• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.2. Piyano Eserleri

2.2.3. Geç Dönem Eserleri (1848 56 yılları arası)

Schumann’ın geç dönem piyano müziği, çoğunlukla Hausmusik (Ev Müziği) olarak adlandırılmaktadır. Öncelikli olarak halka açık konserlerde seslendirilme amacı taşımayan bu müzik türü, öğretici ve pedagojik özellikleri ön planda tutmaktadır (Newcomb, 2004: 259). Hausmusik ifadesi ilk olarak bir eserin icra edildiği yeri, ikinci olarak ise bir müziğin stilini ve türünü belirlemek için kullanılmaktadır (Newcomb, 2004: 272).

Hausmusik terimi ilk olarak, Alman organist ve müzikolog Carl Ferdinand Becker tarafından yazılan ve Schumann’ın editörlüğünü yaptığı Neue Zeitschrift für Musik’te yayınlanan bir makalede ortaya çıkmıştır. Becker’ın yazdığı bu makale, geçmiş yüzyıllarda Alman kültürüne uygun olarak nasıl müzik yapıldığını konu almaktadır. Kültürel ve öğretici olduğu düşünülen “saf ve doğru” müziği yeniden canlandırmak istemektedir. Bu tür bir müziğe örnek olarak ise J.S.Bach’ın Das Wohltemperierte Klavier ve Clavierübung adlı eserleri gösterilmektedir (Newcomb, 2004: 272).

Evlerde seslendirilmek için bestelenen Hausmusik, Almanlar tarafından Fransızların gösterişli salon müziğine verilen bir karşılık olarak nitelendirilmektedir. Bu müzik türü, Almanlarda ulusal olarak görülen ciddiyet, yalınlık ve halka özgü olmak (volkstümlichkeit)

gibi özellikleri taşımaktadır. Hausmusik’in sosyolojik açıdan da bir önemi vardır. Üst sınıfın erişmesi için daha kolay olan salon müziğinin aksine bu müzik türü orta sınıf ile daha çok bağlantılıdır ve onların müzikal açıdan eğitim seviyelerini yükseltmeyi de amaçlamaktadır (Newcomb, 2004: 272). Orta sınıf tarafından çalınmaya başlanan Hausmusik repertuarı, insanların kültürel farkındalıklarını da artırmaya başlamıştır (Daverio, 1997: 405).

Schumann’ın sadece solo piyano eseri bestelediği ilk dönemine denk gelen ve 1838 yılında bestelenen Kinderszenen de Hausmusik olarak nitelendirilmektedir. Bu müzik türünün, Fransız salon müziğine kıyasla teknik beceriyi ön plana çıkarmadığı, Schumann’ın 17 Mart 1838 tarihinde Clara Wieck’e yazdığı ve Kinderszenen’den bahsettiği mektubunda görülebilir (Newcomb, 2004: 272): “...bir kaçamak yaptım ve otuz şakacı küçük parçayla kendimi eğlendirdim, bunlardan oniki tanesini seçtim ve Kinderszenen olarak adlandırdım. Onları seveceksin, yine de bir süreliğine bir virtüöz olduğunu unutman gerekiyor.” (Storck, 1907: 187)

Schumann’ın 1840’lı yılların sonundan itibaren yazmaya başladığı Hausmusik, piyano, şan ve oda müziği toplulukları için bestelenen eğitsel eserleri içermektedir. Kelime anlamına rağmen bu müzik türü, sadece icra yapılan yer ile belirlenmemektedir. Hausmusik en çok yalınlık ve “yüksek sanat” arasındaki farkta ortaya çıkmaktadır (Daverio, 1997: 13, 14).

Schumann’ın 1848 yılında tekrar solo piyano müziği bestelemesi sonucu ortaya çıkan op.66 ve 68 numaralı eserleri, Hausmusik’e yoğunlaştığı geç döneminin başlangıcı olarak kabul edilmektedir (Newcomb, 2004: 273). Özellikle 1849 yılında, Hausmusik’in sade ve öğretici yönlerini ortaya çıkaran 40’a yakın eser bestelemiştir. Bu eserler arasında piyano ve çeşitli nefesli sazlar için yazılmış oda müziği eserleri ile şancılar için yazılmış op.73 Fantasiestücke, op.70 Adagio und Allegro ve op.74 Spanisches Liederspiel de bulunmaktadır (Jensen, 2005: 231).

Schumann’ın 1848 yılından itibaren ağırlık verdiği Hausmusik çalışmaları, ortaya pedagojik ve aynı zamanda da sanatsal olan eserler çıkarmıştır. Bu çalışmalar, kapsamı

bakımından J.S.Bach’tan beri pedagojik amaçla yazılan en önemli eserleri içermektedir. Örneğin 1848 yılında bestelenen op.68 Album für die Jugend, J.S.Bach’ın oğlu Wilhelm Friedemann için bestelediği Clavier-Buchlein’ın 19. yüzyıldaki bir karşılığı gibidir (Daverio, 1997: 406).

