• Sonuç bulunamadı

74Ayrıntılı bilgi için ayrıca bkz. Mustafa Genç, “Yörük Dokumaları”, Art Dekor, Asır Matbaacılık, Kasım 1999, s. 147.

Gülcanın etrafına iki-üç tur iplik sarılır ve daha sonra hep aynı yön doğrultusunda döndürülür. Bu dönüşler sayesinde yumak halinde olan iplik “çile” haline getirilmiş olur. Ayrıca bu işlem başparmak ile dirsek arasında ipliğin sarılması ile ya da ipliğin ucunu parmaklar arasında tuttuktan sonra aşağıya doğru 40-50 cm. sallayıp tekrar ipliğin tutulması ile de yapılır. Bu işleme yani ipliği çile haline getirme işlemine Belenbaşı Köyü’nde “gelep yapma” adı verilir. İpliklerin boyama esnasında boyanın tüm yüzeye eşit bir şekilde yayılması için eğrilen ve bükülen ipliklerin gelep yapılması (çile haline getirilmesi) gerekir.

Belenbaşı Köyü’nde dokumalarda koyun yününün yanı sıra keçi kılı da kullanılır. Keçi kılı ülkemizde köyde üretilen ürünlerde çok kullanılan hammaddelerden birisidir. Bazı köylerde yün kadar hatta yünden daha fazla kullanıldığı bilinir. Keçi kılının az bulunduğu yerlerde dokunan eşyaların hiç değilse çözgüleri tercihen keçi kılından yapılır. Diğer taraftan keçi kılının kullanılması bir mecburiyettir. Çünkü hayvan gıdası az olan bazı yerlerde özellikle dağlık, çıplak ve kayalık yerlerde keçiden başka hayvanların yetiştirilememesi kılı kıymetlendirir. Bu tür yerlerdeki dokumalarda keçi kılının koyun yününden daha çok kullanıldığı görülür. Keçi kılının kullanılmasının bir başka nedeni de keçinin kanaatkârlığı ve az masraf ile yetiştirilmesi nedeni ile köylü tarafından birçok yerde beslenmesi ve elde edilen kılın kullanımının köylüye daha ekonomik gelmesidir.75

Yörüklerin özellikle keçi beslemelerinin sebepleri arasında keçinin dağlarda hızlı ve rahat bir biçimde otlama imkânı bulması gösterilebilir. Keçi kılı koyun yünü ile karşılaştırıldığında bir takım farklılıklar gösterir. Belenbaşı Köyü’nde kıl çul, çuval, heybe yapımının yanı sıra çadır yapımında da kullanılır. Konar-göçer hayatta Yörüklerin evleri, göçer hayata en uygun şekilde kolayca taşınan, kurulup-kaldırılan, soğuktan ve rüzgârdan korunmayı sağlayan çadırdır.76

75 Tevfik Eşberk, a.g.e., s. 22-44.

76 Çadırın kıldan dokunan parçasına “stil” adı verilir. Yapılan alan araştırması sonucu elde ettiğimiz bilgi ve bulgulara dayanarak Belenbaşı Köy halkının kullanmış oldukları çadırın 3 direkli olduğu ancak kalabalık ve zengin ailelerin kullandığı çadırların ise 4–5 direkli olduğu tespit edilmiştir. Çadırlarda ki stil adı verilen parçaların boyu 3 m. genişliği 2.5 m. iken 4-5 direklilerde boy 4 m. genişlik 3 m. dir. Stiller parça parça dokunduktan sonra 5–6 tanesi bir araya getirilerek çivi adı verilen bir ucu sivriltilmiş çubuklar ile birleştirilir. Her bir parçaya ön, arka ve yan parçalar olarak da farklı isimler verilir. Anadolu’da Türk aşiretleri (Yörük/Türkmen) üç türlü çadır kullanırlar. 1-Kara Çadır: Kıl Çadır, Çul Çadır da denilir, 2-Keçe çadır: bazı yerlerde Alaçık, Alıcık da denilir, 3- Topağ Ev: Bekdik Çadırı, Derim Ev de denilir. Ayrıntılı bilgi için ayrıca bkz. Mehmet Eröz, a.g.e., s. 97.

