• Sonuç bulunamadı

13

3

Adnan İŞGÖR Mehmet ULUDAĞ

1975 yılında Hacetttepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi ve 1980 yılında aynı fakültede Genel Cerrahi uzmanlık eğitimini tamamladı.

1987 yılında doçent ünvanını aldı. 1991-2004 yılları arasında Şişli Et-fal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi klinik şefliği görevini yürüttü. 1996 Yılında UCSF ve Mount Zion Medical Center/ABD’de Endokrin Cerrahisi bölümünde gözlemci olarak bulundu. 2004 yılında Haliç Üniversitesi’nde profesör olan Adnan İşgör, aynı üniversitede 2004- 2010 yılları arasında öğretim üyesi olarak çalıştı. Halen Bahçeşehir Üni-versitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış ve bilimsel kon-grelerde sunulmuş 150’den fazla bilimsel yayını vardır. 2000 yılında Tiroit Hastalıkları ve Cerrahisi, 2006 yılında Paratiroit Hastalıkları ve Cerrahisi ve 2005 yılında Cerrahi Seminerleri I adlı üç kitabın editör-lügünü yaptı.

2010-2012 dönemi Endokrin Cerrahisi Derneği, 2012 yılında 6. Ulusal Endokrin Cerrahi Kongresi başkanlığını yapan Dr. İşgör, American College of Surgeons (ACS), International Association of Endocrine Surgeons (IAES), International Surgical Society (ISS), Bre-ast Surgery International (BSI), Türk Cerrahi Derneği, Ankara Meme Cerrahisi Derneği olmak üzere birçok derneğin aktif üyesidir.

1990 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1991-1996 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Genel Cerrahi Kliniği’nde Genel Cerrahi uzmanlık eğitimini yaptı. 1997-1998 D.K.K Kasımpaşa De-niz Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği’nde askerlik görevini tamamladı.

Askerlik sonrası Sağlık Bakanlığı Tekirdağ Devlet Hastanesi’nde Ge-nel Cerrahi uzmanı olarak çalıştı. 2000 yılında Sağlık Bakanlığı Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği’ne dön-dü ve Prof. Dr. Adnan İşgör’ün ekibinde Endokrin Cerrahi ağırlıklı çalışmaya başladı. 2004 yılında Prof. Dr. Adnan İşgör’ün klinikten ayrılmasından sonra da aynı klinikte Endokrin Cerrahi çalışmaları-nı sürdürmektedir. 2010 yılında doçent olan Dr. Uludağ’ın ulusal ve uluslararası dergilerde yayınlanmış ve bilimsel kongrelerde sunul-muş 200’den fazla bilimsel çalışması vardır.

Türk Cerrahi Derneği, Endokrin Cerrahisi Derneği, European Society Endocrine Surgeons, Endokrinolojide Diyalog Derneği, İs-tanbul Cerrahi Derneği, Ulusal Endoskopi ve Laparoskopik Cerrahi Derneği üyesidir. 2012-2014 dönemi Endokrin Cerrahi Derneği Ge-nel Sekreterliği’ni yapmaktadır.

