• Sonuç bulunamadı

Genç ve iş seçim i:

Belgede Gençliğin Eğitimi ve (sayfa 75-85)

Tutum ve Değerler

TUTUM VE DEĞERLER(*)

3. Genç ve iş seçim i:

a) Gencin iş seçimi ile ilgili tutum ları: Genel değerlendirme

İş seçiminde en çok hangi hususa dikkat edilmesi gerektiği konusunda gençlerin tutum ları, bize önce, genç­ lerin gelecekte yapm ak isteyecekleri işin türü ve niteliği hakkında doğrudan bilgi sağlam aktadır. Ama bunun yanı- sıra, özlenen işin vurgulanan niteliğinin, işin parası, sevil­ mesi ya da güvencesi şeklinde ifade edilmesi halinde, bunların farklı kişilik özellikleri ile bağdaşabilecek nite­ liklere sahip olduğunu unutmamak gerekir.

Gençlerin üçte bire yakını (% 31.2), bir işin seçilm e­ sinde en önemli etken olarak «sevilmesini» belirtmiş- tir(1). Daha sonra sırasıyla işin güvencesi (% 24.9) parası (% 16.9), huzuru (% 15.1), hafif olması (% 5.7) ve itibarı (% 4) gelmektedir.: Bu verileri yorumlamada ilk bakışta dikkati çeken husus, «para»nın, işin nitelikle­ ri arasında ancak üçüncü sırada yer almış ve «işin se­ vilmesi» etkeninin ancak yarısı kadar puan toplayabilm iş olmasıdır. Bunu, gençlerin doğal romantizmine ya da ha­ yalperestliğine bağlamak, kanımızca kolay bir yorum

olur. Türkiye artık çalışmanın salt karın doyurmaya yö­ nelik olduğunu düşünen insanların ülkesi olmaktan çıkmış­ tır. Bunu da en kolay bir biçimde, toplumun yakın ge­ leceği olarak nitelendirebileceğimiz gençlerde izliyo­ ruz. O nlar için işle bütünleşme ve üretim süresince ya ­ bancılaşmaya karşı gelme, emek karşılığında yaratılacak ürünün niteliğin ve ürünle üreten arasındaki özdeşliği de sağlayacaktır. (2).

İşin sevilmesinin ardından, gençlerin yaklaşık dörtte birinin işin güvencesi etkeni çevresinde yoğunlaştıkları­ nı görmek, bir başka toplumsal gerçeğe değinmemize olanak sağlıyor. İşsizliğin yalnızca toplum için değil, özellikle gençlik için ne denli önemli toplumsal sonuçlar doğurabilecek bir tehlike olduğu gerçeğini burada gör­ mezden gelemeyiz. Her an duyulan işini yitirm e korkusu ve toplumun içinde bulunduğu genel ekonomik koşul­ ların istihdam alanındaki yansımaları, gencin işin gü­ venceli olmasına büyük önem vermesi sonucunu doğur­ maktadır.

(1) K arşı, B . Gökçe, Gecekondu G ençliği, a.g.e. s. 99.

(2) B . T olan , Çağdaş Toplum un B u nalım ı : A nom i ve Y aban cı­ laşm a, A ÎT İA yayınlan N o. 132, Ankara 1980, s. 186-19 1.

Yapılan işin yeterince para getirm esi ilk bakışta doğal bir istektir. İnsanoğlu tarihin her döneminde, pa­ ra ya da ürün olarak emeğinin karşılığını almak istem iş­ tir. Burada önemli olan husus, «sosyal devletsin yavaş da olsa kendini belli etmesi, birincil nitelikteki aile ve akrabalık ilişkilerinin işsizliğin dram atik sonuçlar verm e­ sini engelleyici özellikler taşıması, ortalam a öğrenim düzeyinin yükselmesi, kentleşmenin ve kitle iletişim inin yoğunlaşması ve yeni dünyalara açılmayı kolaylaştır­ ması gibi etkenlerin, «nicelsin yanında «nitelse de gide­ rek ağırlık kazandırmasıdır.