çadırın içerisine geçirmemesi (kıl yağmur suyu ile birlikte genleşir ve gözenekleri bu yüzden kapanır) nedeni ile çadır yapımında kıl tercih edilir.77

Koyunların ayaklarından bağlanarak yere yatırılması sureti ile yapılan kırkım işlemi keçide farklı olarak ayakta gerçekleşir. Eğer yaylada kırkım yapılacak ise Ağustos ayında, köyde kırkım yapılacak ise Mayıs ayının sonu ve Haziran ayının başı yani havaların ısınmaya başlaması ila birlikte yılda 1 kez kırkım işlemi gerçekleştirilir. Bu işlemi çobanlar gerçekleştirir ancak koyun kırkımından farklı olduğu için ikinci bir kişinin yardımına ihtiyaç duyulur. Bir kişi keçiyi başından tutarken

78 diğer bir kişi de keçiyi “kırklık” adı verilen makas ile kuyruk üzerinden

başlayarak boynuna doğru sağ taraftan, karın altına doğru kırkar. Yapılan kırkım işlemi aynı şekilde sol tarafa da uygulanır. Bir keçinin kırkımından yaklaşık olarak 500 g. ile 1 kg. arasında kıl elde edilir.79Tecrübe sahibi bir çoban günde 50 civarında

koyunun yününü kırkmakta iken bu sayı keçilerin kırkımında iki katına kadar çıkar.80

77 Ayrıca tarihi belgeler ve arkeolojik buluntulara göre, Orta Asya göçebelerinin ilk çağlardan beri keçeden yani koyun yününden çadırlar kullandıkları da bilinmektedir. Bu çadırlara çeşitli Türk topluluklarında “Yurt”, “Ak Üy (Öy)”, “Boz-Üy”, “Çatır”, “Keçe Ev” ve “Toprak Ev”, gibi çeşitli isimler verilmekle birlikte, gördükleri vazife ve yapılışlarında kullanılan malzemeler hemen hemen aynıdır. Ayrıntılı bilgi için ayrıca bkz. Muzaffer Ürekli, “Honamlı Türkmen (Yörük)’lerinde Çadır ve Çadır Hayatı”, Tarih Boyunca Ev ve Aile Semineri (25-26 Mayıs 1998), Globus Dünya Basımevi, İstanbul, 2000, s. 201. Yörede yapılan görüşmeler sonucunda Yörüklerin çadırları ile ilgili olarak elde ettiğimiz bilgiyi burada belirtmek gerekirse; Yörüklerin kız istemeye gittiklerinde kız tarafının “Eviniz var mı?” sorusuna erkek tarafının verdiği cevap “Kırk pencereli apartmanımız var” şeklindedir. Kırk pencereli apartmandan kastedilen Yörüklerin çadırlarıdır. Çadırı kurarken çatı ve duvar kısımlarını oluşturacak olan dokuma parçalarının bir çubuk yardımı ile tutturulması sonucu ortaya çıkan kırk tane deliğe pencere adı verilir ve bu kırk pencere ile övünülür.

78 Kırkım işlemine yardımcı olan ikinci kişi; kırkım işlemi esnasında keçiyi baş taraftan tutmak yerine bazen de arka ayağından bağlanan bir ipliği tutarak da keçinin hareketsiz kalmasını sağlar.

79

Hilmi Dulkadir, Mut ve Çevresinde Milli El Sanatlarımız (Istar Dokuma), Dokuma Tekniği, Milli Gelenek, Görenek ve Sanatları Sergisi: 1, Ankara, 1985, s. 12.

80 Mehmet KARLIDAĞ, 05.06.2006 tarihli görüşme.

Boyundan başlayarak aşağıdan yukarıya doğru gerçekleşen koyun kırkım işlemi, keçide tam tersi olarak sırttan başlayarak aşağıya doğru gerçekleşir. Bunun nedeni ise koyun yününün bütün halinde çıkartılmak istenmesidir. Keçi kılında ise böyle bir durum söz konusu olmadığı için serbest şekilde kırkım yapılır. (Bkz. Fotoğraf: 46- 47)

Benzer Belgeler