• Sonuç bulunamadı

Gayr-i Müslimlerle ĠliĢkilerdeki Nehiyleri

B. N EHĠY BĠLDĠREN H ÜKÜMLERĠ

5. Gayr-i Müslimlerle ĠliĢkilerdeki Nehiyleri

ِهنَّللا ِنوُ ْمِ َنوُعْ َ َم ِذنَّلا اوُّبُلَت َلََو َهنَّللا اوُّبُلَ َيْف

ٍمْلِع ِْيرَ ِب اًوْ َع

“Allah (c.c.)‟tan baĢkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilgisizce, düĢmanca Allah (c.c.)‟a söverler.” (el-En‟âm, 6/108)

Farklı inanç sahipleri ile olan iliĢkileri düzenleyen âyetlerden biri olan bu âyette onların tanrılarına sövmek yasaklanmaktadır. Buna gerekçe olarak da “ ٍمْلِع ِْيرَ ِب اًوْ َع َهنَّللا اوُّبُلَ َيْف” ifadesiyle bilinçsizce Allah (c.c.)‟a sövme ihtimalleri gösterilmektedir.

ZemahĢerî, âyetteki “sebb” kelimesini genel olarak “eleĢtiri” mânasına alarak

normal Ģartlarda yanlıĢlıklan ve kötülükleri eleĢtirmenin bir görev olduğunu, ancak eğer eleĢtiri, eleĢtirilen durumdan daha zararlı ve yıkıcı sonuçlara yol açacaksa bundan kaçınmanın da bir görev olduğunu belirtmektedir.200

ْمُكِ وُ ْمِ ًةَ اَطِب اوُذِخنَّتَيْت َلَ اوُ َ آ َم ِذنَّلا اَهُّيْ َأ اَ ْمُهُروُ ُص يِفُْتَّ اَ َو ْمِهِهاَوْيْفَأ ْمِ ُءاَضْ َيْبْلا ِتَ َب ْ َ ْمُّتِ َع اَ اوُّ َو ًلَاَبَخ ْمُكَ وُلْ َ َلَ

“Ey iman edenler! Kendi dıĢınızdakileri sırdaĢ edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık

etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düĢmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düĢmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düĢmanlıkları) ise daha büyüktür.” (Âl-i Ġmrân, 3/118)

200

Altı çizili bölüm farklı inanç sahibi kiĢilerin sırdaĢ edinilmesi nehyinin sebebi konumundadır.201

Farklı inanç sahipleri ile olan iliĢkilerde inananlara yön veren bu âyette Ġslam inancını paylaĢmayan kiĢilerin sırdaĢ düzeyinde dost edinilmesi yasaklanmakta buna gerekçe olarak “ ُ َيْبْكَأ ْمُهُروُ ُص يِفُْتَّ اَ َو ْمِهِهاَوْيْفَأ ْمِ ُءاَضْ َيْبْلا ِتَ َب ْ َ ْمُّتِ َع اَ اوُّ َو ًلَاَبَخ ْمُكَ وُلْ َ َلَ” ifadesi gösterilmektedir. Buna göre bu yasağın sebebi “Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düĢmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düĢmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır” ifadeleridir.

ْمِهْ َلَع ُهنَّللا َبِضَ اً ْوَيْ اْونَّلَوَيْتَيْت َلَ اوُ َ آ َم ِذنَّلا اَهُّيْ َأ اَ ِروُبُقْلا ِااَحْصَأ ْمِ ُرانَّفُكْلا َسِ َ اَ َك ِةَ ِخ ْاا َمِ اوُلِ َ ْ َ

“Ey iman edenler! Kendilerine Allah (c.c.)‟ın gazap ettiği bir kavmi dost

edinmeyin. Zira onlar, kâfirlerin kabirlerdekilerden(onların dirilmesinden) ümit kestikleri gibi âhiretten ümit kesmiĢlerdir.” (el-Mümtehine, 60/13)

Altı çizili bölüm farklı inanç sahibi kiĢilerin sırdaĢ edinilmesi nehyinin sebebi konumundadır.202

Ġnkârcılar ölen yakınlarının geri dönmesinden ümitlerini kestikleri gibi öldükten sonra diriltilmeye ve âhiret hayatına da inanmazlar, bu konuda bir ümit ta- Ģımazlar; Allah (c.c.)‟ın elçileri vasıtasıyla bildirdiği bu gerçeği kabul etmedikleri ve ölenlerin yokluk içinde kaybolup gittiklerine inandıkları için Allah (c.c.)‟ın gazabını hak etmiĢlerdir.203

Diğer din munsupları ile iliĢkileri düzenleyen bu âyette Allah (c.c.)‟ın gazap ettiği kavim olarak Fatiha sûresi‟deki “مِهْ َلَع ِاوُضْ َ ْلا ِْيرَ ” ifadesinde olduğu gibi Yahudileri dost edinmek yasaklanmaktadır. Buna gerekçe olarak da âhiret inançlarının sıkıntılı olması olarak gösterilmiĢtir.

