40 yasındaki 1.000 erkekten 164’ü hayatının geri kalan bölümünde prostat kanseri tanısı alma riskine sahiptir. Yine bu 1.000 erkekten 34’ü de prostat kanseri nedeniyle ölme riskine sahiptir. 1.000 erkeğin 34’ünün prostat kanserinden ölmesi prostat kanserinin önemli mortalite nedeni olduğunun göstergesidir. Sonuç olarak prostat kanserinin önemli bir sağlık sorunu olduğu süphesizdir.

Gary D. Steinberg ve arkadaşlarının yaptığı vaka kontrol çalışmasında prostat kanserli vakalarda kanser gelişimini etkileyen rölatif risk faktörleri araştırılımış olup, 691 prostat kanserli olgunun % 15’inde (103 vaka) 640 kişilik kontrol grubundaki olguların %8’inde(51 vaka) ailede birinci derecede yakınlarda kanser öyküsü olduğu bulunmuş. Buna göre ailede birinci derece yakınlarda kanser öyküsü bulunan erkekler bulunmayanlara göre prostat kanseri gelişim riski açısından iki kat artmış risk oranına sahiptir.(82) bizim yaptığımız 147 hastadan oluşan prostat kanseri çalışmamızda benzer olarak birinci derece yakınlarında kanser öyküsü bulunan hasta sayısı %17(25 hasta) olarak bulundu.

Stacey A. ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada 1630 prastat kanserli vaka geriye doğru incelenmiş olup, bunların %32’inde sigara içimi bulundu. Bu çalışmaya göre sigara, prostat kanseri gelişiminde risk faktörü olarak değerlendirildi. Prostat kanseri tanısı alan hastalarda 10 yıla kadar sigara içen ve hiç sigara içmeyen hastalar arasında benzer mortalite oranları bulundu.(83) Bizim yaptığımız çalışmada benzer olarak 147 hastanın %32’sinde(52 hasta) sigara içimi mevcuttu ve sigara içimi direkt olarak sağkalım üzerinde etkili bir faktör olarak değerlendirilmedi.

Türk onkoloji derneğinin 5510 olgu üzerinde yaptığı Prostat Türk çalışmasında hastaların median yaşı 69 idi, hastaların %21.3 ünün 65-69 yaş arası olmak üzere en çok görülen yaş gurubu idi(84). Bizim yaptığımız çalışmada 147 hasta çalışma kapsamına alındı ve ortalama yaş benzer olarak 68 idi. Seth KB ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada hastaların median yaşı 66 idi ve median yaşın üzerindeki hastaların oranı(>66 yaş) %54,1

olarak tespit edilmiş olup yaş sağkalıma etkili prognostik faktör olarak değerlendirilirken(85), Bizim yaptığımız çalışmada median yaş 68 idi ve median yaşın üzerindeki hasta oranı(>68 yaş) %46.9 tespit edilmiş olup yaş sağkalıma etkili prognostik faktör olarak tespit edilmedi.

Prostat Türk çalışmasında başvuru anında ürolojik şikayetlerle başvuran hastaların oranı %88.6 olarak bulunurken(84) bizim yaptığımız çalışmada ürolojik şikayetlerle başvuran hastaların oranı %51 idi. Hastalarımız ikinci sıklıkta sırt ve bel ağrısı %43 oranındaydı. Bizim bölgemizdeki hastalarda sırt ve bel ağrısıda önem teşkil etmekteydi.

Prostat Türk çalışmasında prostat kanseri tanısında biyopsi ile tanı konulanların oranı %98 iken cerrahi rezeksiyon ile tanı konulanların oranı %2 idi(84). Bizim yaptığımız çalışmada biyopsi ile tanı konulma oranı %84 iken cerrahi rezeksiyon ile tanı konulanların oranı %16 idi. Bizim yaptığımız çalışmada cerrahi ile tanı konulanların oranı prostat türk çalışmasından daha yüksek bulundu.

