• Sonuç bulunamadı

3.1. Gülmecelerin Önemi ve Eğitimdeki Yeri

3.1.2. Gülmeceler ve Eğitimdeki Yeri

Gülmeceler, eğitime etkisi açısından değerlendirilebileceği gibi, gülmecelerden elde edilecek dilsel verilerin dil öğretim sürecinde sağlayabileceği katkılar açısından da değerlendirilebilir. Bu bölümde öncelikle gülmecelerin eğitimde kullanılmasının faydalarna değinilecek, daha sonra ise gülmecelerden elde

edilebilecek verilerin dil öğretimine özellikle de yabancı dil olarak Türkçe öğretimine katkısı üzerinde durulmaya çalışılacaktır.

Bacay, Humour in the Classroom- A Dose of Laughter Won’t Hurt adlı çalışmasında daha önceleri gülmecenin sınıflarda ve sınavlarda kullanılmadığını belirterek gülerek öğrenebilme konusu üzerinde durmuştur (Bacay, 2006:4). Çalışmada Torok (2004)’un neden sınıfta gülmecelerin kullanılmasını desteklediğine maddeler halinde değinilmiştir. Bu maddeleri burada da sıralayacak olursak;

• Yeni bilginin anlakta tutulmasını kolaylaştırmak

• Öğrenme hızını arttırmak

• Problem çözümünün değerini arttırmak

• Stresten kurtulmak

• Sınav endişesini azaltmak

• Öğretmenin güvenilirliğini arttırmak.

Ayrıca hoşnutluk yaratacak gülmecelerin akıllıca kullanılması; öğretim şartlarını daha destekleyici hale getirebilir, öğrencilerin öğrenimdeki dikkat ve zevkini arttırır, sınavlar ve alıştırmalar üzerine düşünmeyi arttırır, kişisel konulara karşı tutumları değerlendirmeyi sağlar. Öğretim sürecinde sınıf içinde gülmecelerin kullanılması rahat bir öğrenme ortamı sağlayacağı gibi sınıf içi anlayışı, öğretmenin güvenilirliğini, dağılan dikkatin toparlanmasını sağlayabilir. Bu nedenle dil öğretiminde gülmecelerin kullanılabileceği düşüncesindeyiz.

Bu alanda yapılmış diğer bir çalışma ise Anver Ziv’e aittir. Ziv iki deney grubu oluşturarak bir gruba geleneksel yöntem ile öğretim yaparken diğer gruba gülmecelerin ve şakaların kullanıldığı bir öğretim uygulamıştır. Daha sonra her iki gruba da ortak bir sınav uygulamış ve gülmecelerin kullanıldığı grup, geleneksel yöntemlerin kullanıldığı gruptan daha fazla puanlar almıştır. Ziv bu çalışmasında olumsuz etkilere neden olabilecek alaycı gülmecelerin kullanılmaması gerektiğini de vurgulamaktadır (Aktaran Ashkenazy, 2000:1-2)

Gülmecelerin öğretimde etkiyi arttırabileceği bir gerçektir. Ancak sık kullanılması ve öğrenen birey üzerinde kırıcı, alaycı, küçük düşürücü gülmecelerin kullanılması da sınıftaki ciddiyet ortamını zedeleyebilir. Bu nedenle gülmecelerin

kullanılmasında sınıf düzeyi, nasıl kullanılacağı ve yapacağı etkiler göz önünde tutulmalıdır.

Işık ve Kolçak (1953: 29), Eğitim ve Öğretimde Mizahtan Faydalanma Yolları adlı çalışmalarında öğretim sürecinde gülmecelerin etkisi üzerinde durmuş ve sadece yetişkinlerde değil çocuklarda da gülmecelerin etkili bir araç olduğunu anlak ve iş kabiliyetini açığa vuran bir işaret olduğunu belirtmişlerdir. En küçük gülmece kırıntısının önemli anlamlar taşıdığını vurgulamışlardır. Ayrıca bu çalışmada gülmecelerin eğitimde büyük etkisi olduğu vurgulanmış, daha çocuk yaşta ruhun asaletini ve iç aydınlığını sağlayacak olan gülmecenin ve neşenin bireye kazandırılması gerektiği vurgulanmıştır. Bu durum gerçekleşmezse günlük hayatın olumsuzluklarına dayanma gücünün yeterli olmayacağı ve toplumda asık yüzlü, durgun, bezgin bireylerin yer alabileceği belirtilmiştir (1953: 32). Gülmeceler insan psikolojisi üzerinde etkili birer araçtır. Gülmecelerin hayatın her alanında yer alması insanları daha anlayışlı ve neşeli duruma getirecektir.

