• Sonuç bulunamadı

5.1. Osmanlı Toplumunda Kıyafet ve Moda Kavramı

5.2.2. Gündelik Hayatta Erkek Giyimi

Osmanlı toplumunda kişilerin giyim kuşamı ile hangi toplumun özelliklerini barındırdığını anlamakla beraber giyim bu yönüyle önemli görsel iletişim dili olarak da kabul edilmiştir.

144 Sevgi Gürtuna, a.g.e, s. 41

Osmanlı erkekleri gündelik hayatta altta şalvar, üstte gömlek veya iç entarisi, üzerine kısa kaftan (ceket tarzında) veya uzun kaftan giyerdi145. Ayaklarına tulumbacı yemeni veya ökçeli, altı kalın köseleli, çivili yemeni adı verilen arkaları basık ayakkabılar giyerlerdi. Burun kısmı sivri kesimli, deriden yapılan, topuk ve yan kısımlarına ip geçirilerek ayak gibi şekil verilen çarık, köylü halk arasında giyilirdi146.

Emine Koca’nın Türk İslam Medeniyetleri Araştırma dergisinde bahsettiği Fransız seyyah Jean Thevenot’un Türklerin giyimiyle ilgili izlenimlerinden bahsetmiştir: “17. yüzyılda İstanbul’da bulunan seyyahlardan Thevenot’un “doliman” yani dolama adı verilen giysiyi tarif edişini Robert Mantran (1991) şöyle söyler: Tenlerinin üzerine, hem önden hem de arkadan kapalı bir don giymektedirler; gömlekleri uzun olup donun üstünde aşağı düşmektedir; gömleğin üstüne topuklara kadar inen, dar kol ağızları olan ve elin sırtını kaplayan yuvarlak bir kısmı bulunan, doliman (dolama) denilen entarileri giymektedirler. Bu dolama bez, saten, tafta veya gümüş halkaları olan veya üç parmak genişliğinde deri bir kemer sarmaktadırlar. Dolamanın üzerine Ferace giymektedirler. Tournefort tarafından tasvir edilen feraceye çoğu zaman kaftan denilmektedir, bu giysi parçası Türklerin olanakları olduğunda çok lüks olmasını istedikleri elbisedir. Bunlar, İngiltere, Fransa, Hollanda yünlü kumaşlarından olup, alacalı, misk rengi, kahverengi veya zeytin yeşilidir ve eskileri gibi topuklara kadar inmektedirler”147.

16. yüzyılda Kanuni devrinden beri ara ara Türkiye’ye gelen ressamlardan biri olan Silvestre’nin Gentil homme Turc ismini verdiği bir eserini resmederek Osmanlı sivil hayatındaki erkeklerin giyim kuşamına dikkat çekmektedir.

145 Hülya Tezcan, 16 – 17. Yüzyıllarda Osmanlı Sarayında Kadın Modası, P Dünya Sanatı Dergisi 1999, Sayı:12, s.517.

146 Emine Koca, 18. ve 19. Yüzyıl Osmanlı Erkek Modası, Türk İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, sayı:7, s.65

Şekil 80. Sivil Bir Bey 17. Yüzyıl

Kaynak: Nurettin Sevin, On Üç Asırlık Türk Kıyafet Tarihine Bir Bakış, Kültür Bakanlığı Yayınları,

(1.Baskı), Ankara,1990, s.91.

Sayfa 120’de şekil 80’deki beyin başındaki kavuktan anlaşıldığı üzere henüz kâtibi olmamıştır. Başındaki bu kavuk kâtibi olabilmesi için daha küçülmesi gerekli. Üzerinde kolları koltuk yırtmaçlarından arkaya atılmış bir kaftan ve bunu içinde sıkma kollu, beli sırma kemerli önü belinden bir karış aşağıya kadar sık düğmelerle ilikli bir kaftan var; hiç şüphesiz bu entarinin altında bir çakşır var. Elindeki asa göğüs hizasına gelecek kadar uzundur. Bu tarz asalar Avrupa’da da modaydı. Ayaklarında mest ve kundura var148.