 GİRİŞ . . . . 14

 EMBRİYONEL TABAKALARIN GELİŞİMİ . . . . 14

 BEYİN, HİPOTALAMUS VE HİPOFİZİN GELİŞİMİ . . . . 16

 BOYUN YAPILARININ GELİŞİMİ . . . . 18

 TİROİT VE PARATİROİTLERİN GELİŞİMİ . . . . 19

 ÖZET . . . . 21

 KAYNAKLAR . . . . 21

14

BÖL ÜM II TEMEL BİLİMLER

çoğalırlar ve ilk üç günde 12-16 hücre kitlesine ulaşarak Mo-rula adı altında uterusa gelir. Dördüncü günde uterus salgısı blastomer kitlesinin içine sızar ve blastomerlerin bir kısmı kenara itilerek yassıla şır, bunlara trofoblast denir. Diğer hüc-reler bir bölgede kitle halinde kalır, bunlara iç hücre kitlesi veya embri yoblast denir. Taşlı yüzüğe benzeyen bu yapının taşını embriyoblastlar, halkasını ise trofoblastlar yapar. Bu ye ni oluşuma blastosist, içindeki boşluğa blastosist boşlu ğu veya blastosel denir. Altıncı günde iç sıvının basıncı ile ovu-ma ait “zona pellucida” tabakası incelerek kaybo lur, böylece blastosist endometriuma yapışır. Yedinci günde endometriu-ma yapışan trofoblastlar içte sitotrofoblast, dışta sinsitiyo-trofoblast tabakalarına farklılaşır. Aynı anda blastosele bakan bir grup embriyoblast, hipoblast tabakasını (primitif endo-derm) oluşturur. Endometriuma implantasyon ilerledikçe sitotrofoblastlar ile embriyoblastların arası açılır, bu aralığa primer amniyotik boşluk denir. Sitotrofoblastlar bir yan dan amniyotik boşluğun tavanını örten amnioblastları yaparken diğer yandan hipoplastlar ile temasta olan ve blastosist boş-luğunun iç yüzünü döşeyen “exocoelomic” (ekzokölomik) membranı (Heuser membranı) ya pacak hücrelere farklıla-şır. Heuser membranı tamam landığında blastosist boşluğuna ekzokölomik boşluk adı verilir. Aynı anda embriyoblastların amniyotik boşluğa bakan hücreleri tek sıralı yüksek epitel ha-line döner ve epiblast (primitif ektoderm) adını alır. Böylece sekizin ci günde embriyoblastlar amniyotik boşluğa bakan ve amniyotik hücrelerle ilişkili olan epiblast ve ekzokölomik boş- luğa bakan ve Heuser membranı ile devamlılık gös teren hi-GİRİŞ

Erişkinlerde anterior hipofizden salgılanan tirotropin (tiroit uyarıcı hormon; tiroksin uyarıcı hormon; TSH) tiro- idin yapısını ve fonksiyonlarını düzenlerken, tiroit hormon-ları ve hipotalamustan salgılanan tirotropin salıcı hormon (thyrotropin releasing hormone; TRH), TSH’nın yapım ve salınmasından sorumludur. Diğer bir deyişle tiroitteki dü-zen, büyük oranda hipotalamus-hipofiz-tiroit eksenin deki etkileşimlere bağlıdır. İntrauterin hayatta her üç or gan baş-langıçta birbirlerinden bağımsız gelişir. Daha sonra bu üç sistemin birbirleri ile olan ilişkileri başlar ve eksenin tam ol-gunlaşması doğumdan sonraki ilk 2 ay içinde tamamlanır.

Dolayısıyla bu bölümde her üç siste min fonksiyonel embri-yolojisi anlatılacaktır.

Bilindiği gibi hipotalamus, posterior hipofiz ve medi-an eminens prosensefalondan, anterior hipofiz Rathke po-şundan, tiroit bezi ise primitif farinksin tabanından gelişir.

Adı geçen bu yapıların hangi basamaklardan sonra orta ya çıktığını hatırlamak ve konuya bütünlük kazandırmak için ovum ve spermin birleşmesinden itibaren gelişen olaylar kronolojik olarak kısaca özetlenecektir.

EMBRİYONEL TABAKALARIN GELİŞİMİ

Tuba uterinanın 1/3 distal kısmında ovum ile spermin fertilizasyonu sonucu oluşan zigotun bölünmesi ile blasto-mer adı verilen iki hücre oluşur. Blastofertilizasyonu sonucu oluşan zigotun bölünmesi ile blasto-merler bölün meyle

ŞEKİL 3-1

13-14 haftalık embriyo. A: Genel görünüm, B: Prekordal plak ve embriyonik diskin gelişimi. E: Endometriyum, GK: Göbek kordonu, PP: Prekordal plak, EEM:

Ekstraembriyonik mezoderm, EEKB: Ekstraembriyonik kölom boşluğu, HB: Hipoblast, EB: Epiblast, ED: Embriyonik disk.

A

B

15

Fonksiy onel E mbriy oloji KONU 3

yapı ilerde bukofaringeal membran haline dönecektir (Şekil 3-1B).

On beşinci günden itibaren embriyonel disk oval bir gö-rünüm kazanmaya başlar. Diskin kaudalinde ve dorsal yüz orta hattında epiblastlardan gelişen primitif çizgi ortaya çı-kar (Şekil 3-2A, B). Artık embriyonun kranial ve kaudal ucu, ventral ve dorsal yüzü ile sağ ve solu belir lenir hale gelmiştir.