Gülmece ile ilgili yapılan çalışmalarda, gülmecenin sağlık üzerine etkisi de vurgulanmış ve stresi azaltmada en önemli etkenlerden biri olduğu belirtilmiştir. Ayrıca gülmeceler sınıfta yaratacağı rahat ortam sayesinde öğrenmeyi ve kalıcılığı arttıracaktır. Bu nedenle gülmecelerin sınıfta yer alması gerekmektedir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi gülmecelerin eğitimde çok sık kullanılması ciddiyet ortamını zedeleyebileceği için nasıl ve ne sıklıkta kullanılması gerektiği üzerinde özenle durulmalıdır.

Gülmecelerin eğitim ve öğretimdeki yerini belirtmek amacı ile Işık ve Kolçak, gülmeceleri niçin okullara sokmak gerektiğini maddeler halinde ele almışlardır. Bunlardan en önemli olanlarını sıralayacak olursak; hayatın neşe ve iyimserlik havası içinde geçmesini sağlamak, gülmeceden alınan zevkle hayatın ağır yükünü hafifletmek, medeni insan tipini yaratmak, yaratıcı düşünceyi ve anlağı geliştirmektir (1953: 46). Gülmecelerin öğretimde etkili bir araç olduğu ortadadır. Eğitimde görsel ve kültürel bir zenginlik sağlayan gülmecelerden ve gülmece dergilerinden dil öğretiminde de yararlanılması gerektiği kanısındayız.

Gülmeceler toplumsal eleştiriyi de içinde barındıran ögelerdir. Bu nedenle eleştiriyi sıklıkla kullanarak ülke gerçeklerini siyasal konuları sıklıkla

kullanır. Dinsel konular ve din adamları gibi izlekler de bu metinlerde yer alır (Günay, 2000:343). Işık ve Kolçak (1953: 46) ise gülmeceleri toplumdaki aksak yönleri, hoşa gitmeyen durumları eğlenceli bir şekilde anlatması ile alır ve bunun da birçok öğütten daha etkili bir yöntem olduğunu belirtir. Gülmece ile kültür arasındaki sıkı ilişkiye Özünlü de değinmiş (1999:36), kültürün gülmecelerde kendini belli ettiğini vurgulamıştır. Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde bu metinlerden faydalanılması sadece dil yapılarını öğretmekle kalmayacak toplumsal- kültürel yönleri de ortaya koyacaktır. Çünkü dil ile toplum arasındaki sıkı ilişki dil öğretimine yansımadığı sürece tam bir öğrenme ve öğretme sürecinde söz edilemez.

Gülmeceler dil açısından ele alındığı zaman ise bize konuşma dilini sunan son derece zengin yazılı kaynaklardır. Dili konuşan bireyler, konuştukları dilin dilbilgisi kurallarına uygun sözce ve tümceleri üretseler de zaman zaman bu kurallara uymayabilir (Özünlü, 1999:25). Bu da konuşma dili ile yazı dili arasındaki farklılıkları ortaya koymaktadır. Đletişimin sözlü ya da yazılı yapılanmasına göre dilsel farklılıklar görülebilmekte, bu fark doğaçlama yapılan konuşma ile okunan bir metinde bile ortaya çıkmaktadır (Günay, 2000:29). Dilin iki yönünü oluşturan konuşma dili ile yazı dili dil öğretiminde birlikte değerlendirilmesi gereken süreçlerdir. Çünkü dil olgusu yazıdan bağımsız, seslerden oluşan bir düzlemde gerçekleşir. Yazı dili ise sözlü dili görsel boyuta taşıyan ve yitip gitmesini önleyen ikincil bir dizgedir (Ergenç, 1995:11). Türkçenin yazı sisteminin sesçil olmasınadan bahsedilse de sözlü dil ile onun yazıya dökülmüş şekli arasında farklılıklar olabilmektedir. En az çabayla konuşma, Türkçede etkin rol oynayabilmekte ve konuşma dilinde bir takım eksiltilere gidilmektedir (Ergenç, 1995:35). Yaşayan her dilde değişmeler gerçekleşebilir. Dil değişmeleri sesler, sözcük anlamları, kullanım koşulları, söz dizim kuralları olmak üzere dilin her alanında görülebilir (Huber, 2008:62). Konuşulan dil zamanla değişebilmektedir. Dolayısıyla konuşma dili ile yazı dili arasında zamanla farklılıklar ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle konuşma diline ait verileri bulabileceğimizi düşündüğümüz gülmece dergileri dil öğretimine katkı sağlayabilir. Dil öğretiminde konuşma becerisinin önemli bir yeri vardır. Bu nedenle gülmece dergilerinin yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde önemli bir kaynak olabileceği düşüncesindeyiz.

