• Sonuç bulunamadı

(21.04.2017)

Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve Sakarya Üniversitesi’nin birlikte hazırladığı “Hazreti Peygamber’i Sanatla Anlatmak Sempozyumu”, 20- 21 Nisan 2017 tarihlerinde Sakarya ve İstanbul’da yapıldı. Sempozyumda, sinemada, romanda, şiirde ve çocuk edebiyatında; “Hz. Peygamber’i nasıl anlatabiliriz?” sorusuna cevap arandı. Sempozyumda, geleneksel sanatlarda Hz. Peygamber’i anlatmanın modern formlarla karşılaştırıldığında daha az sorunlu bir alan olduğu, modern sanatlarda ise özellikle roman ve sinemanın kurmaca dünyasında Hz. Peygamber’i anlatmanın birtakım sorunları beraberinde getirdiği, roman ve sinemadaki kurmaca yapının çarpıtılmış bir Peygamber algısını beraberinde getirme tehlikesinin olduğu kanaati bildirilerdeki ortak noktaydı. Hz. Peygamber’i kurmacaya dayalı türlerle anlatmak sorunludur görüşü hâkim olsa da bugünün

imkânlarıyla onu anlatabilme olanakları da tartışıldı. Bu nedenle geleneksel türlerden ilhamla, çağın imkânlarıyla zenginleştirilen yeni anlatım formlarının gerekliliği ifade edildi. Şiirin, Hz. Peygamber’i anlatmaya en uygun sanatlardan biri olduğu ve çocuk edebiyatında sirete dayalı anlatımın öne çıkması gerekliliği gibi konularda görüş birliği hâkim oldu.

“Hz. Peygamber sanattan dışlanmamalı”

Üniversitemiz Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Fatih Andı, Sakarya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu, Ömer Lekesiz, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat Özel ve Dr. Celal Fedai’nin konuşmalarıyla Sakarya Üniversitesi’nde gerçekleştirilen açılış oturumu sempozyumun özeti niteliğindeydi. Oturum boyunca tasavvuf geleneğinde, klasik ve modern edebi türlerde, kutlu doğum haftası etkinlikleri için hazırlanan görsel malzemelerde Hz. Peygamber’i anlatma imkânları/imkânsızlıkları konuşuldu. Oturum başkanı Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu, modern sanatta Hz. Peygamber anlatılırken “laik” bir tavırdan sakınmak gerektiğini, Hz. Peygamber’i sanattan tamamen dışlamak tehlikesine düşmemek zorunluluğunu vurguladı. Ömer Lekesiz, geçmişin “göstermeden” anlatma üzerine temelli estetik bakışı yerine bugün surete dayalı niteliksiz, sıradan görsel malzemeler üretildiğini ve bu malzemelerin ancak “kitsch” olarak

nitelenebileceğini, dolayısıyla estetik bir bakış ve anlayıştan yoksun olunduğunu belirtti. Celal Fedai ise Naat geleneğinin klasik şiirde şairin tırmanması gereken bir dağ olduğunu, bu dağı tırmanamayan şairin kendisini şair olarak nitelemediğini belirtti ve modern dönemde kısmen bundan uzaklaşıldığını, bu hassasiyeti gösteren şairler olduğu kadar buna riayet etmeyen şairlerin de var olduğunu ifade etti. Fedai, klasik şairdeki bu tavrın, yani Naat türü ile hesaplaşmadan kendini şair olarak saymama tavrının sürdürülmesinin hayatiyetine vurgu yaptı. Prof. Dr. M. Fatih Andı, sıradanı anlatan romanın içine Hz. Peygamber’i yerleştirmenin sakıncaları üzerine durduğu konuşmasında muhterem bir şahsiyet olarak Peygamber’i romanın kurmaca dünyasına yerleştirmenin aslında onu anlatamamak olduğunu vurguladı.

