• Sonuç bulunamadı

Anayasa Mahkemesinin en temel görevi, anayasal denetim yapmak suretiyle kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemektir. Bu temel görevinin yanında anayasalarda norm denetimi dışında başka görevler de yüklenmiştir. 1961 Anayasası ve 1982 Anayasası Anayasa Mahkemesinin görevlerini düzenleme bakımından önemli farklılık göstermemektedir. Fakat, burada özellikle değinilecek olan Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerinin güncel şeklini almış olduğu 5982 Sayılı kanunun kabulundan sonraki durumdur.

• Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas

bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.

• Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def'i yoluyla da ileri sürülemez.

• Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.

• Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar.

• Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir.

Anayasa Mahkemesinin norm denetimi dışındaki diğer görevleri; 69. maddesinde, Anayasa Mahkemesinin siyasi partilere yönelik üstlenmiş olduğu görevler olarak; siyasi partilerin mali denetimi yapmak ve siyasi partilerin kapatılması hakkındaki davaları karara bağlamak belirtilirken; 85. maddesinde, milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması veya milletvekilliğinin düşürülmesine Meclis Genel Kurulunca karar verilmesi durumunda ilgili milletvekilinin veya bir diğer milletvekilinin kararın iptalini istemelerini karara

bağlamak; 158. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesine Başkanlık edecek üyeyi kendi üyeleri arasından seçmek olarak Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini belirtmektedir.

Gerek 1961 gerekse 1982 Anayasasının, çoğu demokratik ülkelerin aksine devlet organlarının arasında doğabilecek anlaşmazlıkların çözümü ve bireysel başvurular yoluyla anayasal hakların korunması noktasında herhangi bir düzenleme getirmemiş olması ve bu sebepten dolayı Anayasa Mahkemesinin görev alanının çağdaş gelişmelerin gerisinde kalacağı belirtilmekteydi.127 Bu noktada, 5982 Sayılı kanunun Anayasanın 148. maddesinde gerçekleştirilen değişiklik ile bireysel başvuru hakkının önünü açılmıştır; fakat, devlet organları arasında doğabilecek anlaşmazlıklara yönelik bir düzenleme getirmemiştir.

V. ANAYASA MAHKEMESİNİN ANAYASAYA UYGUNLUK DENETİMİNİN KAPSAMI

Anayasa ve meclis içtüzüğünde kanunların ve anayasaya uygunluk denetimine tabi olan diğer normların yapılmasına ilişkin usul ve şekil esasları öngörülmüştür. Kanunların söz konusu usul, şekil ve yetki kurallarına uygun olup olmaması Şekil yönünden denetimin konusunu oluşturmaktadır.128 Anayasanın 148. maddesine göre, kanunların şekil bakımından denetimi, son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı, anayasa değişikliklerinde ise teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı ile sınırlıdır. Bununla birlikte kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğünün şekil bakımına denetimine ilişkin herhangi bir sınırlama getirilmemiştir.

Bir normun esas bakımından anayasaya aykırı olması; normun içeriğinin anayasa ile çatışması durumunda söz konusu olmaktadır.129 Bu açıdan esas bakımından denetim, normun içeriğinin anayasaya uygun olup olmamasıyla ilgilidir.130

Esas bakımından denetimin belli başlı unsurları bulunmaktadır;

127 Tunç, s. 167.

128 Özbudun, TAH, s. 402; Atar, Anayasa Hukuku, s. 320; Teziç, s. 191; Erdoğan, Anayasa, s. 316. 129 Özbudun, TAH, s. 399.

130 Yılmaz Aliefendioğlu, Anayasa Yargısı ve Türk Anayasa Mahkemesi, Yetkin Yayınları,

Sebep unsuru: Kanunun çıkarılmasında rol oynayan etkenler olarak

nitelendirilebilir. Genel olarak kanun koyucunun takdirine bırakılmış olsa da, anayasa istisnai olarak bazı kanunların sebebini belirtmiştir. Mesela, anayasanın 78. Maddesine göre “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, TBMM, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir.” Bu hükümden anlaşılacağı üzere savaş durumu dışında bir sebepten dolayı seçimlerin geriye bırakılması mümkün değildir.131

Amaç unsuru: Bütün kamu işlemlerinin ve kanunların amacı kişisel ve siyasal

amaçlara hizmet etmek değil, kamu yararını gerçekleştirmektir. Kanun koyucu kamu yararını gerçekleştirmek adına siyasi tercihini ortaya koyarak seçim yapabilir. Fakat burada önemli olan yapılan seçimin kişisel, siyasal ya da saklı bir amaca132 hizmet etmemesi ve kamu yararını amaç olarak öne çıkarmasıdır. 133 Amaç unsurunun, takdiri işlemi yapan organa aittir ve dolayısıyla da sübjektiftir. Bu açıdan Anayasa Mahkemesi denetimini yaparken, bir devlet organının yapmış olduğu işlemin kamuya yararlı olup olmadığını noktasıyla değil, gerçekten kamu yararı amacı taşıyıp taşımadığıyla ilgilenmelidir.134 Bunun dışında kanunun amacı anayasada belirtilmiş olan amaçlara da uygun olmalıdır. Örneğin, temel hak ve hürriyetler, “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, milli egemenlik, cumhuriyet, milli güvenlik, kamu düzeni, genel asayiş, kamu yararı, genel ahlak ve genel sağlığın korunması” gibi anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen amaçlar için sınırlandırılabilir. Zira bu sebeplerden başka bir sebeple temel hak ve hürriyetler sınırlandırılamaz.135

