• Sonuç bulunamadı

AMAÇ, KAPSAM VE METODOLOJİ :

Belgede Gençliğin Eğitimi ve (sayfa 63-69)

Tutum ve Değerler

TUTUM VE DEĞERLER(*)

4) AMAÇ, KAPSAM VE METODOLOJİ :

Bu çalışmada, ekonomik tutum ve değerlerin çağ­ daşlaşma sürecinde sosyolojik etkenler tarafından ne öl­ çüde belirlendiği irdelenmiş, bunun yanısıra özellikle ça­ lışan gençlerin içinde bulundukları fiilî ekonomik konu­ mun özellikleri ve yarattığı sorunlar da belirtilm eye çalı- şılm ıştır(l). Bu ele alış biçimi, çalışmamıza hem bir ik ti­ sat sosyolojisi çalışması niteliği, hem de sosyal psikolo­ jik b ir özellik kazandırmaktadır.

Bu çerçeve içerisinde iki tü r sınıflamadan söz etm e­ miz mümkündür. Bunlardan birincisi, gencin ekonomik konumuna ve bu alandaki tutum ve değerlerine ilişkin tüm özelliklerin çalışmamızda ele alınmasının mümkün olm a­ masıdır. Bu nedenle, yalnızca sorun yarattığı ya da üze­ rinde yeterli bilgi birikim i olmadığı düşünülenler, burada dikkate alınmıştır. İkinci sınırlama ise, çağdaşlaşma sü­ recini belirleyen sosyolojik etkenlerden sayısal olarak ifa ­ de edilebilen ve som ut verilere dayanan yalnızca iki de­

(1) Bu çalışm ada kullanılan sayısal veriler, Gazi Ü niversitesi

ve M E G S B ’nin işbirliği ile gerçekleştirilen ve henüz yayım ­ lanm ayan «12-24 Y a ş Gençlerin S o syo-E kon om ik Sorunları»

başlıklı araştırm adan alınm ıştır. B u araştırm anın verileri,

tüm T ürk gençliğini (1983 yılında yaklaşık 12.8 m ilyon nü' fus) tem sil edici b ir örneklem yoluyla 18.000 gence uygula­ nan m ülakatlarla toplan m ıştır. A raştırm a, gençlerin cinsel­

lik, kişilik, ekonom i ve b o ş zam anların değerlendirilm esi

alanlarındaki durum ve sorunları üzerinde yoğunlaştırılm ış

ve gençlere, genel nitelikteki 17 sorunun dışında bu dört

alanı kapsayan 43 soru yön eltilm iştir. Geniş b ir «survey»

çalışm asında soru sayısının zorunlu olarak sınırlandırılm ası, kuşkusuz her alanda gerekli ve yeterli tüm bilgilerin top­ lanm asını engellem iştir.

ğişkenin kullanılmasıyla ilgilidir. Olanaklar elverdiğinde, başka değişkenlerin de analize sokulması, hiç kuşkusuz arzulanan bir durum olacaktır.

Çağdaşlaşma sürecinin yadsınmaz makro göstergele­ ri olarak seçilen sosyolojik etkenler, kentleşme düzeyi ile öğrenim düzeyi değişkenleridir. Bilindiği üzere kentleşme, diğer sosyo-ekonomik etkenlerin özelliklerini' de içeren ya da en azından yansıtan, bileşken ve bütünsel bir de­ ğişkendir. Burada kentleşme göstergesi olarak m etropo­ liten, kentsel ve kırsal yerleşmeler şeklinde üçlü bir sınıf­ landırmaya gidilmiştir. Metropoliten yerleşmeler kategori­ sinde İstanbul, Ankara ve İzmir, kentsel yerleşmeler içe ri­ sinde ise nüfusu 10.000 den büyük diğer kentler yer al­ maktadır.

