• Sonuç bulunamadı

2. GENEL ÇĠZGĠLERĠYLE MEHMET KAPLAN’IN EĞĠTĠM ANLAYIġI

2.6. Gençliğin Eğitimi

Türkiye‟nin nüfusu hızla artmaktadır. Bu hızlı artıĢ, genç nesillere hitap eden eğitim kurumlarına olan ihtiyacı artırmaktadır. Uygun eğitim kurumlarının eksikliği Türkiye‟de gençlik enerjisinden faydalanmayı da zorlaĢtırmaktadır.

Gençler, onlar için kullanılan „delikanlı‟ tabirinin de ifade ettiği gibi coĢkulu, yerinde duramayan insanlardır. Bu özellikleri, gençlerin kolayca yönlendirilmesini de sağlar. Gençleri iyi yönlendirebilmek için onları faydalı iĢlerle çok meĢgul etmek gerekir. Spor, eğlence, sanat gibi bedeni eğiten ve ruhu terbiye eden vasıtalarla gençler meĢgul edilmelidir. Gençliğin eğitimi, hem olumlu hem de olumsuz yönleri olan beĢerî bir gücün kontrol altına alınması demektir.

Mehmet Kaplan milliyetçiliğin esaslarını dile getirdiği Milliyetçilik ve Coğrafya baĢlıklı yazısında gerçek milliyetçiliğin hayalperestlikle bağdaĢmayacağını, ülke gerçeklerini dikkate almanın gerekli olduğunu ifade eder. Gençlerin eğitiminden sorumlu olanlar, milletin kaderinin realite duygusuna her Ģeyden çok bağlı olduğunu unutmamalı, gençlerin enerjisini, gerçekleĢmesi mümkün olmayan hayaller peĢinde harcamamalıdır. (Kaplan, 2006: 51)

Gençleri eğitmeye çok küçük yaĢlarda baĢlamak gereklidir. Bu nedenle Batıda ana okulları açılmaya baĢlamıĢtır. Türkiye‟de de devlet, çocuklara düzenli bir eğitim vermekle yükümlüdür. Millî birlik bu ortak eğitimle kurulabilir. Ancak düzenli bir eğitim verilemeyecek çocukları da küçük yaĢlarda ailenin koruyucu ve kontrol edici yapısından koparmak yanlıĢ bir tutumdur. (Kaplan, 2006: 109)

Gençler ve DüĢünce

Mehmet Kaplan, gençlere düĢünme yeteneğinin kazandırılmasına önem vermiĢtir. Gençler kendi içlerine yönelmeli, bulundukları ortamın yanıltıcılığından kurtularak düĢünebilmelidirler. Bu çaba onların anarĢizmden uzak kalmalarını da sağlar. Kaplan‟a göre, düĢünen ve okuyan gençler Türkiye‟yi sorunlarından kurtaracaktır. Avrupa‟da Yunan filozof Sokrates‟in düĢüncelerinin incelendiğini, değerlendirildiğini dile getiren Kaplan, Sokrates‟in Türkiye‟de de bütün gençlere okutulması gerektiğini ifade etmiĢtir. (Kaplan, 2002: 35)

KiĢilik Eğitimi Meselesi

Kaplan, Türk eğitim sisteminin gençlerini zekâlarını ve düĢüncelerini sınırlandıran bir yönü olduğuna dikkat çeker. Ona göre anne-babalar hatta öğretmenler kendi rahatlarını sağlamak için gençleri özellikle de çocukları sınırlandırmakta, en iyi çocuk uslu, sessiz oturan çocukmuĢ gibi bir anlayıĢı hâkim kılmaktadırlar. Ailede düĢünceleri ve kabiliyetleri köreltilen bu çocuklar okullarda da istenilen yetenekleri elde edemezler çünkü okullar çok kalabalıktır. Okullarda ferdin kendisini ispat etmesine imkân tanınmaz. (Kaplan, 1947)

Türkiye‟deki nüfus artıĢı eğitim sistemini de etkilemiĢ, sınıflardaki öğrenci sayıları artmıĢtır. Özellikle büyük Ģehirlerde gençler, kalabalık kitleler halinde öğrenim görmektedirler. Mehmet Kaplan‟a göre bu kalabalıklar Ģekilsiz yığınlar haline gelmektedir. Bu ortamlarda yetiĢen gençlerin bireysel özelliklerinin, yeteneklerinin geliĢmesini engellemektedir.

