• Sonuç bulunamadı

1. KARADENİZ EREĞLİ’NİN COĞRAFİ YAPISI VE TARİHİ

4.3. Gümrük Mukataası

Gümrük, bir ülkeye giren ve ülke kanunlarının taşıdığı istisnalar dışında kalan ve her çeşit eşyadan sınırlara geçerken alınan vergidir (Aygün, 1997:58). Osmanlılar gümrüğü ülke içerisine gelen ve çıkan ürünlerden gümrük vergisi aldığı gibi gümrük uygulamaları da vardır. Gümrük uygulamaları, temelde oluşabilecek sorunları önlemek amacıyla uygulanmaktadır. Aynı zamanda hazinenin en büyük kaynaklarından birini oluşturmaktadır.

Osmanlı’da ülke içine girecek ve çıkacak ürün, eşyalar için her devlette olduğu gibi gümrük kurumu oluşmuştur. Gümrükler, Tanzimat’a kadar emanet veya iltizam usullerine göre idare olunmuştur (Uzunçarşılı, 1994b:580). Emanet bir mukataayı devlet tarafından görevlendirilen ve maaşı hazineden ödenen bir şahıs idaresini ifade eder, iltizam ise geliri devlete ait olan mukataanın bir ile üç senelik süre içerisinde işletme hakkının verilmesi ve maliye tarafından ihale edilmek suretiyle özel bir şahsa verilmesidir (Aygün, N, 1997:60).

47 “Viranşehir ve Bursa Turnacı Çalıkzade İbrahim Ağa ….. gelen tahriratın hulasa-i mefhumunda tersane-i amire sahasında inşa olunacak kırk beşerü’l-beşer zira’ kalyonlariçün Kocaeli mahal-i saireden müretteb keresteden ma’ade Bartın Bendereğli sevahili sairede vaki’ cebelden kat-i ve nakli iktiza eden ecnas-ı kereste saadetlü kapudanbaşı hazretlerinin buyuruldularıyla müte’ayyin mübaşiri bundan akdem mahalline varır ve ledetl-teharri ahalilerinin …….. istenmişti”, (BOA,C.BH., Dosya No:69, Gömlek No:3281, H.1199).

Osmanlı’da gümrük kelimesi, maliye dilinde yer (mekân) anlamında kullanılmıştır. Gümrük kelimesi, Osmanlı mamûl ve mahsullerinin yabancı memleketlere ihracı ve yabancı memleket mamul ve mahsullerinin de Osmanlı Devleti’ne ithali sırasında, getiriliği veya gönderildiği daire anlamında kullanılmıştır. Ayı zamanda bu daireye giriş ve çıkış yapan mallardan alınan resim anlamına da gelmektedir (Şahin, 2006).

İç Gümrük teşkilatı, bütün imparatorluk arazisini kapsayan bir ağ yerine, iç mübadelede ticarî trafiğin belirli yoğunluğu aştığı şehirleri ve özellikle limanları merkez kabul eden geniş daireler halinde düzenlenmiştir. Yabancı memleketlerden gelen mallardan giriş sırasında resim alındığı gibi bu malların, aynı memleket içinde şehirden şehre dolaşırken vardığı yerlerde de gümrük alınması usûlü getirilmiş, daha sonra millî hudutlar içinde imal edilip diğer şehirlere sevk edilen mallardan da gümrük vergisi alınmaya başlanmıştır. Başka bir ifadeyle Osmanlı Devleti’nde, gümrük vergileri hem iç hem de dış ticaretten alınmaktaydı (Şahin, 2006:16).

“İç Gümrüklerde alınan vergileri âmediye, reftiye, masdariye ve mûruriye olarak dört kısma ayrılır. Amediye, bir yerden bir yere taşınan yani gümrük yerine gelen mallardan; reftiye bir memlekete taşınıp da orada tüketilmeyerek başka bir yerde tüketilen yani ithal maldan; mûruriye dışarıdan Osmanlı ülkesine gelip de sarf edilmeden yabancı ülkelere gönderilen mallardan alınan transit resmidir” (Tabakoğlu, 2000:339). Daha sonraki devirlerde yapılan ticaret antlaşmaları nedeniyle amediye, reftiye ve masdariye tabirleri tamamen ortadan kaldırılmıştır.

Osmanlı gümrükleri sahil ve kara gümrükleriyle sınır gümrükleri olmak üzere 3’e ayrılmıştı. Kara gümrükleri iç ticaret mallarına uygulanırken, sahil gümrükleri hem iç hem de dış ticaret malları için söz konusu olurdu. Kara yoluyla yapılan ticarette gümrük resmi alınması kara gümrüklerinin kurulmasını gerektirmişti. Kara gümrükleri genellikle yakınındaki büyük gümrüklere bağlanır, bir ferman gönderilmesi yahut iltizama verilmesi esnasında yalnız büyük gümrüğün adı yazılır, diğerleri için “ve tevâbii gümrükleri” denilirdi (Kütükoğlu, 1980:263).

Karadeniz Ereğli’si sahip olduğu coğrafi konum itibari ile önemli bir pozisyondadır. Sahil kenarı olması ve güzergah olarak deniz ticaretine müsait olması babında önemli noktadadır. Yukarıda bahsedilen genel anlamda gümrük çeşitleri ve özellikleri anlamında Ereğli gümrük başlığında ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Osmanlı arşiv belgeleri ve defterlerinde sıklıkla gümrük mukataası arasında yer almaktadır. Bölge doğu ve batı güzergâhında coğrafi olarak orta noktada yer almaktadır. Ereğli’nin içerisinde bulunduğu gümrük mukataaları arasında yer alan şehirler; Ankara, Bartın, Behramiye üzerinden Biga gümrüğüne ulaşan bir ağ mevcuttur. Ankara, Behramiye,, Bendereğli , Burdur, Bursa ve Boyabad mukataaları arasında bir ağ mevcuttur. Sinop ve İnebolu arasındaki ağda da Ereğli gümrük mukataası işlevi görmektedir. Bendereğli gümrüğü üzerinden, Bartın, Behramiye, Boyabad, Bursa, İnebolu, Kangırı, Karaman Kastamonu, Koçhisar gibi şehirlerarasında gümrük mukataası bağlantısı mevcuttur.