Konu unsuru: bir hukuki işlemin konusu, o işlemin içeriği veya ortaya

çıkardığı hukuki durum ve sonuçtur. Anayasa, kanun koyucuyu kanunun konusu bakımından sınırlandırmamıştır. Bu açıdan kanun koyucuya geniş bir yetki alanı bırakan anayasa, bu yetkiyi sınırsız bırakmamış; kanunların anayasaya aykırı olamayacaklarını öngörmüştür. 136

131 Özbudun, TAH, s. 399.

132 Anayasa Mahkemesinin saklı amaca hizmet ettiğine kanat getirdiği kanunların iptaline yönelik

olarak bkz. E. 1963/124, K. 1963/243, K.T. 11.1.1963, AYMKD Sayı:1, ss.422-439; E.1963/145, K. 1967/20, K.T. 27.6.1967, AYMKD Sayı:5, ss. 139-153.

133 Teziç, s. 199.

134 Turan Güneş, “Devlet Başkanı-Devlet Çatışması”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi

Dergisi, Cilt: 19, Sayı: 2, 1964, s. 185.

135 Atar, Anayasa Hukuku, s. 317; Özbudun, TAH, s. 399. 136 Özbudun, TAH, s. 401.

Kanunun konu yönünden anayasa ilkeleri ile çeşitli ihtimaller137 altında çatışması söz konusu olabilmektedir. Bu ihtimallerden ilki, kanunun düzenlediği bir konunun, anayasadaki emredici veya yasaklayıcı kurallarla çatışması durumunda ortaya çıkmaktadır. Mesela, anayasanın 18. Maddesinde belirtilen kimsenin zorla çalıştırılamayacağını ve angaryanın yasak olduğu hükmüne aykırı bir şekilde bir kanun insanların zorla çalıştırılmasına hükmediyorsa, bu kanun anayasaya açıkça aykırıdır.138

İkinci ihtimal, kanun koyucunun anayasanın belli bir konunun düzenlenmesinde öngörmüş olduğu esas ya da usullere uymaması sonucu ortaya çıkmaktadır. Mesela, “devletleştirme” ile ilgili olarak çıkarılacak kanunda, kanun koyucu anayasada öngörülen “ gerçek karşılık” esasına yer vermek zorundadır. Aksi takdirde, çıkarılacak olan yasa, konu unsuru bakımından anayasaya aykırılık oluşturacaktır.139

Üçüncü ihtimal, anayasa kapsamında düzenlenmemiş olan bir konuda çıkarılacak olan kanunun anayasaya aykırı olup olmayacağı sorunudur. Anayasa mahkemesinin de vermiş olduğu kararlarından hareketle140, anayasada düzenlenmemiş bulunan bir konu hakkında çıkarılacak olan kanunun, kendisini ilgilendiren bütün yasa kuralları ve anayasanın başka ilkeleriyle çatışmaması durumunda anayasaya aykırılığı ileri sürülemez. Bu noktada takdir yetkisi kanun koyucuya aittir.141

Söz konusu ihtimaller bir yana bırakılırsa, anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülmüş olan bir konuda kanun koyucunun eksik bir düzenleme yapması tek başına anayasaya aykırılık oluşturmaz.142

137Bülent Tanör ve NemciYüzbaşıoğlu, 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku, 10. bası,

Beta Yayıncılık, İstanbul, 2011, s. 532; Özbudun, TAH, s. 401; Teziç, 205.

138 Anayasa Mahkemesinin bu doğrultuda vermiş olduğu örnek kararlar için bkz. E. 1965/18,

K. 1965/53, K.T. 11.10.1965, AYMKD Sayı:3, ss.242-257;

139 Anayasa Mahkemesinin bu doğrultuda vermiş olduğu örnek kararlar için bkz. E. 1963/10, K.

1963/61, K.T. 18.3.1963, AYMKD Sayı:1, ss.142-145; E. 1965/25, K. 1965/57, K.T. 26.10.1965, AYMKD Sayı:3, ss. 268-275.

140 Anayasa Mahkemesinin bu doğrultuda vermiş olduğu örnek kararlar için bkz. E. 1963/10, K.

1963/61, K.T. 21.6.1963, AYMKD Sayı:1, ss. 318-320; E. 1963/199, K. 1965/16, K.T. 16.3.1965, AYMKD Sayı:3, ss.111- 126.

141 Özbudun, TAH, s. 401. 142 Tanör ve Yüzbaşıoğlu, s. 533.

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRK ANAYASA MAHKEMESİNİN DEMOKRATİK