• Sonuç bulunamadı

Gündelik YaĢamla Ġlgili Bazı Uygulamalar

BÖLÜM 3. GÖLYAKA’DAKĠ ALEVÎLERĠN SOSYO-KÜLTÜREL YAġANTILARIYLA ĠLGĠLĠ VERĠLER VE DĠĞER BULGULARYAġANTILARIYLA ĠLGĠLĠ VERĠLER VE DĠĞER BULGULAR

3.1. Ahlâkî Kurallar

3.2.6. Gündelik YaĢamla Ġlgili Bazı Uygulamalar

Yörede dikkatimizi çeken uygulamalardan bazıları Ģöyledir: Yörede Alevî inancında var olan “Hastayı ziyaret etmek Kâbe’yi ziyaret gibidir” sözü uygulamada önemsenmekte ve bu yüzden hasta ziyaretlerine çok önem verilmektedir.

Diğer bir uygulama içki içme meselesidir. Bu konu çok özel olmasına rağmen konuyla ilgili sorular sorduk ve cevaplar aldık. Buna geçmeden önce konuyla ilgili anket çalıĢmamızın sonucunu verelim.

93

Tablo 41: Ne kadar sıklıkla alkol alırsınız? Sorusuna verilen cevapların dağılımı

Ne kadar sıklıkla alkol alırsınız?

Denek Sayısı

Geçerli %

Ayda bir kez 9 9

Haftada bir kez 7 7

Her gün 1 1

Bayram, düğün, sünnet vb. eğlencelerde 13 13

Alkol kullanmam 70 70

Genel Toplam 100 100

Konu ile ilgili sorduğumuz, “Ne kadar sıklıkla alkol alırsınız?” sorusuna katılımcıların %9’u ayda bir, %7’si haftada bir, %1’i her gün, %13’ü bayram, düğün, sünnet ve eğlencelerde alkol kullandığını, %70’i ise alkol kullanmadığını ifade etmiĢtir. Yani bu verilere göre içki içenlerin toplam oranı %30’dur. Konu hakkında bu kiĢilerle yaptığımız mülakatlarda “Ġçki içmenin haram olduğunu kabul ediyorum ancak içiyorum” diyenlerin yanında “Ġçki içmenin haram olduğuna inansam içmem, zira bizde içki yok dem vardır. Dem, sarhoĢ olmak için değil, muhabbet için içilir” Ģeklinde görüĢ ifade edip bu görüĢünü Kur’an’da geçen “Hurma ve üzümlerden hem içki hem de güzel bir rızık edinirsiniz. Elbette bunda aklını kullanan bir toplum için bir ibret vardır” Ģeklindeki Nahl süresinin 67’inci ayetine dayandırarak açıklayanlar vardır. “Demle cem yapılır mı?” Ģeklindeki sorumuza, “Evet yapılır ama buna herkes katılamaz” diyerek dem ceminin nasıl yapıldığı Ģu Ģekilde anlatılmıĢtır: Cemaat, kırklar cemini normal olarak bitirip dağılırken dede-baba bu ceme aĢina ve ehil olanları seçer, oturtur. Normal muhabbet kapısı açılır. Zâkirler deyiĢler çalıp söylerler. Herkes sofrasında oturmuĢtur, demlenilir. Sofrada musahipler bacılarıyla birlikte bir arada otururlar. Semah kapısı açıldığında dede dua eder. Aynı sofradakiler birlikte semaha kalkarlar, niyaz edip, dualarını alıp otururlar. Burada da normal cemdeki gibi birleme yapılır. Herkes birbiriyle helalleĢip ayrılır. Buna Ġrfan Cemi denir. Burada dikkate değer olay; en ufak bir taĢkınlık yapan, kendini taĢıyamayan biri olursa onun cemden çıkartılarak cezalandırılmasıdır (kiĢisel görüĢme, 2010). Oysaki hem Alevîlerin inancının temel kaynakları arasında gösterilen hem de yöredeki Alevîlerin % 49’unun evinde kaynak olarak bulunan Makâlât adlı eserde içki ile ilgili ifadeler Ģöyledir;