Schumann’ın geç döneminde en çok dikkat çeken eserler çocuklar için bestelediği solo piyano eserleridir. Çocuklar için eser yazan ilk besteci olmamasına rağmen çocukların dünyasına en uygun anlayıştaki eserleri kendisi vermiştir. 1838 yılında yazdığı Kinderszenen’den itibaren geç dönemine ait olan süreçte de op.68 Album für die Jugend, op.79 Liederalbum für die Jugend, op.85 Zwölf vierhandige Klavierstucke fur kleine und grosse Kinder, op.118 Drei Klaviersonaten für die Jugend ve op.130 Kinderball adlı eserleri bestelemiştir (Tibbetts, 2010: 218).

Schumann 5 Eylül 1839 tarihli bir mektubunda şunları yazmıştır: “...Beste yaparken çocukların yüzlerine ait bir hayalin aklımdan çıkmadığını inkâr etmeyeceğim. Bölüm başlıkları elbette sonradan ortaya çıktı ve onlar gerçekten yorumculuğa ve anlayışa yönelik küçük kılavuzlardan daha fazlası değiller.” (Storck, 1907: 133)

Çocuklar için yazılan op.68 numaralı Album für die Jugend, Schumann’ın Hausmusik olarak yazdığı ve pedagojik yönüyle öne çıkan eserler arasında en önemlilerindendir. Toplamda 43 ayrı parçadan oluşan ve kendi içerisinde ikiye bölünen bu eserde, küçük çocuklar için (“für Kleinere”) 13 adet ve daha yetişkin çocuklar için (“für Erwachsene”) 25 adet parça yer alır. Genç piyanistlere hitap eden bu parçalar, dereceli bir şekilde, melodi- eşlik şeklinde bestelenen parçalardan kontrpuantal dokuya sahip olanlara dek çok çeşitli eser yapılarını içermektedir. 43 parçadan oluşan bu setin içerisinde marş, halk şarkısı, sözsüz şarkılar, koral, musette veya avcılığı temsil eden farklı tarzda parçaları bulmak mümkündür (Daverio, 1997: 407).

Schumann’ın bestelediği Kinderszenen (1838) ile Album für die Jugend (1848) arasında 10 yıllık bir süre vardır. Her iki eser de çocukları kendine konu edinmiş olmasına rağmen, ortada önemli bir fark bulunmaktadır. Kinderszenen Schumann’ın çocukları

algılayış biçimini tasvir ederken, Album für die Jugend çocukların piyano eğitimine katkıda bulunmak için pedagojik amaçla yazılmıştır. İki eser arasındaki fark, Schumann’ın 6 Ekim 1848 tarihinde Carl Reinecke’ye yazdığı bir mektupta görülmektedir:

“...‘Album’ ile ilgili ilk şey onun en büyük çocuğumuzun doğumgünü için yazılmış olmasıdır ve [parçalar] bu şekilde birbirleri ardına ortaya çıktılar. Sanki bir besteci olarak hayatıma yeni başlamış gibiyim ve eski güldürülerin [Kinderszenen] izlerini göreceksiniz. Onlar kesinlikle ‘Kinderszenen’den farklılar. Bunlar bir yetişkin tarafından diğer yetişkinler için yazılmış geçmişe dönük parıltılardır; diğer yandan ‘Christmas Album’ [op.68 Album für die Jugend’in ilk adı] gençler için geleceğin belirtilerini, önsezileri ve geleceğe doğru gizli bakışları içermektedir.” (Wasielewski, 1871: 242)

Müzikolog Roe-Min Kok, çocuklar için yazılan eserleri Romantik dönem ve Schumann özelinde şu şekilde değerlendirmiştir:

“...Her zaman Alman kültürüne ve onun çocuklar ile çocukluğa olan tavrından büyülenmişimdir. Romantizm çocuğa olan inancın hızla çoğaldığı bir devirdir. Romantikler çocuğu bilinmeyene doğru giden bir geçit olarak görmüştü... Özellikle çocuklar için bestelenen müzikler öne çıkıyordu. Elbette Schumann’dan önce çocuklar için müzik vardı. Clementi’yi düşünebilirsiniz ve Bach’ın oğlu Wilhelm Friedemann için olan nota kitaplarını biliyoruz. Ancak onlarda pedagojik bir amaç var, Schumann’ın müziğine dâhil ettiği şiirsellik gibi bir şey değil... Schumann’ın gerçekte gördüğü şey, kendisinden hemen önceki nesilden olan Daniel Gottlob Türk’ün parçalarıydı. Onun parçaları çok popülerdi. İlk defa hepsi çocuklara yönelikti, “Kale”, “Çocuklar için Romans”, vb. gibi karakteristik başlıklar vardı. Kullandığı başlıklar imgesel alanları eyleme geçiriyordu. Schumann’ın bu parçaları bildiğini düşünüyorum. Çok okuyan birisiydi ve muhtemelen onları çalmıştı.” (Tibbetts, 2010: 219).

