• Sonuç bulunamadı

Göreli Özerk Ve Bağımsız Bir Sınıf Olarak Entelektüel KavramlaĢtırması ve Alwin

II. ENTELEKTÜEL ROLE DAĠR FARKLI TANIMLAR VE ENTELEKTÜEL

2.2. Farklı Entelektüel KavramlaĢtırma Kategorileri Ve Örnekleri

2.2.7. Göreli Özerk Ve Bağımsız Bir Sınıf Olarak Entelektüel KavramlaĢtırması ve Alwin

Entelektüelleri ilerlemeci ve evrimci bir Ģablonda kapitalizmin endüstrileĢmesi modernleĢme gibi süreçlerin ürünü olarak ele alan bu kategorideki kavramlaĢtırmalar, esas olarak entelektüellerin temel ya da önemli bir sınıf ya da katman oluĢturdukları önermesinden yola çıkarlar. Endüstriyel toplum ve yeni sınıf(lar)bağlamındaki bu türdeki kavramlaĢtırmalarda entelektüeller, heterojen bir yapıya sahip genel bir kategori olarak ya da yükselen yeni güçler arasında önemli bir yere sahip alt kategori olarak görülürler (Genç, 2006: 320). Saint Simon, Alwin W. Gouldner, Carle C. Zimmerman, Tom Bottomore gibi düĢünürlerin entelektüeller hakkındaki düĢünceleri bu kategori altında değerlendirilmektedir.

Bu kavramlaĢtırma türünün bir örneği olarak Alwin W. Gouldner‟ın düĢünceleri, kapsamlı çalıĢması The Future of Intellectuals16 adlı eserinde yer almaktadır. Marksist17 bir perspektifle geliĢtirdiği fikirleri aynı zamanda onun sınıfa bakıĢ açısını da ortaya koyar. ÇalıĢmasında hem ABD hem de SSCB „nin sınıfsal analizini yapan Gouldner,

16 Türkçe „ye Entelektüelin Geleceği olarak çevriliĢtir.

17 Bu konuda kendisini Marksist olmamakla itham edenler için Marks‟ın sınıfı, üterim araçlarıyla aynı iliĢkiye sahip olan kiĢiler olarak ele aldığını; kendisinin de bu bağlamda “yeni sınıf”ı üretim araçları ve kültürel sermayeyle olan ortaklıklarından yola çıkarak kullandığını ifade eder (Gouldner, 1993: 17).

her iki toplumun da sınıfsal yapısını “yeni sınıf” olarak nitelediği entelektüeller ve teknik entelijansiyadan oluĢan bir yapıda ortak paydaya alır.

Yeni sınıfı anlamak için öncelikli olarak onu meydana getiren koĢulların yorumlanması gerektiğini düĢünür ve bu koĢulları Ģu Ģekilde sıralar:

1) Kilise gibi dinsel bir organizasyonun devrenden çıkması ile sıkı denetim ve gözetimden kurtulan entelijansiyanın- dolayısıyla toplumun sekülerleĢmesi

2) Farklı ulusal dillerin kullanımının yaygınlaĢmasıyla Latincenin teknik kullanımdaki hâkimiyetinin azalıĢı, dolayısıyla entelijansiyanın kullandığı dilin gündelik hayata inmesi

3) Eski hegemonik elitlerle yeni sınıf arasında himaye iliĢkilerine dayalı feodal sisteme dair iliĢkilerin daha az rastlanır oluĢu

4) Yeni sınıfın ürünleri ve hizmetleri için anonim bir pazarın geliĢmesi sayesinde yeni sınıf mensuplarının denetimden uzak, bağımsız geçim kaynaklarına kavuĢmaları

5) Avrupa‟nın çokuluslu yapısının Avrupa ile etkileĢim halindeki entelektüelleri etkilemesi ve kozmopolit bir kimlik kazanmalarına imkân sağlaması

6) Ataerkil sistemin yok olması, çekirdek ailenin geliĢimi, kadının aile içerisindeki otoritesinin artıĢı ile babaya ve otoriteye baĢkaldıran çocukların mevcudiyeti

7) Yüksek eğitimli entelijansiya ve entelektüellerin kamu hizmetinde yer almasıyla toplumla yakın etkileĢim sağlama imkanına kavuĢmaları ve bu yeni sınıfın toplumun temsilcisi/ toplumdan sorumlu kiĢiler olarak görülmeye baĢlaması 8) Yeni eğitim sistemi ile gençlerin aile sisteminden uzaklaĢarak yeni sınıf

kontrolünde sosyalleĢtirilmeleri

9) Devletin eğitim üzerinde etkisinin artıĢıyla beraber eğitimin kozmopolitleĢtirici iĢlev kazanması

10) Yeni okul sistemiyle, öğrencilerin sınırlı dilsel kodlardan incelmiĢ dilsel kodlara doğru dönüĢüm göstermesi, böylece otoriteye göndermede bulunan savların problematikleĢtirilmesi

11) ĠletiĢim devrimi ile eleĢtirinin ve dilin kullanımının zaman-mekan uzamında geniĢlemesi, bu sayede eleĢtirinin kapsamlı hale gelmesi

12) Okuryazarlığın yaygınlaĢması ile hümanistik entelektüellerin konumlarını yitirmesi, teknik entelijansiyanın konumu ile kıyaslandığında marjinal bir duruma gelmiĢ olmaları

13) Devrimci örgütün gizli örgüt olmaktan çıkarak öncü parti niteliği kazanması, öncü partinin yeni sınıfın modernleĢtirici elit arzularının yanında bu sınıfın politik sınırlılıklarını aĢmasına yardımcı olması (Gouldner, 1993: 7-12).

