• Sonuç bulunamadı

1.1. Çaresizlik

1.1.2. Gözyaşı ve Çaresizlik

1.1.2.1. Gözyaşının Akması Karşısında Çaresizlik

Döküp gözyaşını sensiz helâküm isterem ammâ

Ecel peykine seyl-i eşk girdâbı güzer vermez (G. 121/2)

“Sensiz gözyaşı dökerek yok olmamı istiyorum ama gözyaşı selinin girdâbı Azrail’e yol vermiyor. ”

Âşıklar genel anlamda firkati, ızdırabı ve derdi istedikleri için gözyaşı onlar için bir yoldaş hüviyetindedir. Gözyaşı, psikolojik bir durum teşkil eden çaresizlik ve sıkıntılı bir ruh halini ifade eden durumlar için âşığın gözünden akar. Âşığın içinde bulunduğu psikolojik duruma göre de gözyaşının akma miktarı değişir. Bu beyitte, âşığın gözyaşının coşkusunun ve miktarının o kadar çok olduğunu görüyoruz ki, akan

gözyaşı büyük girdaplar oluşturmaktadır. Şair, burada mübalağaya da başvurarak, kendisinin canını almaya gelen Azrail’in, bu gözyaşı girdabı karşısında çaresiz kalıp, kendi canını alamadığını dile getirmek istemiştir. Bu mümkün olmayan bir vakadır. Şair, sadece ayrılık eleminin vermiş olduğu ızdıraptan dolayı akıttığı gözyaşının çokluğunu vurgulamak için böyle bir yola başvurmuştur. Aslında gözyaşı akıtan âşık, farkında olmadan ferahlık da bulmaktadır. Gözyaşı, âşıkta bir taraftan rahatlama hissi uyandırırken, bir taraftan da fenafillaha ulaşmada engel teşkil eder. Çünkü fenafillah yolunda sefa değil cefa söz konusudur. Kişi nefsiyle mücadele içerisindedir, cefa görecek ki kemale erebilsin.

1.1.2.2. Gözyaşını Engelleyememede Çaresizlik

Fuzûlî vermedi ta’n okları göz yaşına teskîn

Önün bend etmek olmaz hâr u hâşâk ile Ceyhun’dur (G. 87/7)

“Fuzûlî, bana atılan kınama okları gözyaşımı dindirmedi. Çünkü gözyaşım Ceyhun nehri gibi akıyor. Dikenle çör çöple önünü kesmek olmaz. ”

Âşık, gözyaşının akmasını Ceyhun Nehri ile eş tutarak çokluğunu ve coşkusunu dile getirmiştir. Mübalağa sanatı söz konusudur. Nasıl ki hızlı akan bir nehrin önü çöp ve dikenle bend yapıp engellenemiyorsa yani o coşkuyu kesemiyorsa, âşığı da aşkından dolayı kınayan kimselerin sözleri de o kadar basit ve tehlikesizdir. Bu tür kimselerin aşığı kınama konusunda hiçbir zaman güçlerinin yetemeyeceği, çaresiz kalacağı anlamı söz konusudur. Çünkü bu yolda âşık, dünyaya dair yalan ve sahte sevgililerden gönlünü ayrı tutup, hakiki olan sevgiliye, Allah’a ulaşma arzusundadır. Yaradan için gönlünde yer alan bu aşkın coşkusunu, hiçbir geçici güzelin de engelleyemeceği dile getirilmektedir. Hakiki olan sevgili dışındaki her şey, masivanın her çeşidi aşığı bu yolda engelleyemez ve netice itibariyle çaresiz kalır.

Gerd-i râhın vermese göz yaşına teskîn n’ola

Tutmak olmaz böyle seyl-âbın yolun toprağ ilen (G. 232/3)

“Yolunun tozu, gözyaşını dindirmezse hayret edilmemeli. Böyle şiddetli akan bir selin toprak ile önü alınmaz. ”

Şair, ilahi aşk yolunda artık o kadar kendinden vazgeçmiştir ki fenafillaha ulaşma arzusu içindedir. Şair, ilahi aşk yolundaki güzelliklerin kendisini artık doyurmadığını, gözyaşlarını dindirmediğini dile getirmektedir. Çünkü bu aşk, o kadar büyük ki sevgiliye tam manasıyla ulaşma arzusu söz konusudur. Nasıl ki şiddetli akan nehirlerin önünü basit bendlerle engelleyemiyorsak, sevgilinin bizzat kendisinin değil de izlerinin var olmasıyla, tecelli şeklinde görmemiz ile aşığın gözyaşlarının teskini söz konusu olamaz. Bu beyitte yine şairin içinde bulunduğu psikolojik durumlardan dolayı gözyaşının akma miktarının coşkusuna şahit olmaktayız. Çünkü bireyler en sıkıntılı zamanlarında ağlama eyleminde bulunmaktadırlar. Bu onların çaresizliğini dile getiren en mühim olaydır. Dolayısıyla şair, Allah’ın tecellilerinin, aşkı karşısında çaresiz kaldığını dile getirerek, bizzat hakiki sevgiliyi arzulamaktadır.