148 Nurettin Sevin, a.g.e, s.91

Şekil 81. Sokak Çorbacısı 17. Yüzyıl Kaynak: Nurettin Sevin, a.g.e, s.99 (105. Resim)

Sayfa 121’deki şekil 81. Silvestre’nin albümünden alınan bu resimde sokak çorbacısını görmekteyiz. Omuzları sarkık kollu bir yelek ve içine giymiş olduğu mintanın önü açık düğmeli altında da bir çakşır var, ayaklarına ince bir mest giymiştir149.

Şekil 82. 18. Yüzyıl Gençlerinden Biri

Kaynak:, Nurettin Sevin, On Üç Asırlık Türk Kıyafet Tarihine Bir Bakış, Kültür Bakanlığı Yayınları,

(1.Baskı), Ankara,1990, s.107.

Sayfa 122’deki şekil 82 Buhari’nin minyatürlerinden olan bu resimde genç bir delikanlıyı görmekteyiz. Üzerinde mat yeşil kenarları ve yakası siyah samur

kürklü dış giysisi vardır. İçindeki entarisi yeşil ve onun altındaki içliği sarılı pembelidir. Ayaklarına sarı mest giymiş olarak tasvir edilmiştir150.

18. yüzyıl erkeklerine baktığımızda onlarda aynı kadınlar gibi yaz kış kürkle gezdikleri görülmektedir. Şehirliler, köylüler sivil halk veya ordudan ya da saraydan olsun fark etmeksizin her mevsim kürkten entariler giyilirdi. Her tebaadan insanın mevsimine göre ayrılmış kürkleri vardı.

.

Şekil 83. 18. Yüzyılda Sivil Kıyafetleriyle Bir Bey

Kaynak: Nurettin Sevin, On Üç Asırlık Türk Kıyafet Tarihine Bir Bakış, Kültür Bakanlığı Yayınları,

(1.Baskı), Ankara,1990, s.107.

18. yüzyılda kadınlar gibi erkeklerde her mevsim kürk giyerdi. Halkta bu geleneğe uyardı. Senenin belirli dönemlerinde dış giysilerinde değişiklik yaparlardı.

150 Nurettin Sevin, a.g.e, s.107

18. yüzyılın son döneminde çıkan İstanbul’da moda olan bir giyim şekli vardır. Cezayirli denizciler sayesinde Osmanlıda moda haline gelmiş ve yaklaşık 20 yıl kadar sürmüştür. Cezayir kesimi denilen giyim sanat tarihçisi Hülya Tezcan şu şekilde anlatmıştır: “ İstanbul’da şehrin bıçkın gençleri arasında hakim olan Cezayir kesiminin en önemli özelliği bacakları açıkta bırakan dizüstü çakşır ile yine çıplak tene veya ince bürümcük gömlek üzerine giyilen, boyu göğüs altı hizasında küçük kısa bir cepkendir. Baş ve bele en iyi Hint kumaşlarından , şallardan sarık ve kuşak sarılır. Bu kıyafeti giyenlerin yalın ayak gezmeleri modaydı. Ancak ayaklarına bir şey geçirmek isteyenler ‘Galata kalyoncusu yemenisi’ denilen, arkası kısa, topukları gösteren yemeniler giyerdi. Yüzü de çok dar olan yemeniler, ancak ayak parmaklarının aralarını örterdi. Önce bıçkın delikanlılara ait olan giyim tarzı, daha sonra zengin çocuklarına ve beyzadelere de yayılmıştı. Bu modanın giderek yayıldığını halkın ve gençlerin birbirinden görerek cehalet ve edep noksanlığıyla bu giyimi devam ettirmiştir diye yorumluyor tarihçiler”151.

Şekil 84. 18. Yüzyıl Cezayir Kesimliler Giyinme Modası

Kaynak: (http://www.barisozkok.com/bizim-karayip-korsanlari/), Erişim Tarihi: (09.08.2018)

151 Hülya Tezcan. “Osmanlı Sarayının Çocukları; Şehzadeler ve Hanım Sultanların Yaşamları, Giyimleri”, İstanbul. 2006, s.234.

17. ve 18. yüzyılda erkek giyim kuşamında belirli kalıpları kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de saray belirlerdi. Her kesimin kendine ait bir giyim kalıbı vardı ve buna uymak zorundaydılar. 17. yüzyılda eski gelenek sürdürülmeye devam etse de 18. yüzyılda erkeklerin giyim kuşamında üst giysilerin kalıplarında ve kullanılan kumaşlarda farklılara rastlanmıştır.