6. Dînî ve Ahlâkî ĠrĢâdları

Allah (c.c.) inananları ahlâkî ve dînî yönden irĢâd ederken emirlerinin yanı sıra bazı nehiylerde bulunmakta ve bunların bazılarına bazı sebepler koymaktadır. Bunlardan bir tanesi Bakara 190‟daki ve Mâide 87‟deki “اوُ َتْلَيْت َلََو” Ģeklindeki nehyidir. Bu nehye “ َلَ َهنَّللا نَّنِإ

201 Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve‟t-Tenvîr, IV/64; Kâsimî, Mehâsinü‟t-Te‟vîl, IV/205; ReĢîd Rıza, el-Menâr, IV/81. 202 Tantavi, et-Tefsîru‟l-Vasît, XIV/347.

203

َم ِ َتْلُ ْلا ُّبُِ ” ifadesi ile Allah (c.c.)‟ın aĢırı giden ve sınırı aĢan kimselere sevgisini esirgemesi sebep olarak gösterilmiĢtir. Bazı nüanslarla aynı manaya gelen A‟râf 31‟deki ve En‟âm 141‟deki “اوُفِ ْلُت َلََو” Ģeklindeki nehiydeki sebep de israfçıları Allah (c.c.)‟ın sevmemesi olarak gösterilmiĢtir.

اوُ َلَ َم ِذنَّلا َلىِإ اوُ َكْ َيْت َلََو ُرانَّ لا ُمُكنَّلَ َتَيْف

َنوُ َصْ ُيْت َلَ نَُّ َءاَ ِلْوَأ ْمِ ِهنَّللا ِنوُ ْمِ ْمُكَل اَ َو

“Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateĢ dokunur (cehennemde yanarsınız).

Sizin Allah (c.c.)‟tan baĢka dostlarınız yoktur. Sonra (O‟ndan da) yardım göremezsiniz.”

(Hûd, 11/113)

Burada toplum içersindeki zâlim kesime herhangi bir meyilde bulunulması yasaklanmaktadır. Gerekçe olarak ise âhirette ateĢ azabı ile cezalandırılacağı tehdidi olarak gösterilmekte ve Allah (c.c.)‟ın, dostluk ve yardımını esirgeyeceği bildirilmektedir.

ٌمْلِع ِهِب َكَل َسْ َل اَ ُفْقَيْت َلََو ًلَوُ ْلَ ُهْ َع َناَك َكِ َلوُأ ُّعُك َ اَ ُفْلاَو َ َصَبْلاَو َعْ نَّللا نَّنِإ

“Hakkında bilgin bulunmayan Ģeyin ardına düĢme. Çünkü kulak, göz ve gönül,

bunların hepsi ondan sorumludur.” (el-Ġsrâ, 17/36)

فقت” kelimesi, Arapların, birisi birisinin peĢine düĢüp onu izlediğinde söyledikleri, “Ben falancanın peĢine düĢtüm” deyiminden alınmıĢtır. Beytin sonunda geldiği için, peĢi sıra olduğu için, Ģiirin kafiyesine de “kâfiye” denmiĢtir. Âyette insanın bilmediği bir konuda söz söylemesi, hüküm vermesi, bilgisizce davranması, bilmediği tanımadığı kiĢiler hakkında ileri-geri konuĢması, daha özel olarak yalancı Ģâhitlik yapması, iftira atması, kısaca bilgi sahibi olmadan tahmine göre herhangi biri için maddî veya manevî zarara yol açacak Ģekilde konuĢması ve hareket etmesi yasaklanmaktadır.204

Bu yasağın gerekçesi ise kulak, göz ve kalbin bundan sorumlu olmasına bağlanmaktadır.