Gençlerin sıralamasında «huzurs istemi, dördüncü sırada yer almaktadır. Kuşkusuz gençler, huzur kavramını işyerinde işverene, iş arkadaşlarına ya da sendikaya yö­ nelik olarak algılayabilecekleri gibi, genel toplum sal hu­ zuru da kasdetmiş olabilirler. Anıları henüz belleklerden silinmeyen 1980 öncesinin asgarî huzurdan yoksun dö­ nemleri, burada da öncelikle toplum sal huzurun kasde- dilmesi sonucunu doğurmuş olabilir. Ancak biz daha çok çalışma yaşamındaki huzurun anlaşıldığı kanısındayız. Bunlardan hangisi anlaşılırsa anlaşıisın, burada da bir başka nitel öğenin ön plana çıktığını görüyoruz.

Nihayet işin hafif veya itibarlı bir iş olup olmamasına Türk gencinin fazlaca önem verm ediğini görüyoruz. İşin ağırlığı ve fizikse! güçlüğü, gençlerin gözünü korkutan bir etken olmaktan çıkmıştır. Genç aynı şekilde, metafizik yönü ağır basan bir toplumsal değer olan itibar kavra­ mını da, iş yaşamına sokmak istem em ektedir.

b) Öğrenim düzeyine göre gencin iş seçiminde dikkat ettiği özellik :

İlk bakışta öğrenim düzeyinin burada da oldukça e t­ kili bir bağımsız değişken olduğu anlaşılıyor. İşin para­ sına önem verenlerin oranı, öğrenim düzeyine göre % 38.0

ile % 00.0 arasında değişmekte, öğrenim düzeyi arttıkça neredeyse düzenli bir şekilde düşm ektedir. İş seçiminde daha çok işin parasına dikkat edilmesini önerenlerin ora­ nı okur . yazar olmayanlarda en yüksek düzeyde bulun­ m aktadır (% 38.0). Okur - yazar olmayanların çalışabile­ cekleri işlerin büyük ölçüde kol gücüne dayanıyor ol­ ması, bir kısmının eğitim görmeden doğrudan hayata atıl­ ması, çoğunlukla sürekli olmayan ve niteliksiz işgücü ge­ rektiren işlerde çalışıyor ya da çalışacak olmaları, onlar için yalnızca işten kazanılacak paranın önemli görünme­ sini gerektirebilm ektedir. Yani nicel, henüz algılanamayan nitel üzerinde etki yapmaktadır. Bu nedenle sevilen, gü­ venceli ve itibarlı iş talepleri kısıtlanmış olmaktadır. Bu oranın okur - yazar ve ilkokul mezunlarında (% 17.8) okur - yazar olmayanlara göre daha düşük olmasının ne­ deni, «Devlet kapısı»nda iş bulabilme olanağının bulun­ ması, böyle bir işin parası sınırlı da olsa, kısmen güven­ ce ve itibar içermesi nedeniyle tercih edilmesi olabilir. Yüksekokul mezunlarının uzmanlaştıkları alanda yapacak­ ları işlerin ve alacakları paranın aşağı yukarı belirlen­ miş olması, işin parasını önemli bir özellik olarak görm e­ meleri sonucunu doğurmaktadır.

