• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.4. Commedia dell’Arte

2.4.1. Commedia dell’arte Karakterleri

Commedia dell’arte’yi diğer tiyatro türlerinden ayıran en önemli farklardan birisi sahip olduğu sabit karakterlerdir (Castagno, 1994: 83). Konunun veya senaryonun değişiminden bağımsız olarak bu karakterler maske, kostüm, sosyal sınıf, davranış biçimi veya kişilik özellikleri gibi sahip oldukları nitelikleri her oyunda korurlar. Bu karakterler genel gruplandırma itibariyle iki yaşlı adam (vecchi), iki uşak (zanni), en az iki çift olmak üzere Âşıklar (innamorati), biri erkek biri kadın olmak üzere iki serbest rol ve birkaç yardımcı destek oyuncudur (Richards, 1990: 109).

Bu karakterler içerisinden iki yaşlı adam (vecchi) ve iki uşak (zanni), commedia dell’arte’nin dört sabit ana maskesi olarak geçer. İsimleri nadiren değişse de bu dört karakterin kim olduğu genelde bellidir. İki yaşlı adamdan birisi olan Pantalone, Venedikli cimri bir tüccardır. Zengin bir mal varlığına sahip olsa da, maddi olarak bunun tam tersi bir yaşam sürer. Genellikle aile babası veya aşık çiftlerdeki kadının babası rolünü oynar. Bir diğeri ise, dünyanın en eski üniversitesine sahip olduğu bilinen Bologna şehrinden Il Dottore’dir. Mesleki olarak doktor veya avukat olarak tanımlanır (Castagno, 1994: 91). Bu karakterin isminin sonuna bazen özel isimler gelse de, akademisyen olması nedeniyle isminin başına her zaman doktor (dottore) ünvanını alır. Genelde Bologna lehçesiyle konuşuyor olmasına rağmen, eğitimli olduğunu bellietmek ve bilgiçlik taslamak için, konuşmasının içine bir takım Latince kelimeler karıştırır (Clivio, 1989: 219).

İki uşak (zanni) rolünde ise, Bergamolu Arlecchino ve Brighella vardır. Bergamo deniz seviyesinden bir hayli yüksek ve tepeliklere kurulmuş bir şehir olduğu için, bölge kendi içerisinde şehrin aşağı ve yukarı kısmı olarak ikiye ayrılır. Arlecchino, şehrin aşağı kısmında doğmuştur. Daha saf ve ahmak bir tiptir. Brighella ise şehrin yukarı kısmındandır, daha zeki ve bir hayli fırsatçıdır (Duchartre, 1966: 124).

Bu dört ana karakterin yanında, genç âşık çiftler (innamorati) vardır. Diğer karakterlerin aksine bu gruba dâhil olanlar, çeşitli isimler alabilir. Erkekler için en sık kullanılan isimler Flavio, Orazio Lelio, Fabrizio veya Silvio iken; kadınlar için Silvia,

uygun olarak yaşayan ve hareketleriyle örnek teşkil eden bir karakter grubudur. Aristokrasi veya halkın üst kesimine ait kıyafetler giyerler. Diğer karakterlerin aksine rollerini maskesiz olarak canlandırırlar (Castagno, 1994: 104).

Serbest kadın oyuncu olarak genelde servetta veya fantesche rolünü canlandıran kadın hizmetçiler görülür. Bunlar erkek uşak olan Zanni’nin cinsiyet olarak karşılığı durumundadır. Genellikle maskesiz olarak oynarlar ve rollerine uygun bir biçimde ve çeşitli renklerde başlık, etek ve önlük giyerler (Castagno, 1994: 101). Paul Castagno, servetta rolü için Giacomo Oreglia’nın görüşlerine şu şekilde yer vermiştir: “Fransızca konuşmayı tercih eden Colombine dışında, diğer servetta’lar, standard İtalyanca olduğu düşünülen Toscana lehçesi ile konuşurlar. Genç âşıklara her zaman yardım eli uzatırken, erkek uşaklara karşı ise kaprisli, cilveli ve nazlı davranırlar. Genelde hikâyenin sonunda erkek uşaklardan birisiyle evlenmiş olurlar. Tek bir isme sahip olmadıkları için Franceschina, Oliva, Nespola, Spinetta, Ricciolina, Corallina veya Colombina gibi isimlerle çağırılırlar.” (Castagno, 1994: 101)