Primitif çizginin kranial ucu prolifere olarak primitif düğüm (Hansen düğümü) adını alır. On altıncı günde düğümün ve primitif çizginin ortası çöke rek primitif çukur gelişir (Şekil 3-2C, D). Primitif çizgide sürekli çoğalan ektodermal hücre-ler yeni bir karakter ka zanarak epiblast ve hipoblast arasında bir tabaka yapa cak şekilde göç ederler, bu tabakaya embriyo-nik mezo derm denir (Şekil 3-2B, D). Böylece üç tabakadan oluşan embriyonik disk ortaya çıkmış olur. Artık epiblastlar emb riyonik ektoderm, hipoblastlar ise embriyonik endo-derm adını alacaktır. Daha sonra primitif çizgi küçülerek sakro-koksigeal bölgede önemsiz bir yapı haline gelir ve poblastlardan oluşan iki katlı embriyonik disk haline gelmiş

olur. Dokuzuncu günde sitotro foblastlar farklılaşmaya devam ederek amniyotik boşluğu ve Heuser membranını dıştan sa-ran ekstraembriyonik mezoderm tabakasını oluşturur ve ekzokölo mik boşluk primer “yolk sac” adını alır.

On ikinci günde ekstraembriyonik mezodermde izo- le boşluklar ortaya çıkmaya başlar, sonra bu boşluklar bir-leşerek içi sıvı dolu ekstraembriyonik kölom boşluğu adını alarak amnion ile primer “yolk sac”ı küçük bir alan hariç ta- mamen sarar. Bu küçük alan daha sonra embri yoyu plasen-taya bağlayan göbek kordonu olacaktır.

On üç ve on dördüncü günlerde ekstraembriyonik kö lom genişledikçe primer “yolk sac” boğumlaşmaya baş lar. Boğu-mun embriyonel disk tarafında kalan kısmı hipoblastlarca döşenir ve sekonder “yolk sac” adını alır. Diğer kısım ise ekstraembriyonel mezoderm içinde köre lir (Şekil 3-1A). Bu sırada embriyonel diskin kranial kıs mında bazı hipoblastlar, epiblastlara sıkıca yapışarak prekordal plağı oluşturur. Bu ŞEKİL 3-2

Yönlerin belirlenmesi ve epiblastlardan primitif çizginin gelişmesi (A). B: A’dan geçen transvers kesit (K), C: Primitive çukur, notokord, üçlü embriyonel diskin ortaya çıkışı. D: C’den geçen transvers kesit (K), PP: Prekordal plak, PD: Primitive düğüm (Hansen), EkD: Ektoderm, Pcu: Primitif çukur, PCi: Primitif çizgi, AZ:

Amniyotik membran, YS: Yolk sak, GK: Göbek kordonu.

A B

C D

16

BÖL ÜM II TEMEL BİLİMLER

On sekizinci günde nöral plak orta hat boyunca çöker ve nöral oluk gelişir. Oluğun her iki tarafı kabararak nöral kat- lantılar ortaya çıkar (Şekil 3-3B). Üçüncü hafta sonuna ka-dar nöral katlantılar birle şerek nöral tüp haline gelir ve daha sonra yüzey ekto dermden ayrılır (Şekil 3-3C, D, E, H) Bu sırada nöral katlantıların dorsalinde yerleşmiş nöroektoder-mal hücreler ayrılarak nöral krista hücreleri adını alır. Bu grup hücre daha sonra nöral tüpün her iki tarafına ventrola-teral olarak göç eder ve nöral tüp ile yüzey ektodermi arasına yerleşir (Şekil 3-3F, G). Daha sonra nöral tüpün dorsolate-raline doğru göç eden nöral krista hücreleri periferik sinir sis teminin nöron ve glial dokusunu, melanositleri, adrenal medullayı. tiroidin parafolliküler hücrelerini yaparlar.