Öğrenim düzeyi değişkeni genellikle gencin öğrenim düzeyi ile ilişkili olarak kullanılmışsa da, birkaç konuda hane reisinin (genellikle babanın) öğrenim düzeyine de başvurulması gerekmiştir. Burada kullanılan kategoriler, okur-yazar olmayanlar, okur-yazarlar ile ilkokul mezun­ ları, orta ve dengi oku! mezunları ve nihayet yükseköğre­ nim yapmış olanlar, şeklinde sıralanmıştır.

Gerek üniversite gençliğinin(1), gerekse ortaöğrenim gençliğinin(2) özellikleri ve sorunları ile ilgili yeterince ve­ ri toplanmış bulunması nedeniyle, bu çalışmada yalnızca çalışma yaşamına yönelik tutum ve davranışlara değinil­ miştir. Amacımız, gencin çalışma yaşamına ilişkin ekono­

(1) N ephan Saran, Üniversite Gençliği, Î.Ü. E debiyat Fak. Y a y m

N o : 2032, İstanbul, 1975.

Aysel Ekşi, Gençlerimiz ve Sorunları, İstanbul Ün. Y a y m N o : 2790, İstanbul, 1982.

(2) Birsen Gökçe, Orta Öğretim Gençliğinin Beklenti ve Sorun­

mik tutum ve değerleri ele almak ve kentleşme ve öğre­ nim düzeyi değişkenleri gibi sosyolojik etkenlerin bunlar üzerindeki etkilerini göstermektedir.

Çalışsın çalışmasın, öğrenci olsun ya da olmasın, tüm gençlerin geleceğe güvenle bakmalarında en önemli e t­ kenin hangisi olduğunu bilmek, burada temel sorunları­ mızdan birini oluşturm uştur. Ayrıca yurdumuzda sosyo - ekonomik olanakların, tabakalar, bölgeler ve kır-kent ara­ sındaki dağılımının adil olarak nitelenebilecek bir düzeye ulaşamamış olması, ailenin maddi güçlükleri, ÖSYS gibi selektif barajlar veya öğrencinin çeşitli öğrenim aşamala­ rındaki başarısızlıkları, birçok gencin öğrenim yaşamını yarıda kesmesi ve hayata atılması ile sonuçlanmaktadır. Bu gerçeğe rağmen gençlerin çok büyük bir bölümünün, olanaklar elverirse öğrenimini daha ileri bir düzeye gö­ türmeyi arzuladığı anlaşılmaktadır. Ayrıca iş seçiminde en çok hangi hususa dikkat edilmesi gerektiği konusun­ da gençlerin tutum ları, hem gelecekte yapmak isteyecek­ leri işin türü ve niteliği, hem de dolaylı yoldan kişilik özel­ likleri hakkında bize bilgi vermektedir. Fiilen çalışma ya­ şamına atılmış gençlerin çalıştıkları işlerin özellikleri, yu­ karıda sözü edilen tutumlarla olduğu kadar, çalışma o r­ tamının dengesi ve çalışma barışının geleceği ile de ilişki içerisindedir. Çalışan gençlerin işlerini tam olarak gerçek­ leştirdiklerindeki duygu ve beklentileri de, geleceğin ça­ lışma yaşamına yönelik ve güvence ya da aksine bir teh­ dit haline dönüşme potansiyeli taşıması açısından önem taşır. Aynı şekilde işsizliğin, toplumsal, siyasal ve psikolo­ jik sonuçları bakımından ne denli büyük bir toplum sal teh­ like oluşturduğu bir gerçektir. Bu nedenle, gençlerin işsiz­ lik sorununu öznel olarak nasıl algıladıklarını da ortaya koymak gerekir. Nihayet, nesnel ve bilimsel konumlarına göre değil de, halen iş aramakta olup olmamalarına göre 40

tanımlanan «işsiz gençler» in, iş bulamama nedenleri, iş­ siz olarak geçirdikleri süre ve iş bulmak için ne tür g iri­ şimlerde bulundukları, bugünün ve geleceğin toplumsal barışını koşullandırma ve ipotek altına alma düzeylerine göre özenle incelenmesi gereken konular olarak belirm ek­ tedir.

