1.LEGİS ACTIO’LAR USULÜ
2. FORMULA USULÜ
• Yabancılara ilişkin uyuşmazlıklarda legis acto usulü uygulanamıyordu. Yabancıların taraf olduğu uyuşmazlıklar için praetorlar formula usulü’nü yarattılar. Başlangıçta istisnai olan bu usul M.Ö. 120-110 yıllarında tarafların
alternatif olarak başvurabileceği bir usul oldu.
Cumhuriyet dönemi sonunda biçimci legis actio usulü fiilen uygulamadan kalktı. M.Ö.
17’de ise bir kanunla kaldırıldı.
2. FORMULA USULÜ
• Dava ehliyeti: legis actio usulündeki gibidir.
Ama dava ehliyeti tanınmamış olan bazı kişilerin ehliyetsizlikleri formula usulünde hafifletilmiştir. Örneğin aile evlatlarının özel hukuk alanında hak ehliyetini zamanla
kazanmaları dava ehliyetini de etkiledi. Aile evlatlarının yaptıkları hukuki işlemlerden dolayı tam olarak borçlanabilecekleri ve
borçlardan dava edilebilmeleri kabul edildi.
Dava açabilmeleri ise çok istisnai hâller dışında yoktu.
2. FORMULA USULÜ
• Dava ehliyeti: Formula usulünde yabancıların gittikçe daha büyük oranda dava ehliyeti
kazandığı görülüyor. Sui iuris kadınların dava ehliyeti uzun süre kabul edilmemekle birlikte Klasik Hukuk Dönemi’nde kadınlar üzerindeki vesayetin hafifletilmesi ve hukuki işlem
ehliyeti kazanmalarına paralel olarak dava ehliyetleri de tanındı.
2. FORMULA USULÜ
• Davada temsil: Zorunluluk dışında formula usulünde tarafların kendilerini magistra
önünde vekil ile temsil ettirebileceği kabul edilmişti. Ya sadece bireysel uyuşmazlık için tayin edilmekte (cognitor) ya da tarafın genel vekili (procurator) olarak faaliyet
gösterebilirdi. Bu temsil ilişkisi de doğrudan değil; dolayısıyla temsil niteliğindeydi.
2. FORMULA USULÜ
• Davaya çağrı: Legis actio usulüne
benzemekteydi. Magistra önündeki aşamaya her iki tarafın katılımı zorunluydu. Ya taraflar magistra önüne ne zaman gidecekleri
konusunda anlaşırdı. Eğer sözüne uymayan olursa magistra onu para cezasına çarptırırdı.
Ya da çağrılan kefil gösterebilirdi. Kefil
göstermezse yine çağrıya uyulmadığından para cezasına çarptırılırdı.
2. FORMULA USULÜ
• Magistra önündeki aşama (in iure): Praetorlar edictum larında o yıl için tanıyacakları dava
çeşitlerini ve formullerini düzenlerken geniş bir takdir yetkileri bulunmaktaydı. Hakkının ihlal edildiğini iddia eden taraf bu edictum larda
gösterilen formula taslaklarından birini seçerek karşı tarafı magistra önüne çağırmaktaydı. Ius civile’de öngörülmeyen hâllere ilişkin praetorun hakkaniyet gereği yeni bir dava tanıma olanağı vardı. Eğer bir dava hakkı tanımaya karar verirse praetor, özel yargıca hitaben bir Formula kaleme alıyordu.
2. FORMULA USULÜ
• Formula’da bulunan bilgiler:
– Tarafların anlaştıkları ve praetorun onayladığı Özel yargıç’ın atanmasını belirten bir cümle ile başlardı.
– 1. Demonstratio: Taraflar arasında anlaşmazlık doğuran olaylar (olgular) anlatılıyordu.
– 2. Intentio: Belirtilen olgular nedeniyle ortaya çıkan hukuki durum ve buna dayanarak öne sürülen hak açıklanıyordu.