… Bir kaba içki koy, ağzını sıkıca kapat ve denizin içine bırak. O kabın dıĢ kısmını günde on kez yıkasan kabın içindeki yine içkidir, pistir. Yine bir kuyuya

94

bir damla içki damlasa, o kuyunun suyunu bir defa çıkarıp baĢka yere dökseler, o suyun döküldüğü yerde ot bitse ve o otu koyun yese takva ehlinin sözüne göre o koyunun eti haramdır. Bunun haram olmasının sebebi nedir? Ġçinde Ģeytan fiili olmasındandır. Yüce Allah Ģöyle buyurmuĢtur: “Ey iman edenler! Şarap, kumar,

dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları, birer şeytan işi birer pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz” (Mâide, 5/90).

O halde, kuyuya bir damla içki damladığı için suyun tamamını boĢaltmak gerektiği gibi o boĢaltılan suyun döküldüğü yerde biten otu yiyen koyunun eti de haram olur. Sebep: Ġçinde Ģeytan fiili bulunduğu için…(Makâlât, 2007:51-52)

Diğer farklı bir inanıĢ, tavĢan etinin yenmemesi meselesidir. Bu konu hakkında da bazı Alevî yazarların ifadelerine benzer, tavĢanın uzuvlarının yenmesi haram olan hayvanlara; kulağının eĢek kulağına, burnunun fare burnuna, kuyruğunun domuz kuyruğuna, bacakları ve bıyıklarının kedinin bacak ve bıyıklarına, ayaklarının köpek ayağına benzediği için tavĢan etini yemediklerini ifade edenler çoğunluktadır. Yine tavĢan etinin yarıdan fazlasının kan olduğu için, hayız gördüğü için, kedi ile çiftleĢtiği için, zührevi hastalıklara sebep olan mikroplar taĢıdığı için ve geviĢ getirmediği için tavĢan etini yemediklerini ifade edenler de olmuĢtur. Öte yandan tavĢan etinin yenmemesi meselesinin dinî bir emir olarak telakki edilmesinin yanlıĢ olduğu ifade edilmiĢtir. Bu meselenin Alevîliğin tarihi seyri itibariyle kültürel manada bir uygulama olduğunu, bundan dolayı Sünnî kesim tarafından sıklıkla bu sorunun sorulup sanki Alevîlerin ayrı bir dine mensup insanlar gibi görülmesinin yanlıĢ olduğunu ifade edenler vardır (kiĢisel görüĢme, 2010).

Yine yörede Hıdrellez ve Nevruz kutlamaları yapılmaktadır. Hıdrellez baharın sona erip yazın geliĢini ifade eder. Mayıs ayının beĢinci günü akĢamı kutlanır. Zira bu gece Hızır ve Ġlyas’ın bir araya gelip buluĢtuklarına, sohbet ettiklerine inanılır. Bu nedenle o gece insanlar tanıdık eĢ, dost ve akrabalarını ziyaret edip sohbet ederler.

Nevruz ise kıĢın bitip baharın baĢladığını ifade eder. Bu yüzden 21 Mart günü coĢku ve heyecanla kutlanılır. Öte yandan Nevruz, yörede Hz. Ali’nin doğum günü kabul edilir. Yine Nevruz, baharın canlanıĢı ve Türklerin Ergenekon’dan çıkıĢı olarak kabul edilir. Bu günün gecesinde de yörede cem âyini yapılır ve nevruz kurbanı kesilir. Bundaki amaç yeni gelen yılın bol ve bereketli olmasıdır.

Son olarak yörede gündelik yaĢamla ilgili uygulama, bir kiĢinin baĢka bir kiĢi veya kiĢilerle görüĢmesi sırasında üç defa kucaklaĢmasıdır. Bu üç kucaklaĢma ise sırasıyla Allah, Muhammed ve Ali inancının sembolik olarak ifade ediliĢ Ģeklinin baĢka bir

95 uygulamasıdır.