• Sonuç bulunamadı

Gerçek İşleten

2. KUSUR SORUMLULUĞU

2.2. KUSUR

3.1.1. Gerçek İşleten

KTK’nun 3. maddesinde yer alan tanımın ikinci cümlesindeki “… Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır”

şekliyle belirtilen maddi kriter görüşündeki nitelik ve faktörlere sahip her işleten, gerçek işletendir denilebilir. KTK m. 3’te, araç üzerinde fiili tasarruf gücünü haiz olmaları ve araçtan faydalanmaları nedeniyle, gerçek işleten sıfatına sahip olabilecek kişiler olarak, araç sahibi, aracı mülkiyeti muhafaza kaydıyla satın alan alıcı, aracın uzun süreli kiralanması, ariyet veya rehin alınması gibi hallerde kiracı, ariyet ve rehin alan kişiler sayılmıştır.81

3.1.1.1. Araç Sahibi

KTK m. 3’te araç sahibi, “Araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir” şeklinde tanımlanmıştır. KTK m. 19 gereği, “Araç sahipleri araçlarını yönetmelikte belirtilen esaslara göre yetkili kuruluşa tescil ettirmek ve tescil belgesi almak zorundadırlar.” Buradaki yetkili kuruluş, trafik tescil şubesidir. Mülkiyet ilişkisinin belirlenmesinde, trafik sicili ve buradan alınan tescil belgesi sadece bir karine fonksiyonu teşkil etmektedir. Dolayısıyla sicildeki kayda rağmen aracın gerçek sahibi başka biri olabilir.82

KTK m. 20’de, araçların satış, devir ve tescili ile bu işlemlerle ilgili yetki ve sorumluluğa ilişkin hususlar düzenlenmiştir. KTK m. 20/a-1’e göre araç sahipleri,

“Tescili zorunlu ve ilk tescili yapılacak olan araçların satın alma veya gümrükten çekme tarihinden itibaren üç ay içinde tescili için; bunların hurda durumuna gelmesi hâlinde ise bir ay içinde tescilin silinmesi için ilgili trafik tescil kuruluşuna veya Emniyet Genel Müdürlüğünün belirleyeceği kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine başvurmak zorundadırlar.”83

KTK m. 20/d’de ise, tescil edilmiş araçların satış ve devir usulü, “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu

81 Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 706.

82 Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 706; Tekinay, Akman, Burcuoğlu, Altop, s. 531.

83 Karacan Çetin, ss. 73, 74.

27

taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.

Satış ve devir işlemi, siciline işlenmek üzere üç işgünü içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşu ile vergi dairesine bildirilir. Bu bildirimle birlikte alıcı adına trafik tescil işlemi gerçekleşmiş sayılır. Satış ve devir tarihi itibariyle, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca eski malikin vergi mükellefiyeti sona erer, yeni malikin vergi mükellefiyeti başlar.

Yapılan satış ve devir işlemi üzerine noterler tarafından yeni malik adına bir ay süreyle geçerli tescile ilişkin geçici belge düzenlenir” şeklinde düzenlenmiştir. Maddeye göre, satış ve devir işleminin resmi şekle bağlanmasına ilişkin düzenleme, ispat değil, bir geçerlilik şartıdır. Dolayısıyla noterler tarafından yapılmamış, çeşidi ne olursa olsun tüm satış ve devir işlemleri geçersiz sayılacaktır.84

Tescilli araçların satış ve devir işlemlerinin noterde tamamlanmasının akabinde, aracın mülkiyetinin nakli konusunda, aracın zilyetliğinin de ayrıca devrinin gerekip gerekmediği hususu öğretide tartışmalıdır. Bir görüşe göre, noterde yapılan satış ve devir işlemi, borçlandırıcı bir işlem olduğundan, aracın mülkiyetinin naklinin gerçekleşebilmesi için, ayrıca aracın zilyetliğinin de devredilmesi gerektiği savunulmaktadır.85 Başka bir görüşe göre ise, araç sahibinin, KTK m. 3’te “Araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir” şeklinde tanımlanması ve tescil edilmiş araçların satış ve devir usulüne ilişkin yukarıda yazılı KTK maddeleri dolayısıyla, motorlu araç üzerindeki mülkiyetin tespiti açısından KTK’nun şekle dayalı bir sistem benimsemiş olması, adına tescil belgesi verilmiş veya sahiplik ya da satış belgesi düzenlenmiş kişinin, aksi ispatlanmadığı takdirde malik olarak kabul edilmesi ve karine olarak işleten sayılması düşünceleriyle,

84 Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, ss. 706, 707; Karacan Çetin, s. 74.

85 Ramazan Tunç, “2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununa Göre Gerçek İşleten Kavramı”, Yargıtay Dergisi, C. 26 S. 1-2, (Ocak-Nisan 2000), s. 236; Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 706; Tekinay, Akman, Burcuoğlu, Altop, s. 531; Nomer, “KTK’na Göre Motorlu Araç İşletenin Hukuki Sorumluluğu”, s. 51; Bolatoğlu, s. 57.