Peygamberimizin sinemada temsili

İlk gün oturumlarında, Mecid Mecidi’nin “Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi” filmi ile Mustafa Akkad’ın “Çağrı” filmi

etrafında sinemada suret yasağı ve temsili de tartışıldı. Semih Kaplanoğlu sinemanın Hz. Peygamberi temsil edemeyeceğini söyleyerek, Mecidi ve Akkad’ın filmlerinin mevcut sinema diliyle anlatıldığını, bunların dışına çıkan bir yolla, Hz. Peygamber’i mana âleminde kavrayarak anlatmak istediğini kaydetti.

Peygamber sevgisinin en güzel ifadesi: Hat sanatı 

“Geleneksel Türk-İslâm Sanatlarında Hz. Peygamber” başlıklı oturumda ise hat sanatının Peygamber sevgisinin en güzel ifade edildiği sanatlardan biri olduğu vurgulandı. Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. M. Hüsrev Subaşı, insanların Hz. Peygamber’e duydukları sevgiyi yaşadıkları mekânlarda, hattatların eserleriyle duvarlarına taşıdıklarını dile getirdi. Konuşmalarda Hz. Peygamber’in fiziksel özellikleri ve davranış biçimlerini anlatan hilyelerin önemine de değinildi.

“Hazreti Peygamber romanda anlatılamaz”

Üniversitemizde düzenlenen

oturumlarda akademisyenler romanda Hz. Peygamber’i anlatmadaki imkânlar/ imkânsızlıklar çerçevesinde konuştu. Prof. Dr. Mehmet Narlı, Sibel Erarslan’ın “Aişe” ve “Çöl Deniz: Hz. Hatice” romanlarını siyer yönlerinin yanında romanın teknik kaideleri açısından da değerlendirdi. Gerçeği anlatma kaygısı olmayan romanın Hz. Peygamber’i anlattığında gerçeğe uymasını istemenin tartışılması gerektiğini belirten Narlı, Hz. Peygamber’i sanatla anlatmanın en problemli alanının roman olduğunu aktardı. Prof. Dr. Alaattin Karaca, İskender Pala’nın “Bülbülün Kırk Şarkısı” kitabı etrafında yaptığı analizlerle, romanda Hz. Peygamber’in psikolojisini anlatmanın mahzurlu olduğunu, hayal unsurunun mutlak yer alması gereken romanda sınırı doğru çizemeyen

romancının Peygamber’i anlatmada yetersiz kalacağını ifade etti. Prof. Dr. Turan Karataş ise

Peygamberimizin kurmacanın imkânıyla anlatılabileceğini ancak bunun yüksek kabiliyetli ve iyi niyetli insanlar tarafından yapılabileceğini aktarırken eldeki örneklerin bunun şimdiye kadar yapılamadığını da gösterdiğini söyledi.

Çocuk edebiyatı ve Hazreti Peygamber

Çocuk edebiyatçısı M. Ruhi Şirin, kronolojik ve yetişkin algısına göre yazılmış günümüzdeki siyer programını eleştirerek, Peygamberimizin siretine dayalı programa geçilmesi gerekliliğini ifade etti. Mistik anlatım ve aşırı beşer söyleminden vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen Şirin, popüler çocuk siyerlerinin

Peygamber’i ikonlaştırarak anlatma tehlikesine dikkat çekti.

“Hz. Peygamber’i anlatmada en iyi yol şiir”

“Türk Şiirinde Hz. Peygamber” başlıklı son oturumda ise Üniversitemiz Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hasan Akay, Hz. Peygamber’i şiirle anlatmanın Kaside-i Bürde’den günümüze gelen en iyi yol olduğu, naatin ruhu besleyen, yetiştiren ve geliştiren etkisinin geçmişten bugüne devam ettiğini dile getirdi.

İki gün boyunca yoğun ilgiyle takip edilen “Hazreti Peygamber’i Sanatla Anlatmak Sempozyumu”, Prof. Dr. M. Fatih Andı’nın Erdem Bayazıt’tan okuduğu Naat ile sona erdi. 

Edebiyat Fakültesi’nde

Benzer Belgeler