Zihnindeki ibtidaî heyecanlarını yenemeyen gençler zararlı insanlar olurlar. Öfkesini yenemeyen insanların taĢkınlık anlarında neler yapacakları belli olmaz. Ġnsanın kendine hâkim olması kültürlenme ile mümkün olur. Kültür de okullarda kazanılır. (Kaplan, 1980)

Kalabalıklarda insanın hayvanî ve fizikî yönleri daha çok ortaya çıkar. Bundan dolayı akıl ikinci planda kalır. Kaplan‟a göre akıl ve kalabalık birbirine tamamen zıttır. Kalabalığın etkisi altında kalmak kolaydır. Bu etkilenme, bireyin bilinçli bir düĢünce faaliyetinin sonucu da değildir. Kitle psikolojisine uyma eğilimi insanlarda son derece güçlüdür. Bundan dolayı Türkiye‟de kahvehaneler, merasimler, ciddi hiçbir iĢ yapmayan dernekler çok sayıdadır.

Kalabalıklar sürekli yanılabilirler çünkü kalabalıkta düĢünme yeteneği kaybolur, kalıplaĢmıĢ sloganlar ön plana çıkar. Kalabalıklarda gerçek sevgi, gerçek konuĢma da ortadan kalkar.

Kaplan‟a göre önemli olan kalabalıklar içinde Ģahsiyeti koruyabilmektir. Gençlerin yanılgıya düĢtükleri nokta budur. Bir genç kitaplara ve kendi iç dünyasına yöneldiği ölçüde Ģahsiyetini geliĢtirebilecektir. Ġnsan bir konuya, bir kitaba kendisini tek baĢına verdiği zaman düĢünmeye baĢlar.

Ailelerin ve öğretmenlerin çocuklara, tek baĢına düĢünme terbiyesi vermesi çok önemlidir. Bir insanın zekâsı ve yetenekleri tek baĢına okuduğu eserlerle ve yaptığı iĢlerle geliĢecektir. (Kaplan, 2002: 43- 45)

Okul DıĢındaki Eğitim Ortamları

Küçük çocukların enerjilerini harcayabilecekleri oyun ve eğlence alanları büyük Ģehirlerde çok kısıtlıdır. Bu nedenle çocuklar apartman dairelerinde bir çeĢit hapis hayatı yaĢamaktadırlar. Bu durum da onları neĢesiz ve durgun bir hale sokmaktadır. Bu sorunu gidermek için mahallelerde çocuklara tahsis edilmiĢ ve iyi düzenlenmiĢ oyun alanları olmalıdır. (Kaplan, 2002: 243)

Kaplan‟a göre bir baĢka sorun da okul açılırken, ders dıĢı okuma, çalıĢma, eğlenme yerlerinin göz ardı edilmesidir. Türkiye‟de pek çok okulda akĢam dersleri yapılmakta, yine pek çok okulda ikili öğretim yapılmaktadır. Bundan dolayı öğrenciler okullarında uzun zaman geçirememektedirler. Sadece birkaç saatlerini okulda geçiren gençler kalan zamanlarını, zararlı alıĢkanlıklar kazanmalarına neden olan kulüplere, kahvehanelere gitmekte ve zamanlarını öldürmektedirler. Bunun önüne geçebilmek için, okul dıĢında spor salonu, kütüphane gibi kurumların da çoğaltılması gerekir.

Çocuk Oyunları ve KiĢiliğin GeliĢimi

Mehmet Kaplan‟a göre oyun, bir çocuğun hayatında önemli bir yer iĢgal eder. Çocuklar hayatı oyun olarak görürler. Hatta okula giden çocuklar için en güzel saatler ders saatleri değil oyun saatleridir. Bundan dolayı okulda ve günlük hayatta oyunların gerçekçi bir Ģekilde düzenlenmesi eğitimin en önemli kısmıdır.

Çocuklar oyun oynarken büyük bir neĢe hissi duyarlar. Oyun arkadaĢlığı, oyunda küçük bir sorumluluk alma, herhangi bir oyunun kuralları vb. olgular çocuğun kiĢiliğini Ģekillendiren önemli unsurlardır. Oyun bir çocuk için ibadet gibidir. Bundan dolayı da büyüklerin kendi oyunlarına karıĢmalarını çocuklar istemezler. Çocukların oyunlarının kesilmesi de onların anne-babalarına veya diğer büyüklerine karĢı nefret duymalarına sebep olur.

Çocukların oyunlarının önemli bir kısmı da ve hayal oyunlarıdır. Küçük bir çocuk için içinde yaĢadığı dekor bir masal âlemi gibidir. Çocuk her Ģekle her eĢyaya kendisine göre bir anlam verebilir. Bundan dolayı çocukların içinde yaĢadıkları dekorun onlara güven telkin edecek bir ortam olmasına dikkat edilmelidir. (Kerman-Enginün, 2000: 143)