Üçüncü haftanın sonuna doğru, embriyo kraniokaudal yönde ve yanlarda ventrale doğru katlanmaya başlar ve en-dodermle döşeli olan sekonder “yolk sac” boğumlanarak iki kısma ayrılır ve bir kısmı embriyonun bedeni içinde kalarak kraniokaudal yönde uzanır ve primitif bağırsak kanalı adını alır. Diğer kı sım küçülür ve beden sapı içinde atrofik bir kese hali ne döner. Primitif barsak kanalının kranial ve kaudal uç-ları kapalı bir boruya benzer. Kranial uca, prekordal plaktan gelişen bukofaringeal memran; kaudal uca, kloakal memb-ran (membmemb-rana cloaca) denir. Bukofa ringeal membmemb-ran yirmi mesencephalon (mezensefalon), rhombencephalon’a (rom-bensefalon) ay rılır. Kaudal prozensefalon’un (diencephalon) de, bukofaringeal boşluğun ektodermal örtüsü kraniale doğ-ru invagine olmaya başlar ve Rathke poşu belirir (Şekil 3-4A, B). Bir taraftan hipotalamusun ventral kısmı çökerek median eminens, posterior hipofiz ve hipofiz sapını oluşturur ken, Rathke poşu ön hipofiz olacak şekilde oral boş luktan ayrılır ve bu iki bölge hipofiz sapıyla birleşmeye başlar (Şekil 3-4C, D, E) (3,4). Artık embriyo sekiz haftalık tır ve hipotalamusta ilk nükleuslar ortaya çıkmıştır (5). Daha önce de değinildiği gibi bu devrede hipotalamustan immunoreaktif TRH izole edi lebilir. Diğer yandan altıncı ayda, gerek plasentadan az miktarda geçebilen gerekse fetal pankreastan önemli miktar-larda salınıp saniyeler içinde parçalanan TRH, fetal hipofiz fonksiyonunu etkileyemez (6,7). Bu etkinin olabilmesi için TRH liflerinin median eminense gelmesi ve TRH’yı hipofizer portal dolaşıma vermesi gerekir.

Hipofizer portal dolaşım, median eminens yerleşimli primer pleksus ve hipofizer yerleşimli sekonder pleksustan

sonuçta dejenere olarak kaybolur. Eğer kaybolmazsa sakro-koksigeal bölgede teratom gelişebilir. Her üç embriyonal tabakanın hangi doku ve organlara farklılaştığı Tablo 3-1’de gösterilmiştir (1).

BEYİN, HİPOTALAMUS VE HİPOFİZİN GELİŞİMİ Embriyonik mezodermdeki bazı hücreler, primitif dü-ğümden itibaren kranial yönde ve orta hatta endo derm ile (Şekil 3-3A). Diğer bir kısım mezoderm hücreleri lateral ve kranial kısma göç ederek embriyonal diskin amniyon ve ektoderm nöral plak haline döner. Bu devrede nöral plak primitif düğümün kranialinde, notokordun dorsalinde yer-leşmiş olup mezodermle yakın komşulukta dır (Şekil 3-3A).

TABLO 3-1. Embriyonik tabakalardan gelişen yapılar MEZODERM

Kafa Paraaksiyal İntermediyer Lateral Kafatası Kan ve lenfatik sistem Dalak

Adrenal korteks Ekstremite ve organ

Kas ve bağ dokusu EKDODERM

Yüzey ekdodermi Nöroekdoderm

Epidermis

Nöral krista Nöral tüp Kranial ve duyu

sinirleri

Adrenal medulla Pigment hücreleri Tiroit C hücresi

SSS

17

Fonksiy onel E mbriy oloji KONU 3

ŞEKİL 3-3

Notokord, notokord kanalı ve nöral plak gelişmesi (A). B: A’dan geçen transvers kesit (K); C, D, E, F, G: Nöral sulkus, nöral katlantı, nöral krista, epidermis, nöral tüp ve nöral kanalın gelişmesi. H: F’nin tam kesiti. PP: Prekordal plak, PDu: Primitif düğüm (Hansen), EkD: Ektoderm, PCi: Primitif çizgi, EdD: Endoderm, 1:

Lateral mezoderm, 2: İntermediyer mezoderm, 3: Paraaksiyal mezoderm.

ŞEKİL 3-4

Hipotalamus ve hipofizin gelişmesi. DS: Diensefalon, SK: Spinal kanal. ah: Arka hipofiz, öh: Ön hipofiz.