Halabi S ve arkadaşlarının 341 hasta üzerinde yapmış olduğu çalışmada toplamda 100 (%29) hasta ECOG 0-1-2 Olarak değerlendirilmiş olup preformans statüsü(ECOG SKORU) sağkalıma etkili prognostik faktör olarak tespit edilirken(86), bizim yaptığımız çalışmada 147 hastanın toplamda 113'ü (%76 ) ECOG 0-1-2 olarak değerlendirilmiş olup performans statüsü benzer olarak sağkalıma etkili prognostik faktör olarak bulundu.

Prostat Türk çalışmasında metastatik olmayan hasta oranı %53 iken benzer olarak bizim çalışmamızda metastatik hasta sayısı %56 idi(84). metastatik hasta oranlarıda benzer bulundu.

Jemal ve ark.(87) 1995-2001 yılları arasında tanı alan prostat kanserli olguların incelemesi sonucunda %86'sının lokal veya lokal ileri evrede tanı aldığı, beş yıllık rölatif sağkalımın %100'e yaklaştığını bildirmişlerdir. Genel olarak olgularımızın %56'sının lokal veya lokal ileri, %44'ünün metastatik evrede tanı aldığı görülmektedir. İleri evre prostat kanseri tanılı olgularımızın çoğunlukta olmasının, PSA tarama testinin kullanım yaygınlığının azlığı, erkeklerin rektal muayene konusunda toplumsal ön yargılara sahip olması ve özellikle erkeklere yönelik bilinçlendirme çalışmalarının yetersizliğinden kaynaklandığını düşünmekteyiz. Erkeklerin prostat kanseri taramalarına katılmalarını etkileyen faktörleri inceleyen pek çok çalışma mevcuttur. Ford ve arkadaşları; Afrika kökenli Amerikalı bireylerin prostat kanserine yönelik algılarını incelediği çalışlmalarında; kansere yönelik bilgi eksikliğinin taramalara katılım için önemli bir engel olduğunu saptamışlardır (88). Weinrich ve arkadaşları, prostat kanseri taramalarına katılımı engelleyen faktörleri incelemiş; bireylerin, hangi daldaki doktora ve nereye gideceğini

bilememesinin ve taramalara yönelik yeterli bilginin olmamasının taramalara katılmada en önemli engeller olduğunu saptamışlardır (89)

Billis A. ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada Ekstraprostatik yayılım (EPY) saptanan ve cerrahi sınırda tümör (CST) pozitifliği bulunan hastalarda operasyon sonrası dönemde daha yüksek nüks oranları ve daha kısa yaşam beklentisi olduğu ve tanı anındaki evrenın, sağkalıma etkili prognostik faktör olarak bulunurken(90,91), bizim yaptığımız çalışmada benzer olarak başvuru anında kanser yaygınlığı sağkalım süresine etkili prognostik faktör olarak anlamlı bulundu.

Gleason DF ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada gleason skorunun yüksek olması sağkalıma etkili prognostik faktör olarak tespit edilirken bizim yaptığımız çalışmada gleason skoru sağkalıma etkili prognostik faktör olarak bulunmadı.(92)

Emrich LJ ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada LDH ve alkalen fosfataz değeri sağkalıma etkili prognostik faktor olarak bulunurken(93) bizim yaptığımız çalılşmada benzer olarak LDH sağkalıma etkili prognostik faktör olarak bulunurken, farklı olarak alkalen fosfataz bizim çalışmamızda sağkalıma etkili prognostik faktör olarak bulunmadı.

Jun Nakashima ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada PSA değerinin 100’ün üzerinde olması sağkalıma etkili kötü prognostik faktör iken(96), bizim çalışmamızda median değer olan PSA>50 olmasının sağkalıma etkili prognostik faktör olarak tespit edilmedi.