1. Genç ve geleceğe güven duygusu :

a) Geleceğe güven duymada en önemli etken konu­ sunda gençlerin tutumları: Genel değerlendirme: Çağdaş toplumlar, bireyin temel gereksinmelerinden güvenlik gereksinm esinin) çeşitli açılardan sağlamaya büyük önem vermişler ve bunu refah devletinin temel sos­ yal ön koşulu olarak nitelendirmişlerdir. Bu yaklaşım, 20. yüzyıla damgasını vuran en önemli sosyal reform olarak değerlendirilm iştir. Ancak ekonomik kökenli toplum sal bu­ nalım dönemlerinde bu çizgiden sapıldığı ve hatta yer yer geri dönüşler yapıldığı da görülmemiş değildir. Nitekim 1973 ve sonrasında gelişen, petrol bunalımı, tüm ekonom i­ leri etkilemiş, ekonomik bunalım özellikle gelişmiş ülkeler­ de ağırlığını istihdam alanında duyurm uştur. Gelişmekte olan ülkeler ise, ithal edilen enflâsyon nedeniyle bu sorun­ ları daha da derinlemesine bir biçimde yaşamışlardır. So­ nuçta geleceğe güven duygusunun sarsıldığı bir dönem yaşanmaktadır.

Saha araştırmasında gençlere «bugünkü koşullarda geleceğe güvenle bakabilmesi için bir genç açısından en en önemli etkensin hangisi olduğu sorulm uştur. Gelecek açısından en önemli etken, gençler tarafından öğrenim

(1) M aslow 'un hiyerarşisi için bak. B arlas TO L A N , T oplu m B i­

lim lerine Giriş: Sosyoloji ve Sosyal Psikoloji, a.g.e., s. 153- 156.

(% 32.3), geçerli bir beceri ve yeteneğe sahip olma (% 23.3), ailenin varlıklı olması (% 20.1), çevrede sayılma ve sevilme (% 17.0), nüfuzlu yakınları olması (% 3.9) ve belirli bir alanda şöhret olma (ses ve film yıldızı, futbolcu vb.) (% 3.3) olarak ifade edilm iştir. Bu sıralamada gözlene­ bilecek en önemli ve sevindirici husus, gençlerin kendi öz katkıları ile sağlayabilecekleri nesnel etkenleri (öğrenim ile beceri ve yetenek) ilk sıralarda belirtm iş olmalarıdır (birlikte % 55.6). Geleceğe güvenle bakmada belirtilen üçüncü etken (ailenin varlıklı olması) ise tamamen öznel bir nitelik taşım akta ve gencin kendi yeteneklerine güve- nememesinin bir belirtisi olmaktadır. Gencin bazı kişilik özellikleri ile çevre arasındaki etkileşim ini dikkate alan «çevrede sevilme ve sayılma etkeni» dördüncü sırada be­ lirtilm iştir. Nüfuzlu yakınlara sahibolmanın zorunluluğunu ifade edenler, aslında ailenin varlıklı olması gerektiğini be­ lirtenlerle aynı grup içerisinde ele alınabilirler. Nihayet yıldızlığa elverişli bir alanda kendini göstermeyi, geleceğe güvenle bakmada temel yol olarak görenler, eri sonda yer almaktadır. Aslında bütün içerisinde bu son iki grubun ağırlığı, ihmal edilebilir bir düzeyde bulunm aktadır (% 7.2).

Geleceğe güvenle bakmada gençlerin yandan faz­ lasının öğrenimi ve geçerli bir beceri ve yeteneğe sahip olmayı belirtm iş olmaları, hem şaşırtıcı hem de sevindirici bir sonuç olarak değerlendirilm elidir. Şaşırtıcıdır; çünkü toplumumuzda geçerli olan ve giderek «teorik» ahlaktan farklılaşan güncel ve «pratik» ahlak yapılarının, gençleri «kolay olan»a itm iş olması beklenirdi. Sevindiricidir; çün­ kü gençler, öğrenim ile beceri ve yetenek gibi kendi öz katkıları ile gerçekleştirebilecekleri nesnel etkenleri ilk sıralarda belirtm işlerdir.

