• Sonuç bulunamadı

Göçler, SavaĢlar ve Ġstilalar Açısından Denizlerin Önemi

Eskiçağda kıtlık, savaĢlar, nüfus artıĢı ve ticaret gibi çeĢitli sebeplerle büyük göç dalgaları oluĢmuĢtur. Sayıları bazen on binleri aĢan bu insan toplulukları karadan olduğu kadar denizden de farklı coğrafyalara göç etmiĢlerdir. Göç, istila ve deniz savaĢlarını bünyesinde barındıran birçok kavim ve olay örneği bulunmaktadır. Bu olaylara örnek olarak Asyanik bir kavim olduğu bilinen ve Mısır’ı iĢgal eden Hiksoslar’ın ortalama iki yüz yıllık Mısır coğrafyasındaki tarihi verilebilir.

Mısır coğrafyasında uzun bir dönem yönetimini ellerinde tutan Hiksoslar343yaklaĢık iki asır Nil Deltası’nı iĢgal etmiĢlerdir (M.Ö. 1788-1580). Bu iĢgali sonlandırmak isteyen Teb’li kral Kamose’nin kardeĢi Amose Hyksosları iktidardan uzaklaĢtırmak için girmiĢ olduğu kara mücadelesinin yanında denizlerde de boy göstermiĢtir. Amose, adaĢı olan Ebana’nın oğlu asker Amose’nin mezar yazıtında belirtildiğine göre Hyksos’ları Mısır’dan sürerek Filistin’in güneyine kovalamıĢtır. Asker Amose’nin kara savaĢı haricinde bir gemi ile savaĢa katıldığını belirten bir metnin ilgili kısmı aĢağıdaki gibidir;

“Kendime bir ev kurduğum (yani evlendiğim) zaman, cesur olduğum için “Kuzey” gemisine tayin edildim. Atlı savaş arabasında dolaşırken imparatoru peşi sıra takip eden bir piyadeydim. Avaris şehri kuşatıldığı zaman majestelerinin huzurunda cesurca yaya çarpıştım. Ondan sonra “Menfis‟te Yükseliş” adlı gemiye tayin edildim.

341W. H. McNeill, a.g.e., s. 180. 342W. H. McNeill, a.g.e., s. 180-181. 343

Hyksoslar’ın Önasya’ya yerleĢen kavimlerden biri olan Hurriler ile akraba olduğu fakat Suriye ve Filistin üzerinden güney bölgelere yapmıĢ oldukları seferler sonucu Samilerle karıĢmıĢ olabilecekleri düĢünülmektedir. Hyksoslar’ın Mısır üzerindeki hâkimiyetleri M.Ö. 1788-1580 yılları arasında olmuĢtur. AĢağı Mısır’da XVI. Sülaleyi kuran Hyksoslar’ın baĢkentleri Avaris Ģehri idi. (E. MemiĢ, Genel Tarih, s. 186).

105

Daha sonra Avaris‟teki “Pjedku” suyunda savaş çıktı. Birini yakaladım ve elini götürdüm (düşman askerini öldürmesinin kanıtı olarak). Kraliyet habercisi bunu öğrenince bana altın zafer nişanı taktı…”344

Daha sonraki dönemlerde de Mısırlı krallar Nübye ve Levant bölgesinde, 15. yüzyılda Mitanni Devleti ile, 14. ve 12. yüzyıllarda ise Hititlerle mücadelelere giriĢmiĢlerdir. Bu mücadeleler ile Mısır, Akdeniz ticaretini eline geçirmeye çalıĢmıĢ be büyük ölçüde baĢarılı olmuĢtur.345

Mısır donanması özellikle Yeni Krallık Dönemi’nde daha da geliĢmiĢtir. Mısırın kuzeyindeki uzak bölgelere asker için levazım taĢınması donanma aracılığı ile yapılmıĢtır. Öyle ki III. Tutmosis, Fırat’ı geçip Mitanni Devletine saldırmadan önce ordusunu donanma aracılığı ile Kuzey Suriye kıyılarına getirmiĢtir. Lübnan’dan getirilen keresteler ise arabalara yüklenerek Fırat kıyısına taĢınmıĢ ve kıyıda birleĢtirilerek gemi yapılmıĢtır. Böylece ırmak boyunca ilerlenerek iç kesimlere ilerlenmiĢtir.346

Eskiçağda gemi ticaretinin getirdiği avantajlar ilerleyen dönemlerde kademeli olarak daha büyük ve dayanıklı gemilerin yapımını beraberinde getirmiĢtir. Büyük yük gemileri ile kıyı Ģeritleri takip edilmiĢ ve yakın memleketlere doğru ticaret ağları geniĢletilmiĢtir. BaĢlangıçta ticaret yapılan bölgelerin doğal zenginlikleri daha sonraları savaĢlar ve istilalar yoluyla yağmalanmıĢtır. Öyle ki, bazı toplumlar ticaret tarzını bir adım öteye taĢıyarak söz konusu bölgelerde koloniler kurmuĢlardır. Gittikleri yerlerde hem ticaret yapan hem de buralarda koloni kuran kavimlere Yunan ve Fenike kolonileri örnek olarak verilebilir.