Serbest erkek oyuncu olarak ise asker rolünü canlandıran Il Capitano vardır. Farklı isimler alsa bile ona askeri bir ünvan veren ‘capitano’ sözcüğü mutlaka isminin başında yer alır. Bu ünvanı korumak şartıyla, ismi Spavento, Matamoros, Tremimarte, Spezzaferro, Terremoto, Rinoceronte, Sbranaleoni, vb. olarak değişir (Clivio, 1989: 220). Plautus’un oyunlarındaki Miles gloriosus adlı askeri karakterden esinlenildiği düşünülen Il Capitano, çeşitli dillerde ve lehçelerde konuşur. Ancak genellikle, kökeninden dolayı, İspanyolca ve Calabria isimli İtalyan lehçesinde konuşur(Clivio, 1989: 221). 15. yüzyıl İtalya’sında, nefret edilen İspanyol askeri gücüne karşı duyulan rahatsızlığı temsil eder. Daima askeri kuşatmalarla, kendi gücüyle ve erkekliğiyle gurur duyar ve övünür. Maskesiz oynar ve dönemin İspanyol askerlerine özgü gösterişli bir üniforma giyer. Nadiren de olsa innamorato olarak da oynadığı görülür (Castagno, 1994: 102).

Commedia dell arte’nin karakterlerinin sahip olduğu en büyük zenginliklerden birisi, farklı bölgelere ait özellikler taşımalarıdır. Komedyanın içinde barındırdığı karakterlerin köken olarak farklı şehirlere ait olması ve çeşitli sosyal sınıflardan gelmesi, İtalya’nın o sırada içinde bulunduğu yönetim tarzıyla alakalıdır. “İtalya, 19. yüzyıldaki birleşmesine kadar, bugünkü Avrupa gibi, özerk eyaletler birliğinden oluşmuştu.” (Rudlin, 2000: 16)

Şehir-devlet üzerine kurulu yönetim yapısı, her bölgeye ait giyim, konuşma ve davranış biçimi gibi farklı özellikler yaratmıştır. Farklı bölgelerden gelen komedya karakterlerinde de, özellikle lehçe bakımından, bu nitelikleri görmek mümkündür. “…bir pan-İtalyan biçimi olarak Commedia dell’arte, kuzeydeki şehir devletleri ve güney bölgelerinden gelen sözcük zenginliğini kullanarak, ister istemez birçok dili kapsayan bir üslup geliştirmek zorunda kaldı.” (Rudlin, 2000: 16)

İtalyanca’nın o zaman için edebi lehçesi olan Toscana lehçesiyle konuşmak zorunda olan innamorati dışında, diğer karakterler, kendi içlerinde lehçe açısından çeşitlilik gösterir (Clivio, 1989: 226). Bu durum, karakterin özdeşleşmiş olduğu şehir ile alakalıdır. Pantalone Venedik lehçesi ile konuşur. Il Dottore, akademisyen olmasından dolayı, Bologna lehçesini bir takım Latince kelimelerle süsler. Zanni, geldiği şehir olan Bergamo’nun lehçesini kullanır. Il Capitano, kendisini içine İspanyolca kelimeler karıştırdığı Toscana lehçesiyle ifade eder. Colombina kökenlerinden dolayı daha çok Fransızcayı tercih eder. Bu karakterlerin içerisinden en düzgün konuşmaya sahip olan innamorati’dir ve İtalyanca’da, dilbilgisi anlamında en doğru özelliklere sahip olduğu düşünülen Toscana lehçesi ile konuşur (Castagno, 1994: 89).

Schumann’ın “Carnaval”da yer verdiği Pierrot, Arlequin, Pantalon ve Colombine karakterleri, 16. yüzyıl İtalya’sının en önemli tiyatro türü olan commedia dell’arte’den alınmıştır. Bu karakterlerin sahip olduğu belli özelliklerin ve onların ruh hallerinin, besteci tarafından müzikte de karakteristik bir şekilde tasvir edildiği görülebilir.