Verilen yanıtları daha az sayıda kategoriye indirge­ mek de mümkün olabilir. Buna göre birinci grupta, yuka­ 42

rıda değindiğimiz gibi nesnel etkenleri ön plana çıkaran gençler (öğrenim ile beceri ve yetenek % 55.6), ikinci grupta kendi güç ve yeteneklerinden ziyade, başkalarının varlığına bağımlılık duyanlar (ailenin varlıklı olması ve nü­ fuzlu yakınlar % 24.0), nihayet üçüncü grupta çevre ile kendi açılarından yararlı bir etkileşim sağlamayı am aç­ layanlar (çevrede sayılıp sevilme ve şöhret olma (% 20.3) bulunmaktadır. Bu oranlar bize, gençlerin kendi gelecek­ lerini genellikle olumlu bir biçimde algıladıklarını göster­ mekte, günümüz gençliği, içinde bulunduğu tüm olumsuz koşullara rağmen yarınlara üm it ışığı yakmaktadır. Bu y a r­ gıyı, yalnızca gençlerin dörtte biri (% 24.0) için öne sür­ me olanağı bulunmamaktadır (ikinci grup).

b.) Kentleşme düzeyine göre geleceğe güven duymada en önemü etken konusunda gençlerin tutumlar!

Gençlerin geleceğe güven duyma konusundaki tu ­ tumlarının kentleşme düzeyine göre dağılımı fazla belir­ gin olmasa da dikkati çeken önemli bazı hususları içer­ mektedir. Bunlardan ilki, temel nesnel etkenin (geçerli beceri ve yeteneğe sahipolma) ağırlığının m etropoliten alanda (% 34.4), kent (% 24.6) ve kıra (% 23.1) göre çok daha fazla olmasıdır. Buna karşılık öğrenime verilen ağır­ lık, m atropoliten alanda (% 27.2), kent (% 33.0) ve kırdan (% 31.1) daha düşüktür. Bu durumun nedenleri, öğrenim ­ le iigiii toplumsal değerlerde olası bir çözülmeden ileri gelebilir. Çevre ile uyum konusunda da m etroploiten genç­ ler (% 10.9), kentsel (% 19.9) ve kırsal (% 15.2) gençlere oranla daha çekingen davranm aktadırlar. İlginç noktalar­ dan biri de şöhret Olma etkeninin kırsal alanda, nüfuzlu yakınları olması etkeninin ise m etropoliten alanda daha çok belirtilm iş olmalarıdır. Oysa kitle iletişim ine daha açık metropoliten alanlarda şöhret olma etkenine ilişkin,

yüzyüze birincil ilişkilerin daha ağırlıklı olduğu kırsal alan­ da ise nüfuzlu yakınlarının olması etkenine ilişkin oran­ ların yüksek çıkması beklenirdi. Nihayet bağımlı kişilik yapılarına daha sık rastlanıldığı düşünülen kırsal alanda, kendi güç ve yeteneklerinden ziyade başkalarının varlı­ ğından medet umanların (ailesinin varlıklı olması etkeni) en büyük oranda ortaya çıkması da beklenen bir sonuç­ tur.

Verilen yanıtları az sayıda kategoriye indirgemeye çalışırsak, gencin kendi öz yeteneklerine yönelik etken grubunun (öğrenim ile beceri ve yetenek) metropoliten alanda en yüksek (% 61.9), kentde (% 57.6) ve kırda (% 54.2) daha düşük bir düzeyde belirdiğini görüyoruz. Buna karşılık yararlı bir etkileşim ile çevreye uyumu sağ­ lamaya yönelik beklentiler (çevrede sayılıp sevilme ve şöhret olma), anonim bir toplumsal çerçeve oluşturan metropoliten alanda en düşük (% 13..6), kentte (% 22.8) ve kırda (% 18.9) daha yüksek bir düzeyde ortaya çık­ maktadır.

Belgede Gençliğin Eğitimi ve (sayfa 63-69)