28

araç mülkiyetinin nakli için ayrıca aracın zilyetliğinin devrinin aranmaması savunulmaktadır.86

Gerçek anlamda işleten sıfatının kazanılmasında, mülkiyetin devri ya da alım satım sözleşmelerinde, mülkiyetin veya hasar ve yararın geçtiği an belirleyici değildir.

Kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere motorlu aracı işletmek ve araç üzerinde fiili hâkimiyet kurmak önemli olandır.87 Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında da bu husus ifade edilmiştir.88

3.1.1.2. Aracın Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Alıcısı

Satış bedeli tahsil edilinceye kadar, malın alıcının alacaklıları tarafından haczine engel olmak yoluyla satıcı yararına güvence sağlamak, mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılan satımın amacını oluşturmaktadır.89

KTK, aracı mülkiyeti muhafaza kaydıyla satın alan ve noterdeki mülkiyeti muhafaza sicilinde kayıtlı görünen kişiyi karine olarak işleten saymıştır. TMK m. 764’e göre: “Başkasına devredilen bir malın mülkiyetinin saklı tutulması kaydı, ancak resmi şekilde yapılacak sözleşmenin devralanın yerleşim yeri noterliğinde özel siciline kaydedilmesiyle geçerli olur.” Dolayısıyla mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta, alıcının işleten sayılabilmesi için, satış işleminin beraberinde sicile kayıt işleminin de tamamlanmış olması gerekir.90 Bununla beraber Yargıtay bir kararında, noterdeki mülkiyeti muhafaza siciline kayıt yapılmamasından bahisle mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılan satışın geçersiz olması durumunda bile bu işlemin adi satışa tahvili ile alıcının

86 Karacan Çetin, ss. 75, 76; Oğuzman, Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. II, s. 204 dn. 243; Gökcan, Kaymaz, s. 38.

87 Karacan Çetin, s. 76; Özsunay, “İşleten Kavramına İlişkin Bazı Sorunlar”, s. 99.

88 “ 2.9.1971 tarih ve 1479 sayılı “Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu”nun 63. maddesinin 3396 sayılı Yasa’yla değişik ikinci fıkrasında yer alan “… araç sahiplerine…” ibaresinin Anayasa’nın 2., 5. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemiyle açılan davada Anayasa Mahkemesi, “Öte yandan, kişilerin üzerlerine kayıtlı aracı tasarruf edip etmedikleri araştırılmaksızın sadece kayıt işleminin objektif sorumluluğa esas alınması adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu sürdürmekle yükümlü olan hukuk devleti anlayışı ile de bağdaşmaz” düşüncesiyle, araç satışının noterde yapılmamış olmasının, işleten sıfatının devredilmesine engel olmayacağı, dolayısıyla trafik sicilinde malik görünen kişinin sorumlu tutulamayacağı sonucuna ulaşmıştır”, AYM, T. 27.03.2002, E.

2001/343, K. 2002/41, RG. 13.11.2002, S. 24935, Akt: Karacan Çetin, s. 76 dn. 54.

89 Tunç, s. 241.

90 Ayşe Havutçu, K. Emre Gökyayla, Uygulamada 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Hukuki Sorumluluk, 1. b., Ankara: Seçkin Yayınevi, 1999, s. 45; Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 707;

Karacan Çetin, s. 78.

29

işleten sayılmasına karar vermiştir.91 Doktrinde de mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılan satış sözleşmelerinde şekil eksikliklerinin bulunmasının, alıcının karine olarak işleten sayılmasını engelleyen bir husus olmayacağı savunulmuştur.92 Bununla birlikte, alıcının işleten sayılabilmesi için, mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılan satışlarda, aracın zilyetliğinin de devredilmiş olması gerektiği belirtilmiştir.93 Mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış işlemi gerçekleştirilip araç teslim edildikten sonra ve fakat trafik siciline şerh işlemi yapılmadan önce bir kaza gerçekleşmesi durumunda, araçla arasında ekonomik bağ kurulan alıcının sorumlu tutulacağı doktrinde belirtilmiştir.94

3.1.1.3. Aracın Uzun Süreli Kiracısı, Ariyet ve Rehin Alanı

KTK’nun 3. maddesinde yer alan işleten tanımındaki “… Aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir” hükmü gereği maddede sayılan kişiler de gerçek işleten sayılmaktadır. Madde hükmüne karşılık olmak üzere, aracın kısa bir süre için kiralanması veya ariyet alınması hallerinde, kiracı ve ariyet alan, aracın işleteni sayılamaz. Bu hallerde aracın gerçek işleteni aracı kiralayan veya ariyet veren olmaktadır.95

Doktrinde, kiracının, ariyet ya da rehin alanın işleten sayılabilmesi için, kira, ariyet veya rehin sözleşmesinin yapılmasının akabinde aracın zilyetliğinin de devralınmış olunması şartı aranmaktadır.96

Hukukumuzda, aracın ne zaman uzun süreli kiralanmış veya ariyet alınmış olacağına ilişkin, süre yönünden herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Doktrinde de bu husus farklı şekilde değerlendirmeler ile çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır. Bir görüşe göre, TBK m. 330 hükmü “Taraflardan her biri, bir taşınıra ilişkin kira sözleşmesini üç gün önceden yapılacak fesih bildirim süresine uyarak her zaman feshedebilir” gereği kıyasen, üç gün ve daha uzun süreli araç kiraları uzun süreli kabul edilmiştir.97 Diğer görüşe göre ise kesin bir süre sınırı kabul edilmemiş, somut olayın

91 Yarg. 4 HD., T. 11.5.1978, E. 1977/9039, K. 1978/6402, YKD. C. 5 S. 4, (Nisan 1979), ss. 480, 481, Akt: Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 707 dn. 225; Karacan Çetin, s. 78 dn. 65.