204

اً َ َ ِ ْرَْاا ِفي ِشَْ َلََو ًلَوُط َلاَبِْلجا َغُلْيْبَيْت ْمَلَو َ ْرَْاا َقِ َْتَّ ْمَل َكنَّ ِإ

“Yeryüzünde böbürlenerek dolaĢma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri

yarabilir ne de dağlarla ululuk yarıĢına girebilirsin.” (el-Ġsrâ, 17/37)

Bu âyette de kibirlenme yasaklanmaktadır. Buna gerekçe olarak ise her ne kadar çok kibirlense de insanın kapasitesinin sınırlı olduğu ne yeri yarabilecek ne de dağlarla boy ölçüĢecek bir büyüklüğe ulaĢmasının mümkün olamayacağı belirtilmektedir.

Konu tasnîfatına göre vermeye çalıĢtığımız hüküm âyetleri farklı Ģekillerde sebep ve amaca bağlandığı görülmektedir. Birçok hüküm ya bireysel ya toplumsal fayda sağlayacak bir hikmete ya da belli bir realite ortaya konarak sebep ve amaca bağlanmaktadır. Bazen hükmün konuluĢ sebebine bazen de amacına değinilmektedir. Bazen de bir hükmün farklı Ģartlar altında değiĢiklik gösterdiğini göstererek ve hassas denge üzerinde bu hükümlerin koyulduğuna kanıt olacak Ģekilde farklı hükümler koyulmaktadır. Özellikle sayısal hükümlerin verildiği miras, nikâh, talak ve hadd konularında değiĢen Ģartlar göz önünde bulundurularak adaletin tesisi hususunda hassas bir denge gözetilmiĢtir.

SONUÇ

Kur‟ân‟da Yüce Allah yaratma ve hüküm koyma olmak üzere iki temel fiilinden bahsetmektedir. BaĢta insan olmak üzere kâinatı ve kâinatın parçalarını yaratıp her dâim yaratmaya devam ettiğini bizlere haber vermektedir. Yaratmanın yanı sıra inanç ve gayb konuları ve hükümlerle ilgili fiillerini bizlere aktarmaktadır.

Kur‟ân‟da, hiçbir Ģeyi boĢ yere yaratmadığını ifade eden Allah (c.c.), hiçbir fiilini boĢ yere ve amaçsız yapmamaktadır. Yaratma fiilinde kâinat ve kâinata ait büyük ve küçük hiçbir parça gereksiz ve rastgele değildir. Yaratılan ne olursa olsun ya büyük bir amaca hizmet etmekte ya da büyük bir düzenin denge ibrelerini normal düzeye sabitlemek amacıyla varlık âlemine sunulmuĢtur. Ġnsanın idrak düzeyinin üzerinde olan inanç ve gayb âlemine ait Allah (c.c.)‟ın fiilleri de boĢ yere ve amaçsız değildir. Bunlar da ta‟lîl ile insanın idrâk düzeyine indirgenerek Kur‟ân‟ın muhataplarına sunulmaktadır.

Kur‟ân‟da hüküm koyma konusu da Allah (c.c.)‟ın hiçbir fiilini amaçsız yapmadığına delil olacak bir konudur. Bu konu iĢlenirken konulan hükümlerde mutlaka bir maslahat gözetildiği görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında da Kur‟ân‟ın, hükümlerin muhataba maddeler halinde sunulduğu, ilâhî otoritenin hükümlerinin sebep ve hikmetleri üzerinde düĢünülmez bir kitap olmadığı görülür.

Allah (c.c.)‟ın fiillerinin zikredildiği âyetlere sadece ta‟lîl çerçevesinden bakıldığında bile Allah (c.c.)‟ın, maslahat ilkesini birçok fiillerinde iĢlediği ve insanların aklına hitap ettiği görülür. Bu sayede Kur‟ân okuyucusu “Niye?” sorusuna cevap bulabilmekte, hükümler insan açısından daha anlaĢılır hale gelmekte ve hükümlerin uygulama alanları geniĢletilebilmektedir. Bundan dolayı Ġslam Hukuku‟nda maslahatı sağlamak amacıyla illet birliği üzerine birçok hüküm bina edilmiĢtir.