Ama bundan da önemlisi gencin, nitel unsurların öne­ minin artık tümüyle bilincinde olmasıdır. Nitekim yüksek­ öğrenim görmüşlerin % 78.7'si iş seçiminde işin sevilme­ sini ve güvencesini vurgulam aktadırlar. İş seçimi için işin

s e v iy e s in e dikkat edilmesini isteyenlerde en yüksek oran, yüksekokul mezunlarında görülm ektedir. (% 47.5). Burada nitele yönelik bir anlayışın varlığı kuşkusuz yad­ sınamaz. Ancak Türkiye'de sevilen meseleğin seçim in­ den ziyade Ö.S.Y.S.’nın azizliklerif!) nedeniyle okulun, dolayısıyla işin seçilmiş olması, yani öğrencilerin istem e­ dikleri okullarda okumak zorunda kalmaları, sevmedikle­

ri bir meslekle hayata atılmaları zorunluluğunu g etir­ mektedir. Yüksekokul mezunları arasında bu şekilde bir iş edinmiş olanların çoğunluğu oluşturduklarından kuş­ ku duyulamaz. Yükseköğrenim görmüş gençlerin işin se­ vilmesine bu denli ağırlık vermeleri, içinde bulundukları duruma bir tür tepki oluşturmaları anlamında da yorum­ lanabilir. İşin seçilmesinde dikkat edilmesi gereken nok­ tanın işin sevilmesi olduğunu belirtenler arasında en dü­ şük oran, okur . yazar olmayanlarda (% 22.8) ortaya çık­ maktadır. Okur . yazar olmamak, nitelikli iş bulma olana­ ğını zorlaştırdığından ve yalnızca geçim için çalışmayı ön plana çıkardığından, sevilen işin yapılması isteği da­ ha az söz konusu olmaktadır. İşsizlik sorununun büyük önem kazanmış olması, okur - yazar olmayan gencin, se- uip sevmediğine bakmadan bulabildiği işte çalışmasını gerektirm ektedir. Bu oranın ortaokul mezunlarında yük­ sek olmasının (% 40.2) nedeni, bu yaştaki gençlerin do­ ğal olarak daha çok sevdikleri uğraşılara yönelmeleri olabilir. Lise mezunlarında ise, muhtemelen ÖSYS’na gi­ rerken yapacakları veya yaptıkları tercihlerde işin sevil­ mesinden başka etkenlerin de hesaba katılması sonucu, oran düşm ektedir (% 36.3). İşin sevilmesinin yanısıra, pa­ rası, güvencesi ve alınabilecek sınav puanı da önem kazanmaya başlamakta, çevrenin de etkisiyle, sevilen de­ ğil, günün koşullarına göre geçerli olan mesleklerin se­ çilmesi yolunda genç, koşullandırılmış olmaktadır.

İşin hafif bir iş olup olmaması da öğrenim düzeyine göre farklılaşm aktadır. Okur - yazar olm ayanlar (% 6.2) ile okur - yazar ve ilkokui mezunu (% 7.1) gruplarından başlayarak bu oran gittikçe düşmekte ve yükseköğrenim görmüşlerde sıfıra varmaktadır. Kuşkusuz yükseköğrenim görmüş bir kimsenin ağır bir işte çalışması, zaten pek mümkün değildir ama, biz burada belirleyici unsurun, işin 54

fiziksel ağırlığının gençler tarafından artık hiç önem­ senmemesi olduğunu düşünüyoruz.

İşin huzuruna önem verenlerin oranı da öğrenim dü­ zeyine paralel olarak düşmekte (% 17.7 -*■ % 9.5), an­ cak yüksek öğrenim görmüşlerde yeniden bir artış iz­ lenmektedir (% 14.1). Bu durumun, araştırmanın uygulan­ dığı tarih gözönüne alınırsa, 1980 öncesi huzursuz ortamı, daha çok bu kategorinin yaşamış olmasından kaynaklan­ dığı anlaşılacaktır. Sokakta ve okulda yaşanmış olan hu­ zursuzluk, gelecekteki işte önce huzur arayışına ağırlık verme sonucunu doğurmuş olabilir.