A B

C E D

F G

H

A

B

D C E

18

BÖL ÜM II TEMEL BİLİMLER

BA

B

FP

STM

NK

A B

aisgor

kial sulkus, brankial membran ve faringe al postan oluşan komplekse brankial aparat denir (Şekil 3-6). Daha önce de değinildiği gibi 4. haftanın ortasında bukofaringeal memb- ran yırtılarak primitif a ğız ile primitif bağırsak kanalı bir-leşirken, primitif farink sin kaudal kısmı daralarak özefagus olarak devam eder. Her brankial arkus; dışta ektoderm, or-tada mezo derm ve içte endodermi içerir (Şekil 3-6). Ayrıca nöral kristadan ayrılan ve bu bölgelere göç eden hücreler mezenkimal hücrelerin etrafını sarar. Her brankial arkus-da bir arter, bir kıkırdak çubuk, bir sinir ve kas vardır. Şekil 3-6’da bu yapılar birinci brankial arkus içinde gösterilmiştir.

Bunlar daha sonra çeşitli şekillerde farklılaşarak yüz, boyun, oluşur. Primer pleksus 11-12. haftalarda sekonder pleksus ise

16. haftada ortaya çıkar (8). Yak laşık on ikinci haftada TSH dahil diğer hormonları sal gılayan hücrelerin bulunduğu an- terior lob, yukardan gelen posterior lopla hipofiz sapı vasıta-sıyla birleşerek son şeklini almıştır (Şekil 3-4E). On üçüncü haftadan itibaren hipofiz ve serumda TSH saptanır, bu devre TRH liflerinin median eminense geldiği ve portal dola şımın devreye girdiği zamana rastlar (9).

On altıncı haftada tüm nükleuslarıyla beraber hipota-lamus, median eminens, hipofizer portal dolaşım, anterior hipofiz ve tiroit gelişimi tamamlanır. Ancak hipotalamus-hipofiz-tiroit ekseninin fonksiyonel olarak olgun hale gel-mesi 30-35. haftalarda olur. On üçüncü haftada hipofiz ve serumda TSH saptanmasına karşın, düzeyi on sekizinci haf- taya kadar düşük kalır. Daha sonra TSH düzeyi artmaya baş-larken total ve serbest T4 artışı bu artışa paralellik gösterir, aynı zamanda tiroitte iyot konsantrasyonu da üç katına ulaşır (10).

BOYUN YAPILARININ GELİŞİMİ

Bir yandan beyin bölgeleri gelişirken diğer yandan brankial arkus ve faringeal poşlar gelişmektedir. Dördüncü haftanın başında ektodermal örtünün depresyonu sonucu primitif ağız ortaya çıkarken, primitif bağırsak kanalının ilk kısmı olan primitif farinksin lateralinde embriyonun dış yüzünde, hafif bir kabarıklık şeklinde birinci brankial arkus gelişmeye başlar. Dördüncü haftanın sonuna doğ-ru dört çift brankial arkus dıştan görülebilir hale gelir. Dış yüzden bakıldığında brankial arkusların brankial sulkuslar aracılığı ile birbirinden ayrıldığı görülür (Şekil 3-5A). Aynı zamanlarda, primitif farinksin endodermi brankial arkuslar arasına divertikül şeklinde girer ve faringeal poş adını alır (Şekil 3-5B). Poşlar 5 çift olup, 5. çift çoğu zaman yok tur veya rudimenter bir şekilde 4. poşun bir parçası ha line ge-lir. Bu poşlar, içten brankial arkusları birbirinden ayırır ken, poşların endodermleri brankial sulkuslarla temasa geçer ve bu ikili brankial membran

adını alır. Branki al arkus, bran-ŞEKİL 3-5

Brankial arkus ve farigeal poşların gelişimi. b: a’nın koronal kesiti (4. hafta sonu). BA: Brankial arkus. B: Beyin, FP: Faringeal poşlar, NK: Notokord.

ŞEKİL 3-6

Şekil 3-5A’dan geçen koronal kesit. A1-A5: Brankial arkuslar, F1-F4: Faringe-al poşlar, S1-S4: BrankiFaringe-al sulkuslar. T: Tiroit, BM: BrankiFaringe-al membran. A + F + S + BM= Brankial aparat. A1 içinde brankial arkuslarda yer alan oluşumlar gösterilmiştir.