Allah (c.c.) Kur‟ân‟da fiillerini ta‟lîl yoluyla daha anlaĢılır ve insan aklına hitap eder tarzda bizlere sunmaktadır. Fakat bu sunumda Enbiyâ 21/23‟te hiçbir fiillinden dolayı sorguya çekilmeyeceğini vurgulayan Allah (c.c.)‟ın, fiillerini ta‟lîl etme hususunda bir zorunluluğu olmadığı anlaĢılmaktadır. Çünkü Allah (c.c.) bütün fiillerinde ta‟lîle yer vermemektedir. Ta‟lîle yer verilen ayetlerde bazen fiilin sebebine bazen amacına bazen

sonuç itibariyle ortaya çıkacak duruma atıfta bulunulmaktadır. Bu yüzden amacına ve sebebine değinilmeyen birçok fiili vardır. Fiilleri sunulurken ilk plandaki sebep ve amacına değinmeden ikinci üçüncü plandaki gerekçelere değinilebilmektedir. Bu yolla Allah (c.c.)‟ın fiillerinin nedenleri hususundaki boĢlukların doldurulması okuyucunun düĢünce dünyasına bırakılıp zikredilen hususlar hikmetlerin tespitinde birer ipucu olarak bırakılmıĢtır. Bazen Allah (c.c.) fiillerini ta‟lîl ederken âyetin bağlamını göz önünde bulundurarak konuya münasip bir cihetten fiilini sebep ve amaca bağlamaktadır. Kur‟ân baĢtan sona okunduğunda görülmektedir ki Allah (c.c.) hiçbir fiilinde hesap verir bir zorunlulukta olmadığı hissini okuyucu üzerinde uyandırarak, sadece kullarına lütuf ve merhametinden dolayı bu tür ta‟lîllere yer vermektedir.

Tefsirler dikkatle incelendiğinde müfessirlerin ta‟lîl konusunu tefsirlerinde özenle iĢledikleri görülür. Bilimsel gerçeklere tefsirlerinde sıkça yer veren müfessirler, özellikle kevnî âyetlerde ta‟lîle önem vermekte ve yaratılıĢın hikmetlerine dair uzunca izahlar getirmektedirler. Böylece yaratılıĢın ne denli ince dengeler üzerine kurulduğunu ve insan tarafından algılanması güç ayrıntılara yer verildiğine dikkat çekerken henüz keĢfedilmemiĢ birçok inceliği adres göstermektedirler.

Ġctimâî tefsirler diye bilinen ve daha çok belli bir zaman diliminin konjonktürüne göre ve halkı uyandırma amacıyla yazılmıĢ tefsirlerde, inanç ve gayb konuları ile ilgili ta‟lîller ayrıntılı biçimde iĢlenmiĢtir. Bu tür tefsirlerde Ġslâm inanç esaslarına vurgu yapılmıĢ, özellikle peygamber gönderme ve kitap indirme gibi konulara özenle eğilinerek halkın dini konulardaki ihmal ve sapkınlıklarına cevap olmak üzere ta‟lîl yoluyla inanç ve gayb konularının konuluĢ amaçlarına ayrıntılı biçimde değinilmiĢtir.

Kur‟ân‟daki hüküm ifade eden âyetleri inceleyen ve açıklayan daha çok fıkhî yönü ön planda olan müfessirler tarafından yazılmıĢ ahkâm tefsirleri de, ta‟lîlle ilgili çokça söz söylemiĢlerdir. Hükümlerin konuĢ sebepleri, amaçları ve hükmün koyulması hususunda etkin rol oynayan odak nokta üzerine uzun izahlar yapmıĢlardır. Hükmün uygulanıĢı ve sınırlarının geniĢletilip daraltılmasında ta‟lîl edilen noktadan hareketle birtakım sonuçlara varmıĢlardır. Ayrıca hükümlerin bireysel, toplumsal, dini, siyasi ve diğer hikmetleri üzerinde durmuĢlar ve bu konularda uzun izahlar yapmıĢlardır.

Allah‟ın fiilleri konusu çok geniĢ bir konudur. Bu konu hem Kelâm hem de Felsefe ilimleri tarafından ayrıntılı biçimde tetkik edilmiĢ ve âlimlerimiz tarafından hakkında oldukça fazla görüĢ bildirilmiĢtir. Fakat Kur‟ân‟da sadece Allah‟ın fiilleri zikredilmemekte

inanan-inanmayan tarihî Ģahsiyetler, melekler, cinler, Ģeytan ve hal diliyle canlı-cansız birçok varlığın söz ve davranıĢları konu edilmektedir. Aynı bakıĢ açısıyla sadece ta‟lîl lafızları göz önünde bulundurularak yapılacak bir çalıĢma Kur‟ân‟da söz konusu edilen kiĢilerin inanç ve duygu dünyaları hakkında bizlere önemli ipuçları vereceği kanaatindeyiz. Böyle bir çalıĢma Kur‟ân‟da geçen inanan kimsenin inanç dünyasına ıĢık tutarken inanmayan birinin küfrünün altında yatan sebepleri ortaya koymak konusunda bize yardımcı olacaktır. Genel olarak sebepler dairesinde varlık âlemine sunulmuĢ yaratılmıĢların, fiillerinin sebep ve amaçlarını ortaya koymak günümüz birçok problemin çözümünde önemli baĢlangıç noktalarını bizlere sunacaktır.