Bu koĢullar altında oluĢumunu tamamlayan yeni sınıf, sadece teknisyen ya da mühendislerden oluĢan bir sınıf değil, teknik entelijansiyayı ve entelektüelleri18 de kapsayan bir sınıftır (Gouldner, 1993: 13).

18 Teknik entelijansiya, entelektüel ilgileri temelde teknik niteliğe sahip kanadı temsil eder. Ġlgili olduğu disiplin, paradigma/paradigmalar içindeki iĢlemler üzerinde yoğunlaĢır, ve onları yeni alanlara taĢırlar.

KeĢifler yapar ve geçerli paradigmaya uyumlu hale getirirler. Kendi değerleri ve geleceklerine güvenirler.

ĠĢ-merkezli elitlerdir. Kendilerini denetleyen politik ve geleneksel bürokratlara oranla daha az statü endiĢesine sahip ve daha az zorbadırlar. Yeni sınıfın diğer kanadını oluĢturan entelektüeller; pek çok farklı paradigma ile birlikte çalıĢırlar. Uzmanlığın normalizasyonunu reddederler. EleĢtirel, özgürleĢtirici, yorumlayıcı, çoğunlukla politik niteliğe sahiptirler. Entelektüeller ve entelijansiya eleĢtirel söylem kültürüne bağlı olmaları ve incelmiĢ bir dil kullanımını benimsemeleri sebebiyle ortak noktada buluĢurlar.

Ġki sınıf da farklı biçimlerde eski sınıfa karĢı direnç gösterir (Gouldner, 1993: 78-85).

Yeni sınıfa dair genel kuram, Gouldner‟ın ortaya koyduğu iki kuramsal temel üzerinde Ģekillenir: ilki bu sınıfın ayırt edici dilsel davranıĢına/söylem kültürüne iliĢkin;

ikincisi de bu sınıfın insan sermayesi, para sermayesi gibi daha özel durumlarının tartıĢıldığı sermaye kuramıdır (Gouldner, 1993: 13). Devrimci bir motivle hareket ederek eski sınıfın yerini alan yeni sınıfa dair genel özellikleri Gouldner Ģu Ģekilde ifade eder:

“Yeni sınıf, modern toplumun en ilerici gücüdür ve öngörülebilir gelecekte mümkün olan her türlü insani kurtuluĢun merkezidir. Üretim güçlerini engelleme saiki ve onları yalnızca kârlılıkları ölçüsünde geliĢtirme arzusu yoktur. Yeni Sınıf, modern üretim güçlerinin geleceğinin bağlı olduğu bilimsel bilgiye ve teknik becerilere sahiptir. Aynı zamanda, yeni sınıfın üyeleri, süregiden teknik geliĢmenin ekolojik „yan etkilerine‟ ve uzun vadede ortaya çıkacak tahribatlarına karĢı da giderek artan bir duyarlılık sergilemektedir. Yeni Sınıf bunun da ötesinde, her türden sansüre karĢı bir muhalefet odağıdır. Teknoloji alanında bulunandan daha kapsamlı bir akılcılık çerçevesinde insanlığın evrensel çıkarlarının sözcülüğünü üstlenir. Yeni Sınıf, dünyanın her tarafındaki milliyetçi hareketlerin merkezinde olmasına karĢın, bu safha bir kez geçildikten sonra, bütün toplumsal katmanların en enternasyonalisti ve üniversalistidir de: bütün elitlerin en kozmopolitidir.(…)Yeni Sınıf, aynı zamanda, yeni bir hiyerarĢinin nüvesi ve kültürel sermayeye dayalı yeni bir tür elittir.

Yeni Sınıfın tarihsel sınırları, kendine özgü akılcılığının içeriğinde ve bir kültürel burjuvazi olarak sahip olduğu yükselme güdüsünde saklıdır. EleĢtirel söylem kültürü, onun dünyaya yönelik katıĢıksız „kuramsal‟ bir tutum olmasını teĢvik etmektedir. Nitekim eleĢtirel söylem kültürü, „sağduyunun‟, çoktandır entelektüellerin özelliği olduğundan kuĢkulandığı aĢırı kuramsallığa büyük bir değer atfeder.

Yeni Sınıfın paradoksu onun hem kurtarıcı hem elitist olmasıdır. o bütün kurumları, toplumsal engelleri ve kendisininki de dahil olmak üzere, bütün ayrıcalıkları yıkmaktadır. Yeni Sınıf, tarihsel olarak kurtarıcı bir rasyonalite olan eleĢtire kültür ile özenli bir söyleme dayanmaktadır (…) Yeni Sınıf, bilmeye ve bilinebilir, düĢünülebilir ve sezilebilir olana dayalı yeni bir hiyerarĢiyi sessizce kurmaya giriĢtir. Ġyi konuĢanın, kötü konuĢandan ya da hiç konuĢmayandan daha üstün olduğu kabul edilir. Artık, yalnızca iyi olmak da yeterli değildir. ġimdi, iyi olanın bunu açıklaması da gerekmektedir. Yeni Sınıf, embriyo halinde evrensel, ama kusurlu bir sınıftır.” (Gouldner, 1993: 132-135).

Gouldner‟ın Shills, Chomsky, Habermas, Parsons gibi pek çok düĢünüre atıfla geliĢtirdiği düĢünceleri pozitivizmden Marksizm‟e, yabancılaĢmadan devrimci harekete

kadar pek çok farklı tartıĢmayı içerisinde barındırır. Hepsinin ortak sonucu olarak Yeni Sınıf‟ın elitist doğası ve özerk konumu onun karakteristik özellikleri olarak görülmektedir.