• Sonuç bulunamadı

2.2. Güven

2.2.2. Güvenin Boyutları

Alan yazında güvenin boyutları ile ilgili farklı sınıflamalar bulunmaktadır. Mishra (1996) güvenin boyutlarını yetkinlik, açıklık, ilgi ve güvenirlik olarak belirlemiştir. Güvenin boyutlarıyla ilgili bir diğer sınıflamada ise (Hoy ve Tschannen-Moan,1999; Tschannen-Moran ve Hoy, 2000) güvenin boyutları: yardımseverlik (benevolance), güvenirlik (reliability), uzmanlık (competence), dürüstlük (honesty), açıklık (openness) olarak ifade edilmiştir. Bu araştırma kapsamında Hoy ve Tschannen-Moran (1999) ile Tschannen-Moran ve Hoy (2000) tarafından önerilen beş boyutlu model kullanılmıştır.

Uzmanlık

Mishra (1996) uzmanlığı ast-üst ilişkisi bağlamında açıklamıştır. Yazara göre üstün doğru ve yerinde karar vermesi onun yetkinliğiyle ilişkilidir. Hoy ve Tschannen-Moran (2007) uzmanlığı, bir kişinin bir işi istenilen standartlarda ve beklentilere uygun olarak yapması biçiminde ifade etmişlerdir. Uzmanlık bir kişinin belli bir konuda etkili olmasını sağlayan bilgi ve becerilerin toplamı olarak adlandırılır. Bir alanda uzmanlığı ya da yetkinliği olduğu düşünülen kişiye o alan ile ilgili karar ve söylemlerinde güven duyulur (Terekli, 2010). Uzmanlık, istenilen bir sonuç elde etmek için yapılan

davranıştaki yeterliğe güvenmeyi içerir (Adams ve Forsyth, 2009). Uzmanlığa dayalı güvende güvenen güvenilenin işini nitelikli bir şekilde yapabilecek bilgi ve donanıma sahip olduğunu düşünmektedir. Bu nedenle bir tarafın diğer tarafa duyacağı güvenin artması için taraflar yaptıkları işler hususundaki yeterliliklerini arttırmalıdırlar (Polat, 2007).

Bu açıdan bakıldığında, öğretmenlerle öğrenciler arasında güvenin oluşabilmesi için, öğretmenlerin bazı uzmanlıklara sahip olması gerekmektedir. Öğretmenlerin derslerde kullanacakları yöntem ve teknikler, öğrenci başarısını değerlendirme (Gökçe, 2014), derse uygun materyal kullanma (Evertson ve Emmer, 2013), sınıf yönetimi (Yücel, Karataş, Şengil-Akar, Demirhan ve Binici, 2012), öğrenciyle iletişim (Çelik, 2012) gibi konulardaki uzmanlığının öğrenci-öğretmen arasındaki güvenin oluşması açısından önemli olduğu söylenebilir.

Yardımseverlik

Yardımseverlik, tarafların (güvenen-güvenilen) ilişkilerde gösterdiği, fedakarlık, samimiyet ve tarafların birbirlerine karşı iyi niyetli olmasını ifade etmektedir (Ganesan ve Hess, 1997). Yardımseverliği, güvenilen tarafın güvenene zarar vermeyeceği, ona yardımda bulunacağı olarak tanımlayabiliriz. Yardımseverlik, bir tarafın karşı taraf için önemli ve değerli saydığı şeyleri koruyacağına ya da bunlara zarar vermeyeceğine ilişkin inancıdır (Hoy ve Tschannen-Moan, 1999). Yardımseverlik bir çıkar beklemeksizin karşı tarafa iyi davranma isteği ya da karşı tarafa iyi davranma ölçüsü bağlamında ele alınabilir. Güven duyan tarafın güven duyulan tarafa karşı bir aidiyete sahip olduğunun göstergesidir. Yardım, güven duyulanın güven duyana pozitif biçimde yönelmesidir (Terekli, 2010).Yardımseverlik, güvenilenin güvenene iyi davranmayı istediğine inanılan ölçü olarak tanımlanabilir (Derin, 2011). Bu bağlamda öğretmenlik mesleğinin duygusal yönünü oluşturan önemli bir bileşenin yardımseverlik olduğu söylenebilir. Öğretmenler öğrencilerin kendilerini geliştirmeleri, gelecekteki bir takım planlarını gerçekleştirmeleri için onlara herhangi bir çıkar gözetmeksizin destek olmaktadırlar. Öğretmen öğrencilere eğitsel konularda ve bazı diğer konularda menfaat beklemeksizin destek olduğunda, öğrencinin öğretmenle ilgili algısının olumlu yönde etkileneceği ifade edilebilir (Oktay,1995). Bu etkinin öğrencinin öğretmene güvenine olumlu yönde bir katkı getireceğini söyleyebiliriz.

