• Sonuç bulunamadı

Gerçek Tehdit Kavramı " True Threat"

2. MUKAYESELİ HUKUKTA DÜZENLENİŞ ŞEKLİ

2.1.3. Gerçek Tehdit Kavramı " True Threat"

Amerika Birleşik Devletlerinde ifade özgürlüğü anayasal düzeyde ciddi koruma görmektedir. Sözel suçların ( tehdit vs.) cezalandırılabilmesi için anayasada yer verilen temel hak ve özgürlüklerin "First Amendment" sınırlarını aşması ve korunamaz olması gerekmektedir. (HLRA, Recent Case, Harvard Law Review, February, 2013, 126 Harv. L. Rev. 1138, Westlaw.UK., s. 1; HLRA "Federal Threats Statute--Mens Rea And The First Amendment--Elonis V. United States" Harvard Law Review, November, 2015, 129 Harv. L. Rev. 331, Westlaw.UK., s. 1). Kural olarak sırf ifade "pure speech" ve iletişimsel hareket (yakma, oturma, belirli şekilde giyinme vs.) anayasal koruma altındadır. Bu şekildeki düşünce açıklamalarının sınırlanabilmesi için yasa koyucunun korunması gerekli kamu veya devlet menfaatini göstermesi, düzenlemenin bu menfaati koruma yolunda dar formüle edilmesi, düşüncenin içeriğine bakılmaksızın kamusal menfaatin korunmasının gerekli olması ve düşüncenin ifadesi için alternatif diğer yolların açık tutulması gereklidir. ABD'de hakaret suç olarak düzenlenmemiş olup haksız fiil olarak kabul edilmiştir. "Times v. Sullivan (1964)" kararında kamusal sorunlarla ilgili yapılan düşünce açıklamalarının, bu konuların etraflıca tartışılabilmesi ve otosansürün engellenmesi için hükümet ve temsilcilerine karşı ateşli, iğneleyici ve keskin dilli saldırıları da içerebileceğini, gerçeğe aykırı

ifadelere bir yere kadar müsaade edilmemesi halinde, gerçeğin ifadesinin de isteksiz ve çekingen bir yapıya bürünebileceği, bu şekilde ortaya çıkacak otosansürden, kamusal meselelerin toplum önünde tartışılmasına yönelik yüksek menfaatin zarar göreceği ifade edilmiştir. Aynı kararda hakaretin açık bir kötü niyetle yani, iddianın doğru olmadığını bilerek veya doğru olmadığı konusunda ciddi bir şüphenin bulunmasına karşın ortaya konulduğunun, davacı tarafından ispatlanması gerektiği ifade edilmiştir. (Aydın, 2004: s.162 vd.). Bu çerçevede; ülkenin bayrağını yakma, başkana hakaret veya kamu kurumlarını tahkir suç olarak kabul edilmemektedir. Bunların yanısıra her yerde türban takılabilir, Nazi bayrağı ya da gamalı haç taşınabilir, Ku Klux Klan örgütünün sembolü olarak genel güvenliği tehlikeye sokmamak koşuluyla haç yakılabilir. (Aydın, 2004: s.467).

Amerikan Anayasasının Birinci Ek Maddesinde ifade özgürlüğü garanti altına alınmıştır. Ancak bu hak sınırsız değildir. Sözel ifadeler korunan (protected speech) ve korunmayan (unprotected speech) ayrımına tabi tutulmaktadır. Tehdit koruma görmeyen ifade kategorisine girmektedir. (HLRA, Recent Case, Harvard Law Review, February, 2013, 126 Harv. L. Rev. 1138, Westlaw.UK. s.1; HLRA, "Federal Threats Statute--Mens Rea And The First Amendment--Elonis V. United States" Harvard Law Review, November, 2015, 129 Harv. L. Rev. 331, Westlaw.UK., s. 1). Ancak bunun için tehdidin gerçek tehdit olması Yüksek Mahkemece aranan bir koşuldur. (Larkin ve Richardson, 2014: s.1). Bununla birlikte, gerçek tehdidin ne olduğunun Yüksek Mahkeme kararlarında açık bir şekilde ortaya konulmamış olması öğretide eleştiri konusu olmuştur. (HLRA,"Federal Threats Statute--Mens Rea And The First Amendment--Elonis V. United States" Harvard Law Review, November, 2015, 129 Harv. L. Rev. 331, Westlaw.UK., s. 1).