Schumann’ın geç dönem piyano müziğinde öne çıkan Hausmusik, Romantik dönemde güçlenen orta sınıf ve Biedermeier stiliyle de alakalıdır. Romantik dönem, orta sınıfın hem sayısal olarak büyüdüğü hem de sosyal ve politik anlamda toplumda söz sahibi olduğu bir dönem olmuştur. Yaklaşık olarak 1760 - 1850 yılları arasında baskın olan orta sınıf, özellikle kültürel anlamda da önemli bir rol oynamıştır. Ekonomik açıdan da güçlü olan bu kesim için ev kavramı çok önemlidir. Yalınlık, basitlik ve rahatlığa odaklanan Biedermeier stili, orta sınıfa kendi evlerini istedikleri gibi tasarlama olanağı vermiştir. Dış dünyanın baskısından ve zorluklarından kaçmak için ideal bir yer olarak gördükleri evlerde müzik, resim ve edebiyat gibi sanat dallarına yerel olarak yoğunlaşmışlardır (Murray, 2004: 744).

Joseph Peter Stern, Biedermeier kültürünü uzun süreli alışkanlıkların, zengin sofraların, antika veya eski modaya uygun mobilyaların ve çok sıkı ahlaki kuralların bir birleşimi olarak tanımlamaktadır (1971: 148). Mekân olarak ev ortamını temel alan Biedermeier kültürü gösterişten uzak ve kendi içine kapalıdır (Daverio, 1997: 395). Müzikal açıdan eğlence kültürünü, burjuvanın kişisel gösterişini ve aynı zamanda eğitimsel bir işlevi barındırmaktadır (Dahlhaus, 1989: 174).

Tarihçi Tim Mitchell’in Biedermeier stiliyle ilgili görüşleri şu şekildedir: “Biedermeier dönemi boyunca, 1830’dan sonra, besteciler, ressamlar ve şairlerde romantik dönemdeki doğanın aşırı duygusal halinden kaçarak daha içine kapalı ve daha güvenli farklı tür bir doğaya doğru geri çekilme eğilimi vardı. Biedermeier tablosu belki de eski bir tabloda ortaya çıkmış olan aynı tür bir mekânı alıyordu, diyelim ki dağlık bir manzara ve durup aya bakan bir keşiş yerine aynı alanda piknik yapan bir aile oluyordu. Böylece duygusal üslup tamamen farklıydı. Aniden doğa bir gezi için veya bütün ailenizle çıkacağınız bir seyahat için davetkâr bir mekân haline geldi. O [doğa] ruhunuzu düşüncelere daldırmak için gideceğiniz bir yer değildir. İyi zaman geçireceğiniz bir yerdir.” (Tibbetts, 2010: 212, 213)

Schumann’ın Hausmusik kategorisinde olup aynı zamanda Biedermeier stiliyle en çok bağlantıda olan eseri Waldszenen’dir. Hollandalı konser piyanisti Ronald Brautigam şunları söylemiştir: “Waldszenen’i Hausmusik gibi küçük bir ortamda çalmanın geniş bir konser salonunda oturup çalmaktan daha eğlenceli olduğuna dair bir fikrim var.” (Tibbetts, 2010: 214) Amerikalı piyanist ve müzik yazarı Charles Rosen ise şu şekilde görüş bildirmiştir:

“Waldszenen bir başyapıttır. Schumann’daki herhangi bir şey kadar güzeldir. Ancak çok farklı bir şekilde güzeldir. Erken dönem piyano setlerinin aksine, bir tür yurt özlemi vardır. Çok daha ılımlıdır, daha az gençliğe özgüdür. Ve herşeyin ötesinde, bir tür Biedermeier’dir – yani iyi sağlam bir orta sınıf müziğidir. Bu durumu parçaların başlıklarında dahi görebilirsiniz, örneğin ‘Yalnız Çiçekler’, ‘Hoş Manzara’ ve ‘Ormandaki Ev’.” (Tibbetts, 2010: 212)

Schumann’ın 1840’lı yılların sonlarından itibaren bestelediği eserlerin tamamını Biedermeier anlayışıyla ortaya koyduğunu söylemek zordur. Ancak bu stilin özelliklerinden esinlendiği kesin bir şekilde görülmektedir. Biedermeier stilinin öğretici ve eğitsel tarafı, Schumann’ın özellikle Dresden’de yaşadığı yıllarda bestelediği solo piyano, şan ve oda

müziği eserlerinde görülmektedir. Schumann ve ondan sonraki besteciler, bu anlayışla yazdıkları eserleri, konser salonlarının aksine evde icra edilmek için yazılan Hausmusik’in başlığı altında değerlendirmişlerdir (Daverio, 1997: 404).

Benzer Belgeler