Schumann’ın bu eserde ortaya koyduğu en önemli yenilik, birbiriyle doğrudan bağlantılı olmayan kişileri ve karakterleri tek bir çatı altında toplayabilmesidir. Bestecinin bu başarısı, karnaval etkinliğiyle ve etkinlik sırasında geleneksel olarak takılan maskelerle doğrudan bağlantılıdır. Amerikalı müzikolog ve besteci Lawrence Kramer’ın bu konu hakkındaki görüşleri şu şekildedir:

“Carnaval eserinin özelliği karnaval maskelemesi, maskeli balo ve başka birisi olmak için yapılan bir tür müzikal metafordur. Eser öyle bir şekilde kurgulanmıştır ki birçok farklı sınırlılığı ortadan kaldırır. Esere aşina olanlar bilecektir ki eserde yirmibir ufak parça vardır... ve bu parçalar, Schumann’ın bir

Lawrence Kramer’a göre eserdeki farklı kişi ve karakterler 3 ayrı gruba ayrılmaktadır. Bu gruplar diğer müzisyenleri, commedia dell’arte karakterlerini ve Schumann’ın hayatındaki gerçek kişileri içerir. Kramer’ın bu gruplandırma ve grupların içindeki farklı kişilerin bir araya gelebilmesiyle ilgili düşünceleri şu şekildedir:

“Şimdi sadece bu karakter tasvirlerine odaklanacağım. Bu tasvirler birçok farklı türdedir ve aralarındaki farklılıklar çok ilginçtir. Chopin, Paganini gibi diğer bestecilerin tasvirleri vardır. Pierrot gibi, figürlerin İtalyan pantomiminden alındığı commedia dell’arte tasvirleri vardır... Karakter tasvirlerinin üçüncü grubu ise tabiki de gerçek yaşamdan olan kişilerdir. Schumann’ın nişanlısı Ernestine von Fricken, Estrella adı altında ortaya çıkar. Ve Clara Wieck olan Chiarina vardır. Sonuçta elde edilen, içerisinde bir dizi engelin – gerçek ve kurgu arasındaki engelin, gerçek kişiler ve commedia dell’arte karakterleri arasındaki engelin – ortadan kalktığı bir maskeli balo düzenidir.” (Tibbetts, 2010: 182)

Birbirinden bağımsız olan karakterlerin bir araya gelebilmesi, karnaval etkinliğinin yapısıyla ve Schumann’ın yaşadığı dönemin sosyolojik şartlarıyla da bağlantılıdır. Karnaval sırasında takılan maskeler, insanların gerçek kimliklerini gizlemelerine olanak sağlamıştır. Bunun sonucunda da farklı sosyal sınıflardan olan insanlar, normal yaşantılarındaki kimliklerinden bağımsız bir şekilde aynı ortamda bulunabilmişlerdir. Amerikalı müzik tarihçisi Nancy B. Reich’ın bu konu hakkındaki görüşleri şu şekildedir:

“Karnaval, Lent (Büyük Perhiz) sezonundan önceki bir kutlama zamanıydı. Viyana’da, özellikle de Schumann’ın zamanında, insanların gevşediği bir zaman dilimiydi. Sabahın ilk saatlerine kadar gece boyunca dans ediliyordu. İnsanlar maske takıp kostümler giyiyordu... Aristokratlar dans salonlarına geliyor ve işçi sınıfı ile orta sınıfın arasına karışıyorlardı. Maskenin insanların kimliğini gerçekten bu denli saklayacağını asla hayal edemezdim...” (Tibbetts, 2010: 179)

Farklı yapıdaki kişi ve karakterlerin aynı müzik eserinde bir araya gelmeleri, müzikal açıdan belli bir ortak noktada bulunmaları sayesinde mümkün olmuştur. Bu noktada Schumann’ın en büyük yardımcısı tonalite ve Sphinx’ler olmuştur. Bölümlerin çoğunun La bemol Majör ve onunla akraba tonalitelerde olması sayesinde eserin tamamı tek bir tonal eksende kalmıştır. Ayrıca her bölümün içerisine yerleştirilen Sphinx’ler, bölümler arasında motifsel açıdan bir bütünlük yaratmıştır. Sphinx’ler her bir bölümün diğer bölümlerle müzikal ortaklık kurmasını sağlamıştır (Daverio, 1997: 141). Bütün bu bilgilerin ışığında “Carnaval”, Schumann’ın gençlik yıllarındaki yaşamının ve hayatındaki önemli kişilerin müziğe olan yansımasını ve bu tasvirin sanatsal açıdan nasıl ortaya konduğunu göstermektedir (Daverio, 1997: 140).

Benzer Belgeler