Ayrıca M.Ö. 13. yüzyılda tarih sahnesine çıkmaya baĢlayan ve Deniz kavimleri olarak adlandırılan karma topluluk Ege ve Akdeniz coğrafyasını yakıp yıkmaya baĢlamıĢtır. Harekete Yunanistan’dan baĢlayan bu kavim Bronz Çağı’nın sonlarına doğru (13. yüzyıl) Anadolu, Suriye, Filistin, Kıbrıs ve Mısır’ı iĢgal etmiĢlerdir. Deniz kavimleri M.Ö. 12. yüzyılda günümüzde Filistin olarak bilinen yerin adının “Filistin” olmasına neden olmuĢlardır. Bununla beraber M.Ö. 13. yüzyılın sonlarında ve 12. yüzyılın baĢlarında birçok Yakındoğu devletinin yıkılmasında önemli rol oynamıĢlardır. Yakındoğu coğrafyasında büyük bir yıkıma sebep olan ve Deniz Kavimleri olarak adlandırılan bu isyancı gruba mensup olan kavimlerin isimleri Ahhiyavva, Philistler,

344A. Kuhrt, a.g.e., s. 246-247. 345A. Kuhrt, a.g.e., s. 247- 250. 346

106 TurĢa, Lukka, ġardana, ġekeleĢ olup “tüm ülkelerden gelen kuzeyliler” olarak adlandırılmıĢtır. Deniz Kavimlerinin göç etme sebepleri tamamen ekonomik olarak düĢünülmektedir. Fakat bütün bunlara rağmen deniz kavimlerinin bu istilalarının sebebi tam olarak henüz bilinmemektedir. Deniz Kavimleri’nin bu istilası daha sonraki dönemlerde Grekler ve Roma gibi batı medeniyetleri için Akdeniz’in hemen bütün güçlerini yok ederek bir yol açmıĢlardır.347

Öte yandan Eskiçağ tarihinde kolonilerin haricinde deniz ve nehir üzerinden seferlerin de düzenlendiği birçok vesikaya yansımıĢtır. Bir Mitanni kralının oğlu olan Ġdrimi’nin heykeline Akadça olarak kazınmıĢ metinde Ġdrimi’nin gemiler yaptırarak civar bölgelere seferler düzenlediği anlatılmaktadır. M.Ö. 1500 yıllarına tarihlenen bu metinde (bazı bilim insanları M.Ö. 1200 yıllarında yazıldığını savunmaktadır) Ġdrimi, Amiya bölgesine (muhtemelen Trablus’un güneyi, Lübnan) geldikten sonra burada gemiler yaptırarak MukiĢ (Alalah’ın egemenliğindeki topraklar) ülkesine vardığını anlatmaktadır. Metnin konu ile ilgili bölüm aĢağıdaki gibidir;

“… Ertesi gün yola düştüm ve Kenan‟a gittim. Kenan‟da Amiya bulunur. Amiya‟da Halab‟dan insanlar, Mukiş ülkesinden insanlar, Nihi ülkesinden (geç Apamea-Asi nehri yakınları) insanlar, Amae ülkesinden (muhtemelen Halep ile Apamea arasında) insanlar vardı. Orada yaşıyorlardı. Efendilerinin oğlu olduğumu görünce çevremi sardılar. Ben de yüceldim (ve) komuta yetkisini elime aldım. Haburi halkı arasında yedi yıl geçirdim. Kuş uçurdum, kuzular üstünde kehanet araştırmaları yaptım. Yedinci yılında Teşub yüzünü bana çevirdi. Sonuç olarak gemiler inşa ettim. Şu kadar askeri gemilere aldım. Denizleri aşarak Mukiş ülkesine yaklaştım, Hazzi Dağı‟nın (Kasius Dağı) oradakai kara parçasına vardım…”348

Denizler aynı zamanda eskiçağ krallarının muhaliflerini uzak bölgelere sürerek kendilerine tehlike oluĢturmamaları açısından önemli bir yer sahiptir. Eskiçağ çivi yazılı belgelerinde hükümdarın, kraliyet ailesinde kendine rakip olabilecek hanedan üyelerini veya savaĢta yendikleri kiĢileri çeĢitli nedenlerden dolayı öldürmeyip, fakat kendisine karĢı tekrar güç toplamalarını da engellemek amacıyla uzak diyarlara sürgüne gönderdiği anlaĢılmaktadır. Tehlike oluĢturacağı düĢünülen bu kiĢi veya kiĢiler bazen denizaĢırı bölgelere gönderilmiĢtir. Bu bölgelerden birisi Kıbrıs Adası’dır. Hitit Kralı III. HattuĢili kendini savunmak için yaptığı bir açıklamada yeğeni ile giriĢtiği mücadeleyi anlatırken “Darbeyi öğrenir öğrenmez onu yakaladım ve denizde bir tarafa

347 A. Gözlü, a.g.e., s. 252-254. 348

107

sürdüm” demektedir. Aynı belgede “Urhi-Teşub‟u Alaşya memleketine sürdüm”

demektedir.349

Kıbrıs Adası’nın açık bir hapishane olarak kullanılmasının yanında deniz ticaret ağının üzerinde olması adayı saldırılara açık hale getirmiĢtir. Bütün bunların yanında Kıbrıs Adası’nın bakır cevheri açısından zengin olması burasını elde etmek isteyen devletlerin saldırılarını bir kat daha arttırmıĢtır. Daha önceki bölümlerde değindiğimiz seferlerin haricinde Dareios’un, Akdeniz üzerinden Kıbrıs’a yapmıĢ olduğu sefer de örnekler arasında gösterilebilir. Dareios’un bu seferini bertaraf etmek için Kıbrıs’a Ġonialılar tarafından yardım edildiği Herodot’un eserinde yer almaktadır.350