– 3. Condemnatio: Dava edilecek kişinin iddiada
bahsedilen hangi hususların ispatı hâlinde mahkum edilmesi gerektiği belirtiliyordu. Bunun ardından davalının ileri sürdüğü karşı iddialar (exceptio) da
formulada ifade ediliyordu. Bunlar ispatlanırsa davalı beraat ederdi.
2. FORMULA USULÜ
• Litis contestatio (Davanın saptanması): Formula düzenlendikten sonra iddia sahibi bunu karşı taraf bildirir ve bu kişinin formulayı kabul etmesiyle
dava saptanmış olurdu. Bu legis actio usulünden farklı olarak, tam bir anlaşma niteliğindeydi.
Bunun hukuki sonuçları:
– 1. Dava konusu uyuşmazlık konusu hukuki ilişkiyi sona erdirir. Davacının talebi formula’da saptanan koşulların gerçekleşmesi hâlindeki mahkumüyetin yerine
getirilmesidir. Bu, borcun yerine yenisini koyarak ortadan kaldıran bir hukuki işlemdir.
2. FORMULA USULÜ
• Litis contestaitio’nun hukuki sonuçları:
– 2. Özel yargıç artık uyuşmazlığı Formula’da
saptanan esaslara göre çözmek zorundadır. Litis contastaio’dan sonra gerçekleşen yeni durumlar dikkate alınmaz.
– 3. Hakkı ihlal edilenin iddiası neye ilişkin olursa olsun d-fromula’da mahkumiyet paraya ilişkin olması gerektiğinden; davacının buna dayanarak talep edebileceği yargıcın davalıyı formulaya göre mahkum edebileceği para miktarıdır.
2. FORMULA USULÜ
• Yargıç önündeki aşama (apud iudicem):
Yargıç önce Formula’da saptanan esaslara uyarak taraflarca ileri sürülen olguların doğruluğunu
araştırır. Bu sonuca göre ya davalıyı mahkum eder ya da beraat ettirir. Yargıç önüne gelmeyen davacı ve davalı davayı kaybederdi. Yargıç formula’da
saptanan para miktarıyla da bağlıydı ama bu durum birçok haksızlığa yol açıyordu. Praetor bu durumda davacı lehine «eski duruma getirme» olanağı
tanıyabiliyordu. Ya da formulaya «hüsnüniyet neyi gerektiriyorsa» ya da «o şeyin tutarına» gibi kayıtlar eklenerek karar yargıca bırakılıyordu.
2. FORMULA USULÜ
• Karar : Mahkumiyet kararı formula’da
belirlenen kadar olmalıydı. Mahkumiyet
paraya ilişkin olurdu. Başalngıçta yazılı olmasa da zamanla yazılı karar usulü yerleşti. Bir karar verildikten sonra aynı uyumazlık ikinci kez
dava konusu yapılamazdı. (Bir anlaşmazlık iki kez dava konusu olamaz.» şeklinde kabul
ederdi Roma hukuku)
2. FORMULA USULÜ
• Kararın İcrası: Borçlu mahkum olduğu parayı 30 gün içinde ödemezse, alacaklı actio iudicati (icra davası) açarak
aleyhine karar verilen borçluyu praetor önüne çağırır ve yine özel yargıca gönderilmeyi talep ederdi. Bu aşamada borçlu borcu ödediğini, hükmün sakat olduğunu iddia edebilir. Praetor yeni bir formula ile tarafları özel yargıca gönderir. Bu davada da borçlu mahkum edilirse borcunun 2 katına mahkum edilirdi. Bu borcu da ödemezse şahsi icra söz konusu olurdu. Bunun yanında ayni icra usulü de
yerleştirildi. Giderek ayni icra usulü yerleşti. Borçlunun tüm malları satılırdı. Burada malların değerine değil, açık
artırmada borç tutarına en yakını verene malla devredilirdi.
Borçlu da «şerefsiz» durumuna düşüyordu. Bunu üzerine borçlu malları tek tek ve borç oranında satılmaya başlandı.
Bu usul için Senatus kararı gerekmekteydi. Iustinianus