A B

19

Fonksiy onel E mbriy oloji KONU 3

FC

TT

B

HK Tr

A B

C D

aisgor

nazal boşluklar, ağız, larinks ve farinksin ortaya çıkmasını sağlarlar. Brankial sulkuslardan birincisi ektodermal akustik

“meatus”u yaparken, diğerleri oblitere olarak servikal sinüs haline döner ve kaybolurlar. Aynı şekilde brankial memb- ranlardan bi rincisi kulak zarını oluştururken diğerleri kay-bolur. Birinci faringeal poştan timpanik boşluk, mastoid antrum ve östaki borusu gelişirken, 2. faringeal poş tonsille-rin gelişmesine eşlik eder ve endodermi tonsillerin çok katlı skuamöz epitelini yapar (Şekil 3-7).

TİROİT VE PARATİROİTLERİN GELİŞİMİ

Brankial arkus ve faringeal poşlar gelişirken, yakla şık 24.

günde primitif farinksin tabanında orta hatta, bi rinci ve ikin-ci poşlar arasında kalan bölgede, bir divertikül (tomurcuk) şeklinde başlayan tiroit, ventrale doğru büyümeye devam eder (Şekil 3-8A, B). Divertikülün ağzı dil köküne açıktır ve foramen cecum (çekum) adını alır. Divertikü lün distal lü- meni bir yandan hücrelerin hızla çoğalması sonucu kapanır-ken, diğer yandan hem ventrale hem de her iki laterale doğru

ŞEKİL 3-8

Tiroidin farinks tabanından divertikül şeklinde başlaması ve orta hattan aşağı inişi. B: Beyin, FC: Foramen çekum, TT: Tiroit tomurcuğu, HK: Hiyoid kemik. Tr:

Trakea.

ŞEKİL 3-7

Brankial aparattan gelişen yapılar. FC: foramen çekum, ÖB: Özefagus baş-langıcı.

aisgor

A B

D C

20

BÖL ÜM II TEMEL BİLİMLER

ğılma (sona erme) evresine girer. Bu evrede biri santral kalın duvarlı stratifiye epitelyal kist, diğeri tiroit folikülleri arası-na dağılan hücre gruplarından (C hücreleri) oluşan periferal parça olmak üzere ikiye ayrılırlar. Postnatal dönemde santral epitelyal kist çoğunlukla kaybolur, ender olarak solit hücre kümeleri olarak adlandırılan kalıntılar haline dönerler (19).

Memelilerde C hücreleri gelişim sırasında tiroit loplarının derinine doğru göç ederler. C hücreleri en yoğun tiroit lopla-rının 1/3 üst ve 2/3 alt bölümlerinin birleştiği bölgede lobun santralinde ya da postero-lateralinde bulunurlar (20).

Alt paratiroitler timüsle beraber farinks duvarından ay-rılıp kaudal ve medial bölgelere doğru gider ve daha sonra timüsten ayrılarak tiroidin alt bölgesi civarına yer leşir. Timüs ise alt boyun ve mediastene iner (Şekil 3-7).

Bu sıralarda tiroit kaudale doğru inerken, divertikü lün açık kalan kısmı uzayarak tiroglosssal kanal adını alır. Kanal, çoğunlukla dejenerasyona uğrayarak kay bolur ve 7. hafta so-nunda tiroit son şeklini alır (Şekil 3-9) (5).

Tiroidin gelişimindeki kritik devre yedinci haftaya ka-dar olan devre olup, gelişim anomalilerinin çoğu bu sıralarda ortaya çıkar. Anomalilerden en sık rastlanılanı ektopik tiro-it ve tiroglossal kisttir. Ektopik tiroit doku su, anormal kalp morfogenezisine sekonder ortaya çı kar ve sublingual, yüksek servikal veya mediastinal yerleşimli olabilir (Konu 9). İn-trakardiyak yerleşim, da ha farklı bir yolla, kalp endotelinde tiroit dokusunun farklılaşması sonucu gelişir. Tiroglossal kanal, daha önce belirtildiği gibi çoğun lukla dejenerasyona uğrayarak kaybolur, ancak epitelin anormal çoğalması sonu- cu lümeni kapanarak pira midal lob haline döner ya da epi-telinin salgıladığı pro teinden zengin sıvıyla dolup tiroglossal kist adını alır (Konu 9). Tiroit disgenezi (atiroidi, hipoplazi gibi) anomaliler ender olmakla beraber en azından bir kıs-mında nedenin yukarıda değinilen NKX 2.1, FOXE 1 ve PAX 8 gibi transkripsiyon faktör gen anomalilerine bağlı olduğu belirtilmektedir. Ancak bu genlerdeki anormallikler hastala-büyümeye devam ederek iki loplu tiroit haline dönmeye ve