Emrich LJ ve arkadaşlarının ulusal kanser projesinde 1020 hasta üzerinde yaptığı çalışmada hormon tedavisi alan hastaların 605'inde(%59) hormon tedavisine yanıtsızlık gelişmiş olup hormon tedavisine yanıtsızlık sağkalım süresine kötü yönde etki eden prgnostik faktör olarak değerlendirilmiştir(93). Bizim yaptığımız çalışmada 147 hastanın 99'una hormon tedavisi verilmiş olup hormon tedavisi verilen hastaların 41'inde(%41) hormon tedavisine direnç geilşimi gözlenmiştir. Hormon tedavisine direnç gelişenlerde ortalama sağkalım 52 ay iken, direnç gelişmeyenlerde ortalama sağkalımın 58 ay olduğu tespit edilmiş olup hormon direncinin olması sağkalıma etkili prognostik faktör olarak tespit edilmedi.

Crawford ED arkadaşlarının retrospektif olarak prostat kanserinden ölen 9,565 olgu üzerinde yaptığı çalışmada, prostat kanserine ek olarak komorbit hastalığı olanlar ve komorbit hastalığı olmayanlar arasında ölüm riski ve yaşam süresi açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı(94). Bizim yaptığımız çalışmada prostat kanserine ek olarak komorbit hastalığı olanlarda ortalama sağkalım süresi 29,8 ay iken, komorbit hastalığı olmayanlarda ortalama sağkalım süresi 24,2 ay olarak tespit edilmiş olup komorbit hastalık birlikteliği sağkalıma etkili prognostik faktör olarak anlamlı bulunmadı.

Shiou Sheng ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada kalsiyum ve albumin değerinin yüksekliği iyi prognostik faktör olarak bulunurken bizim yaptığımız çalışmada kalsiyum değeri anlama yakın olarak bulunurken (95), albumin değerinin yüksek olması benzer olarak iyi prognostik faktör olarak tespit edildi.

6. SONUÇLAR

Yaptığımız çalışmada hastanın tanı anında tümör yaygınlığı, serum LDH, sarum kalsiyum, serum albumin düzey ve hastanın performan performan durumu sağkalıma etkili prognostik faktörler olarak değerlendirildi.

Sağkalım açısından anlamlı faktörlerin multivariant analizinde serum kalsiyum düzeyi, hastanın performans durumu ve tanı anında tümör yaygınlığı istatistiksel olarak anlamlı bulundu.

Hastalarımızda tanı anında serum LDH düzeyi yüksekliği, tümor evresinin yüksek olması, serum kalsiyum düzeyinin yüksek olması, serum albumin düzeyinin düşük olması (<2.5) ve hastanın performan durumunun kötü olması (ECOG skoru yüksek) sağkalım üzerinde kötü etkili prognostik faktörler iken, serum LDH düzeyinin normal sınırlarda olması, tümör evresinin düşük olması veya tümor dokusunun lokalize olmazı, serum kalsiyum düzeyinin normal aralıkta olması, serum albumin düzeyinin >2.5 olması ve hastanın performans durumunun iyi olması (ECOG skoru düşük) sağkalım açısından iyi prognostik faktörler olarak tespit edildi.

Prostat kanserinde sağkalıma etkili prognostik faktörlerin bulunması, bu faktörlerden değiştirilebilir olanlardan hastaların ve ailesinde kanser öyküsü bulunan risk altındaki kişilerin erken evrede tanı konulması amacıyla rutin digital rektal muayene ve PSA gibi tarama testlerinin sıklaştırılması ve toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi amacıyla eğitilmesi, sigara kullanımı ile mücadele edilmesi ve hastalığa yakalanan ileri evre hastalarda sağkalım süresini uzatacak ve konforlu bir sağkalım süresi sağlayacak gerekli destek tedavilerinin sunulması hem prostat kanseri sıklığını azaltacak hemde prostat kanserli vakaların tedavi edilebilir erken evrede yakalanması ve daha uzun sağkalım süresi sağlayacaktır.