İşin güvencesine ağırlık tanıyanların oranı, öğre­ nim düzeyinin yükselmesine paralel olarak artm ak­ ta (% 11.5 —> % 35.5), ancak yine yükseköğrenim gör­ müşlerde belirli bir düşüş gösterm ektedir (% 32.2). O k u r­ yazar olmayanlarda oranın çok düşük olması (% 11.5), bu grupta yer alanların zaten marjinal işlerin dışında bir iş bulma olasılıklarının az olmasının bilincinde bulunm ala­ rından kaynaklanabilir. Oranın lise mezunlarında en yük­ sek noktaya (% 35.5) ulaşmasının olası nedeni de, ÖSYS’ nın hemen öncesinde ya da sonrasında, gelecek kaygıla­ rının artmasına bağlanabilir. Güvence arayışının, yüksek­ öğrenim görmüşlerde belirli bir düşüş göstermesi, bu dü­ zeydeki bir gencin uzun vadede iş bulamama olasılığı­ nın azalmasına bağlı görünmektedir. Ama yine de, genel istihdam koşulları ve ülkemizde de giderek varlığım duyu­ ran «diplomalılar işsizliği», bu oranın daha büyük bir dü­ şüş göstermesini engellemektedir.

İşin seçilmesinde itibar gibi bir toplumsal değerin gençler için fazlaca önem taşımadığını ve buna ilişkin oranların öğrenim düzeyine göre belirgin olarak farklılaş­ madığını görüyoruz. Bu oranın okur - yazar olm ayanlar­ da en düşük bir düzeyde ortaya çıkması {% 3.8), kuşku­

suz itibarlı bir iş arama durumunda bulunmadıklarının bi­ lincinde olmalarından ileri gelmektedir.

c) Kentleşme düzeyine göre gencin iş seçiminde dikkat ettiği özellik :

Üretim ve sosyalleşme yapılarının farklılığının yanı- sıra iş-güç çeşitlerinin, çalışma ve istihdam koşullarının, çalışma yaşamına ilişkin algı, ölçüt, değer ve normların da değişik olması, kır-kent değişkeninin bu alanda da an­ lamlı sonuçlar vermesi beklentisi içinde olmamızı gerek­ tirm ektedir.

Gerçekten de işin sevilmesi, hafifliği ve huzuru ile ilgili veriler, bu değişkenin belirleyici özelliğini kanıtla­ maktadır. İşin sevilmesine verilen ağırlık, metropoliten alanda (% 37.9) kıra (% 29.5) doğru bir düşüş gösterm ek­ tedir. M etropoliten yaşamın sağladığı öğrenim, gelir, k it­ le iletişim inden yararlanma, istihdam vb. tüm olanaklar, nitel öğeyi ön plana çıkarm aktadır. Buna karşılık işin ha­ fif olması isteği, kırsal alana doğru gidildikçe çoğalm ak­ tadır (% 3.2 % 7.0). M etropoliten alanda bedensel gücü gerektiren uğraş türleri azalırken, tarımsal üretimin hâlâ daha emek - yoğun teknolojiye dayanmasının, bu so­ nucu doğurduğundan kuşku duyulamaz. Huzur etkeninin de yine kırsal alana doğru gidildikçe daha fazla ağırlık kazanması (% 12.3 -> % 16.0) ilk bakışta pek anlaşılır gelmemektedir. Zira huzur isteminin, tanımı gereği hete­ rojen bir yapıya sahip olan kentlerde önem kazanması mantığa daha uygun olacaktı. Eğer arada kontrol edile­ meyen bir diğer ara değişken yoksa, bunun salt kırsal tu ­ tuculuğun bir göstergesi olarak yorumlanm asından baş­ ka çıkar yol bulunmamaktadır.

İşin seçiminde dikkat edilmesi gereken diğer üç e t­ ken de bizleri yorumda zorlamış bulunuyor. Örneğin işin parasına verilen önemin kırda (% 23.3), metropoldekin-56

den (% 11.0) daha büyük olmasını nasıl açıklayabiliriz? Tarımsal üretimde büyük bir olasılıkla küçük aile işletm e­ sinde ücretsiz olarak çalışmakta olan ve emeği karşılığın­ da som ut bir ücret kazanamayan gencin, bu nedenle paraya karşı bir özlem oluşturm uş bulunması mümkün­ dür.