Anayasaya egemen olan düşünce; devletin varlık nedeninin halka hizmet olduğu, bu görevini ancak halkın özgür olduğu ortamda gerçekleştirebileceği, devletin özgürlükçü demokratik bir siyasal gerçekliği garanti ettiği oranda güvende olduğu şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ifade özgürlüğü esas, sınırlama ise istisnadır. Sınırlamada; açık ve yakın tehlike, kusur derecesinin yüksekliği, açık kötü niyet ve zarar tehlikesinin yakınlığı gibi ilkeler yorumlanarak bir sonuca varılmaktadır. (Aydın, 2004: s. 69-70).

Yüksek mahkemeye göre tehdidin anayasayla koruma gören ifade özgürlüğünün dışında kabul edilmesinin nedenlerini, aşağıdaki kriterler oluşturmaktadır.

Bireyin;

- Şiddete uğrama korkusundan korunması,

- Korkunun neden olduğu ruhsal bozukluktan korunması,

- Tehdide konu şiddetin gerçekleşme ihtimaline karşı korunması.

Amerikan Yüksek Mahkemesinin "Supreme Court" bazı kararlarında gerçek tehdit ve politik abartma ayrımına gittiği görülmektedir.

Yüksek Mahkeme 1969 tarihli "Watts v. United States" kararında, ("Watts v. United States", 394 U.S. 705 (1969), https://supreme.justia.com; Larkin ve Richardson, 2014: s. 6) onsekiz yaşında olan başvurucunun halka açık aleni bir toplantıda, siyasi tartışmalar yapılırken zorunlu askerliğe karşı olduğunu, siyahların kendisinin kardeşi olduğunu ve onları vurmak istemediğini, eğer bir şekilde eline silah verilecek olursa hedefindeki ilk kişinin, dönemin başkanı Johnson Lyndon Baines olacağını söylediği gerekçesiyle, tehdit suçundan mahkum edilmesi olayına ilişkin başvuruda; gerçek tehdit ile anayasal koruma gören ifade özgürlüğünün birbirinden ayrılması gerektiğini, sözel suçlar yorumlanırken Anayasa'nın temel haklara ilişkin birinci bölümündeki ifade özgürlüğüne ilişkin buyrukların her zaman göz önünde bulundurulmasının zorunlu olduğunu, dava konusu olayda sözlerin söylendiği doğal ortam, söyleniş tarzı, dinleyenlerin tepkisi ve içerik bir bütün olarak ele alındığında, başvurucunun politik itirazını kaba bir şekilde dile getirdiğini, mevcut politikalara karşı oluşunu, politik abartma (political hyperbole) yoluyla ortaya koyduğunu, Watt'ın açıklamalarının gerçek ve ciddi bir şiddete tahrik oluşturmadığını, bu sözlerin gerçek bir tehdit olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürmüştür.

Aynı kararda, doğası gereği politik tartışmalarda hükümet veya kamu görevlilerine yönelik şiddetli, yaralayıcı ve saldırgan ifadelerin, Anayasa'nın temel haklara ilişkin prensiplerinin ruhuna aykırı olmadığını ve anayasal koruma gördükleri

ifade edilmiştir. (Aynı yönde, "The First Amendment protects “vehement, caustic, and, unpleasantly sharp attacks on government and public officials” Pierce, 2015: s. 4).

Yine Watts kararında, tehdit suçuna ilişkin yasa maddesi ve ifade özgürlüğüne ilişkin anayasa hükümlerinin, kamusal söylemin; "çekinmesiz, güçlü ve ardına kadar açık" ilkeleri ışığında yorumlanması gerektiği ifade edilmiştir.6 Ancak hiçbir fikrin ortaya konulmasının vasıtası olmayan, kamusal önem taşımayan ve doğruya ulaşmak için bir adım olmak bakımından hiçbir toplumsal değeri olmayan saldırgan ifadeler, "Chaplinsky v. New Hampshire" kararında açıklandığı gibi ifade özgürlüğü bağlamında koruma görmemektedir. (Larkin ve Richardson, 2014: s. 6; Aydın, s. 2004: 85; aynı yönde, Pierce, 2015: s. 6; Korkmaz, 2014: s. 298). Bu çerçevede, saldırgan, gerçek tehdit içeren, kavgacı, galiz, müstehcen, ırkçı ve iftira niteliğindeki sözlerin, anayasal koruma görmeyeceği kabul edilmektedir. (Korkmaz, 2014: s. 298).

Benzer Belgeler