Yüce Allah‟ın her bir fiil kendi içinde birçok hikmeti barındırmaktadır. Bu hikmetleri ayrıntılı biçimde ortaya koyma hususunda Kur‟ân‟da ta‟lîl edilen husus bizim için bir ipucu olarak verilmiĢ ve eksikleri tamamlamak ilmî ve kültürel seviyelerine göre muhatapların zihin dünyalarına bırakılmıĢtır. Buradan hareketle Kur‟ân‟ın birçok âyetinde buyrulduğu gibi insanları düĢünmeye sevkettiği gerçeğine uygun olarak Allah‟ın her bir fiili tek tek ele alınarak mümkün mertebe hikmetlerine ulaĢma amacıyla hem ilahiyat çevreleri tarafından hem de diğer pozitif bilimlerde çaba sarfeden kiĢiler tarafından çalıĢmalar yapılabilir.

BĠBLĠYOGRAFYA

Abdulcebbâr, Kadı b. Ahmed el-Hemedanî el- Esedabadî, ġerhü‟l-Usûli‟l-Hamse, Mektebetü‟l-Vehbe, Kahire, 1996.

Âlûsî, ġihabuddîn Muhammed, Rûhu‟l-Me‟ânî fî Tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-Azîm ve‟s-

Seb‟i‟l-Mesânî, Dâru‟l-Fikr, Beyrut, 1987, (XV)

Âmidî, Seyfuddin ibn Muhammed, el-Ġhkâm fi Usûli‟l-Ahkâm, Beyrut, 1985, (I-IV) Aydın, Mehmet S., Din Felsefesi, Ġzmir Ġlahiyat Vakfı Yayınları, Ġzmir 2002. Bakıllânî, Ebû Bekr Muhammed ibnü‟t-Tayyib, Kitâbü‟l-Evâil ve Telhîsu‟d-Delâil, Müessesetü‟s-Sekafiyye, Beyrut, 1987

Basrî, Ebü‟l-Hüseyin, Muhammed ibn Ali, el-Mu‟temed fi Usûli‟l-Fıkh (thk. Halil el-Meys), Beyrut, 1981, (I-II)

Beydâvî, Abdullah ibn Ömer, Envarü‟t-Tenzil ve Esrarü‟t-Tevil, Müessesetü ġa‟bân, Beyrut, 1996, (I-II)

Bilmen, Ömer Nasûhi, Kur‟ân-ı Kerîmin Meâli Âlîsi ve Tefsiri, Bilmen Yayınları, Ġstanbul, 1963, (I-VIII)

Câbirî, Muhammed Abid, Arab-Ġslam Kültürünün Akıl Yapısı, (trc. Burhan Köroğlu, Hasan Hacak, Ekrem Demirli) Ġstanbul, 2000.

Cessâs, Ebû Bekir er-Râzî, el-Fusûl fi‟l-Usûl (thk. Uceyl Casim en-NeĢemî), Ġstanbul, 1994, (I-IV).

---, Ahkâmü‟l-Kur‟ân, Dâru‟l-Kitâbi‟l-Arabî, Lübnân, 1986, (I-III)

Candan, Abdulcelîl, Kur‟ân Neden Arapça Ġndirildi?, Ekev Akademi Dergisi,Yıl: 10, sayı: 26, 2006, 33-50.

Cevherî, Ġsmail b. el-Hammâd, es-Sıhâh Tâcü‟l-Luğa ve Sıhâhu‟l-Arabiyye, Dâru‟l-Kütübi‟l-Arabî, tsz. (I-VI)

Cürcânî, Seyyid ġerif, et-Ta‟rîfât, Beyrut, 1990.

ÇalıĢkan, Ġbrahim, Ġslam Hukukunda Ceza Kavramı ve Hadd Cezaları, Ankara Üniversitesi Ġlâhiyat Fakültesi Dergisi, c. 31, Ankara, 1989.

---, Ġbrahim, Ġslam Hukukunda Zina Suçunun Mahiyeti ve Cezası, Ankara Üniversitesi Ġlâhiyat Fakültesi Dergisi, c. 32, Ankara, 1992.