Aynı şekilde güvence etkeninin de kentte (% 28.8). metropoldekinden (% 25.8) ve kırsal alandakinden (% 19.6) daha önemli olması, beklenen bir sonuç değil­ dir. Güvence arayışı, kuşkusuz olumsuz toplumsal koşul­ ların da özendirmesi ile, aynı zamanda bir kişilik özelli­ ğine dönüşür. Bir kişilik çizgisi olarak güvence arayışı da, daha ziyade gelenekçi ve tutucu tutum larla bütünle­ şir. Bu nedenle söz konusu etkenin bu tü r özelliklerin yay­ gın olduğu kasaba ve küçük kentlerde ağırlık kazanması, sonuçta fazla şaşırtmamalıdır.

Nihayet işin itibarına ilişkin seçimlerin bu kategoride görece daha yüksek çıkmasını da yukardaki verilerin ışı­ ğı altında açıklayabiliriz. Zira çevreye bağımlılığı ifade eden «itibar» değerinin filizlenip gelişeceği toplumsal o r­ tam lar yine aynı ortam lardır (1).

4. Çalışan gencin işinin niteliği : a) Çalışan gencin işindeki temel özellik :

Genel Değerlendirme

Çalışan gençlerin % 36.6’sı işlerini sevdiklerini, % 20.9'u işinin güvenceli, % 20.1 'i huzurlu, % 11.7'si ha­

fi) Ülkem izdeki kentleşm e sürecinin, b ir anlam da «gecekondu­

la şm a» olarak ortaya çıktığı ve büyük kentlerdeki gecekon­ du alanlarının küçük kent (kasaba) özelliklerini taşıdığı ka­ bul edilebilirse, Birsen G ök çe’nin Gecekondu G ençliği araş­ tırm asındaki veriler de bu yargılarım ızı pekiştirm ektedir. Bkz. a.g.e., s. 95 - 100.

fif ve % 10.7'si iyi paralı olduğunu belirtm iş bulunm akta­ dır. Bu oranlar çalışma yaşamı için çok önemli bir nitelik taşımaktadır. Özellikle gençlerin yarısından fazlasının (% 57.5) ya sevdikleri ya da güvenceli saydıkları işlerde çalışmaları, işsizlik sorununu bir an soyutlarsak, çalışma ortamının dengesi ve çalışma barışının geleceği açısından fevkalade um utvar bir görünüm sunmaktadır. Şimdi yapıl­ ması gereken, bu gençleri, halen yapm akta oldukları iş­ te daha verimli olmalarını sağlayacak uygulamaya dönük bilgi ve becerilerle donatm aktır. Boş zamanların de­ ğerlendirilm esine ilişkin araştırm a verilerimiz, gençle­ rin önemli bir bölümünün zaten Devlet’ten böyle bir bek­ lenti içinde olduğunu gösterm ektedir. Sevinilecek bir d i­ ğer husus da, çalışan gençlerin üçte birinden fazlasının, ‘fiilen sevdiği bir işte çalışmasıdır. İşle ve dolayısıyla ürünle bütünleşme, verimi arttırıcı bir etken olduğu kadar, yabancılaşmayı ketlediği oranda gencin ruhsal dengesi­ nin oluşmasında veya pekiştirilm esinde de önemli bir rol oynayacaktır. Böyle bir ortamın varlığının, gencin için­ de bulunabileceği kişilik sorunlarının ve aile veya çevre ile olan ilişkilerdeki darboğazların çözümüne de yardımcı olacağından kuşku duyulamaz (1).