BÖLÜM IV

BULGULAR VE YORUMLAR

Çalışmada ilk olarak seçilen dergilerdeki tümce yapıları belirlenmiş ve yüklem son ve yüklem ardı konumlanmış tümcelerin sayısal verileri elde edilerek yüzdelik oranlama belirlenmiştir. Uykusuz S:2008/20 14 Mayıs 2008’de yüklem son konumlamaya sahip tümcelerin oranı % 73; yüklem ardı konumlamaya sahip tümcelerin oranı ise % 27 olarak belirlenmiştir. Uykusuz S:2008/24 11 Haziran 2008’de yüklem son konumlamaya sahip tümcelerin oranı % 76; yüklem ardı konumlamaya sahip tümcelerin oranı ise % 24 olarak belirlenmiştir. Uykusuz S:2008/35 27 Ağustos 2008’de yüklem son konumlamaya sahip tümcelerin oranı % 73; yüklem ardı konumlamaya sahip tümcelerin oranı ise % 27 olarak belirlenmiştir. Uykusuz S:2008/38 17 Eylül 2008’de yüklem son konumlamaya sahip tümcelerin oranı % 69; yüklem ardı konumlamaya sahip tümcelerin oranı ise % 31 olarak belirlenmiştir. Uykusuz S:2008/44 29 Ekim 2008’de yüklem son konumlamaya sahip tümcelerin oranı % 74; yüklem ardı konumlamaya sahip tümcelerin oranı ise % 26 olarak belirlenmiştir.

Đncelenen Penguen dergilerinde ise bu oranlamalar şu şekildedir: Penguen S:2008/24 12 Haziran 2008’de yüklem son konumlamaya sahip tümcelerin oranı % 72; yüklem ardı konumlamaya sahip tümcelerin oranı ise % 28 olarak belirlenmiştir. Penguen S:2008/48 27 Kasım 2008’de yüklem son konumlamaya sahip tümcelerin oranı % 72; yüklem ardı konumlamaya sahip tümcelerin oranı ise % 28 olarak belirlenmiştir. Penguen S:2008/50 11 Aralık 2008’de yüklem son konumlamaya sahip tümcelerin oranı % 73; yüklem ardı konumlamaya sahip tümcelerin oranı ise

% 27 olarak belirlenmiştir. Penguen S:2008/52 25 Aralık 2008’de yüklem son konumlamaya sahip tümcelerin oranı % 75; yüklem ardı konumlamaya sahip tümcelerin oranı ise % 25 olarak belirlenmiştir. Penguen S:2009/02 8 Ocak 2009’de yüklem son konumlamaya sahip tümcelerin oranı % 70; yüklem ardı konumlamaya sahip tümcelerin oranı ise % 30 olarak belirlenmiştir.

Toplamda ise iki dergideki tümce yapılarının kullanım yüzdesi şu şekilde belirlenmiştir: Yüklem son konumlamaya sahip tümcelerin oranı % 73; yüklem ardı konumlamaya sahip tümcelerin oranı ise % 27 olarak belirlenmiştir.

Bu veriler Tablo 1’de verilmiştir:

Tablo 1

Uykusuz ve Penguen Mizah Dergilerindeki Yüklem Son ve Yüklem Ardı Konumlanmış Tümcelerin Kullanım Yüzdesi

Gülmece Dergileri Yüklem Son Konumlanmış Tümce Oranı Yüklem Ardı Konumlanmış Tümce Oranı UYKUSUZ S:2008/20 14 Mayıs 2008 % 73 % 27 UYKUSUZ S:2008/24 11 Haziran 2008 % 76 % 24 UYKUSUZ S:2008/35 27 Ağustos 2008 % 73 % 27 UYKUSUZ S:2008/38 17 Eylül 2008 % 69 % 31 UYKUSUZ S:2008/44 29 Ekim 2008 % 74 % 26 PENGUEN S:2008/24 12 Haziran 2008 % 72 % 28 PENGUEN

S:2008/48 27 Kasım 2008 % 72 % 28 PENGUEN S:2008/50 11 Aralık 2008 % 73 % 27 PENGUEN S:2008/52 25 Aralık 2008 % 75 % 25 PENGUEN S:2009/02 8 Ocak 2009 % 70 % 30 TOPLAM % 73 % 27

Benzer Belgeler