Karadeniz'deki belli başlı dört gümrük alanından biri Sinop'tan Trabzon'a uzanan sahayı kapsayan Sinop Gümrüğü ' dür. Dolayısıyla Sinop iskelesi Gümrüğü ve ona bağlı olanların mukataası içinde Karadeniz sahilinde daha küçük çaptaki iskele ve limanlar da bulunmaktaydı. XVIII. Yüzyıla ait kayıtlar Amasra, Ereğli gibi Sinop'un batısında, Bafra, Samsun, Ünye, Giresun gibi doğusundaki yerlerde bulunan iskeleleri bu mukataa alanı içinde bulunduğunu, zamanla mukataanın adının Karadeniz gümrükleri mukataasına dönüştüğünü bildirir (Öz, 2009).

Ereğli, geniş bir yol ağı üzerinde ulaşım sağlanmaktadır. Arşiv kayıtlarından bu sonuca varmaktayız. Ereğli gümrük mukataası ile ilgili belgeler genellikle defter usulüne göre bulunan belgelerdir. Ereğli gümrük mukataası ulaşım ağına arşiv belgelerinden ulaşmak mümkündür.

1606 tarihli İstanbul gümrük defterinde, Karadeniz limanlarından olan; Samsun, Sinop, Ereğli, Amasra, İnebolu, Akşehir gibi şehirlerden Anadolu’ya köle ticareti gerçekleşmekteydi. Bu limanların arasında en az köle ticareti olan liman Ereğli limanıdır (Yağcı, 2013:5).

1697 senesinde “Bendereğli gümrük mukataasından vazifesi bulunduğuna dair beratı suretine binaen malumül miktar mebaliği Sultan Orhan Camii sure-i fetihkarii el-Hac Halil'in ikrarını müsbit Naib Mehmed tarafından yazılan hüccet yazılmıştır” (BOA, İE.ML., Dosya no.54, Gömlek no.5142., H.1110).

H.1109(1697) “Bendereğli gümrük mukataasından vazifesi bulunduğuna dair beratı suretine binaen malumül miktar matlubunun istifasını ikrarını müsbit Naib Hasan tarafından hüccet yazılmıştır” (BOA, İE.ML., Dosya no.47, Gömlek no.4485, H.1109).

1774 senesinde, Bendereğli gümrüğü mukataasında Sultan Orhan Han Cami şerifinde Bendereğli iskelesi malından alınmak üzere günlük on üç akçe vazife ile Molla Ahmed Efendinin imam ve hatip olarak görevlendirilmiştir (BOA, D.BRM., Dosya no.738, H.1188).48

1777 senesinde, Şeyh Halil Bendereğli iskelesi gümrüğünde günlük yirmi akçe ile görevlendirilmiştir:

“Yevmi yirmi akçe vazife ile mestur’l-islam olan Şeyh Halil meclis-i şer’de Bendereğli iskelesi gümrüğü mukataası emini olan muhzırın bittav’ı ve errıza ikrar-ı tam ve takrir-i kelam eylediği bin yüz doksan bir senesi martı gününe ibtidasından sene-i mezkure şubatı gayeti gününe değin” (BOA, D.BRM, Dosya no. 745, H.1191:3).

1780 senesinde Bendereğli gümrüğü mukataasından günlük beş akçe vazife ile a’ma Halil, fevt olması üzerine mirasinin hazine malından mukabelesi beş akçe mahlûlünün oğluna verilmesi hakkındaki arzuhal üzerine ferman yazılmıştır (BOA, D.BRM, Dosya no.759, H.1194:12).49

48

“Bendereğlide vaki’ merhum Sultan Orhan Han Cami şerifinde Bendereğli iskelesi malından almak üzere yevmi on üç akçe vazife ile imam ve hatip olan işbu darende-i tevki-i refi-i hümayunda Molla Ahmed zide salahu fermanım olan yoklamaya gelüb isbat-ı vücud ederse mahalli müstahak olmağla tamamen vazifesiyle defteri cedide kayd olunub berat-ı şerif verilmek ferman olmağını hakkında ……… vücuda getürüb berat-ı mucebince bin seksen sekiz saferinin on ikinci gününden mücerred Berat-ı hümayuna verdim ve buyurdum ki muma ileyh varub vezayif-i hizmet-i emanet ve hitabet ………. Kaldıkdan sonra tayin olunan yevmi on üç akçe vazifesine Bendereğli iskelesi mukataası malından emin olunabilir” (BOA, D.BRM. Dosya no.738, H.1188:11-12).

49“İşbu refi-i tevki-i refi-i alişan-ı hakani Mustafa divan-ı hümayuna arzuhal edüb Bendereğli gümrüğü mukataası malından almak üzere yevmi beş akçe mübaşir … a’ma Halil .. olmağla

Ereğli deniz kenarı olması özelliği ile gümrük mukataa bölge alanına girmiş ve Anadolu, Karadeniz’in doğusu ve Marmara arasında bir noktada bulunduğu için deniz yolu olarak kullanılmıştır.