(1) G ök çe’ye göre, «süresi kısa ve öğrenim i kolay okullarda oku­ yarak bir m eslek sahibi olm a isteği» vardır. Para ve statü­

ye duyulan özlem , ek on om ik olanaklarının sınırlı olm ası

nedeniyle gerçekleşem ese bile, bunları sağlayıcı m eslekler

edinm e isteğine yöneltm ektedir. (B u gruptaki gençler, m ad ­ di olanaklarım ve kişisel yeteneklerini düşünm eksizin, m es­

leğin sağladığı prestij ve yüksek gelir nedeniyle doktor -

eczacı - m ühendis - m im a r o lm a arzusunu ön planda tut­

m aktadırlar.) Gecekondu G ençliği, a.g..e., s. 138.

t b) Öğrenim düzeyine göre çalışan gencin işindeki te-

mel özellik ;

İşindeki en önemli özelliğin, parasının iyi olması o l­ duğunu belirtenlerin oranı, öğrenim düzeyi arttıkça az çok düzenli bir şekilde düşm ektedir (% 23.4-^- % 6.2). Öğrenim düzeyi yükseldikçe paradan ziyade nitel etken­ lerin önem kazanmaya başladığına önceki yorumlarımızda değinm iştik. Öğrenim düzeyinin düşük olması, bir iş se­ çerken gencin bu işin niteliklerini belirleyelbilmel şansını azaltm aktadır. Ayrıca düşük öğrenim düzeylerinde gencin kazandığı parayı «iyi» olarak algılaması, onun için yeter­ li bir özellik olabilmektedir.

Öğrenim düzeyinin artmasına paralel bir başka oran­ sal düşüşü, işinin temel özelliğini huzurlu olması ile ifade edenlerde de görüyoruz (% 23.2 —> % 5.3). Çünkü öğre­ nim düzeyinin yüksekliği, gencin kendisine karşı güvenini arttıran ve böylece iş ortamındaki olası huzursuzluk kay­ naklarını nötralize edebilen bir etken olmaktadır.

İşlerindeki en önemli özelliği işlerini sevmeleri olarak ifade edenlerin oranı % 33.9 ve % 44.3 arasında değiş­ mekte ve öğrenim düzeyi değişkeninden pek fazla e tk i­ lenmemektedir. En büyük oranın % 44.3 ile yüksek öğre­ nim görmüşlerde ortaya çıkması, belki de bu kategoride bulunanların, işgücü pazarında en yüksek pazarlık gü­ cüne sahip olmalarından ve dolayısıyla sevdikleri işleri elde edebilmelerindeki göreli kolaylıktan kaynaklanm ak­ tadır.

İşlerinin en önemli özelliğini ağır bir iş olmaması şek­ linde belirtenlerin oranı da öğrenim düzeyine göre önemli bir farklılaşm a göstermemekte ve % 7.3 ile % 13.3 a ra ­ sında değişmektedir. Burada en düşük oranın, okur - yazar olmayanlarda ortaya çıkması, çoğunlukla bedensel gücü gerektiren niteliksiz işlerde çalışmalarından ileri gelebilir.

Nihayet işlerinde güvence özelliğinin ağır bastığını ifade edenlerin oranının, öğrenim düzeyinin artmasına pa­ ralel olarak az çok düzenli bir şekilde yükseldiğini görü­ yoruz (% 5.8 -» % 31.6). Burada en yüksek oranı yine yükseköğrenim yapmış olanlarda izliyoruz. Bunun nedeni­ ni, yine işgücü pazarındaki görece yüksek pazarlık güç­ leri ve iş seçimindeki bilinç düzeyleri ile açıklıyabiliriz. Okur - yazar olmayanlarda ortaya çıkan en düşük oran ise, niteliksiz işgücünün, istihdam sorunlarının büyük bo­ yutlara ulaştığı bir ortamda, güvenceli iş talep edebilme olanağına ve gücüne sahip olmaması ile doğrulanabilir.

Belgede Gençliğin Eğitimi ve (sayfa 75-85)