Güvenirlik

Güven güvenme eylemini, güvenirlik ise güvene layık olmayı içinde barındırır (Karadoğan-Doruk, 2009). Güven, güvenilen kişinin güvenen kişinin çıkarları ve ihtiyaçları ile yakından ilgileneceğinden emin olmasıdır (İslamoğlu, 2007). En temel düzeyde güven karşı tarafın ne yapacağını ve diğer tarafın ne beklediğini tahmin etmedir. Ancak tahmin etme güven için yeterli değildir. Bireyin tutarlı olmasına da vurgu yapar (Hoy ve Tschannen-Moran, 2007). Bu boyut, bireyin söz ve eylemlerin tutarlı olması olarak yorumlanabilir.

Güvenirlik, kişinin karşısındakinin, ne zaman ihtiyacı olursa olsun ona destek vereceğini bilmesidir. Bu bağlılık duygusu geçmiş tecrübeler sonucu zamanla oluşur ve geleceğe yönelik öngörülerimiz haline gelir (Yılmaz, 2015). Güvenmek, karşı tarafa inanabilmek, güvenirlik ise karşı tarafın bize duyduğu inanca layık olmayı içerir (Koç, 2008). Öğretmen-öğrenci arasındaki güveni güvenirlik boyutu açısından değerlendirdiğimizde öğretmenlerin söz ve eylemlerindeki tutarlık öğrencilerin öğretmenlerine olan güvenine olumlu yönde katkı sağlayacağı söylenebilir.

Öğretmenlerin derste tüm öğrencilere adil bir biçimde davranması, yaptığı sınavlarda öğretmenin önceden yaptığı ifadelerle çelişmemesi, öğrenciye akademik olarak destek sağlaması gibi nedenler öğrencilerin gözünden öğretmenin güvenirliğine olumlu katkı sağlar.

Dürüstlük

Dürüstlük, bir kişinin karakterinin doğru ve tam olmasıdır. Bir başka ifadeyle kişinin söylediklerini uygulamaya geçirmesi ve bu ikisi arasında bütünlük olmasıdır (Hoy ve Tschannen-Moran, 2007). Dürüstlük kişinin ya da grubun söze, vaatlere, sözlü ya da yazılı ifadelere itimat etmesi, güvenmesidir. Dürüstlük herhangi birine güvenmeye yol açan bir kişilik özelliği olarak ele alınabilir (Demircan ve Ceylan,2003). Dürüstlüğe dayalı güvende güven duyan kişi, güven duyduğu kişinin söz ve eylemlerinin tutarlı bir seyir sergilediğini ve karşı tarafın gelecekte kendisine ihanet etmeyeceğine, kendisine sadık kalacağına inanmaktadır (Yazıcıoğlu, 2015). Öğretmenlerin öğrencilere karşı dürüst olmaları, verdiği sözleri yerine getirmeleri, olayları ve durumları objektif bir bakış açısıyla değerlendirmeleri, öğretmenin istenilen

ve istenilmeyen davranışları açıklarken net olmaları, öğrencileri değerlendirirken yanlı davranmamaları öğrencilerin öğretmenlerine olan güveninin gelişmesine olumlu yönde katkı sağlayacağını ifade edebiliriz.

Açıklık

Açıklık bireylerin karşı tarafla paylaştıkları bilginin içeriğiyle ilgilidr (Hoy ve Tschannen-Moran, 1999). Yani açıklığı, birey iletişim kurarken diğer tarafla gerçek durumu hangi oranda paylaştığı, durumu gizlememesi ve çarpıtmaması olarak ifade edebiliriz. Açıklık, bir kişinin sahip olduğu bilgileri açık ve dürüst bir şekilde, herhangi bir değiştirme ve saklama olmaksızın karşı tarafla paylaşılmasını barındırır (Ölçüm- Çetin, 2004). Bir tarafın diğer tarafa güven duyabilmesinde açık iletişim önemlidir. İletişimde bu açıklığı sağlamak için bilgilerin karşı tarafa net, eksiksiz ve açık bir şekilde iletilmesi gerekmektedir. Kontrollü iletişim güvensizliğin oluşumuna neden olur. Çünkü insanlar neden ve niçin bilginin kendilerinden gizlendiğini merak eder (Menteş, 2011). Açık ve çift yönlü iletişim taraflar arasındaki güvenin gelişmesine katkı sağlamaktadır (Polat, 2009). Öğretmenlerin öğrencilerle kurdukları çift yönlü iletişim, öğrencilerle ilgili bazı durumları gizlemeden açık ve net bir şekilde öğrencilerle paylaşması, öğrencilerin kendilerini rahatça ifade edebilmelerini sağlama, olumlu bir sınıf atmosferi, öğrencilere geri bildirim verirken net ifadeler kullanma, öğretmenin öğrencilerden gelen eleştirilere açık olması öğrencilerin öğretmenlerine duydukları güvenin artmasına katkı sağlayabilir.