boyun orta hattında hiyoid kemik ve larinksi oluştura cak ya-pıların önünden aşağıya doğru inmeye başlar (Şekil 3-8C, D, Şekil 3-9).

Tiroide özgün fenotipin ortaya çıkması ve tiroidin aşa-ğı doğru inmesinde tiroit transkripsiyon faktörü 1 (TTF1;

NKX2.1, NKX2a), tiroit transkripsiyon faktörü 2 (TTF2;

FOXE1), PAX8 ile kalp ve tiroidin gelişiminde eksprese edi-len NKX2.5’in rolü olduğu belirtilmektedir (11-13). Ayrıca erken tiroit organogenezinde HHEX, HOXA3 gibi transkrip- siyon, FGF 10 gibi büyüme faktörlerinin de rol aldığı belir-tilmektedir (14,15). Organogenezin geç evresinde ve tiroidin iki lob haline gelmesinde rol oynayan bir başka yapı “sonic hedgehog” (SHH) geni ve onun hedefi olan “T-box trans- cription factor” (TBX1)’dir. SHH, aynı zamanda tiroit folli-küler hücrelerin ektopik ekspresyonlarını da önlemektedir (16,17).

Kadherinle yapılan çalışmalar; tiroidin kaudale doğru yer değiştirmesinde, ana kan damarları dahil yandaş dokula- rın gelişmesi ve genişlemesinin de rolü olduğunu göstermiş-tir (18).

Altıncı haftadan itibaren üçüncü faringeal poşun dorsal bölgeleri alt paratiroitlere, ventral bölgeleri ise primitif timusa döner. Dördüncü faringeal poş ise dorsal ve ventral olarak iki kısma ayrılır. Dorsal kısım üst paratiroitler haline dönerken, ventral parçalar nöral kristadan gelen hücrelerle beraber ul-timobrankial cismi oluştururlar. Dördüncü poşun ventra-li, ultimobrankial cisim; 5. poş, kaudal faringeal kompleks adını alır. Ultimobrankial cisim farinks ile bağlantılıyken, her iki tarafta üst paratiroidlerle birlikte aşağı doğru göç etmeye başlarlar ve 7-8. haftalarda farinks ve paratiroitten ayrılarak lümenleri prolifere hücrelerle oblitere olurlar ve 8-9. hafta-larda median tiroidin dorsolateral yönleri ile birleşen solit kitleler halinde görülürler (Şekil 3-7). Dokuzuncu haftada ultimobrankial cisim median tiroitle birleştikten sonra da-ŞEKİL 3-9

Tiroidin başlangıçtan son şeklini alışı (7. hafta sonu).

aisgor

21

Fonksiy onel E mbriy oloji KONU 3

5. Pintar JE. Normal development of the hypothalamic-pituitary-thyroid axis.

In: Brawerman LE, Utiger RD (eds). The Thyroid. Seventh edition, New York, Lippincot Raven, 1996:6-18.

8. Thliveris JA, Currie RW. Observations on the hypothalamo-hypophyseal portal vasculature in the developing human fetus. Am J Anat, 1980;

157:441-4.

9. Baker BL, Jaffe RB. The genesis of cell types in the adenohypophysis of the human fetus as observed with immunocytochemistry. Am J Anat, 1975;

143:137-61. early-onset hypothyroidism: identification of a novel PAX8 mutation in dominantly inherited early-onset non-autoimmune hypothyroidism. Eur J phenotype throughoutorganogenesis. Endocrinology, 2003; 144:3618-19. Carcangiu ML. Thyroid. In: Mills SE (ed). Histology for Pathologists, Third 24.

edition, Philadelphia, Lippincott Williams & Wilkins, 2007:1129-48.

edition, Philadelphia, Lippincott Williams & Wilkins, 2007:1129-48.

Benzer Belgeler