1.1.2.3. Gözyaşının Akması Karşısında Kişinin Çaresizliği

Kan yaşım etmez vefâ giryân gözüm isrâfına

Bunca kim her dem ciğer kanından imdâd eylerem (G. 200/3)

“Kanlı yaşım, ağlayan gözümün israfına vefa etmez, her an ciğer kanından onun imdadına yetiştiğim halde, yine karşılamıyorum. ”

Âşık, sevgilinin vurdumduymazlığı yüzünden her daim yaralıdır. Bu sebeple yaralı olması onun haddinden fazla kanlı gözyaşı dökmesine sebeptir. Kanlı gözyaşı tabiriyle, çekilen ızdırabın şiddeti gözler önüne serilmiştir. O kadar çok gözyaşı akıtmışdır ki, o gözyaşının karşılığı hiçbir şekilde karşılanamamaktadır. Gözyaşının bu kadar çok akmasına karşı bir şey yapamamaktan kaynaklanan bir acziyet söz konusudur.

1.1.2.4. Gözyaşı ile Rahata Erememede Çaresizlik

Eşk mevcî gezdirir her yan ten-î hâşâkini

Mümkin olmaz eşk tahrîkiyle teskînim benim (G. 209/4)

“Gözyaşı dalgası, her an bir çöpe benzeyen vücudumu oradan oraya sürüklüyor. Öyle gözyaşını harekete getirerek yani ağlayarak benim sükûna kavuşmam mümkün değildir. ”

Gözyaşı, normalde insanı ferahlatır ama şair için bu imkânsız bir şeydir. Âşık, ızdıraptan dolayı zaten bedenen zayıflamış, nasıl ki deniz, dalgaları üstündeki çöpleri her yere savuruyorsa, şair de bir benzerlik kurarak gözyaşının çokluğunu denize, zayıflayan vücudunu da deniz üstündeki çer çöpe benzeterek ilgi kurmuştur. Sevgilinin âşığa karşı olan vefasızlığı ve ayrılık ızdırabı derecesinin artması âşık da teskini olmayan acılar bırakmıştır. Bu durumdan kurtulması için gözyaşı akıtması onu teskin etmez, bundan dolayı insana bir rahatlama hissi vermeye yarayan gözyaşının bu durum karşısında çaresizliği vardır.

1.1.2.5. Gözyaşının Gönül Ateşini Söndürmedeki Çaresizliği

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlare su

Kim bu denlü dutuşan odlare kılmaz çâre su (K. 3/1)

“Ey göz! Gönlümdeki ateşlere gözyaşımdan su saçma. Çünkü bu denli tutuşan ateşlere suyun faydası olmaz. ”

Şair, gönlündeki ateş tabiriyle Peygamberimize olan sevgisinin ne kadar fazla olduğunu dile getirmektedir. Suyun, ateşi söndürme özelliğinin olduğunu bilmekteyiz. Gönlündeki aşk ateşinin fazla olması münasabetiyle, suyun bu ateşi söndürmesinin imkânsız olacağını söylemektedir. Bu ateş maddi degil, manevi bir ateştir. Dolayısıyla manevi olan aşk ateşi ancak sevgililer sevgilisi Hz. Muhammed’e kavuşmakla sönebilir. Aslında Kevser şarabından içmekle de bu aşk ateşinin söneceği söz konusudur. Gözyaşının akmasının insanda rahatlama hissi doğuracağını bilmekteyiz. Ama bu denli bir aşkın ızdırabı ve coşkusu o kadar fazla ki gözyaşının akması dahi kişide rahatlama hissi uyandırmamaktadır. Dolayısıyla madde bazında düşündüğümüzde elbette su ateşi söndüren bir maddedir ama maneviyatta böyle bir özelliği olmamakla birlikte aczyetini göstermektedir.

Benzer Belgeler