Çelebi, Ġlyas, “Husün-Kubuh”, DĠA, XIX, Ġstanbul, 1999, 59-63.

DerviĢ, Muhyiddin, Ġ‟râbü‟l-Kur‟ân, Dâru Ġbn Kesîr, ġam, 1999, (I-IX).

Dibânî, Abdulmecid Abdulhamid, el-Minhâcu‟l-Vâzıh fi Ġlmi Usûli‟l-Fıkh, Bingazi, 1995, (I-II)

Dönmez, Ġbrahim Kâfi, “Ġllet”, DĠA, XXII, Ġstanbul, 2000, 116-120. Ebû Zehra, Muhammed, Usûlü‟l-Fıkh, Kahire, Dâru‟l-Fikri‟l-Arabî, tsz.

Ebu’s-Suûd Mehmed ibn Muhyiddin Mehmed el-Ġmâdî, Tefsîru Ebi‟s-Suûd, Dâru Ġhyâi‟t-Türâsi‟l-Arabî, Beyrut, 1990, (I-IX)

Esed Muhammed, Kur‟ân Mesajı, Trc. Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, ĠĢaret Yayınları 2000, (I-III)

Feyyumî, Ahmed ibn Muhammed, el-Misbâhu‟l-Münîr, Beyrut, 1987.

Fîrûzâbadî, Mecdduddin ibn Muhammed ibn Ya‟kûb, el-Kâmûsu‟l-Muhît, Beyrut, 1987.

Gazzâlî, Ebû Hamid Muhammed ibn Muhammed et-Tûsi, el-Mustasfâ (trc. Yunus Apaydın), Kayseri, Rey Yayıncılık, tsz.

---, ġifâu‟l-Galîl (thk. Hamid Abid el-Kubeysî), Bağdad, 1971.

Gezer, Süleyman, Kur‟an‟da Geçen Bazı Yasakların (Haramlar) Mahiyeti Üzerine, Hitit Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, 2007/2, c. 6, sayı: 12, s. 101-117.

Gölcük, ġerafettin, Bakıllani ve Ġnsanın Fiilleri, T.D.V. Yayınları, Ankara, 1997. Güler, Ġlhami, Allah‟ın Ahlâkîliği Sorunu, Ankara Okulu Yayınları, Ankara, 1998. Hafnî, Abdulmun‟im, Mu‟cemu Istilahiti‟s-Sûfiyye, Beyrut, 1987.

Halil b. Ahmed, Ebû Abdurrahmân el-Ferâhîdî, Kitâbü‟l-Ayn, Mektebetü Lübnan, Beyrut, 2004.

Hamidullah, Muhammed, Ġslam Peygamberi, (trc. Salih Tuğ), Ankara, 2003. (I-II) Hindî, Safiyyuddin Muhammed ibn Abdurrahman, Nihâyetu‟l-Vusûl fi Dirâyeti‟l-

Usûl, Mekke, tsz., (I-IX)

Ġbn ÂĢûr, Muhammed et-Tâhir, et-Tahrîr ve‟t-Tenvîr, Dâru‟t-Tunusiyye, Tunus, tsz., (I-XXX)

Ġbn HiĢam, Cemaluddin ibn Yusuf, Muğni‟l-Lebib an Kütübi‟l-Garîb, el- Mektebetü‟l-Asriyye, Beyrut, 1987, (I-II)

Ġbn Kayyim el-Cevziyye, Muhammed ibn Ebi Bekr, ġifâu‟l-Alîl fî Mesâili‟l-Kadâ‟

ve‟l-Kader ve‟l-Hikme, Beyrut, 1995, (I-V).

---, Tezhîbü Medârici‟s-Sâlikîn, (tzh. Abdu‟l-Mün‟im Sâlih Ali el-Arabî), Dâru‟l-Kuteybe, Beyrut, 1997

Ġbn Kesîr Ġsmail ibn Ömer, Tefsiru‟l-Kur‟ân‟i‟l-Azim, Müessesetü Kurtuba, Cîze, 2000, (I-XV)

Ġbn Kudâme, Muvaffakuddin Abdullah ibn Ahmed, Ravdatu‟n-Nâzır (thk. ġaban Muhammed Ġsmail), Beyrut 2002.