7. KAYNAKLAR

1) Jemal A, Siegel R, Ward E, et al. Cancer statisics. CA Cancer J Clin 2007; 57: 43.66.

2) Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu (TKSAK) ; www.turkkanser.org.tr.

3) Divrik R, Türkiye’de prostat kanseri insidansı. 2008 www. uroonkoloji.org/ files/prostat.pdf

4) Klassen AC and Platz EA. What can geography tell us about prostate cancer? Am J Prev Med. 2006; 30: 7-15.

5) Catalona WJ, Smith DS, Ratliff TL, Basler JW. Detection of organ confined prostate cancer is increased through prostate-specific antigen-based screening. JAMA,1999;270:948-954

6) Epstein JI. Incidence and significance of positive margins in radical prostatectomy specimens. Urol Clin North Am 1996; 23:651-663

7) Tannock IF, de Wit R, Berry WR, Horti J, Pluzanska A, Chi KN, et al. Docetaxel plus prednisone or mitoxantrone plus prednisone for advanced prostate cancer. N Engl J Med 2004; 351: 1502-12.

8) McNeal JE. The Zonal Anatomy of the prostate. Prostate 1981; 2:35-49.

9) Chan JM, jou RM and Carroll PR.The relative impact and future burden of prostate cancer in the United states. J Urol 2004; 172:13-17.

10) Zorlu F, Eser SY, Fidaner C. izmir ilinde ürogenital kanserlerin insidans hızları(1995-96). uroonkoloji Bülteni 2004; 1:2-9.

11) Gronberg H. Prostate cancer epidemiology. Lancet 2003; 361: 859-64.

12) Platz EA, Rimm EB, Willett WC et al. Racial variation in prostate cancer incidence and in hormonal system markers among male health professionals. J Natl Cancer Inst 2000; 92: 2009-17.

13) Krupski TL, Kwan L, Afifi AA, Litwin MS. Geographic and socioeconomic variation in the treatment of prostate cancer. J Clin Oncol 2005; 23: 7881-8.

14) -Lee DK, Chang C. Endocrine mechanisms of disease: Expression and degradation of androgen receptor: mechanism and clinical implication. J Clin Endocrinol Metab. 2003; 88: 4043-54.

15) Giovannucci E, Rimm EB, Liu Y, ve ark. Body mass index and risk of prostate cancer in U.S. health professionals. J Natl Cancer Inst. 2003; 95: 1240-4.

16) Schuurman AG, Goldbohm RA, Dorant E, ve ark. Anthropometry in relation to prostate cancer risk in the Netherlands Cohort Study. Am J Epidemiol. 2000; 151: 541-9.

17) Kane CJ, Bassett WW, Sadetsky N, ve ark. Obesity and prostate cancer clinical risk factors at presentation: data from CaPSURE. J Urol. 2005; 173: 732-6.

18) Freedland SJ, Aronson WJ, Kane CJ, ve ark. Impact of Obesity on Biochemical Control After Radical Prostatectomy for Clinically Localized Prostate Cancer: A Report by the Shared Equal Access Regional Cancer Hospital Database Study Group. J Clin Oncol. 2004; 22: 446-53.

19) Rodriguez C, Patel AV, Mondul AM Jacobs EJ, ve ark. Diabetes and risk of prostate cancer in a prospective cohort of US men. Am J Epidemiol. 2005; 161: 147-52. 56

20) Polychronakos C, Janthly U, Lehoux JG, ve ark. Mitogenic effects of insulin and insulinlike growth factors on PA-III rat prostate adenocarcinoma cells: characterization of the receptors involved. Prostate 1991; 19: 313-21.

21) Lehrer S, Diamond EJ, Stagger S, ve ark. Increased serum insulin associated with

Benzer Belgeler