92 Bolatoğlu, s. 71; Tunç, s. 241.

93 Oğuzman, Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. II, s. 205; Karacan Çetin, s. 78.

94 Tunç, s. 241; Karacan Çetin, s. 78.

95 Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 707.

96 Oğuzman, Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. II, s. 205.

97 Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 707; Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 378;

Bolatoğlu, s. 73; Tekinay, Akman, Burcuoğlu, Altop, s. 532; Havutçu, Gökyayla, s. 45.

30

özellikleri göz önünde bulundurularak, kiracı ve kiralayanın amaçları çerçevesinde sözleşmenin, işleten sıfatının kazanılmasına yetecek kadar uzun süreli olup olmadığına bakılması gerektiği savunulmuştur.98

Yargıtay, uzun süre kavramından anlaşılması gerekenin, her olayın somut özelliğine göre belirlenmesi görüşündedir.99 Bu görüşünün gerekçesi ise, motorlu araçların kiralanmasında uzun süre kavramının, belirli bir gün sayısıyla sınırlanmasının, tehlike sorumluluğunun zarar görenleri koruma amacına ters düşeceği yönündedir.

Dolayısıyla Yargıtay, sözleşmenin içeriğinden hareketle, kiracının işleten sayılabilmesi için, araç üzerinde tam anlamıyla fiili hâkimiyet kurması ve aracın bütün gelir ve tasarrufunun kiracıya bırakılmış olması şartlarının gerçekleşmesini aramaktadır.100

3.1.1.4. Adı, Trafik Belgesinde Yazılı Kişiler

Kural olarak, trafik belgesinde adı işleten olarak yazılı kişiler, gerçek işletendir.

Buna karşılık, polis veya yetkili İdare makamları tarafından çoğunlukla kısa bir incelemeden sonra düzenlenip verilen bu belgeler, şekli bir gösterge sayıldıklarından, işleten hakkında kesin bir delil niteliğini haiz değildirler.101

3.1.1.5. Adına Sigorta Poliçesi Düzenlenen Kişiler

KTK m. 91 hükmü “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur” gereği, her araç hakkında, trafiğe çıkmadan önce, zorunlu mali sorumluluk sigortasının yapılması gerekmektedir. Genel olarak trafik sigorta poliçesi (zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi), araç sahibi ve dolayısıyla gerçek işleten adına düzenlenmektedir. Ancak, adına böyle bir sigorta yapılmış olan araç sahibi, sigorta süresi henüz sona ermeden, aracın mülkiyetini bir başkasına devrederse, böyle bir durumda

98 Hamdi Yılmaz, Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Hukuksal Sorumluluğu, 1. b., İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2014, s. 58; Bahattin Aras, “Karayolları Trafik Kanununa Göre İşletenin Kusur Sorumluluğu”, Yargıtay Dergisi, C. 34 S. 4, (Ekim 2008), s. 537.

99 Yarg. 4 HD., T. 08.07.2004, E. 2004/2363, K. 2004/9097, Akt: Karacan Çetin, s. 80 dn. 81.

100 Karacan Çetin, ss. 80, 81; “… 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3’üncü maddesindeki işleten tanımına göre, motorlu aracı uzun süreli kiralama sözleşmesi ile kiralayandan alan kiracı, işleten sayılmaktadır. Bu hüküm, araç üzerindeki fiili hâkimiyet ve iktisaden yararlanma ilkesi dikkate alınarak getirilmiş bir düzenlemedir”, Yarg. 11 HD., T. 13.09.2004, E. 2003/13798, K. 2004/8129, Akt: Karacan Çetin, s. 81 dn. 82.

101 Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 708.

31

sigorta poliçesi kendi üzerinde olmaya devam edecek ve fakat işleten sıfatı yeni araç sahibine geçecektir. Yeni araç sahibi, sigorta süresinin sona ermesine kadar mevcut sigorta ile aracı işletme hakkına sahip olmakta, yeni bir zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunda bırakılmamaktadır. Bu durumda, “sigorta araç sahibini değil, aracı takip eder ilkesi” geçerli olmaktadır.102

Sigorta sözleşmesinin verilmesi ve işleten sıfatının değişmesi durumunda yapılacak işlemlere ilişkin KTK m. 94 hükmü, “Sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır. Sigortacı sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren on beş gün içinde feshedebilir. Sigorta fesih tarihinden on beş gün sonrasına kadar geçerlidir” şeklindedir.

3.1.2. Aracı Kendi Hesabına ve Tehlikesi Kendisine Ait Olmak

Benzer Belgeler