Ġbn Manzûr, Ebu‟l-Fazl Cemalüddin Muhammed ibn Mükrim, Lisânü‟l-Arap, Daru‟s-sadr, Beyrut, thz., (I-XV)

Ġbn Teymiyye, Takiyyuddîn Ahmed ibn Abdulhalim ibn Abdisselâm, Der „u

Taarüdi‟l-Akli ve‟n-Nakl, Darü‟l-Kütübi‟l, Ġlmiyye, Beyrut, 1997, (I-V)

Ġsfehânî, Mahmud ibn Abdirrahman, Beyânü‟l-Muhtasar ġerhu Muhtasarı Ġbni‟l-

Hâcib (thk. Muhammed Mahzar Baka), Mekke, thz.. et-Tahrîr, Beyrut thz., (I-IV)

Ġsfehânî, Râgıb, el-Müfredat fi Garîbi‟l-Kur‟ân, Kahraman yayınları, Ġstanbul, 1981.

Ġsnevî, Cemâluddin Ebû Muhammed, Nihâyetu‟s-Sûl fi ġerhi Minhâci‟l-Usûl, Beyrut, tsz., (I-II)

Ġzmirli, Ġsmail Hakkı, Yeni Ġlm-i Kelam, Ümran Yayınları, Ankara, 1981. Karaman, Hayrettin; Çağrıcı, Mustafa; Dönmez, Ġbrahim Kâfi; GümüĢ, Sadrettin, Kur‟ân Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, DĠB Yayınları Ankara, 2003, (I-V)

Kâsimî, Cemâlüddin ibn Muhammed Saîd ibn Kâsım, Mehâsinü‟t-Te‟vîl, Dâru‟l- Fikr, Lübnân, 1978, (I-X)

Kaysıcı, Cafer, Kur‟an‟da Mükafat ve Ceza, Hüner Yayınevi, Konya, 2006. Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed ibn Ahmed el-Ensârî, el-Câmiu li Ahkâmi‟l-

Kur‟ân, Dâru‟l-Fikr, Lübnân, 1987, (I- XXIII)

Kefevî, Ebu‟l-Beka Eyyub ibn Musa Hüseynî, el-Külliyât, Mısır, tsz.

MaĢalı, Mehmet Emin, Kur‟an‟ın AnlaĢılmasında Gâî (Teleolojik) Yorum, Ankara 2009.

Maturidî, Ebû Mansur Muhammed ibn Muhammed, Kitâbü‟t-Tevhîd, Trc. Hüseyin Sudi Erdoğan, Hicret Yayınları, Ġstanbul, 1981

Medhalî, Muhammed Rebi Hadi, el-Hikme ve‟t-Ta‟lîl fî Ef‟âlillâh, Riyad, 1988. Mevdûdî, Ebu‟l-Ala, Tefhimu‟l-Kur‟ân, Trc. Muhammed Han, Yusuf Koca, Ġnsan Yayınları Ġstanbul, 1991, (I-VII)

Muhammed Sâlim Muhammed, et-Ta‟lîlü fi‟l-Kurâni‟l-Kerîm Dirâseten ve

Tefsîran, Kahire, 1995.

Mut’ınî, Abdülazîm Ġbrâhîm Muhammed, Dirâsât Cedîde fî Ġ‟câzi‟l-Kur‟ân, Mektebetü Vehbe, Kahire 1996.

Nesefî, Ebu‟l-Muîn Meymûn ibn Muhammed, Tebsıratü‟l-Edille fî Usûli‟d-Dîn, (thk. Hüseyin Atay) Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı, Ankara, 1993 (I-II)

Özdemir, Metin, Ġslam DüĢüncesinde Kötülük Problemi, Furkan Kitaplığı, Ġst. 2001.

Polat, Fethi Ahmet, ÇağdaĢ Ġslam DüĢüncesinde Kur‟ân‟a YaklaĢımlar, Ġz Yayıncılık, Ġstanbul, 2009.

Polat, Fethi Ahmet, Bir Ġ‟câzü‟l-Kur‟ân Ġddiası: Sarfe, Marife, yıl:3, sayı:3, kıĢ 2003, s.185-218.

Râzî Fahruddîn Ebu Abdillah Muhammed ibn Ömer, Mefâtihu‟l-Ğayb, Beyrut, Dâru Ġhyâi‟t-Türâsi‟l-Arabî, 1997, ( I-XI)

---, el-Mahsûl (thk. Tâhâ Cabir Alvanî), Beyrut, 1992, (I-V). ReĢîd Rıza, Seyyid Muhammed, el-Menâr, Dâru‟l-Fikr, Lübnân, tsz., (I-XII) Serahsî, Ebû Bekr Muhammed ibn Ahmed ibn Ebî Sehl, el-Usûl, Ġstanbul, 1990, (I-II)

Suyûtî, Celâluddin Abdurrahman, el-Ġtkân fî Ulûmi‟l-Kur‟ân, (thk. Mustafa el- Buğa), Beyrut 2002, (I-II)

---, ed-Dürru‟l-Mensûr fi‟t-Tefsîri‟l-Me‟sûr, Dâru‟l-Fikr, Lübnân, 1983 (I-VIII)

---, el-Burhân fî „ulûmi‟l-Kur‟ân, Beyrut, 1992, (I-II).

