• Sonuç bulunamadı

3. KARMA İŞLEVLİ YAPILAR

3.1 Gelişimi ve Süreç

Şehirlerin tarihsel gelişimine bakıldığı zaman, ‘karmaşık kullanım’ fikri yeni bir olgu olarak karşımıza çıkmaz. Her ne kadar, son dönemlerde popüler bir terim olarak görülse de, bu terimin kökeninin, insanlık tarihinin gelişiminin temeline kadar dayandığı görülmektedir (Catherine Slessor, 2003).

İlk dönem çok katlı konut yapılarına Roma’da rastlanmaktadır. Geçmişteki Roma şehirlerine bakıldığı zaman, bu şehirlerin oluşumunun belirli bir plan çerçevesinde olmadığını ve gelişiminin, kentin kalbi sayılan, merkezinde bulunan dükkanların, toplantı, çalışma ve rekreasyon alanlarının etrafına kurulan binalardan oluştuğunu görmekteyiz. Zamanla şehirler büyümüş, gelişmiş, değerleri artmış ve şehir yaşamındaki farklı işlevlerin birbirleri ile olan ilişkileri keşfedilmiştir (Slessor, 2003).

Ortaçağ dönemine ait Londra Köprüsü, yaşama ve çalışma alanlarını bir arada barındıran yapılara en eski örneklerinden biri sayılır (Çevik, 2000).

Çalışma kapsamında incelediğimiz karma işlevli yapılar 1900’lü yılların ortalarından itibaren gündeme gelmiştir. Kronolojik olarak dünyadaki gelişim süreçleri ise şu şekildedir;

1960’lar:

1940’lar ve 1950’lerin başlarında rafa kaldırılmış olan karma işlevli yapılar, 1950’lerin sonları ve özellikle 1960’larda modern karma işlevli yapılar olarak yeniden öne çıktılar. Başlarda şehir merkezlerinde ve ticari kullanımların hakimiyetinde yapılan projeler, sonradan konut kullanımını da bünyesine katıp şehir dışına kaymaya başladılar. Karma işlevin bu yeni dönemi ilk olarak Kuzey ABD’de kamusal ve özel çaba ile şehir merkezlerindeki iş alanlarını canlandırmak için kendini göstermeye başladı. Bu erken örneklerin arasında Penn Center, Philadelphia (ofise/otel/ticaret), 1954 Midtown Plaza, Ney York, 1962 Constitution Plaza, Connecticut (ofis, otel, ticaret), 1960 Charles Center, Baltimore (ofis, ticaret, konut, otel, tiyatro, yeraltı otoparkı, birinci ve ikinci katlarına çıkan plazalar ve yürüyüş yolları). Karma geliştirmelerin kamusal ve özel teşvikle gerçekleştirilen bu ilk örnekleri, kamusal sektörün şehir merkezlerindeki iyileştirme alanlarında entegre birçok farklı işlev tipine artan ilgisinin göstergesidir.

Şekil 3.1 : La Défense, Paris, 1958-1983 (Url-10, 2010)

Zengin konut alanlarının banliyölerde gelişmeye devam etmesiyle ve yeni transit sistemlerin de gelişmesiyle, şehir kenarları karma işlevli yapılar için çekici hale geldi. Karma işlevin şehir dışındaki gelişmesine öncülük eden dört proje; Montreal’deki Westmount Square, Paris’te La Defense, Los Angeles’ta Century City ve Virginia’daki Crystal City sayılabilir.

1960’larda yapılan Chicago’daki John Hancock Center, karma-işlevli kulelerin ilk örneklerinden sayılır. Şimdiye kadar karma işlevli yapıların işlevlerinin yatayda ilişkilendirildiği örneklerden bahsedildi. Fakat 1960’ların ortalarından itibaren farklı kullanımların dikeyde harmanlanması fikri ön plana çıkmaya başladı. Hancock Center’da bunun anıtsal örneklerinden biridir. 260.000m2 alana oturan kulede, konut, ofis, alışveriş, ticaret ve otopark kullanımları mevcuttur.

1960’ların karma işlevli yapı örneklerinde hareketli iç mekanlar ve geniş atriyum konseptiyle öne çıkmıştı.

1970 (içe yönelim):

1960’lardaki yapıların açık mekânlar yaratmaya özen göstermesinin ve çevreye saygı duyan planlamasının aksine, 1970’lerde ortaya çıkan içe yönelme eğilimiyle nitelik değiştirdi; sonuç olarak içe kapalı alışveriş merkezleri ile geniş itriyumlu projeler yapıldı.

Alışveriş merkezlerinin ortaya çıkışı karma işlevli yapıları iki önemli açıdan etkiledi; 1.Şehir dışındaki alışveriş merkezlerine alternatif olarak tek merkez altında içe dönük

karma işlevde esas unsur olarak öne çıkmaya başladı. Bu durum ilk bölümlerde sözü geçen küreselleşme paralelinde ortaya çıkan tüketim kültürünün sonucu olarak yorumlanabilir; 1970-80 arası karma işlevli projelerin çok yüksek bir yüzdesini, alışveriş merkezi işlevi oluşturmaya başladı.

2. Banliyölerdeki alışveriş merkezleri, etrafındaki sayısız farklı kullanımın merkezi olmaya başladı. Buradan yola çıkan bazı yatırımcılar yayılmış olan bu yapının daha kompakt ve entegre olması halindeki potansiyeli gördü ve bundan sonraki karma işlevli yapılar daha çok alışveriş merkezi odaklı gelişmeye başladı; Çalışmanın dördüncü bölümünde inceleyeceğimiz Türkiye’deki örnekler de bu yapılanmanın hakim olduğunu görülecektir.

Şekil 3.2 : John Hancock Center, Chicago, 1964-1969 (Url-11, 2010) 1980 (dışa açılma):

1980’lerde inşa edilen karma işlevli yapılar, odağı sadece yapının kendisine değil, yapılar arasında kalan mekanlara da veren ve kentsel tasarım kalitesi taşıyan yapılar

olarak tasarlanmışladır. Bu yaklaşımla, eskinin “karma işlevli mega strüktür” gibi davranan bina odaklı yapıları, yerini “karma işlevli bölge” niteliği taşıyan projelere bırakmıştır. Dallas’taki “Crescent” bu anlamdaki projelerin başlıca örneklerindendir. 1990-2000 (şehir merkezleri ve köykentler:

1990’larda karma işlevli yapılar şehir merkezlerindeki ana caddeler üzerinde inşa edilmeye başlandı. Bu şehir dışındaki karma işlev anlayışına yeni bir vizyon getirdi. Reston Town Center bu durumun başlıca örneklerindendir. Proje, ofis, otel, sinema ve avm işlevlerini şehir merkezindeki ana cadde ile harmanlayarak bir araya getirmiştir (ULI, s:23).

1990’lar karma işlevli yapıların “sadece bina” olma durumundan “mekan yaratma” dönüşümüne tanıklık ettiği yıllardır. Diğer bir deyişle 1990’lar, karma işlevli yapının, bir “mega strüktür”’den çok “kentsel alanlar” yaratma vizyonuyla ilerlenilen yıllar olmuştur. Bu durum karma işlevli yapıların kalite ve potansiyelini geliştiren ve kentsel çevreye yaptığı katkıyı büyük ölçüde iyileştiren esaslı bir dönüşümdü.

3.2 Karma İşlevli Yapıların İçerdiği İşlevlerin Tanımları ve Yapı İçindeki

Benzer Belgeler