---, Celâluddin Muhammed ibn Ahmed el-Mahallî, Tefsîru‟l-Celâleyn, Mektebetü Aslan, Ġstanbul, tsz.

Sübkî, Ali ibn Abdilkafi-Tacuddin es-Subkî, el-Ġbhâc fî ġerhi‟l-Minhâc, Beyrut, 1984 (I-II)

ġa’bân, Zekiyuddin, Usûlü‟l-Fıkh, Câmiatü Karyunus, Bingazi, 1995. ġâtıbî, Ebû Ġshak Ġbrahim, el-Muvâfakât, Dâru‟l-Fikr, DımeĢk, h. 1341, (I-II) ġehristânî, Abdulkerim ibn Ebî Bekr, el-Milel ve‟n-Nihal, Trc. Mustafa Öz, Litera Yayıncılık, Ġstanbul, 2008.

---, Nihâyetu‟l-Ġkdâm, fî Ġlmi‟l-Kelâm, Mektebetü‟s-Sekafiyyeti‟d- Dîniyye, Kahire, tsz.

ġelebî, Muhammed Mustafa, Ta‟lîlu‟l-Ahkâm, Daru Nahdeti‟l-Arabiyye, Beyrut, tsz.

ġentürk, Habil, Namaz Ġbadetinin Uyandırdığı Duygu ve DüĢünceler Üzerine Pilot

Bir AraĢtırma: SDÜ Ġlahiyat Fakültesi Örneği, Süleyman Demirel üniversitesi Ġlahiyat

Fakültesi Dergisi, 13. Sayı, Isparta, 2004.

ġevkânî, Muhammed ibn Ali ibn Muhammed, Fethu‟l-Kadîr, Dâru‟l-Fikr, Lübnân, 1991, (I-V)

Tantâvî, Muhammed Seyyid, et-Tefsîru‟l-Vasît, Dâru Nehdati‟l-Mısr, Kâhire, 1997, (I-XVI)

Teftâzânî, Sa‟duddîn Mes‟ûd ibn Ömer, ġerhu‟l-Makâsıd (thk. Abdurrahman Umeyra), Beyrut, 1989, (I-V)

Tehânevî, Muhammed ibn Ali, KeĢĢâfu Istılâhâti‟l-Fünûn, Beyrut, 2000, (I-IV) Uludağ, Süleyman, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Ġstanbul, 2001.

Yakıt, Ġsmâil, Hz. Peygamber‟in SavaĢlarında Gaye ve Strateji, VI. Kutlu Doğum Sempozyumu, Isparta, 2003.

Yaran, Cafer Sadık, Kötülük ve Teodise, Vadi Yayınları, Ankara, 1997. Yavuz, Yusuf ġevki, “Ġlliyet”, DĠA, XXII, Ġstanbul, 2000, 121-123.

Yazır M. Hamdi, Hak Dini Kur‟ân Dili, Eser Yayınları, Ġstanbul, 1971, (I-IX) Yıldırım, Celal, Ġlmin IĢığında Asrın Kur‟ân Tefsiri, Anadolu Yayınları, Ġzmir, 1991, (I-XII)

Zebidî, Ebü‟l-Fazl Muhammed Murtaza, Tâcü‟l-Arûs min Cevâhiri‟l-Kâmûs, el- Matbaatü‟l-Hayriyye, Kâhire, h.1306, (I-X)

ZemahĢeri, Ebü‟l-Kâsım ibn Mahmûd ibn Ömer, el-KeĢĢâf An Hakâikı

Zürkânî, Muhammed Abdu‟l-Azîm, Menâhilü‟l-Ġrfân fî Ulûmi‟l-Kur‟ân, Îsâ el- Bâbî el-Halebî, tsz. (I-II)

ZerkeĢî, Bedruddin Muhammed ibn Bahadır ibn Abdillah, el-Burhân fî Ulûmi‟l-

Kur‟ân, Dâru‟l-Fikr, Lübnan, 1988, (I-IV)

Benzer Belgeler